Yazar İrem Uşar: Özünde herkes kendi çocukluğudur
Çocuk edebiyatının önemli isimlerinden İrem Uşar, Ataşehir Belediyesinin "Yazarlar Çocuklarla Buluşuyor" söyleşilerine konuk oldu, Kadir İncesu’nun sorularını yanıtladı.
Ataşehir Belediyesinin Yazarlar Çocuklarla Buluşuyor söyleşileri kapsamında E-Kültür Merkezinin konuğu çocuk edebiyatının önemli isimlerinden İrem Uşar oldu. Uşar, yazma süreci ve kitapları üzerine Kadir İncesu’nun sorularını yanıtladı.
"YAZMAK İNSANI ÖZGÜRLEŞTİRİYOR"
Mustafa Saffet Kültür Merkezi Rıfat Ilgaz Kitaplığı'nda gerçekleşen söyleşiye yazma fikrinin kendisinde nasıl oluştuğunu anlatarak başlayan Uşar, çocukluğundan itibaren, kendisini yazarak ifade etmeyi, duygularla iletişim kurmanın bir köprüsü olarak gördüğünü belirtti. Uşar sözlerine şöyle devam etti:
“Yazma fikri hep vardı. Yazmak insanı özgürleştiriyor. Kendinizle bağ kurduğunuzda başkalarını da anlamaya başlıyorsunuz. Başka bir karakteri yazmaya başladığınızda onun duygusunu düşüncesini bulmak için derinlemesine düşünmeniz gerekiyor. İnce ince bir nakış işler gibi incelemeniz gerekiyor. Çocukken bunu bu kadar detaylı yapamasanız da yine de kendi duygularını ifade etmek bir çocuğu zenginleştirir, özgürleştirir diye düşünüyorum. Ben de böyle başladım.”
"KENDİMİ ANLATARAK BAŞLADIM"
Uşar, çocukluğunda yurt dışından mektup arkadaşları olduğunu, yetişkinler için yazdığı ilk kitap olan “Ben Ayrıkotu”nda bu formatı kullandığını ifade etti.
Kendi çocukluğuyla bağ kurmaya çalıştığı süreçte yazmış Uşar, ailesinin neredeyse bütün bireylerinin, matrak, komik, deli dolu öykülerinin yer aldığı “Kuuzu ve Lunapark Ailesi”ni. Yazar, yaşamından derin izler bırakan aile bireylerini anlattığı kitabı için şunları söylüyor:
“Özünde herkes kendi çocukluğudur. Yaşamı seven, birlikte olmaktan, gülmekten hoşlanan bir aileyi anlattım, kendi ailemi... Çocuk edebiyatına kendi çocukluğumu anlatarak başlamam, kendimi merak ettiğim bir zamanda doğru bir adım oldu. O zamanki çocuk kalbimle, dilimle çok neşeli ve mutlu bir şekilde yazdım.”
"ÇOCUKLAR DEĞİŞİME HER ZAMAN AÇIK"
Uşar, kitaplarında düşünen, sorgulayan çocuk kahramanları için de şu değerlendirmede bulunuyor:
“Çocuklar dünyayı kanıksamıyorlar. Yetişkinler ise kanıksıyor, bir süre sonra benim gerçeğim bu diyorlar. Çocuklar değişime her zaman açık. Masumiyet de çok güçlü… Çocukla her türlü kavram üzerine konuşabilirsiniz. Atölyelerimde çok karşılaşıyorum. Çocukların kendi iç sesleri yetişkinlerin iç sesi olmuş. 8-9 yaşında çocuklar geliyor, sanki anne babaları konuşuyor. Onlara kendi fikirlerini soruyorum. Onların özgürleşmesini istiyorum. Bu durumda bir süre kendileriyle bağ kurmakta bocalıyorlar. Çocukların kendilerini ifade etmelerine ortam yaratmak gerekiyor hem aile içinde hem de okullarda. Buna ihtiyaç var.”
PANDEMİ, ÇOCUK VE BİLİM
Uşar, pandemi sürecinde ise yine bir çocuğun gözünden yaşananlara dikkat çeken dosyasını yayınevine teslim etmiş. Bir çocuğun bu dönemi nasıl yaşayıp, neler düşündüğünü, eve kapanıp aile büyüklerini görememesinin etkilerini alanında yetkin isimlerle de görüşerek kurgulamış.
“Çocuk bu durumu nasıl anlamdırır, bunun içinden nasıl çıkar,” düşüncesi yeni kitabının da çıkış noktası olan Uşar, kahramanına “Bilim insanı olmak hayal edilebilir mi?” sorusunu yönelterek, bilim insanı olunabilir düşüncesinin peşine düşmesini amaçlıyor. (KÜLTÜR SERVİSİ)