HDP Eş Genel Başkanı Sancar: Bu ülkenin kaynaklarının başına Katar kayyumu gelmiş
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar Katar'la yapılan anlaşmayı eleştirdi: Ülkeye Katar sermayesini kayyum yapmış bu iktidar.
Fotoğraf: MA
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’nin yaptığı anlaşma sonucu Borsa İstanbul’un yüzde 10’luk payı Katar’a devredildi. Normal usulünden uzak gerçekleştirilen ve ne kadar bir ücretin ödendiği belirli olmayan anlaşmaya tepkiler de sürüyor. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da partisinin grup toplantısında bu anlaşmayı eleştirerek, “Ülkeye Katar sermayesini kayyum yapmış bu iktidar. Bu ülkenin kaynaklarının başına Katar kayyumu gelmiş. Katar sermayesine ülkenin kaynaklarını peşkeş çekme ihtiyaçları var ama bunların hesabını soracağız" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin haftalık grup toplantısında konuştu.
Koronavirüs salgınına dair tüm vaka sayılarının yeni açıklanmaya başlaması üzerinden iktidara yüklenen Sancar, şunları söyledi: “En son örnek pandemi ile ilgili vakaların açıklanması konusudur. Pandeminin başından beri verilen sayılar kamuoyuna duyurulan rakamlar meğer yalanmış. Biz bunu söylüyorduk zaten, yalan olduğunu biliyorduk. Sadece bizler değil pek çok kuruluş bu yalanların nasıl pazarlandığını, pandeminin nasıl yalan üzerine yönetilmek istendiğini kamuoyuna, halkımıza açıklıyordu. Bunların başında TTB geliyordu ama her seferinde bu yalanları ortaya koyanlar iktidarın yalanlarını sergileyenler saldırıya maruz kalıyordu. Hain, terörist ilan ediliyordu ama ne hikmetse birden iktidar da bugüne kadar yaptığı şeyin temelden yalan olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Bunun sebepleri var biliyoruz yine bezirganlık peşindeler muhtemelen vaka sayılarına göre yapılacak aşı tahsisi veya sağlanacak ekonomik yardımlardan daha fazla pay almak için şimdi birdenbire 8 ayı sildiler hiçbir şey olmamış gibi yüksek rakamları ilan etmeye başladılar.
"FATURASI HALKIN SAĞLIĞINA"
Açıklanan rakamlara göre Türkiye'de bugün vaka sayısı 30 binin üzerine çıkmış durumda. Dünya genelinde en fazla vaka sayısı bildiren ülke listesinde birdenbire 24’üncü sıradan 3’üncü sıraya yükseldi Türkiye. Ne diyordu bakan ‘vaka sayısı ile hasta sayısı aynı değildir’. Bir ülkede veya bir toplulukta bir yalanı bir kere pazarlaya bilirsiniz. Toplumu veya toplumun çoğunluğunu bir kere inandırabilirsiniz. Bir kere daha söylediğinizde toplumun bir kısmını bir kere daha inandırabilirsiniz. Ama 3’üncü kere söylediğinizde artık hiç kimse size inanmaz. Nüfus oranına göre değerlendirildiğinde günlük vaka sayısına göre Türkiye birinci. Bu sayılar hala güvenli değil. Ama açıklanan bile tablonun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Peki bu yalanın sonucu faturası bedeli nedir? Bu yalanın faturası halkın sağlığıdır.
"DESTEK YOK, VAKA SAYISI ARTIYOR"
İktidar kongrelerini ertelemiyor, topluluğun üstüne çaylar fırlatılıyor, tedbir alınmıyor. Destek yok. Vaka sayısı artıyor, hasta sayısı artıyor insan sağlığı büyük bir tehlike altına giriyor. Ölümler artıyor açıklanan ölüm rakamlarına da inanmıyoruz dedik. Gerçekten inanmıyoruz. Daha fazla olduğunu belediye başkanları günlük defin rakamlarını paylaşarak ortaya koyuyorlar. Bu basit bir yalan değil. Bu toplumun sağlığına insanların hayatına mal olan bir yalandır peki bunun bir karşılığı olmayacak mı bunun hesabını bu iktidar vermeyecek mi?
"ÜLKEYE KATAR SERMAYESİNİ KAYYIM YAPMIŞ BU İKTİDAR"
“1.3 trilyon lira bir bütçe hazırlanmış 2021 yılı için. Esas kaynak da vergi olarak gösteriliyor ama buradaki asıl önemli nokta vergi adaletsizliği üzerine kurulmuş bir bütçenin önümüze konmuş olmasıdır. Katmerli vergilerle halkın sırtına yüklenmiştir her şey. Biz de bütçenin halk için kullanılmasını istiyoruz. Emeklilikte yaşa takılan yüz binlerce insanımızın hakkını teslim etmek için 30 milyar TL gerekiyor. Bunun için önerge verdi arkadaşlarımız ama reddedildi. Yoksul halkımız için binaların güvenlikleri için kaynak ayrılmasını talep ettik. Hepsi 50 milyar liraydı. Ama halkı depreme karşı korumak için yaptığımız bu önerge de reddedildi. Kredi Yurtlar Kurumu'na borçlu on binlerce gencimiz var. Bu gençlerimizin borcunun silinmesi için ayrılması gereken kaynak 10 milyar TL. Bunu önerdik reddettiler. Pandemide zarar gören esnafın zararını karşılamak için ihtiyaç duyulan meblağ 10 milyar lire. Teklif ettik, yok dediler. Ataması yapılmayan öğretmenler için gereken milyar 20 milyar TL. Bunu da kabul etmediler. Aşı meselesi. Aşının herkese ücretsiz yapılması için bir tahsis yapılmasını teklif ettik. Gereken 15 milyar TL. Bunu kabul etmediler. Peki ne yapıyorlar bunun yerine bu ülkenin emekçilerinin halkının kaynaklarıyla birikimiyle oluşturulmuş kurumları yok pahasına satıyorlar. Aslında ne pahasına sattıklarını da bilmiyoruz çünkü şeffaf değiller. Belki şimdi açıklasalar kaynakları ha açıklamasalar da ilk seçimde gidecekler o zaman biz açıklayacağız, o zaman göreceğiz ki bu kayyumcu iktidar sadece Kürt belediyelerine kayyum atamakla yetinmiyormuş ülkenin kaynaklarına da kayyum atamış: Ülkeye Katar sermayesini kayyum yapmış bu iktidar. Bu ülkenin kaynaklarının başına Katar kayyumu gelmiş. Katar sermayesine ülkenin kaynaklarını peşkeş çekme ihtiyaçları var ama bunların hesabını soracağız." (HABER MERKEZİ)