Chen Solar işçisi yazdı: Hatice’den sonra da hiçbirimize test yapılmadı!
"Bugüne kadar her vardiyada pozitif çıkan arkadaşlarımız var. Fabrika hiçbirimize test yaptırmadı, Hatice’den sonra da..."
Hatice Dursun | Fotoğraf, Birleşik Metal-İş'in Twitter paylaşımından alınmıştır
Chen Solar’dan bir işçi
Gebze
Merhaba gazetemiz Evrensel’in okurları...
Fatma Girik’in bir filminde kartal beşikten bebeğini kaçırmıştı. Koşsa olmaz, uçsa uçamaz öyle eli böğründe, canından can kopmuş şekilde kalmıştı Fatma Girik. Belki kartal açtı, zaten anlamazdı belki ne kaçırdığını. Ama öyle bir sahne ki o, öyle oynamış ki Fatma Girik, hâlâ akıllarda kalmıştır.
Filmdeki kartala kızmanın hiçbir anlamı yok. Bizim hayatımızda esas kan emiciler, etimizi, kemiğimizi yiyip bitirenler, etimizden et koparanlar kara gölge gibi üstümüzde, yanımızda yöremizde dolaşanlar...
Koronavirüs salgını artık tahmin ettiğimizden çok daha kötü. Ne zaman olacağız, nasıl belirtiler var, kime bulaştıracağız, bilemiyoruz. Peki neyi biliyoruz? Kendini korumak, kalabalık yerlere gitmemek hatta evde kalmak. Ben fabrikada çalışıyorum. Evde kalma şansım yok. Hatice’nin de yoktu. Bizim milyonlarımız, silinen vergi borçlarımız yok. TÜPRAŞ gibi bir firmaya 1 milyar 300 milyon vergi indirimi sağlayan bir devletimiz var. Bizim faturalarımız, maaşı kuş kadar yapan vergilerimiz, uzun çalışma saatlerimiz var.
Hatice artık eşiyle akşam çayı içemeyecek. Oğluyla dertleşmeyecek. Çünkü günüm kesilmesin diye Kovid belirtilerini fark etmesine rağmen doktora gidemedi benim arkadaşım. “Zaten kaç para alıyoruz bir de günüm kesilir, daha az alırım” diye düşündüğü için Hatice doktora gidemedi. Biz önlem alıyoruz diyenler, Hatice’yi geri getirebilecek mi? Vaka sayılarını artık ‘gerçek’ haliyle açıklayan Sağlık Bakanının Hatice’den haberi olmuş mudur ya da Hatice gibi günü kesilmesin diye hasta olmasına rağmen çalışmak zorunda kalan işçilerden?
ÜCRETİM KESİLİR KORKUSUNU BİLİRLER Mİ?
Bugüne kadar her vardiyada pozitif çıkan arkadaşlarımız var. Fabrika hiçbirimize test yaptırmadı, Hatice’den sonra da... Hiç durmadan çalışan, kârına kâr katan firmamız işçi başı 200 lira olan testi niye yapmadı? Hatice’nin oğluyla sohbet etmesini bu test sağlayabilirdi. Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı fabrikalardaki vaka sayılarını biliyor mu? Çalıştığı için koronavirüse yakalanıp ölen işçilerin sayısını biliyor mu? Bizim fabrikaya gelse bizim yüzümüze bakabilir mi Sayın Koca? Bakanlar, vekiller, patronlar... Ücretim kesilir korkusuyla yaşamak, hatta bu yüzden ölmek… Bilirler mi bu korkuyu? Hiçbiri bilmez bunu. Ama Soma’da ölen madenci kardeşimin eşi bilir.
Ben Hatice’nin oğlunun yüzüne bakamıyorum. Filmdeki kartalın bebeği kapması gibi gitti Hatice. Yüreğime öyle bir şey oturdu sonra benim. Şu yaşadığımız hayatta bence yeterince gördük kartalları. Pazara gittiğimizde alamadığımız meyveyi ve Mecliste ejderha meyvesi yiyen kartalları mesela. Ücretsiz izin deyip 1000 küsur liraya çalışmamızı isteyen kartallar, kimse işten atılmayacak deyip sendikalı olduğu için işçileri işten atan kartallar, her gün bant başında, inşaatta, abilerimizin, eşlerimizin, çocuklarımızın, kız kardeşlerimizin hastalıktan, kazadan, açlıktan, borçtan ölümüne sebep olan kartallar... Kartalların kim olduğunu, nerede olduğunu görüyoruz.
Biz ne yapacağız peki? Çalıştığımız fabrika yeni olmasına rağmen sendikalı bir fabrika. Sendikamız kovid salgını ilk başladığında Gebze’de örgütlü olduğu büyük fabrikalarda çalışmaktan kaçınma hakkını kullandı. Arkadaşımızı kaybettikten sonra üretimi durdurduk. Şimdi sendikamızla birlikte daha iyi önlemler alınması için fabrikamızda işçiler olarak ne yapabiliriz bunu düşünmeliyiz. Beşiğin boş kalmaması için, çalışırken ölmemek için işsizlik, ücret kesintisi yaşamamak için, insanca çalışma ve yaşama koşulları için fabrika, iş kolu, sendikalı, sendikasız fark etmeksizin birlikte mücadele etmekten başka çaremiz yok. Hepimizi kan emicilere, etimizden et koparanlara karşı kurtaracak olan çare budur.
Son olarak benim sesimi, işçilerin sesini duyuran Evrensel’e ve çalışanlarına teşekkür ederim. Kolaylıklar...