24 Kasım 2020 23:00

Bu halde online eğitim nereye kadar?

Geçim derdi, ev içi yaşam koşulları ve online eğitim neredeyse her gencin bugünkü sorunlarıyla ilişkilendirebileceğimiz konu başlıkları halinde.

Fotoğraf: pch.vector/Freepik

Paylaş

Ali ALTUN

Uğur DÜZGÜN

Hacettepe Üniversitesi

Bir alandan çıkardığımız izlenimler, genele ait bir değerlendirmenin eksikliğini koruduğu gibi kendi içerisinde de derinleşmesi gereken tartışmalara yarar sağlayacaktır.

Dördüncü sınıf bir özel eğitim bölümü öğrencisinin “Yurt, yemekhane ücretlerinden, kitap fiyatlarına kadar üniversitedeki temel ihtiyaçlarımızın her yıl zamlandığını gördüm” ifadesi eğitim masraflarının salgın öncesi eğitimde de etkisini arttıran bir sorun olduğunu anlatıyor. Uzaktan eğitim süreci ise kimi öğrencinin aldığı gelir yardımlarının kesildiği, kimi öğrencinin de bir gelir oluşturabilmek için iş başı yaptığı bir hale büründüğünü söyleyebiliriz. Bu hal; eğitim alabilme hakkının ortadan kalktığı, “üniversitelinin” ders saatleri içerisinde de düşük ücretli elemana dönüştüğünü gösteren örneklerle doludur. Eğitim Fakültesi öğrencisi Sinan “Okullara ara verildiğinden beri, maden işletmesinde çalışıyorum. İnternete erişebileceğim bir ortamda değilim. İş saatleri de derslerle çakışmakta. Geçen dönem 2.0 ortalamanın altında kaldığımdan bursum kesildi” diyerek derslere erişimin yanı sıra, üniversite öğrenimini devam ettirebilmek, kredi borcu gerçeğini göğüslemek gibi bir sorunla da karşı karşıya kaldığını anlatır. Konuştuğumuz ATB öğrencileri ile de bu perspektifi marangozluktan, manavlığa birçok örnekle genişletebiliriz.

EĞİTİME ULAŞMAK BUGÜN ÇOK DAHA ZOR

Elektrik Elektronik Mühendisliği öğrencisi Erkan’ın “Mühendislik bölümünde istenilen ödevleri yapabileceğim bir bilgisayar, bu koşullar altında bana sağlanmalıdır. Mahallemdeki internet sorununun sorumluluğu dahi derslerde bana yükleniyor” diyerek de örneklendirdiği materyal ve internet eksikliği her fakülteden öğrencinin yaşadığı bir sorunu tarif ediyor. Başka bir mühendislik öğrencisinin “Sınavlarda iki bilgisayar isteniyor. Pandeminin sorumlusu bizmişiz gibi davranıyorlar” diye bir değerlendirmenin açığa çıkan sorunları bizlerin yüklendiğini gösterir dersek de yanılmış olmayız. Görüşmelerimiz doğrultusunda Sıhhiye Kampüsü’nden kadın öğrencilerin “kalabalık bir ev ortamı ya da ev işlerindeki yoğunluk derslere katılımı engelliyor” gibi bir görüşün ağırlığı da yine aynı doğrultudan incelenebilir. Fakülte düzeyinde bir tartışma ne kadar geneli kapsasa da edebiyat öğrencilerinin “kitap önerileri değil ulaşacak imkân istiyoruz” şeklinde yürüttüğü bir tartışma da her bir alanın öznelleşen sorunlarını gösteriyor.

ALINAN KARARLARDA SÖZ SAHİBİ OLMALIYIZ

Matematik Öğretmenliği bölümünden bir öğrencinin “Üniversite yönetimi, öğrencilerin kurduğu toplulukların kararlarına dahi kendi başına karar almasının önünde engel oluyor” cümlesi yan yana gelebildiğimiz alanları korumanın, alınan kararlarda söz sahibi olmanın önemini gösteriyor.

Her alandan çoğaltabileceğimiz bu talepler, bir geneli tarif eder dersek de yanılmış olmayız. Ancak sorunlar genelleşse de gençliğin bu “yükü” tek başına sırtlandığı bir durum mevcut. Yüz yüze eğitimin yolunu açmayacak göstermelik önlemlerin uygulandığı bu dönem karşısında, salgını önleyecek uygulamalar ile üniversitelerin açılması için bir araya gelmek bizler için en genel ve gerçekçi yol olacaktır da diyebiliriz.

ÖNCEKİ HABER

Hem eğitim hem de öğrenciler 2. plana atıldı

SONRAKİ HABER

Sağlık Bakanlığı, günlük en yüksek Kovid-19 hasta ve can kaybı sayısını açıkladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa