Kimya Mühendisleri: Açık havada sigara yasak, lastik yakarak enerji üretmek isteniyor
Kimya Mühendisleri Odası, "Atık lastiklerin santrallerde yakılması çevre felaketlerine yol açar" uyarısı yaptı.
Fotoğraf: DHA/Arşiv
Kimya Mühendisleri Odası tarafından yapılan açıklamada, Mecliste kabul edilen enerji ile ilgili torba yasanın sermayenin talepleri doğrultusunda hazırlandığı belirtilerek, "Atık lastiklerin biyokütle santrallerinde yakılması doğru değildir" denildi.
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geçtiğimiz haftalarda TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek onay için Cumhurbaşkanlığına gönderildiği hatırlatılan açıklamada, “Sermayenin talepleri doğrultusunda hazırlanan ve kamu yararına aykırı düzenlemeler içeren kanun teklifinin Meclise sunulduğu şekilde kabul edilmesi, ülkemiz ve geleceğimiz açısından birçok sakıncaya yol açabilecektir” denildi.
"ŞİRKETLERE RANT SAĞLAYAN MEKANİZMAYA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ"
Ülkenin ömrünü tamamlamış lastikler ve şehir çöplerinin yakılmasıyla üretilecek enerjiye değil; ucuz, sağlıklı ve çevre dostu yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesine gereksinimi olduğu vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Kaynak türü ve teknolojisi ne olursa olsun doğaya ve insan sağlığına zarar veren, toplumsal yaşamı olumsuz etkileyen tesisler YEKDEM kapsamından çıkartılmalıdır. Bu yöntemin “yenilenebilir enerji” olarak kabul edilmesi, YEKDEM üzerinden kimi çevrelere rant sağlanmak istendiği kuşkusunu akıllara getirmektedir. Yenilenebilir enerji konusunda yapılan düzenlemeler, insan sağlığı ve çevre dostu temiz enerji üretimi mantığından koparılarak, şirketlere yüksek elektrik satış fiyatlarıyla rant sağlayan bir mekanizmaya dönüşmüştür. Yasada yapılan değişiklik de bunun bir göstergesi olarak ele alınmalıdır. 2016 yılında yasada yapılan değişiklik atık lastiklerin işlenmesinden kaynaklanan yan ürünleri Biyokütle olarak tanımlamış, yasada yapılan yeni değişiklikle buna belediye atıkları da eklenmiştir. Biyokütle tanımı içinde yer almaması gereken bu atıklar Biyokütle tanımı kapsamı içine alınarak avantajlı fiyat tarifelerinden yararlanmaları sağlanmıştır.
Her enerji-elektrik enerjisi üretim yönteminin ve yaşam döngüsü boyunca muhtelif düzeylerde çevresel etkileri olduğuna işaret edilen açıklamada; “Dolayısıyla en önemli husus, “enerji ihtiyacımız var” gerekçesiyle insan - canlı sağlığına zarar verilmesi, hava-su-toprağımızın kirletilmesi ve tüketilmesi, çevresel, kültürel değerlerimizin yok edilmesi pahasına enerji üretim-tüketiminin arttırılması, ekonomik maliyeti halka yüklenen gereksiz yatırımların teşvik edilmesi değil; sanayileşme, kentleşme politikaları ve sosyal politikalar ile birlikte ele alınarak enerjinin yerinde ve etkin kullanılmasıdır.”
"ATIK LASTİKLERİN SANTRALLERDE YAKILMASI ÇEVRE FELAKETİNE YOL AÇAR"
Atık Lastiklerin elektrik üreten santrallarda yakılması durumunda ortaya bir çevre felaketi çıkmasının kaçınılmaz olduğu vurgulanan açıklamada, “Atık lastikler ucuz olmasının yanında ısıl değerinin yüksekliği ile de bilinir. Ancak açığa çıkardığı Karbon emisyon oranının da çok yüksek olduğu bilinmektedir. Bilindiği gibi karbon kökenli gazlar aynı zamanda sera etkisi de yaratmakta ve iklim değişikliklerine de neden olmaktadır. Atık lastik ve çöplerin yakılması durumununda yenilenebilir enerji kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.
Atık lastiklerin yanmasıyla hem havanın, hem toprağın hem de suyun kirlenmesi kaçınılmaz olacağı gibi havadaki Sera Gazı oluşumu da artacaktır. Lastiklerin ve çöplerin kontrolsüz yakılması halinde uçucu organik kimyasallar (VOC), çinko, kurşun, krom gibi metaller, çok halkalı aromatik hidrokarbonlar (PAH) ve özellikle furan ve dioksin gibi toksik kimyasallar açığa çıkmaktadır. Bunlar sadece gaz halinde atılmamakta, bir kısmı da kül gibi katı ve sıvı atıkların içeriğinde bulunmaktadır” denildi.
"ETKİN DENETİM YAPILMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR"
Lastik yakma türü yöntemlerin çevresel zararlarının en aza indirilmesinin ancak amaca uygun tasarlanmış, iyi işletilen-bakımı yapılan ve iyi kontrol edilen tesislerde olabileceği ifade edilen açıklamada şöyle denildi; Tasarım, işletme koşulları gibi önemli hususların yanı sıra, ülkemizde konvansiyonel santralların atıklarının ve çevresel etkilerinin bile kamusal denetiminde eksiklik ve yetersizlik olduğu, özellikle santralların etki alanı içerisindeki halkın hava, su, toprak kirliliğine maruz kaldığı yaşanan örneklerle de çok iyi bilinen bir gerçeklik olduğundan bu tür tesislerde de etkin bir denetim yapılmasını beklemek mümkün değildir. Diğer yandan lastiğin kalorifik değeri, örneğin linyitlere göre fazla olmakla birlikte muhtelif çalışmalarda elektrik enerjisine dönüşüm veriminin ancak % 25-30’larda olduğu belirtilmekte, bu da konvansiyonel santrallara göre çok düşük bir çevrim verimini ifade etmektedir. Ek olarak, konvansiyonel santrallarda bulunan SO2 yıkayıcı ünitelerinin yanı sıra lastiğin yanmasından kaynaklanan asit gazların bertaraf edilmesi için ek arıtma ünitesi gerekmekte olup, bu durumun santralın su ihtiyacını ve elektrik iç ihtiyacını arttırması da söz konusudur.”
"BİYOKÜTLE SANTRALLARİNDAN ÇIKAN GAZLARI TUTACAK BİR TEKNOLOJİ YOK"
Biyokütle santral teknolojisinde lastik yakılması durumunda çıkacak gazları tutacak bir teknolojinin mevcut olmadığının altı çizilen açıklamada; “Biyokütle Santrallerinde inşa edilen elektrostatik filtreler bu gazların emisyonunu katiyetten önlemez. Bu filtreler yanma sonucu ortaya çıkan partikülleri tutmak için projelendirilmiştir ve başka bir işleve sahip değildir. Bu filtrelerin söz konusu gazları arıtacağı iddiası hiçbir bilimsel gerçeklikle uyuşmamaktadır.
AB üyesi ülkelerde ÖTL'lerin kullanılması kısıtlanmışken ülkemizde atık lastiklerin enerji üretim aracı olmasına olanak sağlayan yasaların çıkartılması, insan sağlığına ve temiz çevreye duyarsızlığın ne aşamada olduğunu göstermektedir” denildi.
"AÇIK HAVADA SİGARANIN YASAK OLDUĞU ÜLKEDE LASTİK YAKARAK ENERJİ ÜRETİLMEK İSTENİYOR"
İnsan yaşam ve sağlığının, hava ve çevre kirliliğinin belirleyici olmaktan iyiden iyiye çıkartıldığı bir yaklaşımın kabul edilemez olduğunun vurgulandığı açıklamada şu hususlara dikkat çekildi:
“Güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynakları geliştirilmeye muhtaç dururken, onlar için düzenlemeler yapılması, önceliklendirilmesi gerekiyorken, orta ve uzun vadede yaşamsal sorunlar yaratması kesin olan "lastikyakarak enerji üretimi" anlayışı kabul edebileceğimiz bir yöntem değildir. Araç egzoz salınımları ve sanayinin yarattığı hava, su, toprak kirliliği ile ortaya çıkan insan yaşamına yönelik risklerin çoktandır yok sayıldığı, kanserden ölümlerin neredeyse göz ardı edildiği bu günlerde; plansız uygulamalar sonucu ülkede elektrik üretiminde arz fazlası oluşmuşken ve bu nedenle bazı santrallar üretimi durdurmuş ve bir bölümü yurtdışına satılmışken, canlı yaşam için ciddi bir risk unsuru olacak "lastik yakma ile enerji üretimi” en son düşünülecek enerji üretme yöntemlerinden birisi bile olmamalıdır. Açık havada sigara içmenin yasaklandığı ülkemizde lastik yakarak enerji elde etme iradesini halkımızın takdirlerine arz ediyoruz.” (HABER MERKEZİ)