B/S/H'de patron rekor peşinde işçi can derdinde
Çerkezköy'de bulunan Almanya sermayeli B/S/H'de işçiler bir yandan salgın riskiyle çalışırken, bir yandan iş yükleri de arttı. İşçilerin ücretleri ise sürekli eriyor.
Fotoğraf: BSH
Tuncay SAĞIROĞLU
Çerkezköy
Çerkezköy B/S/H fabrikası üretim rekorları planı yaparken işçiler kovid-19 virüsü ile boğuşuyor. Artan iş yoğunluğu işçiler için dayanılmaz hale gelirken Türk Metal’in sessiz kalması işçilerin tepkisini arttırıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yerli ve yabancı sermaye yatırımcılarını çekmek için ekonomi ve hukuk alanında reform açıklaması yaparken Alman sermayeli B/S/H’de çalışan işçilerin ücretleri sürekli eriyor.
BİR YILLIK ÜRETİM ALTI AYDA TAMAMLANIYOR
Yılın ilk başlarında tedarik ve dağıtım ağlarında yaşanan aksaklıktan dolayı bazen üretimi durduran, bazen de üretim kapasitesinin çok altında çalışan B/S/H, haziran ayında ilan edilen normalleşmeden sonra tam kapasite çalışmaya başladı. Bir yıllık üretim planını son altı ayda gerçekleştirmeye çalışıyor. İş yoğunluğunun üzerine bir de salgın eklenince B/S/H işçileri daha çok yıpranmaya başladı. Şimdiye kadar çok sayıda vakanın çıktığı B/S/H’de yüzlerce işçi de karantinaya ayrıldı. Bu sayı arttıkça fabrika yönetimi hedeflerine ulaşmak için bir taraftan üretim hızını arttırırken diğer taraftan da fazla mesai uygulamasını devreye soktu.
“Haziran ayından sonra işler açıldı. Neredeyse bütün bantlardaki vardiya sayıları arttırıldı. İçeride beyaz yakalı şef-müdür tayfası üretim planını gerçekleştirmeliyiz diye işçileri sürekli daha hızlı çalışmaya zorluyor. Neredeyse iki kişilik çalışıyoruz. Fabrika içinde ‘Üç yılın planlaması yapıldı. Siparişler şimdiden geldi’ diye söylentiler var” diyen bir B/S/H işçisi şöyle devam etti: “Bu temponun üzerine yüzlerce arkadaşımız ya pozitif çıktı ya da karantinaya ayrıldı. Üretim de düşmediğine göre bu işçilerin yükü de geride kalanların sırtına bindi. Bu dönem bunca yıl kalmadığım kadar fazla mesaiye kaldım.”
TÜRK METAL ORTADA YOK
Fabrika yönetiminin, hedeflerine ulaşacak diye kendilerini makine gibi çalıştırdığını ifade eden başka bir işçi de “İlk başlarda ben de dahil olmak üzere ‘İşimiz olsun, fazla mesai olsun’ diyorduk. Ama iş yoğunluğu arttıkça dayanılmaz hale geldi. Bir de bunun üzerine salgın işin tuzu biberi oldu. Birçok arkadaşımız virüsü evine taşıdı. Yakınları hasta oldu. B/S/H kazanacak diye kendimizi feda etmeye de gerek yok. Bütün bunlar olmasına rağmen Türk Metal Sendikası ortada yok. İlk başlarda ‘İşler açıldı, işimiz var’ diyen temsilciler şimdi ortada yoklar. Çünkü o dönem biz de ‘İşimiz var çalışıyoruz’ diyorduk. Özellikle fazla mesailere tepkiler arttıkça Türk Metal sadece bir gün fazla mesai yapmayı durdurdu. O da bir gün” diye konuştu.
YABANCI SERMAYE DAHA FAZLA KÂR İÇİN GELİYOR
“Acı reçete uygulamak zorunda kalabiliriz” diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerli ve yabancı sermayeyi ülkeye çekmek için ekonomide ve yargıda reform ihtiyacını dile getirmişti. Dünyanın en büyük beyaz eşya üreticisi Alman sermayeli B/S/H’de işçiler “Yabancı sermaye babasının hayrına gelmiyor” diyor. “Cumhurbaşkanı yabancı sermayeyi yatırım yapsın diye çağırıyor. Sen ülkede fabrikaları sat, sonrada yabancılar gelsin fabrika kursun diyorsun. Yabancılar da babasının hayrına değil, daha fazla kâr yapmak için gelir, işçiyi daha çok sömürsün diye gelir” diyen bir işçi şöyle devam etti: “Avrupa’da metal işçileri ortalama üç bin avro alırken biz burada 400-500 avro alıyoruz. Orada bir işçiye verdiği para ile burada 4-5 işçi çalıştırıyor. Bir de Avrupa’da işçiyi bizim gibi çalıştıramazlar. Devlet teşvikleri de cabası.”
YÜZDE 35 VERGİYİ İŞÇİDEN BAŞKA KİM VERİYOR?
Döviz kurlarındaki ve enflasyon artışı işçilerin aldığı ücretin alım gücünü sürekli düşürüyor. Yılın son aylarında artan vergi kesintileri ise bellerini büküyor. Bir işçi, “Şu an yüzde 35 gelir vergisi veriyorum. Bu vergiyi ülkede işçiden başka kim veriyor. Trilyonlar kazanan patronların vergileri silinirken, zar zor geçinen benim gibi işçinin vergi dilimi arttırılıyor” dedi. Yaptıkları fazla mesai ücretlerinin devlete gittiğinden yakınan işçi, “Yüz yılın sözleşmesini yapmıştık. Şimdi yerlerde sürünüyoruz” dedi.