EMEP Dersim İl Örgütü, "Çevre Ajansı" kanun teklifine tepki gösterdi
TBMM'de kabul edilen "Çevre Ajansı" teklifine tepki gösteren EMEP Dersim İl Örgütü, "Mücadeleyi ortaklaştırmaktan başka çaremizin olmadığını bilerek hareket etmeliyiz" açıklamasında bulundu.
Fotoğraf: Evrensel
Emek Partisi (EMEP) Dersim İl Örgütü Doğa ve Çevre Komisyonu, yazılı bir açıklama yaparak, AKP tarafından hazırlanıp Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) sunulan "Türkiye Çevre Ajansı"nın kurulmasına ilişkin 35 maddelik kanun teklifinin 12 maddesinin kabul edilmesine tepki gösterdi. Açıklamada, “Mücadeleyi ortaklaştırmaktan başka çaremizin olmadığını bilerek hareket etmeliyiz” denildi.
"İKTİDAR, KENDİ SESİNDEN BAŞKA SES DUYMUYOR"
Açıklamada, muhalefet partilerinin teklife şerh koyduğu, çevre örgütlerinin eleştirdiği ancak iktidarın her şeyde olduğu gibi bu kanun teklifinde de kendi sesinden başka ses duymadığı belirtildi.
"Çevre kirliliğini önlemek", "ulusal ölçekte depozito yönetim sistemi kurulması ve işletilmesine yönelik faaliyetlerde bulunmak" amacıyla kurulduğu savunulan ajansın kadrosunun, bütçesinin, yetkisinin çok ancak sorumluluğunun az olduğu belirtilen açıklamada “Üstelik denetime de kapalı. Bir de bağış toplama yetkisi var ki bu da işi iyiden iyiye içinden çıkılmaz hale getiriyor” denildi.
"HALKIN YARARINA OLMADIĞI ORTAYA ÇIKTI"
Kanuna göre, şirketlerin yapacakları faaliyet öncesinde çevre sorunlarına yol açmamak için ÇED raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlü olduğunun hatırlatıldığı açıklamada “Ancak sunulan kanun teklifine göre, 'proje tanıtım dosyası' yerine 'başvuru dosyası' hazırlanacaktı. Gelen tepkiler üzerine bu maddeyi çıkarmış olsalar da niyetleri bellidir! ÇED raporu alınmadan yapılmış çok sayıda faaliyetin geri dönüşü olmayan çevresel hasarlar açığa çıkardığı ortadadır. Böyle bir düzenleme yapılması fikri bile düzenlemenin halkın yararına olmadığını ortaya çıkarmıştır” denildi.
"NEDEN OLDUKLARI ‘KÖTÜLÜKLERİN’ ÜSTÜNÜ ÖRTECEKLER"
Kanun teklifinde, "Çevre Ajansı"na dair en tartışmalı başlıklardan birinin de bağış toplama yetkisi olduğunun aktarıldığı açıklamada “Bağışların ne anlama geldiği, nasıl kullanılacağı belli değildir ve bu ciddi bir sorundur. Çokça örnekte birçok kurumda -Sayıştay raporlarında da açığa çıktığı gibi- bağışların amacına uygun kullanılamadığı ortadadır. Bağışlara ilişkin, kimin denetleyeceği, kimin vereceği karşılığında ne alacağı belli değildir ve bu sorular cevaplanmaya muhtaçtır. Bu kadar rantın döndüğü bir alanda, bağışların yapılması ve üstelik denetime de kapalı olması büyük sermayedarların bağış yaparak neden olduğu ‘kötülüklerin’ üstünü örtecektir. Bu kelimenin tam anlamıyla çevre felaketi demek olur” ifadelerine yer verildi.
"MÜCADELEYİ ORTAKLAŞTIRMAK DIŞINDA ÇAREMİZ YOK"
Teklifte muğlaklıkların ve soru işaretlerinin çok olduğunun aktarıldığı açıklamada “Ama belki de net olan tek nokta çevre mühendisleri odası da dahil çevre-ekoloji örgütlerinin bu ajansın bir parçası olamayacağıdır! İktidar ne kanun teklifi hazırlanırken ne de komisyonda görüşülürken bu alanda yetkin olan oda ve örgütlere fikrini sordu. Kirletenin yer aldığı bu ajansta çevre ve doğa için mücadele edenlerin fikri dahi sorulmuyor. Bu aslında her yeri muğlak olan bu ajansın nasıl işleyeceğinin bir özetidir” diye belirtildi.
Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:
“Bu saldırıların kapitalizm ve onun koruyucusu hükümetinin tarafından geldiğini bilerek bu alanı da onlara karşı bir mücadele olarak görüyoruz! Türkiye'de bütün çevre-ekoloji örgütlerinin bu minvalde meseleyi ele almalarını ve en önemlisi bu mücadeleyi ortaklaştırmaları gerektiğini düşünüyoruz. Çevre ve doğa tüm insanlığın talebi olarak, her işçi, işsiz, köylü, öğrenci, kadın ve tüm katman ve bireylerin ortak mücadele alanıdır. Bu düşünceyle bu güçlü birliği kurmak, mücadeleyi ortaklaştırmaktan başka çaremizin olmadığını bilerek hareket etmeliyiz!” (Dersim/EVRENSEL)