Selahattin Demirtaş: Demokratik zeminlerde siyasi iş birliği meşru ve normaldir
4 yıldır cezaevinde tutulan Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DW Türkçe'den Bülent Mumay'a verdiği röportajda demokratik ittifak vurgusu yaptı, muhalefetin sorumluluğuna işaret etti.
Selahattin Demirtaş | Fotoğraf: HDP Basın
Cezaevinde tutulan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DW Türkçe'den Bülent Mumay'ın sorularına yanıt verdiği röportajda demokratik ittifak vurgusu yaptı.
"Durum ne kadar kötü olursa olsun demokrasiye inananlar el ele verip bu kriz halinden çıkmayı başaracaktır" diyen Demirtaş'ın Mumay'a verdiği yanıtlardan bazı öne çıkanlar şöyle:
• Covid-19 için bizim kişisel tedbir alma imkanımız bulunmuyor. Sonuçta bir hücrede iki kişi kalıyoruz, neyin tedbirini alabiliriz ki. Ama avukat ve aile görüşlerinde tedbir amaçlı ciddi kısıtlamalar yapıldı. Spor dahil tüm faaliyetlerimiz de iptal edildi. Tüm zamanımızı hücrede geçiriyoruz.
• Ekonomik, siyasi ve sosyokültürel açıdan ciddi krizler yaşanıyor ve gidişatın düzeleceğine dair de hiçbir somut gelişme görünmüyor. Maalesef Türkiye’de her şey çok daha kötüye gidiyor. Toplumun içinde bulunduğu durum derin bir umutsuzluk ve mutsuzluk hali. Burada, umudu var etmek ve çözüm üretmekle sorumlu olan muhalefettir. Ben, muhalefetin bir araya gelerek güçlü bir alternatif oluşturacağına ve umudu somut hale getireceğine inanıyorum. Durum ne kadar kötü olursa olsun demokrasiye inananlar el ele verip bu kriz halinden çıkmayı başaracaktır.
• İYİ Parti’ye bir desteğimiz olmadı ancak diğer muhalif güçlere, demokrasinin gelişmesi amacıyla sunulan desteğin doğru olduğunu düşünüyorum. Demokratik zeminlerde siyasi iş birliği meşru ve normaldir.
• Erdoğan açısından siyasi durumun giderek zorlaştığı görülüyor. Mevcut gelişmeler, erken seçimi giderek zorunlu kılıyor. Çünkü sürdürülebilir bir krizden söz etmiyoruz. Yapısal ve giderek derinleşen ciddi bir kriz hali yaşıyoruz. Bu kaos ortamında, iktidarın bütün gücü uzun süre elinde tutabileceğini düşünmüyorum. Zaten bu nedenle, tek çıkış yolu olarak erken seçimin ihtimal dahilinde olduğunu düşünüyorum.
• Hükümetin geçmiş pratiklerine baktığımızda, demokratikleşme kapasitesinin son derece zayıf olduğunu söyleyebiliriz. Fakat toplumun acil sorunlarının çözümü için doğru ve inandırıcı adımlar atılırsa buna da kimse karşı çıkmaz. Erdoğan’ın gerçekçi olup olmadığını vaatlerinden değil, somut adımlarından anlayabiliriz. Bunu da hep birlikte göreceğiz.
• Bülent Arınç’ın açıklamalarının nedenini bilmem mümkün değil. Ancak geç kalmış olsa da ahlaki, vicdani ve adaletli bir yaklaşım olduğunu da belirtmem gerekir. Fakat yine de demokrasi ve reform meseleleri kişiler üzerinden değil, ilkeler üzerinden tartışılmalıdır. Çünkü özgürlük ve insan hakları toplumun tamamının acil ihtiyacı ve beklentisidir. Umarım muhalefetin de desteği alınarak gerçekçi ve somut adımlar atılır. Çünkü bu tür meseleler geniş kesimlerle ortaklaşmayı, aynı zamanda da ciddiyet ve samimiyeti gerektirir. Hükümette bu kapasitenin olup olmadığını yakın zamanda göreceğiz.
(HABER MERKEZİ)