Önlemlerde kapsam dışı tutulan işçiler: Kârları canımızdan önemli
Fabrikalarda yaygın test yapılmıyor, temaslılar yalıtılmıyor, çalışma süreleri uzadı, işçilerin ailelerine virüs bulaştırma oranı arttı. Salgın önlemlerinde kapsam dışı bırakılan işçiler öfkeli.
Fotoğraf: Freepik
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın açıkladığı önlemler yine işçileri kapsam dışı bıraktı. “Çarklar dönsün diye ölüme sürüldüklerini” söyleyen işçiler, maliyet hesabında işçi hayatının ucuz görüldüğünü söyledi. “Yeter artık ölmek istemiyoruz” diyen işçiler, tablonun değişmesi için birlik olmak gerektiğini dile getirdi.
İzmir Aliağa’da kurulu PETKİM’de çalışan bir işçi, “Bizler işçiye, emekçiye, esnafa, dar gelirliye destek vererek en az 15 gün tam kapanma beklerken, tam tersi oldu. Patronlara para kazandırmak için yine fabrikalara gönderildik” diye konuştu. Kendilerinin ve ailelerinin sağlığının yine görmezden gelindiğini dile getiren işçi şunları söyledi: “Hastalan, ailene bulaştır, öl çok da önemli değil, ölene kadar işime yararsın. Sen gidince yerine geçecek çok nasılsa, diyorlar.”
Çiğli’de bulunan Akar Tekstil’de çalışan bir işçi ise açıklanan önlemleri “Yine her şey üretim için, çarkların dönmesi için” sözleriyle değerlendirdi. İşçi şunları söyledi: “Akraba, dost ziyaretlerine gitmek virüsün dolaşım alanına giriyor ama her gün yüzlerce işçinin çalıştığı fabrikalar es geçiliyor. Bunun anlamı virüs kapacaksan da çarkları döndürürken kap demektir. En azından bir ay evlerimizde tam karantina uygulanması gerekir. Ama bu maliyetli bir iş onlar için. Ucuz olansa bizim hayatımız.”
‘BİRLİK OLMAZSAK BÖYLE GİDER’
Ege Üniversitesinde çalışan bir kadın işçi de “Bir işçi olarak artık ne düşüneceğimi şaşırdım. 14 gün komple yasak olsa elektrik, su, doğal gaz ve kirayı nasıl ödeyeceğiz diye düşünüyoruz. Yasak olmasa hepimizin hayatı tehlike altında, yani anlayacağınız işçilerin hali iki ucu misali” dedi. Fabrikalar çalıştıktan sonra sokağa çıkma yasağı ilan etmenin anlamı olmadığını dile getiren işçi, şöyle devam etti: “Zorunlu olmayan işyerleri kapatılmalı. İşçilerin aç kalmaması için hayatları güvenceye alınmalı. Çok kızgınım, en çok da biz işçilere. Biz birlik olmazsak bu böyle gider, bunlar bizi düşünmez.”
Metal işçisi de “Biz ücretli izin verilerek 21 gün kapanma talep ediyoruz. Ancak hayatlarımız onlar için bir hiç. Çarklar durmadan üretime devam ediyor, işçiler ise ölüme terk ediliyor” dedi.
SENDİKALI OLDUĞUMUZU NE ZAMAN ANLAYACAĞIZ?
Bursa’dan Bosch işçisi “Bu yasaklar sadece işçilere yok anlaşılan. Demek ki bize bulaşmıyor bu virüs! Fabrikalar virüsle kaynarken bizleri yasak dışında tutmak işçiye verilen değerin bir göstergesidir. İktidarın da ve patronların da tek düşündükleri ‘Nasıl daha çok kazanırız?” dedi. Fabrikada örgütlü Türk Metal’e de tepki gösteren işçi, şunları söyledi: “Bizim virüsle ölümüne çalışmamıza sessiz kalan Türk Metal ne zaman sesini çıkaracak? Sendikalı olduğumuzu ne zaman anlayacağız? İşçiler ölüyor sendika, hükümet ve patronlar sessiz.”
Türk Metal üyesi TOFAŞ işçisi de “İşten eve dönerken çocuklarımla görüşmüyorum resmen, olur da bende virüs varsa onlara bulaştırmayayım diye. Sağlık Bakanı her fırsatta dillendiriyor Bursa’daki artışları. Virüsün önüne geçmek istiyorsak tam anlamıyla evlere kapanmalıyız. İşçileri muaf tutarak bu iş çözülmez. Benim annem babam, çocuklarım evde kalsa ne olacak, ben her gün fabrikaya gidip geliyorum.”
