Mücadelesi Geçmişten Geleceğe Işık; Erdal Eren
Erdal Eren'in eşit ve parasız eğitim için mücadelesini yaratan koşullar, bu mücadelenin yakıcı ihtiyacı bugün de devam ediyor.
Fotoğraf: Evrensel
Bilgesu KİPER
ODTÜ
Erdal Eren kendi talepleri etrafında mücadele eden liseli gençliğin bir parçası olarak mücadeleye atılıyor. Ankara'da Yapı Meslek Lisesi'nde öğrenci olan Erdal Eren, 1976'da Ankara'da kurulan ANOD (Ankara Orta Öğrenimliler Derneği) içerisinde faaliyet yürütüyor. ANOD, eğitimin ayrıcalık olmasının, eğitimin ticarileşmesinin karşısında emekçi halkın genç kuşaklarının parasız ve eşit hakkı talebiyle hareket ettiği bir dernek. Ankara'nın neredeyse bütün liselerinde aktif bir çalışma yürütüyor. Bu aktif çalışma lise öğrencilerinin kendi okullarında kurdukları yerel örgütlerine, komitelerine dayanıyor. Her lise kendi özgünlükleri doğrultusunda bildiriler yazıyor, bu çağrılarla eyleme geçiyor. Lise öğrencileri, kimi zaman ortaokul öğrencilerinin dahil olduğu kitlesel boykotlar, eylemler düzenliyorlar. Bu çalışmalara ilerden katılmasıyla birlikte, TDKP’nin (Türkiye Devrimci Komünist Partisi) gençlik örgütü GKB’ye (Genç Komünistler Birliği) de üye oluyor.
12 Eylül 1980 darbesi de yükselen toplumsal hareketi bastırmak, kar oranları gittikçe düşen sermayedarların karını sağlamak üzere yapılıyor. Erdal Eren gibi eşit ve özgür bir gelecek mücadelesi yürüten Sinan Suner'in katledilmesi üzerine düzenlenen bir protestoda Erdal, jandarma erini öldürmekle suçlanıyor. Suçsuzluğu birçok kez kanıtlanmasına, yaşı idam cezası için küçük olmasına rağmen, burjuvazi kendi hukuk sistemini çiğneyip katlediyor Erdal'ı. Erdal Eren'in yoldaşı Ercan Koca da Erdal Eren'in idamını protesto etmek isterken polisler tarafından göz altına alınıp, işkenceyle öldürülüyor.
EŞİT VE ÖZGÜR GELECEK MÜCADELESİ
Mücadelelerinin birbirlerinden ayıramayacağımız Sinan, Ercan ve “Asmayalım da besleyelim mi?” sözleriyle idam edilen Erdal, 12 Eylül karanlığının kitlesel teşhiri oluyor. Erdal Eren'in idamına karşı dünyanın farklı yerlerinde kampanyalar düzenleniyor, Erdal'ın eşit ve özgür gelecek mücadelesi, dünya gençliğine ışık oluyor. Bu sebeplerden Erdal Eren geçmişin tozlu raflarından bir isim değil, geleceğin en ileri değerlerinin bir sembolü olmuştur.
12 Eylül 1980 darbesiyle burjuvazinin ülke yönetimindeki egemenliğini sağlama alan hükümet, bugün de uyguladığı politikalarla emekçilerin, gençliğin her türlü hak talebinin karşısına egemen sınıfın çıkarlarını koyuyor. Türkiye'de tekelci ve işbirlikçi burjuvazinin temsilcisi olan AKP-Erdoğan iktidarı, baskı ve şiddet politikalarını arttırıyor. Bir taraftan meslek örgütleri, siyasi partiler baskı altına alınırken, bir taraftan sosyal haklar kısıtlanıyor. Üniversitelerde ve liselerde karar alma mekanizmalarımız kaldırılıyor. Birlikte ürettiğimiz alanlar kısıtlanıyor.
Meslek liselerinde görüldüğü gibi, salgına rağmen öğrenciler üzerinden milyonlarca lira kar elde ediliyor. Halk sağlığının güvenceye alınmamasıyla iktidar, eğitim hakkımızı da gasp ediyor. Pandemiden önce de var olan fırsat eşitsizliği büyüyor. Eğitim hakkımızın gaspı, iktidarın faşist- gerici rejim inşasının da bir parçası ve bu hedefle attığı adımlar 80 dönemi darbe koşullarının politikalarından süregeliyor. Erdal Eren'in eşit ve parasız eğitim için mücadelesini yaratan koşullar, bu mücadelenin yakıcı ihtiyacı bugün de devam ediyor.
ERDAL EREN, GELECEK VE SOSYALİZM MÜCADELEMİZDE YAŞIYOR!
Tüm bunlar gösteriyor ki bugünün koşulları, 1980 darbesinden sonraki koşulları aratmıyor. Salgın ve sömürü koşullarıyla mücadele etmek, hayati bir önem kazanıyor. Erdal Eren'in gelecek ve sosyalizm mücadelesi bizlere ışık olmaya devam ediyor. Bugün mücadelemiz geçmişten izler taşıyor, ancak Erdal Eren'in örgütlü mücadelesi geleceğin kıvılcımlarını da içinde barındırıyor. Sınıfsız, sömürüsüz bir dünya özlemiyle kendini her gün yeniden mücadeleye adadığını mektuplarından, son sözlerinden gördüğümüz Erdal Eren'in kararlılığı ve cesareti, bilimsel sosyalizmi kılavuz edinmesinden geliyor. İşçi ve emekçilerin yaşamının içerisinde, binlerce gençle ilişki kurarak yürüttüğü mücadeleye komünist bir militan olarak katılıyor. Yaşamın çok büyük zorluklarının karşısında yılmadan ve geri durmadan yaşamayı ve mücadele etmeyi arzulamasındaki kararlılık, işçi sınıfının devrimci mücadelesiyle birleşmesinden geliyor.