Cumhurbaşkanı Erdoğan, mahkemeler karşısındaki pozisyonunu Kılıçdaroğlu ile bir tuttu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP grup toplantısında yine ilginç demeçlerde bulundu. "Kürt sorununu çözdük" diyen Erdoğan, Bülent Arınç'a yüklendi, Kılıçdaroğlu'yla kendisini bir tuttu.
Fotoğraf: Raşit Aydoğan/AA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP grup toplantısında gündeme ilişkin konuştu.
Bülent Arınç'ın Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'nın tutukluluklarına ilişkin sözlerine tepki gösteren Erdoğan, "Bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasının tavsiye edilmesi beni rencide etmiştir" dedi. Erdoğan, "Yeminli Türkiye düşmanlarını anladık. CHP içindeki tetikçileri anladık. Yıllarca aramızdakilerin de aynı trene binmesini anlamadık" sözlerini sarf etti.
YARGI ÜYELERİNİN ÇOĞU ÜZERİNDE ETKİSİ OLAN ERDOĞAN KENDİ KONUMUNU KILIÇDAROĞLU İLE BİR TUTTU
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tuhaf bir şekilde kendisinin yargı ve mahkemeler karşısındaki konumunu Kemal Kılıçdaroğlu ile bir tutarak "Değerli yargı mensupları Anayasa'nın 138. maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa aynı şekilde benim dışımdakileri de muhatap alıyor. Size birilerinin talimat verme hakkı var mı? Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa ana muhalefettekilerin de talimat verme hakkı yok" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nu kendisiyle aynı konumdaymış gibi eleştirirken Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişle birlikte yargı mensuplarının neredeyse tamamını belirleme gücünün kendisinde olduğu gerçeğinin üzerinden atladı.
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişle beraber AYM'nin 3 üyesi Meclis tarafından, 12 üyesi ise Cumhurbaşkanı tarafından atanmaya başlandı. Bu 12 üyenin 8'i Danıştay, Yargıtay ve YÖK'ün kendi içinden belirlediği adaylar arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Geri kalan 4 üye ise doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından belirlenip atanıyor. AYM üyesi seçimlerinde söz hakkı bulunan YÖK üyeleri de Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor.
AYM'ye Meclis tarafından atanan 3 üye ise, Mecliste çoğunluğu AKP ve MHP milletvekillerinin oluşturması sebebiyle yine dolaylı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanıyor.
Öte yandan 13 üyeden oluşan Hakimler ve Savcılar Kurulunun (HSK) 6 üyesinin atama yetkisi de yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'da. Geri kalan 7 üyeyi ise Meclis belirliyor.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Koronavirüs salgının seyrini bir an önce aşağı çekmemiz gerekiyor. Aldığımız tedbirlerin yol açtığı sıkıntıların farkındayız. Salgının önüne geçemezsek daha sonra can acıtıcı tedbirler uygulamak zorunda kalabiliriz.
Geliştirilen tüm aşıları takip ediyoruz, bir kısmı için ön sipariş verdik. Önümüzdeki ayın sonuna doğru ilk aşıları yapmayı umuyoruz. Kendi aşımızla ilgili de önemli bir yere geldik. En geç nisanda kendi geliştirdiğimiz aşıyı da uygulama seviyesine getirmiş olmayı planlıyoruz.
G20 Zirvesi'ni insanlık olarak koronavirüsle mücadele ettiğimiz bir dönemde gerçekleştirdik. Mevcut küresel sistemin ne insanı ne tabiatı koruması mümkün değildir. Salgın hem mevcut düzenin çapıklıklarını gözler önüne sermiş, hem de tüm insanlığın aynı gemide olduğunu hatırlatmıştır. Ülkemizin hak ve adalet eksenli attığı adımlar eleştiriye ve itibar suikastına maruz kalması haksızlıktır. Ülkemizi ve şahsımızı hedef alan bu kampanyaların kimler tarafından niçin yürütüldüğünü biliyoruz. Bizim hiçbir ülkenin toprağında, egemenliğinde, içişlerinde gözümüz yoktur."
ERDOĞAN "REFORM" SÖYLEMİNİ TEKRARLADI
"İstihdamı korumaya yönelik tedbirlere büyük önem veriyoruz. Ekonomide yeni bir yatırım, üretim, ihracat, istihdam seferberliği başlatıyoruz. Yatırım ikliminin ayrılmaz parçası olan hukuk reformlarını da hızlandırıyoruz.
Geçtiğimiz yıl kamuoyuyla paylaştığımız yargı reformu strateji belgesinde yer alan hususlarla ilgili 3 yargı reformu paketi Meclisimiz tarafından kabul edildi. İnsan hakları eylem planına da en kısa sürede son halini vereceğiz."
Türkiye'nin Cumhuriyet tarihindeki en büyük reformu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişidir. Biz bunu söylerken, hâlâ parlementer sistemi savunanlar var. Parlementer demokrasiden bahsedenler var. Bu ülke yıllar yılı bu sistemi denemedi mi? Bunu denerken, acaba 3'lü, 4'lü koalisyonlarla ülkemizin ne hâle geldiğini bilmiyor muyuz? Bir adım ileri gidebildik mi? Hayır. Sistem değiştirildi ve yoğun şekilde yol alıyoruz."
"KÜRT SORUNUNU ÇÖZDÜK" DEDİ
"Kürt sorunu diyorlar, ne Kürt sorunu? Bu ülkede Kürt sorunu yoktur. Bunları biz çözdük. Buradan tüm güneydoğuya, doğuya sesleniyorum; ulaşıma bakın, altyapıya bakın. 'Niçin kayyum atanıyor' diyenlere sesleniyorum; bunlar oralarda devletten aldıklarını dağa gönderenlerdi. Biz hiç kimseyi dışlamadık, ötekileştirmedik. Akrep karakterli terör örgütünün kendi kendini sokarak bu fırsatı heba etmesine rağmen, bölgedeki insanlarla gönül bağını güçlendirerek yeni dönemi başlattık.
Yeminli Türkiye düşmanlarını anladık. CHP içindeki tetikçileri anladık. Yıllarca aramızdakilerin de aynı trene binmesini anlamadık. Niye hâlâ hapisteler? Bunları ödüllendirecek değiliz. Adalet derken, bu kadar ölen, dağa kaçırılan o yavruların annelerin hakkını kim iade edecek? Onlara biz hakkını aradık, bulduk, şimdi de iade ediyoruz diye kim diyecek?"
KEMAL KILIÇDAROĞLU'NU HEDEF ALDI
"CHP'nin başındaki zat, faşizmin en sert örneklerinden birini Öğretmenler Günü'nde sergilemiştir. Haddini bil. Biz 'Başöğretmenin kurduğu partiyiz' diyeceksin, diğer taraftan öğretmenlerimize saygısızlık yapacaksın. Bay Kemal, biz 'Bana bir harf öğretenin kölesiyim' diyen bir kültürün mensuplarıyız. Sen öğretmenlerimize saygısızlık yapsan da öğretmenler bizim başımızın tacıdır. Kendisinden beklentimiz belediyelerinde önlenemez rüşvet ve yolsuzluklar salgını hakkında konuşmasıdır."
"VARLIK BARIŞI" ÇAĞRISI
Varlık Barışı'ndan yararlanma çağrısını hatırlatmak istiyorum. Bu uygulamadan yararlananların tüm sermaye araçları yurtdışından ülkemize getirildiğinde her türlü vergi ve takipden muaf olacaktır. Türkiye 2008 yılından bu yana çeşitli defalarca çıkardığımız kanunla, yüzlerce milyar liraya kavuşmuştur. 30 Haziran 2021 tarihine kadar çok büyük rakamları kayıt altına alarak ekonomimize kavuşturacağız.
KILIÇDAROĞLU'YLA KENDİNİ BİR TUTTU
"Buradan yargıya sesleniyorum... Diyorum ki; değerli yargı mensupları Anayasa'nın 138. maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa aynı şekilde benim dışımdakileri de muhatap alıyor. 138. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereğini neden yapmıyorsunuz? Gereken adımları neden atmıyorsunuz? Size birilerinin talimat verme hakkı var mı? Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa, ana muhalefettekilerin de talimat verme hakkı yok. Bunun dışındakilerin de talimat verme hakkı yok. Bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz? Bunu söylemek zorunda kaldım. Atılan adımlar karşısında yargının sessiz kalmasını ben kabullenemiyorum."
ANAYASA'NIN 138. MADDESİ NE DİYOR?
ANAYASANIN 138. MADDESİ NEDİR?
A. Mahkemelerin bağımsızlığı
MADDE 138. – Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.