Petrol-İş’ten Koç Holding’e ikinci uyarı: TÜPRAŞ’ta salgın fırsatçılığı yapılıyor
Petrol-İş Sendikası İzmit, Kırıkkale, Batman ve Aliağa'da Koç Holding'in çalışma koşullarına yönelik hak gasbı yapmak istemesine karşı işyeri önlerinde açıklama yaptı.
Fotoğraf: Petrol-İş Aliağa Şube
Koç Holding, işyerlerinde yayınladığı genelge ile 2 Aralık’tan itibaren hayata geçireceğini duyurduğu bir dizi değişiklik için sendikanın protesto mahiyetindeki itirazları sürüyor.
Koç Holding’in dayattığı değişiklikte vardiya başlangıç saatinin 08.00’den 07.00’ye çekilmesi, ara dinlenme hakkının sabah işbaşı saatine çekilerek ortadan kaldırılması ve yıllık izinlerin zorunlu kullanımını içeriyor.
Koç Holding'in TÜPRAŞ rafinerisinde çalışma saatlerini bir saat erkene çekmesi ve ara dinlenme molasının kaldırılmasına yönelik uygulamasına karşı sabah vardiyasında açıklama yapmak isteyen Petrol-İş Aliağa Şubesi, polis ve özel güvenlik tarafından giriş kapısında engellemelerle karşılaştı. TÜPRAŞ İzmir Rafinerisinin giriş kapısında yapılmak istenen açıklamaya izin vermeyen şirket görevlileri ve polis, pandemi bahanesiyle basının görüntü almasına da izin vermedi. İşçileri ise dış kapı girişinde kimlik kontrolü ile içeriye aldı.
"BU YÖNETİM ANLAYIŞINI KABUL ETMİYORUZ"
Bunun üzerine sabah vardiyasına rafineri içerisinde seslenen sendika yönetimi, “Burada bugün iş barışı ve huzur kalmamıştır. TÜPRAŞ yönetimi resen izin kullandırmak, ara dinlenme saatlerimizi ortadan kaldırmak ve normal vardiya düzenimizdeki çalışma saatlerimizi bir saat geri çekmek gibi uygulamalar yapmak istiyor. Bu konularla ilgili bir buçuk aydır merkezi düzeyde de kendileriyle görüştük. En son geçen hafta yaptığımız toplantıda bu kararları hayata geçireceklerini söylediler. İş barışının olmadığı bu ortamda bize reva görülen bu yönetim anlayışını kabul etmiyoruz” dedi.
ŞİRKET TALİMATIYLA KAPI ÖNÜNDE AÇIKLAMAYA İZİN VERİLMEDİ
Rafineri içerisinde işçilere yapılan açıklamanın ardından, rafineri girişine gelerek basına da açıklama yapan Petrol-İş Aliağa Şube yönetimi basının içeriye alınmak istenmemesine ilişkin, “Her zaman açıklama yaptığımız alana geldiğimizde şirket yönetiminin talimatıyla emniyet güçlerinin bu alanda açıklama yapmamıza izin vermeyeceğini ve kapı dışarısında açıklama yapmamız gerektiği yönünde uyarılarıyla karşılaştık. Bu uygulama şirket yönetiminin TÜPRAŞ’ın adının görünmemesini istemesine yönelik kaygının yansımasıdır” dedi.
"GEREKİRSE HUKUKİ İŞLEMLERE BAŞLAYACAĞIZ"
TÜPRAŞ işçisinin köle olmadığını söyleyen Petrol İş Aliağa Şube Başkanı Ahmet Oktay, “TÜPRAŞ işçisi yaklaşık 10 aydır, haddinden fazla fedakarlık ve özveriyi yapmıştır. Buna rağmen şirket yönetiminin ne kadar ikiyüzlü bir anlayışa sahip olduğunu belirtiyoruz. Hem yasal hem de toplu iş sözleşmesinden gelen gündüz çalışan arkadaşlarımızın ara dinlenme saatini kullanmasını da gasp etmek istiyorlar. Ara dinlenme molası bizim yasal hakkımızdır. Bu hakkımızın alınmasına izin vermeyeceğiz, gerekirse hukuki işlemleri de başlatacağız. Kanunlar yedi buçuk saati aşan çalışmada işçiye 1 saat bir dinlenme hakkı vereceğini ve bunu da günün orta bir saatinde verilmesi gerektiğini söyler. TÜPRAŞ yönetimi pervasızlığıyla, kanuna da aykırı hareket etmektedir” dedi. Petrol-İş Aliağa Şube Yönetimi, TÜPRAŞ yönetiminin vardiya saatlerinin bir saat geriye çekmeyi içeren uygulamasının bu hafta itibariyle hayata geçirilmek istendiğini ancak buna izin vermeyeceklerini ifade etti.
“BU İŞÇİ, TAŞIN ALTINA ELİNİ DEĞİL GÖVDESİNİ KOYMUŞ, YETER ARTIK”
Vardiya ve bakım mola saatlerinde değişiklikte ısrar eden TÜPRAŞ'a Kocaeli'den de tepki geldi. Rafineri girişinde toplanan işçilere seslenen Petrol-İş Kocaeli Şube Başkanı Nesimi Yetişoğlu, "Bu işçi taşın altına elini değil gövdesini koymuş, yeter artık. Yapılmak istenen değişikliklerin artık adı konulmalıdır. Hedeflenen salgın fırsatçılığı mıdır?" diye sordu.
Mola vermeden çalışılan saatlerin uzatılmasının işçi sağlığı ve güvenliği açısından yeni riskler doğuracağını söyleyen Yetişoğlu, "TÜPRAŞ işçisi bu değişikliklere ve bunların uygulanma biçimine itiraz etmektedir. Ancak TÜPRAŞ işvereni sendikamızın ve üyelerimizin tepkilerine kulak tıkamakta, sesimizi duymamaktadır. Koç Holding de sesimizi duymuyor. Tek taraflı bir tutum içerisinde hareket ediyorlar, bunu bir dayatma olarak değerlendiriyoruz. TÜPRAŞ ne dayatmalar, ne de oldu bittilerle yönetilecek bir kuruluştur. İşçilerin görüşü dikkate alınmadan, vardiya saatleri ve bakım mola değişikliğinde ısrar edilmektedir. Yapılmak istenen değişikliklerin artık adı konulmalıdır. Hedeflenen salgın fırsatçılığı mıdır? TÜPRAŞ işvereni geçmişte Yüksek Hakem Kurulu'nun skandal kararlarına nasıl sığındıysa, şimdi de salgın döneminin hassas şartlarında fırsatçılık peşine düşmüştür. Ülkemizin en büyük sanayi kuruluşu, böylesine bir anlayışla TÜPRAŞ işçisini ve temsilcisi sendikasını karşısına alarak yönetilemez" dedi.
"VAZGEÇMEYE ÇAĞIRIYORUZ"
Bu tür düzenlemelerin işçisin sosyal yaşamı ve ailesi ile oluşturduğu kurulu düzenin dikkate alınmadan, tek taraflı bakış açısıyla yapılamayacağını söyleyen Yetişoğlu, "İşverenin yönetim hakkını sınırsız ve fütursuzca 'Ben yaptım oldu' anlayışıyla kullanmak yerine, bunca yıllık diyalog alışkanlıklarını bir yana bırakmadan sorumlu bir şekilde sürdürmeye davet ediyoruz. 2 Aralık'ta ortaya koymayı planladığı çalışma barışı ve işletme huzurunu bozacak eylemlerden vazgeçmeye çağırıyoruz. TÜPRAŞ işçisi geçmişte olduğu gibi bugün de işine ve çalıştığı işletmeye sahip çıkacak, TÜPRAŞ'ta çalışma barışını ortadan kaldıracak ve işletmenin zararına olan tüm uygulamalara karşı durmaya devam edecektir" diye konuştu.
"KABUL ETMİYORUZ, YETER ARTIK"
TÜPRAŞ işçisinin elinden geleni yaptığını söyleyen Yetişoğlu, "Genel Başkanımız iki hafta önce buradaydı, yönetimle görüştü, durumu anlattı. Biz de buradayız, dört rafineri adına, genel merkez adına bu genel müdürlükle yüzlerce defa görüşme yaptık. Pandemide gidip kendilerin, bu süreçte yanınızda olacağız dedik. TÜPRAŞ işçisi elinden geleni yapıyor. Bu borcun sorumlusu biz değiliz, ne Amerikan Dolarını biz çıkardık, ne de petrolü eksiye düşürdük. Sadece geldik ve çalıştık, çalışmaya da devam edeceğiz. Biz de hak ettik, beraber anlaştık. Sonra dönüyorlar, 'Öyle olmaz, böyle olmaz.' Kabul etmiyoruz, yeter artık. 14 aydır sustuk ama kimse bizim ağzımıza karakol kurmadı. Sustuk; endüstri ilişkiler toparlansın, TÜPRAŞ işçisinin yüzü gülsün diye. Bu yöneticiler de dönsün bir baksın, bu işçi taşın altına elini değil gövdesini koymuş, yeter artık" dedi.
(İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ)