Ford işçisi yazdı: Yaşamak için çalışmıyoruz, çalışmak için yaşıyoruz!
"Bizim dinlenmemiz yasak, insan gibi çalışmamız yasak, hak aramamız yasak, servis beklerken sigara içmemiz yasak. Yasak günlerde işe gitmemiz serbest, gece gündüz mesai yapmamız serbest.”
Fotoğraf: Land Rover MENA/Flickr (CC BY 2.0)
Ford Otosan işçisi
Kocaeli
Koronavirüs hayatımıza girdiği günden beri her şey değişti. Evde, işyerinde, sokakta, her yerde... Virüsün ilk çıktığı günlerde fabrika duruşa geçmişti, o zaman biliyorduk ki mesele virüs değil parça eksikliği ve Avrupa pazarının kapalı olmasıydı. Gazetemiz Evrensel’de o günlerde neler hissettiğimizi, ‘İnsan olduğumuzu hatırladığımızı’ anlatmıştık.
Şimdi bugün geldiğimiz nokta ortada; ‘Her şeye rağmen üretime devam’ diyen, o durduğumuz günlerdeki yapılmayan, eksik kalan hedefleri tamamlamak için sayı baskısını arttıran, koronavirüsün onlara verdiği yetkiye güvenerek sürekli tehdit eden, çalışma temposunu nefes alınmayacak şekilde artıran, eksik eleman olmasına rağmen hatlarda bantları aynı hızda yürüten bir anlayış var tepemizde. Bir taraftan sürekli filyasyon ekipleri tarafından gözetleniyoruz. Molada dahi taburelerin altındaki ok yönleri ve ok yönlerine doğru oturalım denmesi, maskeyi iki saniye nefes almak için indirdiğinizde hemen uyarılmak, dalgınlık yaptığınızda sarı kart vermekle, disipline gönderilmekle tehdit edilmek, her gün anket doldurup ankette otobüse binip binmediğinize kadar soruluyor (HES kodunun güvenli yerim uygulamasına entegre edilmesi ile anlıyoruz ki sürekli ensenizdeyiz havası yaratılıyor). Her gün her yerde güvenli yerim uygulamasından barkod okutuyoruz ve okutulmadığında, unutulduğunda amirlerden fırça yiyoruz.
Bir yandan da sürekli arkadaşlar eksiliyor, tedirginiz çünkü tek düşünülen şey ‘Hat yürüsün ne olursa olsun.’ Bir kişiye ekstra iş mi biniyor, herkes koştur koştur çalışıyor, sürekli her hafta zorunlu fazla mesai oluyor. Servis beklerken sigara içmek yasak, sokakta sigara içmek yasak. Dışarıda nasıl polisler bekliyorsa vatandaşa ceza kesmek için, içeride de aynı durum söz konusu, herkes diken üzerinde. Ailemizin yüzüne hasret kaldık, boş zamanı geçin uyumak bile zor hale geldi. Her gün 10-12 saat işyerinde... Bunun servisi var, eve gidince de duş alması yemek yemesi var. Sonrasında zaten küt diye düşüp bayılıyor insan.
Önlemleri açıkladılar. Herkese yasak var, biz işçilere yok. Virüs bahane oldu, esnek çalışmanın önü açıldı, üzerimizdeki yönetim baskısı gittikçe arttı, artık uygun kılıf buldular. ‘Aa neden böyle yaptın, virüs var. Neden fabrikayı, kendini, arkadaşını riske attın, evinde kal’ diyenler bize sürekli fabrikayı gösterip ‘Sen evinde kalma’ diyor adeta. Markete gidecek zamanımız bile yok, saatler öyle saçma ki… Sadece vücut olarak değil psikolojik olarak da çok kötüyüz. Bir keyif çayı içip, sevdiklerimizle zaman geçirecek zamanımız bile yok. Yaptığımız fazla mesai bir işe de yaramıyor, hop vergi ile yine kuş kadar kalıyor. Hem yıpranıyoruz, hem yoruluyoruz, hem de elimizde avucumuzda hiçbir şey yok. Biz işçilere hiçbir yasak yok, her şey üretim için. Bizim dinlenmemiz yasak, insan gibi çalışmamız yasak, hak aramamız yasak, servis beklerken sigara içmemiz yasak. Yasak günlerde işe gitmemiz serbest, gece gündüz mesai yapmamız serbest. Bizler yaşamak için çalışmıyoruz, çalışmak için yaşıyoruz! Tek yaptığımız şey öbür gün işe gidebilmek için hazır olmak başka hiçbir şey değil...