KCDP Temsilcisi Gülsüm Kav: İstanbul Sözleşmesi'ni asla unutmayacak bir kamuoyu var
Kovid-19 salgını sürecinde kadınların neler yaşadığını ve İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmasının önemini Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav ile konuştuk.
![KCDP Temsilcisi Gülsüm Kav: İstanbul Sözleşmesi'ni asla unutmayacak bir kamuoyu var](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/174445.jpg)
Fotoğraf: Gülsüm Kav'ın arşivinden
İLGİLİ HABERLER
![İstanbul Sözleşmesi nedir? Maddeleri neler? Kadınlar için neden önemi?](https://www.evrensel.net/images/120/upload/dosya/166310.jpg)
İstanbul Sözleşmesi nedir? Maddeleri neler? Kadınlar için neden önemi?
![İstanbul Sözleşmesi'nden, haklarımızdan, taleplerimizden vazgeçmiyoruz!](https://www.evrensel.net/images/120/upload/dosya/168949.jpg)
İstanbul Sözleşmesi'nden, haklarımızdan, taleplerimizden vazgeçmiyoruz!
![2020 Kadın Hakları Deklarasyonu yayımlandı: Haklarımız pazarlık konusu değildir](https://www.evrensel.net/images/120/upload/dosya/173698.jpg)
2020 Kadın Hakları Deklarasyonu yayımlandı: Haklarımız pazarlık konusu değildir
![EŞİK: Kadına karşı sistematik şiddet işkencedir, seyretmeyin, görevinizi yapın!](https://www.evrensel.net/images/120/upload/dosya/148192.jpg)
EŞİK: Kadına karşı sistematik şiddet işkencedir, seyretmeyin, görevinizi yapın!
![Metal işçisi kadınlar fabrikalardan sesini yükseltti: Şiddete, tacize, mobbinge hayır](https://www.evrensel.net/images/120/upload/dosya/173635.jpg)
Metal işçisi kadınlar fabrikalardan sesini yükseltti: Şiddete, tacize, mobbinge hayır
![Herkes borçlu, krediye bağımlı, yarından endişeli](https://www.evrensel.net/images/120/upload/dosya/174364.jpg)
Herkes borçlu, krediye bağımlı, yarından endişeli
Cihan ÇELİK
İstanbul
Pandemi sürecinde dünyada kadına ve çocuğa yönelik şiddet hızla tırmanırken, Türkiye şiddete karşı önlem almak yerine imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’ni hedef tahtasına koydu. Kadınlar ise şiddeti önleme ve toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan İstanbul Sözleşmesi'ni kitlesel tepki ve eylemlerle savundu ve iktidar geri adım atmak zorunda kaldı. Ancak devlet, sözleşmeden kaynaklı yükümlüklerini yerine getirmek yerine şiddetin azaldığını savunuyor ya da "Her kadın cinayeti bizim kadına yönelik şiddetteki kadın cinayeti değildir" diyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun son olarak açıkladığı kasım ayı raporuna göre 29 kadın cinayeti yaşandı, 10 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Öldürülen 29 kadından 15’inin neden öldürüldüğü ise tespit edilemedi.
Kovid-19 salgını nedeniyle eve kapanma da dahil hayatı altüst eden ciddi bir krizin içinde olan kadınlar krizin bedelini yoksulluk, işsizlik ve artan kadına yönelik şiddetle ödüyor. Bu süreçte kadınların neler yaşadığını ve İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmasının neden önemli olduğunu Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) Genel Temsilcisi Gülsüm Kav ile konuştuk
"ŞİDDETLE MÜCADELEDE BAŞLICA YOL GÖSTEREN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ TARTIŞMAYA AÇILDI"
Pandemi bir yılını dolduruyor. Neler yaşadı bu süreçte kadınlar?
Pandemiden öncesinde de Türkiye’de uğraştığımız çok temel bir problem kadına yönelik şiddet ve ölümlere neden olan şiddet. Pandemi ile birlikte başlıca tedbirin evde kalmak olması nedeniyle ev içi şiddetin arttığını diğer ülkelerde de bizim ülkemizde de deneyimlemiş olduk. Biz başlarken destek hatlarının da yetersizliği nedeniyle önce bir sessizlik oldu, desteğin sürüp sürüp sürmediğinin farkında olmadıkları için kadınlar. Asıl yetkililerin duyurması gerekirken yeterince yapmadıkları için kadın örgütleri el birliği ile 6284’ü (Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun) pandemi şartlarında da korunma haklarının geçerli olduğunun bilgisi ile başvurularda ciddi bir artış gördük kendi destek hattımıza olan başvurularda. Çok sonradan ve yetersiz bir biçimde mevcut destek sistemlerini tanıttı yetkililer ve görevlerini yeterince yerine getirmediler. Bu kadar ihtiyaç olan bir zamanda KADES gibi bir çevrimiçi uygulamanın bile tanıtılmayışı bir sorundu. Bununla uğraştık.
Tersine, zaten daha fazla önlem almak gerekirken şiddetle mücadelede başlıca yol gösteren belge olan İstanbul Sözleşmesi tartışmaya açıldı. Belgenin tartışılması bile şiddeti körükleyen bir anlamı var. Kadına yönelik şiddetin diğer önemli bulgusu olarak şüpheli ölümlerde bir artış olduğunu gözlemliyoruz. Buna karşı uyarıyoruz. Bununla ilgili düzgün kovuşturma süreçlerinin yürütülmesi ve bu konuda yaptırım adımlarının atılması gerekiyor.
Sadece şiddet değil, kadınlar pandemi döneminde ev içi yüklerinin arttığı, evin içerisinde her işin kadınlardan beklendiği, çeşitli sağlık hizmetlerine ulaşmalarının engellendiği, üreme hakları ile ilgili de zorluklar yaşandı. Bunun yanı sıra pandeminin ekonomik yükünün getireceği sonuçları henüz daha yaşamadık diye düşünüyorum. Ekonomik sorunlara karşı da etkili bir mücadele yürütmek gerekiyor. O yüzden farklı değişkenlerin iç içe girdiği bir döneme giriyoruz diyebilirim.
"TÜRKİYE SÖZLEŞMEDEKİ ÖDEVLERİNİN TAM TERSİNİ YAPIYOR"
Bunların sebepleri nedir sizce?
İhmaller sebepleri. Çözüm yolu gösteren çok önemli bir belgemiz İstanbul Sözleşmesinin tam olarak uygulanmayışı. Unutturulmaya çalışılıyorken tartışmaya açılarak iyice şiddetin önü açılmak istendi. Sözleşmenin pek çok maddesi var ama en çok 4 temelde özetliyoruz. İlki "Şiddetin ortaya çıkmaya cesaret bulamayacağı toplum yaratılması gerekir, toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları şart" diyor ilk adım olarak. Biz ise eşitlik göstergelerinde ileriye değil, geriye gidiyoruz. Zaten söylem olarak da sözleşmenin kendisini bile toplumsal cinsiyet eşitliği nedeniyle tartışmış oluyoruz. Sözleşmenin verdiği ödevin tam tersini yapıyoruz.
İkinci temel adımında diyor ki "Böyle bir toplum yaratamadıysan ve kadınlara yönelik bir tehdit söz konusuysa kadınları koru." 6284’ün etkin uygulanması ile ilgili ne kadar çok sorun yaşadığımızı açığa çıkaran çok fazla durum ve kayıp oldu. Eskişehir’de 23 kere başvuran Tuğba Arslan’ın bile korunmadığı ortaya çıkmıştı.
Üçüncü temel adımında diyor ki "Hadi bunu yapamadın koruyamadın da zarar gördüyse, etkin kovuşturma yap ve cezasız bırakma." Biz etkin kovuşturma konusunun çok sorunlu olduğu bir dönemden geçiyoruz. Şüpheli ölümlerin artışı bunun başlıca aynası zaten. Düzgün delil toplanmıyor. Şule Çet davası bunun çok sembolik bir örneğidir. Pencereden parmak izi bile alınmamıştı. Benzeri durumda böyle pek çok şüpheli ölüm olgusu var. Cinayet olduğunu kanıtladık diyelim, dava başladı, o zaman da indirimler devam ediyor. Bir tür cezasızlık devam ediyor. Yani ilk üç ödevin tersini yapıyor durumda Türkiye.
Son olarak İstanbul Sözleşmesinde "Kadınları geleceğe dönük güçlendirmek" adımı yer alıyor. Güçlendirmenin en büyük değişkeni kadının ekonomik bağımsızlığıdır. Şimdi Türkiye’de mevcut halde bile 11 milyon kadın iş gücünden bile sayılmıyor ev işi ile meşgul diye. Ciddi bir seviyede gizli işsizlik var. Ayrıca pandeminin ekonomik faturasını izlemeliyiz ve önlemeliyiz. Çünkü ilk işten çıkarılanlar ya da en berbat koşulda, en güvencesiz ve düşük ücretle çalışmaya mahkum edilenler kadınlar oluyor. Zaten Türkiye’de pandemiden önce de istihdam yeterince güçlendirilmemiş durumdaydı.
Sözleşmenin dört temel taşının tam tersinde olduğumuz için bunun sonucu olarak şiddet artıyor diyebilirim.
"TÜRKİYE'DE BU SÖZLEŞMEYİ ASLA UNUTMAYACAK BİR KAMUOYU VAR ARTIK"
Kadınların tepkileri eylemleri sonucu İstanbul Sözleşmesi tartışmaları rafa kaldırılmış görünüyor. Sözleşme tekrar gündeme getirilir mi? Siz nasıl bir mücadele yürüteceksiniz?
Sözleşme uygulansın diye bugüne kadar olduğu gibi aynı şekilde devam edecek mücadelemiz. Davalara tek tek müdahil olarak yıllardır adını bile duymamış yargı görevlilerine sözleşmeyi anlatıyoruz Yozgat’tan Sivas Adliyesine kadar, biz bu sözleşmeye dayanarak buradayız müdahiliz diye. Tabii ki asıl imkanlar devletin elinde ve devlet kadınları korumakla yükümlüdür. Orada da adım attırmak için daha da kuvvetli kadın mücadelesi daha da önemli bir baskı kuvveti gerekiyor, bunu büyütmek için uğraşıyoruz.
Adım atmak zorunda kalacaklar diye düşünüyorum. Şu anda toplumda buna yer vermeyen sıradan bir yapım bile yapılamıyor sıradan tv dizisinden Netflix’e kadar mesela. Artan kadın cinayetleri ve kadınların şiddetten korunmadığı ortaya çıkmış durumda ve yeter duygusu da hat safhada. Son zamanlarda baktığımızda da tutulmayan raporların tutulacağı açıklamalarının yapıldığını, şiddeti düşürüyoruz denmeye çalışıldığını, KADES uygulamasının tanıtıldığını görüyoruz. Bunun gibi yıllardır olması gereken adımlar var. Sözleşmenin uygulayacak bir şekilde netleşmesi gerekiyor.
İstanbul Sözleşmesi'nde en nihayetinde konu kapatıldı. Toplumda bilmeyen de öğrendi sözleşmeyi. Türkiye’de artık bu sözleşmeyi asla unutmayacak bir kamuoyu var.
Son dönemdeki bu mücadeleyi çok önemsiyorum. Dünya’ya da yankısı olan bu oldu. Çünkü uluslararası bir sözleşme ve bize benzeyen başka ülkeler de var. Hepimiz birbirimizin sesini duyup birbirimizin yanında yer aldık. Türkiye’de önemli bir şeyi başardığımızı düşünüyorum.
KAV, BBC TARAFINDAN İLHAM VEREN ÖNCÜ 100 KADINDAN BİRİ SEÇİLDİ
Son olarak geçtiğimiz günlerde BBC'nin 2020 yılı için belirlediği ilham veren öncü 100 kadından biri seçildiniz. Tebrik ediyoruz. Neler söylemek istersiniz, size neler hissettirdi?
Bu tabii ki iyi bir haber, hayatta iyi haberler de var diye mutlu etti bizi. En çok da birlikte mücadele ettiğim kadın arkadaşlarımı ve aslında kayıp yaşamış aileleri mutlu etti diyebilirim. Öldürülen kadın arkadaşlarımızın aileleri çok aradılar ve bir şekilde onlar bir adalet nefesi aldılar, “Bizim sesimizi dünya duydu, işte bizi gördü bu dünya” gibi bir etkisi oldu beni de sevindiren. Zaten bu kişisel bir başarı değil. Kolektif mücadelemizin getirdiği bir sonuç ve bizim platformumuzun, kadın meclislerinin ve tüm halkımızdaki kadın arkadaşlarımızın bütün bu örgütlenmede katkısı var. En çok ben ona seviniyorum. Bunu duyan, okuyan, şiddet gören, şiddet tehdidi altındaki kadın kardeşlerimize bir cesaret verebildiyse, benim yaşadığım şiddeti dünya çapında görülüyor diyenlere cesaret ve kuvvet verirse çok mutlu olacağız. Dünya duydu artık Türkiye’de sorumlu olan taraflar da duysunlar yıllardır duymadıklarını. Çözümde bir katkı sağlarsa çok mutlu olacağız. Türkiye’de mücadele eden tüm kadınlar adına sahipleniyoruz.
Evrensel'i Takip Et