24 Kasım 2020 20:33

Kadınlar, Kocaeli ve Ankara Batıkent'te 25 Kasım açıklamaları yaptı

Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği ve Ankara Batıkentli kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında basın açıklamaları yaptı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

25 Kasım dolayısıyla açıklama yapan Batıkentli Kadınlar, pandemiyle birlikte eşitsizliğin ve şiddetin daha da tırmandığına dikkat çekerken, kadınların ise mücadeleden geri durmadığını söyledi.

Batıkent Meydan’da kadınlar adına açıklamayı okuyan Bahar Polat, her güne kadın katliamı haberleriyle uyanıldığını ifade ederek, sadece Kasım ayında en az 39 kadının öldürüldüğünü söyledi. Erkek şiddetinin AKP iktidarıyla kadınların hayatlarında bir yönetim aracı halini aldığını dile getiren Polat, “Hal böyleyken devlet İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi gündemine alıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılır hale gelmesi kadın katillerini cesaretlendirerek kadın katliamlarının önünü açıyor. İstanbul Sözleşmesi’ni savunuyor ve biz kadınlar için ne kadar hayati bir önemi olduğunu biliyoruz” dedi.

"ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİ BÜYÜTECEĞİZ"

Pandemi ile birlikte cinsiyet eşitsizliğinin ve kadına yönelik şiddetin daha da tırmandığına dikkat çeken Polat, kadınların ise tüm bu eşitsizlikler ve şiddet karşısında mücadeleden geri durmadıklarını ifade etti. Polat, kadın düşmanlığına, homofobiye, transfobiye, hayvan sömürüsüne, doğa katliamına, savaşa ve emek düşmanlığına karşı sokaklarda olmaya devam edeceklerini vurgulayarak özgürlük mücadelelerini büyüteceklerini söyledi.

KOCAELİ EKMEK VE GÜL DAYANIŞMA DERNEĞİ: ŞİDDETE KARŞI ÇÖZÜM ÖRGÜTLÜ MÜCADELE

Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü için basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı dernek yönetici Selda Arslan okudu. Mirabel kardeşlerden bugüne kadınlara yönelik şiddetin arttığını belirten Arslan “Ayşe Tuğba Aslan, Emine Bulut, Şule Çet, Fatma Şengül, Ecem Balcı ve onlarcasının dosyasını kadınlar takip etti ki kapanmasın, failler cezasız kalmasın diye mücadele etti, kazandı” dedi.  

2020 yılının ilk 10 ayında 397 kadının öldürüldüğünü söyleyen Arslan, “Her gün yaşadığımız psikolojik, ekonomik şiddeti saymıyoruz bile. Kadınları şiddet ve cinayet riskiyle en çok baş başa kaldıkları evlere, hiçbir devlet koruması olmadan, hiçbir acil önlem-eylem planı hazırlamadan kapatmaya çalıştılar. Acil eylem planına ihtiyaç var dedik, diyoruz. Evden çalışma uygulamasıyla ve okulların açılmamasıyla birlikte hem ücretli işi hem ev işlerini hem de çocuk bakımını üstlenen, 7/24 çalışmaya hazır makineler olmamızı beklediler bizlerden” dedi. Pandemiden en çok kadınların etkilendiğini dile getiren Arslan, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi kabul etmediklerini, bunun için mücadele ettiklerini ifade etti. Arslan şöyle devam etti: “İstanbul Sözleşmesi’nin gerçek anlamda uygulanmasını da mücadelemizle sağlayacağız. 6284 sayılı Kanun’un fiili olarak tüm yetkililerce uygulamama ısrarına karşı nasıl birbirimizi yalnız bırakmayıp haklarımızı savunuyorsak; her fırsatta nafaka hakkımızın tartışmaya açılmasına da öyle izin vermiyoruz. 2016’dan beri ısrarla cinsel istismarın meşrulaştırılması için yasalar çıkarılmasına nasıl izin vermediysek, bugün de erkek şiddeti ve kadın cinayeti faillerinin yargılanmadan salıverilmesine izin vermiyoruz!”

Erkek şiddetinin engellenmesini ve faillerin yargılanmasını, şiddete karşı önlem ve koruma politikalarıyla devlet sorumluluğunun yerine getirilmesini istediklerini belirten Arslan “Ekonomik krizin sorumlusu biz değiliz, yükünü reddediyoruz. Ne virüs riskiyle birlikte esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerine mecbur bırakılmak ne de ev işleri ve bakım emeği yükünün altına itilmek istiyoruz! Bizler eşit ücret, güvenceli çalışma, pandemi koşullarına uygun bilimsel tedbirlerin alındığı, çocuk ve yaşlı bakımının devlet güvencesinde olduğu, sosyal haklarımıza erişebildiğimiz bir yaşam istiyoruz” diye konuştu. “Pandemiyle mücadelede en ön safta yer alan sağlık emekçilerinin büyük bir bölümünü oluşturan kadınlar alkış değil, önlem istiyor! Ucuz, esnek ve kayıt dışı şekilde en güvencesiz işlerde çalıştırılan, kimsenin yapmak istemediği bakım işlerini üstlenen, ayrımcılık ve ırkçılık nedeniyle sokakta, iş yerlerinde her daim şiddete açık bırakılan göçmen kadınlar yok sayılmak değil eşit, özgür ve insanca yaşamak istiyor!” diyen Arslan kadınların ayrımcılık, nefret ve şiddetten uzak, eşit ve özgür bir yasam istediğini ekledi. Türkiye'nin dört bir yanından kadınların yaşamak istediğini söyleyen Arslan “Hayatlarımızdan elinizi çekin, İstanbul Sözleşmesini Uygulayın dedik, demeye devam edeceğiz. Bu 25 Kasım da bizim için daha çok mücadele daha çok dayanışma zamanıdır. Şiddet her yerde çözüm örgütlü mücadelede! Yaşasın Kadın Dayanışmamız!” diyerek açıklamayı sonlandırdı. (EKMEK VE GÜL)

ÖNCEKİ HABER

Silopi Termik Santrali - 3. Bölüm | Çepeçevre Yaşam

SONRAKİ HABER

Adanalı kadınlar: Kadınların özgürlüğünü kısıtlayan sözler bile cezalandırılmalı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa