Yalancının mumu

Mart ayından bu yana her akşam, eskiden “19 ajansı”nı bekler gibi beklediğimiz Fahrettin Koca’nın turkuaz tablosu, bu hafta değişti. Aylardır bu sayılar gerçeği yansıtmıyor dediğimiz sayılar, birdenbire değişti. Aylardır, TTB’nin tüm zorlamasına rağmen, sağlık bakanının açıklaması hep hasta sayısı ile sınırlı kalıyordu. Son hafta ne oldu da sağlık bakanlığı karar değiştirdi ve PCR testi pozitif çıkan herkesi açıklamaya karar verdi? Bilinmiyor.

Bakanlık, bu değişiklik konusunda hiçbir açıklama yapmadı. Sağlık bakanının söylediği tek şey, artık böyle açıklanacağı idi. Doğal olarak yorumlar da farklı geliyor. Kimi yalancının mumu derken, kimi de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün, ülkelere aşı rezervasyonunu bu sayılara göre yapacağı ve o nedenle bu sayıların yüksek gösterildiği şeklinde. Ben ikinci varsayımı pek gerçekçi görmüyorum. Çünkü; aşılar, bir ticari metadır ve para ile satılacaktır. Dolasıyla aşı üreticileri de parayı verene aşıyı verecektir. Biz ülke olarak, koruyucu sağlığa yeterince para ayırmadığımıza göre; devlet, kendi eliyle yapılacak aşıda en ucuz olanı tercih edecektir: Yani Çin aşısı. Avrupa ve Amerika’da üretilen aşılar da piyasaya sürülecek ve parası olan, o aşıları tercih edecekmiş. Yani koruyucu sağlık hizmetlerinde bile, hizmet kalitesi parana göre belirlenecek!

Son günlerde HES kodu uygulaması iyice artarken, sağlık çalışanları isyanda. Notere, bankaya girerken; otobüse binerken HES kodu gerekiyor. Çok doğru bir uygulama. Peki, bir kişi coronavirüs dışında bir şikayet ile hastaneye gittiğinde HES uygulamasından geçiyor mu? Hayır. Ancak muayene olurken, bilgisayardan uyarı geliyor. Yani muayene anına kadar enfekte kişinin; kayıt, sıra bekleme ve hastane koridorlarında dolaşmaları serbest.Sağlık çalışanının yine kıymeti yok. Nasıl olsa hastanelerde yeterince viral yük var. Ha bir eksik, ha bir fazla.

Laf sırasında, sağlık çalışanlarımıza destek olalım diyen sağlık bakanı; HES uygulamalarında hastane ve diğer sağlık kurumlarını yok sayıyor. Burada yok sayılan sadece sağlık çalışanları değil. Maalesef, o sağlık kurumuna muayene için gelen diğer insanlar da aynı risk içinde olacaklar. Bakın aynı duyarsızlığı Meclis’te de göreceksiniz. Komisyondan geçen, sağlık çalışanları için, geçirilmiş coronavirüs enfeksiyonunun meslek hastalığı sayılması bakalım ne zaman yasalaşacak? Yoksa Meclis’in tozlu raflarında yerini mi alacak?

Sağlık çalışanı mutsuz, yorgun ve umutsuz.
Halk şaşkın! Vaka sayısı 30 bini aşmış. Oda, bakanlığın yanlış rakamları ile.
Yönetemiyorsunuz!
Nereden baksak beceriksizlik.
Katar’a ülke toprağını peşkeş çekmek yetmedi, tank palet fabrikasının işletmesi ve şirketler satıldı. Karşılığı şehir hastanelerinin 4 aylık kirası.
Yani halkın parası yandaşa, ülkenin toprağı ve şirketleri Katar’a.
Sağlık çalışanına ve halka sabır. Bu halk, elbette bir gün üzerindeki toprağı atacak ve bu yönetimden hesap soracak.
Sağlıkla kalın.