Geçtiği yerde iz bırakan komünist işçi Celal Özçelik
Eski Türk Traktör işçisi Ferhat Gürkan, yaşamını yitiren Emek Partisi eski GYK üyesi, komünist işçi Celal Özçelik'i yazdı.
Fotoğraf: Evrensel
Ferhat GÜRKAN
Eski Türk Traktör işçisi
Türk Traktör'de işe başladığımda işçi arkadaşlarla ne zaman çalışma koşullarından, düşük ücretlerden konuşmaya başlasak eski işçiler maziyi hatırlar ve iki ismi geçmiş mücadelede efsane olarak anlatırlardı: Celal Özçelik ve Hilmi Sarıaydın. İşten atılmalarının üzerinden yıllar geçmiş, üstüne 12 Eylül gelmiş ve etkileri tüm ağırlığıyla fabrikalarda devam ederken işçi önderlerinin mücadelede bıraktığı iz, hâlâ eski kuşak işçilerin hafızasındaydı ve mücadele deneyimi olarak sonraki işçi kuşaklara aktarıyorlardı. İşe ilk girdiğim andan itibaren işçileri nasıl örgütleyeceğimi dert ederken Celal abilerin bıraktıkları izi takip ettim. Sol-sağ ayırımının en keskin olduğu dönemlerde bile faşist saldırganlığa sahip işçilerin diğer işçiler üzerindeki etkisini kırarken, her görüşten işçiyi üretim esnasında, örgütlenme çalışmasında, sosyal ilişkilerde kucaklayan bir yol izlemişlerdi ve bu tutum da eski işçiler tarafından yeni kuşak işçilere dilden dile aktarılıyordu.
Türk Traktör'de başlayan işçilik yaşamı ve işçi sınıfının önderliğinde kurulacak yeni bir dünya mücadelesi, sosyalizm mücadelesi, örgütledikleri grev sonrası işten atıldıktan sonra Tekel’de, sonrasında görevlendirmeyle İstanbul’da işçi sınıfı içinde çalışmayla sürmüştü. 12 Eylül ile gelen tutuklama ve 10 yıla yakın cezaevinden sonra oto lastik tamir atölyesinde, sonrasında Çankaya Belediyesinde yaşamını yine işçilik üzerine kurmuş, Emek Partisinin kuruluş sürecinde Aydın Çubukçu’nun davetiyle hiç tereddütsüz mücadeleye yeniden sınıf partisi saflarında katılmıştır.
Adını ilk işe girdiğimde efsane olarak duyduğum Celal abiyle, metal işçilerinden sorumlu EMEP Ankara İl Yöneticisi olarak tanışma ve çalışma fırsatım oldu. Günlük çalışmaya dair konuşurken aradan yıllar geçmesine rağmen fabrikadaki çalışma düzenine dair sahip olduğu bilgiler, işçilerin örgütlenmesinde izlenecek yol ve yöntemlere dair önerileri fikren sınıftan kopmadığını, sınıfa dair gelişmeleri takip ettiğini ortaya koyuyordu. Zengin işçi örgütlenmesi deneyimiyle hiçbir karışıklığa mahal vermeden, fikir açıklığı ve anlatım sadeliğiyle iyi bir rehberdi diyebilirim.
Celal abi iyi bir gazete okuyucusu, ileri yaşına rağmen son zamanlara kadar iyi bir gazete dağıtıcısıydı. O işçi örgütlenmesinde ve sınıf bilincinin ilerletilmesinde gazetenin önemini bilen ve buna göre değerlendiren bir komünist işçi militandı. Merkez yöneticiliği, il yöneticiliği, ilçe yöneticiliği, birim sorumluluğu, gazete abone dağıtıcılığı… Hepsi onun için parti göreviydi ve büyüğü, küçüğü olamazdı. Gazetesini cebine koyup akşamlarını işçi evlerinde geçirirken onu bir propagandacı olarak da görebilirdik. İşçilerin güncel sorunlarına veya mücadeleci sendikanın gereği olarak yürünmesi gereken yola, yapılması gerekenlere dair gazeteyi kürsü olarak kullandığına da tanık olabilirdik. Sokakta gazete dağıtırken de burjuva seçeneklerin karşısında işçi sınıfının ve emekçi halkın seçeneğini yaratmanın gereği olarak seçimlerde aday olup sınıfın siyasetini yaparken de görebilirdik. Dedik ya, onun için görevin büyüğü, küçüğü olmazdı. Mücadelenin gereği, çalışmanın ihtiyacı neyse Celal abi için görev oydu. Yaşamı pahasına iki şeyden vazgeçmedi: Mücadelesi ve tüm kızmalarımıza rağmen sigarası. Her işçi gibi zor bir hayat yaşadı, yaşadığı zorlu koşulların yarattığı sağlık sorunları onu hayattan kopardı ama bizden koparamayacak. Mücadelemizde yaşayacak, çalışmalarımızda rehber olmaya devam edecek.