Renault’da çalışan bir işçi patronların pandemiyi fırsata çevirdiğini belirterek, “İşine nasıl geliyorsa vardiyaları dağıtıyor, kimini ücretsiz izne çıkarıyor, kimini ise 12 saat, 16 saat çalıştırabiliyor. Eskiden hiç olmazsa düzenli bir şekilde çalışabiliyorduk; çalıştığımız saat belliydi, gideceğimiz vardiya belliydi, hafta tatili vardı, her şey çok iyi değildi fakat hiç olmasa bir düzenimiz vardı. Şimdi ne gündüzümüz belli ne de gecemiz. Bir gün oluyor patron diyor ki ‘Koronavirüs yüzünden sipariş alamadık, yıllık izindesin.’ Yıllık izni bitiriyoruz, ücretsiz izindesin. Sonra işler yoğunlaşıyor, patron bu sefer diyor ki ‘Koronavirüs sürecindeyiz, bu zamanda işimizi ön plana almalıyız’, ardından aralıksız çalışmaya başlıyoruz. Patronların tek düşündüğü şey kâr elde etmek. İşçilerin sağlığıymış, toplumun sağlığıymış bunlar zerre kadar önemli değil” dedi.
Çerkezköy’de bulunan B/S/H’de çalışan Türk Metal üyesi işçi ise “Yine biz virüsle baş başa kaldık. Kovid-19 asıl fabrikalarda yayılıyor. Bizim fabrikada o kadar yaygın ki bantlarda çalışacak işçi bulunamıyor. Salgını durdurmak için önce fabrikalar durmalı” diye konuştu.
TEMASLI İŞÇİLER BİLE ÇALIŞTIRILIYOR
Çorlu’dan bir tekstil işçisi ise “İşçinin hiç sahibi yok. Patronlar temaslı işçileri bile çalıştırıyor. Salgın döneminde bile 12 saat çalıştırıyor. Şimdi gördük ki hükümet de hiç düşünmüyor. Çalıştığımızda da patron kazanırken bize asgari ücret düşüyor. Hükümet patronlara göre karar alıyor” dedi.
Çorlu’da virüse yakalanan bir metal işçisi ise şunları anlattı: “Gebze’de işçilerin, madencilerin sokağa çıkması yasak. Ama virüs içinde çalışıp patrona para kazandırmak için dışarı çıkmak, çalışmak serbest. Salgın fabrikalarda yayılıyor. Ben fabrikada çalışırken virüse yakalandım. Üç gün hastanede yattım. Evde bütün aileme bulaştırdım. Fabrikalar çalıştığı takdirde salgının önüne geçilmez.”
PSİKOLOJİMİZ BOZULDU
Kocaeli’de çalışan genç bir metal işçisi “Eşim markette çalışıyor. Cuma günü izinli ama Cumhurbaşkanının açıklaması sonrası izni iptal oldu. Çünkü hafta sonu sokağa çıkma yasağı ilan edersen cuma günü marketlerde izdiham olacak. Hem üretim hem de önlem yan yana olmaz. Alınan kararlara bakınca işverenler düşünülmüş. Yine vatandaş yok” dedi.
Başka bir metal işçisi şunları söyledi: “İşyerinde çok hasta var. Ben işten eve, evden işe gidiyorum. 6 aylık bebeğim var. Evdekilere bir şey olacak diye çok korkuyorum. Alınan kararlara bakınca vatandaşı ortada bıraktılar.”
Lastik fabrikasında çalışırken virüse yakalanan işçi ise “Fabrikada virüs de var, mesaili üretim de var. Hafta tatilinde bile çalışıyoruz. Hükümet sadece maske mesafe diyor. Evet, lokanta kapalı ama işçi fabrikada dip dibe çalışıyor. 3-4 hafta kapanma olmadan virüsü kontrol altına alamazsınız” diye konuştu. İşçi, bir başka endişesini ise şöyle aktardı: “Pandeminin ilk döneminde yıllık izinler de kullanıldı. Yıllık izinler bitti. Şimdi fabrika kapanacak, maaşlarımız kesilecek diye de korkuyoruz. Borçlar var, krediler var. Psikolojimiz bozuldu.”
Çalıştığı fabrikada virüse yakalanan bir petrokimya işçisi de “Bir kez daha işverenlerin istediği olmuş. Bu kararların hayatta karşılığı yok. Kimsenin dışarıda olmadığı, kimsenin kimseye gitmediği saatlerde ‘Ben tedbir aldım’ görüntüsü veriliyor” dedi. (İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ)
FABRİKA YÖNETİMİ ‘MERAK ETMEYİN SİZİN BELGENİZ VAR’ DİYOR
İstanbul’dan bir belediye işçisi açıklanan tedbirlerin içinin boş olduğunu belirterek, “Milyonlarca işçi hem kendi sağlıklarını hem de ailelerinin salığını tehlikeye atarak, işten atılma korkusuyla zorla çalıştırılıyor. Çalıştığımız belediyede her gün onlarca arkadaşımız virüse yakalanıp ailelerine ve çevrelerine bulaştırıyor. Bu da yetmiyormuş gibi bir de ekonomik krizle baş etmeye çalışıyoruz. Borç batağında olmayan, kredi batağında olmayan, hacizlik olmayan kalmadı. Devlet işçisine öğrencisine üreticisine destek sağlayacağı yerde yükünü hafifleteceği yerde bizleri dipsiz bir kuyuya itiyor. Diğer yandan işverenlerin yükünü hafifletiyor, vergi borçlarını siliyor, geri dönüşsüz ve faizsiz krediler veriyor” dedi. İşçi 21 gün kesintisiz karantina, işçilerin vergi, ceza ve banka kredilerinin sıfırlanması ve temel ihtiyaçlarının karşılanması talepleri için alanlarda birlikte taleplerin haykırılması gerektiğini söyledi.
Tuzla’dan bir metal işçisi “Her gün her bölümde arkadaşlarımızın test sonuçları pozitif çıkıyor. Temaslı işçi çalışmaya devam ediyor, önlem alınmıyor. Mesailer yoğunlaşıyor, daha fazla üretim planları yapılıyor. Testi pozitif çıkıp tedavi gören arkadaşlarımızın 10 günlük tedavi süresi bittiğinde negatif sonucu istemeksizin, ‘Kendini iyi hissediyorsan gel fabrikaya çalışmaya başla’ deniliyor. Sendika temsilcilerinin varlığı yokluğu bir. Geçtiğimiz aylarda fabrika içerisinde başlayan vaka yoğunluğuna ses çıkarttığımızda ‘Abartmayın siz de’ diyen temsilcinin test sonucu pozitif çıktı. Ama hâlâ fabrika içerisinde alınması gereken önlemlere dair bir çalışma yapılmıyor. Yeni önlemler açıklandığında fabrika yönetimine bizimle ilgili bir gelişme olacak mı diye sorduğumuzda ‘Merak etmeyin sizin izin belgeniz var. Rahatça fabrikaya gelebilirsiniz’ diyor. Kovid-19 Türkiye’de çıktığı günden beri iktidar açıkça niyetini belli etti. Halka IBAN vererek para istedi, biz işçileri de günde 39 liraya yaşamaya mahkum etti. Zihniyeti üretim ve para olan bir iktidar, paranın dini imanı olmaz diyen Cumhurbaşkanı varken işçinin sağlığını düşünen olur mu?” dedi.
Bir başka metal işçisi ise şunları söyledi: “Devletin uygulamış olduğu yasaklar işçiyi hiç kapsamıyor. Benim çalışmış olduğum fabrikada 50’den fazla virüse yakalanan işçi ve temaslı işçi var. Ama üretim tam gaz devam ediyor, işçiler 16 saat çalışıyor. Gece 9 sabah 5 arası olan yasaklar ise muhtemelen virüsün dinlenme süreleri! Devletin izlemiş olduğu politikalar işçiden yana değil, sadece sermayenin çarkları dönsün diye.”
Pendik’ten cam işçisi bir kadın ise “Bu kısıtlama bizim için bir şey ifade etmedi. Her gün sabahın kör karanlığında evden çıkıyoruz, servis olmadığı için minibüsle işe gidiyorum. Araba tıka basa dolu, insanlar birbirini eziyor nerdeyse. İşyerinde bir tek maskeyle akşama kadar çalışıyorum. Çalıştığım fabrikada 400’ü aşkın işçi var. Her gün vaka çıkıyor, buna rağmen çalışmaya devam ediyoruz, üstelik fazla mesaili çalışıyoruz” diye konuştu.
EMEP: ÖNLEMLERİ PATRONLARLA ALIP YÜKÜ İŞÇİYE YIKTILAR
Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Hükümetin, pandemi önlemlerini patronlarla alıp yükünü ise işçiye yıktığını belirterek, “Fabrikalar yangın yeri. Acilen 21 günlük kapanma ve sosyal koruma sağlanmalı” dedi.
Uygulanan politikalar nedeniyle bir süredir işçilerin hastalığı eve götürdüğünü, pandeminin fabrikalardan yayıldığını ifade eden Akdeniz, “Yangının orada söndürülmesi gerekiyor. Türkiye’nin her tarafında kontrolden çıktı” dedi. Açıklanan tedbirlerde de fabrikaların kapsam dışı bırakıldığını hatırlatan Akdeniz, “Hafta içi yasak saatleri 21.00 ila 05.00 arası. Yani işçi servislerinin çalışmaya başladığı saatler yasaklar kalkıyor. Kaldı ki akşam vardiyaları hafta sonları da özel izinler çıkararak yine işçileri fabrikalara götürecekler. 20 yaş altı vurgusu yapılıyor ama bundan da işçiler muaf” diye konuştu.
Tedbirlerin toplumun esas üretici gücüne dokunmadığını dile getiren Akdeniz, “TÜSİAD’la TOBB’la görüştüler, bu önlemleri onlarla belirlediler, yükü yine işçi sınıfının sırtına yıktılar. Daha önce de belirttiğimiz gibi zorunlu alanlar dışında üretimin durması, 21 gün tam kapanma ve sosyal koruma sağlanması gerekiyor. Milyonlarca yoksula değil milyonerlere servet vergisi konursa bunun için kaynak sağlanır” dedi.
İşçilere de çağrı yapan Akdeniz, “Sadece ekmek davası için değil yaşayabilmek için, ailelerimizin yaşam güvenliğini savunmak için kendi kaderimizi elimize almalıyız. Üretimden gelen gücümüzü kullanmalı, sendikaları zorlamalı, komiteler halinde örgütlenmeliyiz. Hayatımız için mücadele etmekten ve birlikten başka bir yol yok” dedi. (İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ)