25 Kasım 2020 02:01

Kitaplar artık Kaf Dağı’nın ardında

İktidar bugüne kadar yaptığı gibi yine kendi sınıfının çıkarlarını koruyup buna göre hareket ederek işçi ve emekçi çocuklarını elinin tersiyle itmeye devam ediyor.

Görsel: Pixabay

Paylaş

 

Mert AKYILDIZ
Elazığ

 

Her yıl milyonlarca öğrenci geleceğini şekillendirmek ve bu çürümüş sistem içerisinde ayakta kalabilmek için farklı farklı sınavlara giriyor. Özellikle pandemi süreciyle ile birlikte daha net ve yakından gördüğümüz eğitimin sektörleşmesi olayı, uzaktan eğitim ve devlet kitaplarının yetersizliğini gözler önüne sererken, sınava hazırlanan öğrencileri, dershanelere, özel okullara ve pahalı kitaplara mecbur bırakıyor. Bu ağır pandemi koşullarına bir de kış şartları eklendiğinde, zaten gündelik yaşam standartları bile düşük olan emekçiler için bir de çocuklarının eğitim masraflarının büyük bir zorluk olması hem onları hem de çocuklarını zor durumda bırakıyor. Bunun yanında dershanelerde eğitime mecbur bırakılan bu öğrenciler, sürekli kendilerini bir masraf ile karşı karşıya buluyor. Biz de sınava hazırlanan gençlerle bu durumu konuştuk. Dershaneye giden ve sınava hazırlanan 12. Sınıf öğrencisi olan Niyazi kitap fiyatlarının pahalılığından şikâyet ederek bize sorunlarını dile getiriyor “Kitap fiyatları öncelikle çok pahalı. Örneğin benim babam emekli ve bunun getirisi olarak düşük ücret alıyor. Bunun yanında MEB tarafından verilen kitapların yetersizliğinden dolayı yıl sonuna kadar en az 10-15 kaynak ve test kitabı almak zorunda kalıyoruz.”

“FOTOKOPİLERE MECBUR KALIYORUZ”

Niyazi “Fotokopi çekelim desek hem kalitesiz oluyor hem de bazı yazıların silikleşmesi, kayması gibi sorunlar yaşıyor ve normal bir kitapla aynı verimi alamıyoruz. Ama bence asıl önemli olan mesele bizlerin bu fotokopilere mecbur bırakılıyor olmamız” bu duruma nasıl bir çözüm yolu bulunduğunu sorduğumuzda, “ Eski basım veya sahaftan kitap almak zorunda kalıyoruz. Aldığımız kitaplarda ya müfredattan kopuk ya da kullanılmış oluyor. Başka insanların kullandığı kitapları neden kullanmak zorunda kalalım ki? Üzerine bir de dershaneye kayıtlıyım ve dershane fiyatlarının bu kadar pahalı olması bu pandemi şartlarında yeterince zorluyken bir de kitaplara ekstra bir bütçe ayırmamız eğitimin aslında önümüze bir ihtiyaç değil de sektör olarak sunulduğunu gösteriyor. Bu durumda da bizim gibi emekçi çocukları, krize mahkûm bırakılıyor” diyerek aslında her olayda olduğu gibi emekçi ve emekçi çocuklarının eğitimde fırsat eşitliği konusunda da krizin yükü altında ezildiklerini ifade ediyor.

“EĞİTİM İÇİN BÜYÜK BİR BÜTÇE GEREKİYOR”

Bunun yanında dershaneye kayıt olamayıp evde ders çalışmak zorunda kalan öğrenciler de var. Bu öğrencilerden bir tanesi de yine bir sınav öğrencisi olan Ali. Ali’ye, ders kitaplarındaki ve dershanelerdeki pahalılığın, üniversite hayallerini ve eğitim şartlarını nasıl etkilediğini sorduğumuzda, bizlere şu yanıtı veriyor “Ben 12. Sınıfta okuyan bir sınav öğrencisiyim. Küçük yaşımdan beri her genç gibi üniversite kazanmayı hayal ederdim. Fakat yaşım büyüdükçe artık o tatlı sevinç yerini gelecek kaygısına bırakıyor. Gerek 11. sınıfın ikinci dönemi ders görememek gerek 12. sınıfta nitelikli eğitim bir yana eğitim görememek beni çoğu rakibimin arkasına atıyor. Bunun yanında 1-2 sene içerisinde büyük hızla artan dershane fiyatları ister istemez beni evde ders çalışmaya mahkûm ediyor. Lakin ne yaparsak yapalım eğitim için büyük bir bütçe gerekiyor. Sınava hazırlık için ilk kitap bakmaya çıktığımda gördüğüm fiyatları beni şok etmişti. Sıradan bir paragraf kitabı bile 50 TL olunca ister istemez başka çözüm yolları aramak zorunda kaldım. Kitaplarımın çoğunu kuzenimin geçmiş kitaplarından sağlarken birçok kaynağın ise ancak fotokopisini çıkarmak zorunda kaldım. Aynı zamanda hem haftalık programımı kuzenimle çözmeye çalışırken hem de çözemediğim sorularda ondan yardım alıyorum” diyerek sözlerini bitiriyor.

PEKİ REÇETEMİZ NE?

Bunun yanında evinde internet veya bilgisayar olmayan, gerekli altyapıdan yoksun olmakla birlikte daha uzaktan eğitimden bile yararlanamayan öğrencilerin olduğunu da biliyoruz. İktidar bugüne kadar yaptığı gibi yine kendi sınıfının çıkarlarını koruyup buna göre hareket ederek işçi ve emekçi çocuklarını elinin tersiyle itmeye devam ediyor. Yarattıkları fırsat eşitsizliğini yok etmek yerine daha da derinleştiren bu sisteme karşı biz emekçi çocuklarının çizeceği yolda hep birlikte örgütlü mücadeleden başka bir şey değildir. Bu mücadele liseli öğrenciden üniversiteliye, mezun öğrenciden öğretmenlere ve velilere kadar bu çark içerisinde çiğnenmeye çalışan her bir bireyin birleşip örgütlü bir toplum olmasını gerektiren bir mücadeledir. Unutmamalıyız ki aydınlık ve güzel bir gelecek ancak bunun eseri olacaktır.

 

ÖNCEKİ HABER

Eşitsizliğe karşı çözüm dayanışmada

SONRAKİ HABER

Öğrencilerin gelecek planları değişiyor (mu?)

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa