"Kentte günlük 5 bin Kovid-19 vakası saptanıyor" | Smyrna'dan İzmir'e Kentin Gündemi
Smyrna'dan İzmir'e Kentin Gündemi programında bu hafta İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı ile depremden sonra koronavirüs salgınının kentteki seyrini ve son durumu konuştuk.
Ramis SAĞLAM
İzmir
Smyrna'dan İzmir'e Kentin Gündemi programında bu hafta İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı ile konuştuk. Çamlı, yaşanan deprem felaketinin ardından kentte Kovid-19 vakalarında üç kat artış yaşandığını söyleyerek “Ağustos ayına kıyasla ise kentte 5-6 kat daha fazla vaka olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
"MIZRAK ÇUVALA SIĞMADI"
Ekonomik kaygılarla resmi vaka sayılarının olduğundan düşük gösterildiğini ama bu rakamların artık inandırıcılığının olmadığını ifade eden Çamlı “Açıklanan rakamlara güvenilirlilik artık iyice düşünce yüksek rakamları açıklamak zorunda kaldılar. Çünkü mızrak çuvala sığacak boyutta değildi” diye konuştu. Açıklanmaya başlanan günlük 30 bini geçen vaka sayılarına da temkinli yaklaştıklarını belirten Çamlı “Gerçek sayının bunun daha üstünde olabileceğine dair kaygılarımız var” dedi. İzmir’de günlük 15 ile 17 bin arasında PRC testi yapıldığını söyleyen Çamlı, “Ortalama 5 bin civarında kovid-19 pozitif olgu saptanıyor. Bu 30 bin sayısının sadece 5 bini mi İzmir’den gidiyor?” diye sordu.
Sürecin başından beri şeffaf yönetilmediğine vurgu yapan Çamlı, vaka sayılarının artması sonrasında sorumlu kim tartışmasına yönelik olarak da şunları söyledi: “Bilim Kurulunun işlevi nedir? İçişleri Bakanlığının kısıtlama genelgelerinde Sağlık Bakanlığının ya da Bilim Kurulunun ne kadar belirleyiciliği olduğunu da bilmiyoruz. Dolayısıyla ilk sorumlu kim anlamakta güçlük çekiyoruz. Ama bir sorumlu var. Sorumluluğu vatandaşa atarak kurtulmak mümkün değil” dedi.
"ÜRETİM DURMALI" DEMİŞTİK
Pandemide şu anda dünyada en yüksek vakaya sahip ilk beş ülke arasında olduğumuzu ve kritik düzeye gelindiğini söyleyen Çamlı, alınan tedbirlere bakıldığında en göze çarpanın hafta sonu sokağa çıkma yasakları olduğunu ancak bunun da talep ettikleri toplumsal hareketlilik kısıtlaması olmadığını dile getirdi. Çamlı, “Oysa biz hayati önemi olan zorunlu iş kolları dışında çalışma hayatının durmasını istemiştik. Tam kapanma önermiştik. Burada çalışma hayatı devam ediyor. Toplu taşımlara olan talepte bir azalma olacağını tahmin etmiyoruz. Alınan tedbirler bir nebze olsun katkı sağlayacaktır ama bu noktadan sonra yeterli değil” dedi.
Pandeminin şiddetini verilerden görmeden teşhis koymalarının mümkün olmadığını söyleyen Çamlı, ama görünen tabloya bakarak en az 14 gün kapanma olması gerektiğini söyledi. Çamlı, bu kapanma sürecinde ise özellikle yoksullar, engelliler yaşlılar, mülteciler gibi toplumda sosyal ve ekonomik açıdan kırılgan kesimlerin mutlaka korunması gerektiğine dikkat çekerek “Bu kesimler mutlaka desteklenmeli. Böyle bir kapanma öneriyoruz” dedi.
"KOVİD-19 MESLEK HASTALIĞIDIR"
Vakalarla yakın temasta olan sağlık çalışanlarında pozitif vakaların da ciddi boyutlara ulaştığına vurgu yapan Çamlı, “Sağlıkçılar, toplumdaki diğer bireylere göre 10-15 kat fazla oranda kovid-19 yakalanma riski taşıyorlar. Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybeden sağlık emekçisi sayısı 200’e yaklaştı. Kovid-19’un sağlık çalışanları açısından meslek hastalığı sayılmaması iktidarın sağlık çalışanına verdiği değer açısından çok düşündürücüdür” dedi.