26 Kasım 2020 21:52

"Kırmızı Oda", "Bir Başka" mıdır?

Dizi kahramanlarının psikolog ve psikiyatr olmasını değerlendiren Uzman Psikolog Dilara Özsoy, sahnelerin gerçeğe uygun yazılması gerektiğine dikkat çekiyor.

Görsel: TV8

Paylaş

Ramis SAĞLAM
İzmir

Son dönem, televizyonlarda toplumun değişik kesimlerinin travmatik durumunu konu alan diziler birbiri ardına yayımlanmaya başlandı. TV8’de yayınlanan “Kırmızı Oda” ve hemen ardından Netflix’te yayımlanan, “Bir Başkadır” dizilerinin kahramanları psikolog ve psikiyatrlar oldu. Bu dizilere bir de konu bakımından TRT1’de yayımlanan Masumlar Apartmanı’nı ekleyebiliriz. Her üç dizi de, ilgili platformlarda konu işleyişi, oyunculuk ve dizi kahramanlarının başarısı açısından yoğun tartışıldı.

Bu dizilerde canlandırılan psikolog ve psikiyatr karakterleri ilgili ilgisiz kişiler tarafından eleştiri hatta “aşağılama” konusu bile oldu. Dizilerde canlandırılan psikolog karakterleriyle ilgili olarak Uzman Psikolog Dilara Özsoy ile konuştuk. Özsoy, Ege Üniversitesi Gelişim Psikolojisi Ana Bilim Dalı’nda doktora eğitimime devam ederken, aynı zamanda Türk Psikologlar Derneği İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi.

"PSİKOLOG YARGILAMAZ VE TAVSİYE VERMEZ"

Son zamanlarda ekranlarda “psikolog” ve “danışan” gibi roller ile sıklıkla karşılaşır olduk. Bu durumun rastlantı mı yoksa altında başka bir neden var mı? sorusuna yanıt arayacağız. “Yaklaşık 5 sene öncesine kadar, klinik psikoloji ya da klinik görüşme gibi derslerde, dizilerdeki psikolog ve danışan sahnelerini incelemek istediğimizde epey sınırlı bir kaynağa ulaşabiliyorduk” diyen Özsoy, bu dizilerdeki özellikle görüşme odasında “terapi” sahnelerine yer verildiğine dikkat çekiyor.  

Özsoy’a, dizilerdeki psikolog karakterlerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığını, psikologların tavsiye vermelerinin doğru olup olmadığını soruyorum. Özsoy, “Terapi sürecinde psikolog, gelen danışana yol gösteren ya da tavsiye veren kişi değil, danışanın yoluna eşlik eden kişidir. Psikolog yargılamaz ve tavsiye vermez” diyerek uygulamayı özetliyor.

"PSİKOLOJİK DESTEK ALMA İHTİYACI ÖNEMSİZLEŞİR"

Dert dinleyen ve kendi doğrularına göre tavsiye veren psikolog karakterlerine ise Özsoy, “mahalledeki bir komşu” benzetmesi yapıyor. Özsoy, bu benzetmenin ardından oluşabilecek olumsuz durumu ise şöyle anlattı: “Üstelik bu tür bir karakter ‘Benim en yakın arkadaşım psikologum gibidir’ görüşlerini de destekleyecek, psikolojik destek alma ihtiyacının önemsizleştirilmesine ya da görmezden gelinmesine neden olabilecektir. Ayrıca, böyle bir karakter nedeniyle bireyler anlatmak istedikleri ile ilgili psikolog tarafından yargılanacağını düşünebilir.”

MEDYANIN ETKİ GÜCÜ

Medyanın bireylere ve kitlelere ulaşmadaki gücünün diziler aracılığıyla bir kez daha karşımıza çıktığını ifade eden Özsoy, “Özelliklede psikolog ve danışan sahnelerine gerçeğe uygun bir şekilde yer verilmesi, bireylerin psikoloğa gitmenin nasıl bir şey olduğu hakkında fikir edinmemize yardımcı olabilir” diye konuştu. Bu programların senaryoları hazırlanırken mutlaka psikologlara danışılmasının önemini vurgulayan Özsoy, aksi halde, belki de bireylerin ihtiyaç duyduğunda psikologlardan destek alabilmesi için yüreklendirme amacı içeren bir program, bireylerin halihazırda var olan çekincelerini güçlendirebileceğinin altını çizdi.  

Bu diziler gerçek hayat hikayelerinden uyarlansa bile bir dizi olduğu vurgulanmalı ve bir dizi olarak değerlendirilmesi gerekiyor.

TOPLUMU ÇÖZÜMLEYEBİLİR MİYİZ?

Bu dizilerle toplumu çözümlemekten çok, toplumun ortak değerleri hakkında ipuçları edinmemize yardımcı olabileceği gerçeği karşımıza çıkıyor. Özsoy, bu durumla ilgili olarak bireylerin deneyimleri, yaşamları boyunca içinde bulundukları kültürden etkilendiği gerçeğinden yola çıkarak, “Çocukluk döneminde anne ve baba ile kurulan ilişkinin yaşam boyu etkileri olduğu bilinmektedir” dedi. Özsoy konuşmasını şöyle sürdürdü: “Anne-baba ile kurulan ilişki ise kültürün aile tanımından ve rollerinden etkilenir. Yurt dışındaki ve yurt içindeki psikoloji dizilerini karşılaştırdığımızda, özellikle anne ve babanın rolü, kayıplarla baş etme biçimlerinde farklılıklar olduğu ve bunların dizilerde de işlendiği görülmektedir. Bir kayıp sonrasında yas evinin konu edilmesi, helva dağıtılması vb. kültürel özelliklerdendir. Ancak bu diziler her ne kadar toplumun değerleri hakkında bilgi verse de her bireyin birbirinden farklı bilişsel, duygusal ve sosyal deneyimleri olduğu ve genellemelerden kaçınılması gerektiği unutulmamalıdır.”

"GİZLİLİK İLKESİ YOK SAYILIYOR"

"Kırmızı Oda” ve “Bir Başkadır” dizilerinde gördüğümüz karakterler üzerinden değerlendirme yapan Özsoy, “Gizlilik ilkesi yok sayılıyor. Görüşme odasında anlatılan psikolog ve danışan arasında kalması gerekirken, danışanın anlattıklarının sohbet malzemesine dönüştürüldüğünü görüyoruz. Psikologlar görüşme aralarında, yemek esnasında vb. durumlarda bu görüşmeleri başkalarına anlatmaz. Ancak, süpervizyon çerçevesinde, danışanın kişisel bilgileri gizli tutularak başka bir psikoloğa bahsedilebilir” diye konuştu.

Danışanın haline üzülen hatta iç konuşması ve mimikleriyle “Neredeyse acıyan” psikolog karakterleri hakkında Özsoy, “Psikolog, danışanın deneyimlerine acımaz, üzülmez. Danışanın deneyimlerini anlamak ile yaşadıklarına üzülmek ya da acımak başka şeylerdir. Ekranlarda, danışanla birlikte ağlayan psikolog daha iyi bir psikolog olarak gösterilmemelidir” dedi. Dizilerin izlenebilirlik kaygısı ile daha ilgi çekecek ya da daha uç vakalara yer verildiğinin gözden kaçmamasına ilişkin Özsoy, bu durumun izleyenleri psikoloğa gitmek için kendi derdinin görece küçük olduğu düşüncesine itebileceğinin ya da ihtiyacını önemsizleştirebileceğinin altını çizdi. Özsoy, “Gerçekte ise terapi; ilerlemenin farklı seyredebildiği bir süreçtir, terapi seanslarının her zaman o kadar heyecanlı ve dolu seyretmeyeceği bilinmelidir” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü: Altın madeni yüzünden ben ve tüm ailem Kovid-19 olduk!

SONRAKİ HABER

İzmir'de, Tariş arazilerini kapsayan imar planlarına yeniden dava açılıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa