05 Aralık 2020 07:36

EMEP 9. Kongre Sonuç Bildirgesi: Hak ve özgürlükler mücadelesini birlikte yükseltelim

Emek Partisinin “Salgına, sömürüye ve savaşa karşı birlik, mücadele, dayanışma” şiarıyla gerçekleştirdiği 9. Genel Konferans ve Kongre çalışmalarının sonuç bildirgesi açıklandı.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Emek Partisi (EMEP) “Salgına, sömürüye ve savaşa karşı birlik, mücadele, dayanışma” şiarıyla gerçekleştirdiği 9. Genel Konferans ve Kongre çalışmalarının sonuç bildirgesini açıkladı. Tek adam rejiminin sıkıştıkça yoğunlaşan baskı ve sömürü politikalarına karşı işçiler, emekçiler, kadınlar ve gençlere birlik ve mücadele çağrısında bulunulan bildirgede “Sosyalizm ve savaşsız, sömürüsüz, sınıfsız bir dünya için yolumuzda kararlı bir şekilde yürümeye devam edeceğiz” denildi.

EMEP, 9. Genel Konferans ve Kongre çalışmalarını 22 Kasım’da tamamladı. EMEP Genel Yönetim Kurulu (GYK) tarafından yapılan açıklamada, koronavirüs salgınının bütün dünyada ve Türkiye’de emek ile sermaye arasındaki çelişki başta olmak üzere bütün sınıf çelişkilerini keskinleştirdiğine dikkat çekildi.

Erdoğan ve tek adam hükümetinin salgınla mücadele konusunda işçilerin, emekçilerin ve bilim insanlarının beklentilerine ve çağrılarına kulak vermediği; salgının ve salgını fırsata çeviren özelleştirme temelli sermaye politikalarının yarattığı yıkımın karşısında halk sağlığı için gerekli önlemleri almadığı belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Tek adam hükümetinin bu tutumu sağlık ve eğitim alanında sorunların büyümesine ve eşitsizliğin derinleşmesine yol açıyor. Salgınla birlikte ekonomik kriz sürecinin faturası daha da ağırlaşırken, krizden çıkış adına sömürü daha da yoğunlaştırılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve tek adam yönetimi şimdi de sermayenin çıkarları için reform işçi, emekçi halk kitleleri için ise yeni bir acı reçete paketinin uygulanmasını gündeme getirdi. Bu adım, ülkenin bütün zenginliklerinin ve işçilerin, emekçilerin alın teri üzerinden biriktirilen tasarrufların, yerli-yabancı tekeller ve özellikle de yandaş sermaye çevreleri tarafından yağmalanmasının yeni bir adımıdır.”

İçeride antidemokratik, baskıcı politikalar; bölgede ise yağma ve pazar kapma temelinde savaş kışkırtıcısı politikalarda ısrar edildiği ifade edilen açıklamada, “ülkenin çıkarlarını korumak” adına Suriye ve Libya başta olmak üzere Ortadoğu ve Akdeniz bölgesinde izlenen politikaların gerçekte emperyalistler ve iş birlikçilerinin çıkarlarına hizmet ettiği kaydedildi.

BASKI VE SÖMÜRÜ YOĞUNLAŞIYOR

Erdoğan ve tek adam yönetiminin halk desteğinin her geçen gün zayıflarken başta işçi sınıfı olmak üzere sömürülen ve ezilen halk kesimlerinin, hoşnutsuzluğu ve huzursuzluğunun da büyüdüğü belirtilen açıklamada, Erdoğan ve hükümetinin sıkıştıkça baskıları ve sömürü politikalarını yoğunlaştırdığı ifade edildi.

İşçiler, emekçiler, kadınlar ve gençlerin ise salgın koşullarına rağmen hak mücadelelerini sürdürerek zaman zaman hükümete geri adım attırabildiği kaydedilen açıklamada, “Bu somut koşullar altında tek adam yönetiminin ve sermaye güçlerinin salgın, kriz ve savaş kışkırtıcısı politikalarına ve gerici, faşist bir politik rejim inşa etme uygulamalarına karşı ekonomik-demokratik haklar, barış ve özgürlükler mücadelesini hep birlikte daha da büyütmekten başka çözüm ve çıkış yolu yoktur” denildi.

Emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarının ağırlaştığı, ücretlerin eridiği, başta kıdem tazminatı olmak üzere kazanılmış hakların da gasbedilmek istendiği ifade edilen açıklamada, genel olarak ücretlerin iyileştirilmesi ve asgari ücretin insanca yaşayacak bir düzeye çıkarılmasının bütün işçi ve emekçilerin acil talebi olduğu vurgulandı.

Bu konuda başta işçi sınıfı olmak üzere sömürülen ve ezilen halk kitlelerin birliğini ve mücadeleyi güçlendirmesi gerektiği kaydedilen açıklamada, Emek Partisinin bütün güçleri ve olanaklarını bu uğurda seferber etmeye ve mücadelenin başarısı için kararlılıkla çalışmaya devam edeceği kaydedildi.

"YAŞANABİLİR ÇEVRE MÜCADELESİNİ BÜYÜTELİM"

Kapitalist tekellerin dünyanın her yerinde çevreyi tahrip etmeye devam ettiği, Türkiye’de çevre ve doğa talanının bu niteliğinin iyice açığa çıkması ve kentlerden köylere kadar genişlemesiyle birlikte mücadelenin halkçı bir karakter kazandığı belirtilen açıklamada, derelerini, ekim alanlarını, çevrelerini, gıdayı vb. korumaya odaklanan halk kesimlerinin ülkenin birçok yerinde mücadele içinde olduğuna dikkat çekildi.

Bu mücadelenin önemli yönlerinden birisinin de tarımın çökertilmesine karşı, üretici köylülüğün örgütlenmesinin güçlendirilmesi olduğu vurgulanan açıklamada, yerli-yabancı tekellerin ve onların çıkarları doğrultusunda çalışan tek adam hükümetinin politikalarına karşı, yaşanabilir bir çevre, tarım alanlarının ve doğanın korunması için birleşik bir temelde mücadeleyi büyütme çağrısında bulunuldu.

İzmir’de yaşanan depremin kentlerdeki rant mekanizmasının, ‘kentsel dönüşüm’ adı altında gerçekleşen arsa ve arazi talanının, halkın canını ve sağlığını tehdit eden konut yapımının sonuçlarının ne kadar ağır olduğunu bir kez daha gösterdiği kaydedilen açıklamada, Emek Partisinin yaşanabilir bir çevre içinde herkese güvenli ve ucuz konut hakkını savunduğu, konut inşaatındaki denetimlerin artırılması, depreme ve afetlere dayanıklı konutların yapılması için mücadele ve örgütlenmeyi hep birlikte ilerletmek gerektiği ifade edildi.

Kürt halkı üzerinde artan baskılara, HDP’li siyasetçilerin tutuklanması ve belediyelere kayyum atanması gibi uygulamalara karşı mücadelenin, emekçilerin demokratik hak ve özgürlükler mücadelesinin bir parçası olduğuna dikkat çekilen açıklamada, Kürt sorununun hak eşitliği temelinde demokratik çözümü konusunda bütün milliyetlerden işçi ve emekçilerin eşit, özgür ve kardeşçe bir arada yaşaması için çalışmaya devam edileceği ifade edildi.

YERLİ VE MÜLTECİ İŞÇİLERİN ORTAK MÜCADELESİ…

Emperyalistler eliyle körüklenen Suriye savaşı ve akabinde gelişen kitlesel göç nedeniyle Türkiye’de 4 milyondan fazla mültecinin statü hakkından mahrum yaşadığı kaydedilen açıklamada, AB ile imzalanan “Geri Kabul Anlaşması”nda olduğu gibi mültecilerin pazarlık gücü olarak kullanıldığı belirtildi. Açıklamada, Suriye savaşı ve göçün 10. yılı vesilesiyle ırkçı, şoven politikalara ve kışkırtmalara karşı yerli ve mülteci işçilerin ortak hak mücadelesini ilerletmenin, Türk, Kürt, Arap bütün milliyetlerden işçiler arasında birlik, kardeşlik ve enternasyonal dayanışmayı yükseltmenin zorunlu olduğu ifade edildi.

Sömürülen ve ezilen halk kitlelerinin, Cumhur İttifakı ve tek adam yönetimiyle, onun karşısına sistem içi bir alternatif olarak çıkan Millet İttifakı dışında gerçek bir halk seçeneğine üçüncü bir mücadele ittifakı odağına ihtiyacı olduğu belirtilen açıklamada, “Partimiz bu anlayışla, devrimci-demokratik bir halk seçeneğinin örgütlenmesi için emekten, barıştan, demokrasiden yana olduğunu söyleyen güçleri birleştirmek üzere bugüne kadar çeşitli pratik girişimlerde bulunmuştur. Önümüzdeki süreçte de bu girişimlerini her düzeyde kararlılıkla sürdürecektir. Günümüz kapitalist dünyasında, emek ile sermaye arasında, emperyalistler ile ezilen halklar arasında ve egemen sınıfların kendi arasındaki çatışmalar keskinleşmekte, sınıf çelişikleri derinleşip daha görünür hale gelmektedir. Bu koşullarda her renkten burjuva ideolojisine karşı, diyalektik materyalizmin ışığında sosyalizm ve savaşsız, sömürüsüz, sınıfsız bir dünya için yolumuzda kararlı bir şekilde yürümeye devam edeceğiz” denildi.

"LAİKLİK, MÜCADELENİN AYRILMAZ PARÇASIDIR"

Tek adam rejiminin dayanaklarından biri olan tarikatlar ve dini vakıfların, işçi sınıfı ve emekçileri sadece ideolojik bir kuşatma altına almamakta aynı zamanda sendikal mücadelenin önünde bir dalgakıran olarak da konumlandığına dikkat çekilen açıklamada, “Eğitimden medyaya kadar yaygın bir ağ kuran tarikatlar, Diyanet İşleri Başkanlığı ile birlikte laiklikle ilgili kazanımların altını oymaktadır. İktidarın faşizme doğru tahkimatının da asli güçleri haline gelmişlerdir. Gerçek bir laiklik bugün tek adam rejimine, faşist tahkimata karşı mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır” denildi.

KADIN MÜCADELESİNİ GÜÇLENDİRME ÇAĞRISI

Cinsiyet eşitsizliğine, şiddete ve kadınların haklarına dönük saldırılara karşı toplumsal yaşamın her alanında eşit hakları için mücadelenin güçlenerek devam etmesinin hayati önemde olduğu belirtilen açıklamada, bu mücadelenin istikrarı ve kazanımları için işçi kadınların mücadeleye katılımının ve örgütlenmesinin ilerletilmesinin zorunlu olduğu vurgulandı.

Açıklamada, bu gerçeklerden hareketle bütün işçi ve emekçi kadınların fabrikalarda, işyerlerinde ve emekçi semtlerinde mücadele ve örgütlenmelerini yaygınlaştırmaya ve güçlendirmeye çağrıldı.

İŞSİZLİK, GENÇLİĞİN EN ÖNEMLİ SORUNU

İşsizliğin gençliğin bugünü ve yakın geleceğini kuşatan en önemli sorun olduğu kaydedilen açıklamada, salgında da online eğitim uygulamalarının eğitimde fırsat eşitsizliğini derinleştirdiği, işçi ve emekçi çocuklarının geleceğini kararttığı ifade edildi.

İşsizlik başta olmak üzere gençliğin parasız, bilimsel, laik ve ana dilinde eğitim talepleri etrafında mücadele ve örgütlenmesinin kararlılıkla sürmesi gerektiği belirtilen açıklamada, “İşçi, işsiz, öğrenci bütün ülke gençliğini çalışma, eğitim ve yaşam alanlarında sendikal, akademik, kültürel, sportif vb. örgütlenmelerini güçlendirme ve bu örgütleri gelecek mücadelesinin bir dayanağı olarak değerlendirme çağrısında bulunuldu. (Ankara/EVRENSEL)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

DEDAŞ’ın kesintileri mısır üretimini vurdu

SONRAKİ HABER

AYM, koğuşların kamerayla izlenmesinin hak ihlali olduğuna hükmetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa