Kameranın arkasındaki bizler
Bu dönemde bizlere uygulanan “kamera açtırma” baskısının şu an ve gelecek açısından bizlere yaratmış olduğu ve yaratacağı psikolojik problemleri Psikoloji bölümünden arkadaşlarımız ile konuştuk.
Fotoğraf: Pixabay
Ali KESKİN
Hacettepe Üniversitesi
Online eğitimde çeşitli sorunlarla mücadele içerisinde olduğumuz bu dönemin getirmiş olduğu bir başkaca soruna değinmekte fayda var. Bu sorunu ele aldığımız yer; öğrenciler üzerindeki hocaların “kamera açtırma” isteği… Birçok öğrencinin; teknolojik aygıtlara ulaşamamasından, elverişli ortamın yaratılmamasından, çalıştığı için derslere katılamamasından veya kendini ev haliyle rahat hissetmemesinden kaynaklanan bu durum öğrencilerin psikolojik tahakküm altında kalmasında önemli rol oynuyor. Bu dönemde bizlere uygulanan “kamera açtırma” baskısının şu an ve gelecek açısından bizlere yaratmış olduğu ve yaratacağı psikolojik problemleri Psikoloji bölümünden arkadaşlarımız ile konuştuk.
ÖĞRENCİLERİN ÜZERİNDE BASKI OLUŞUYOR
“Kameraların açılması” hazırda sosyal kaygıları olan insanlar açısından bu durum endişelerini tetikleyici nitelikte ya da sosyal fobisi olmayan herhangi kişiler açısından bile rahatsızlık duyulan fakat hocaların güven duymasını karşılamak için karşı çıkılamayan bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?
Psikoloji bölümü 3. Sınıf öğrencisi Bahar GÜLTEPE:
Online eğitim süreci boyunca bazı hocalarımız derslerde, dersleri bu şekilde daha verimli işlediklerini düşündükleri ya da güvenli buldukları için –kameralarımızı açmamızı istiyorlar. Ancak ben böyle bir talep noktasında genelde dersten çıkıyorum. Bu süreçte –sınavlarda da kamera açılmadığı için –hiç kamera açmadım ve az önce belirttiğim gibi bundan rahatsız oluyorum. Ev içerisindeki görüntümün orada var olması ve daha sonrasında kaydedilip yayınlanacak olması beni tedirgin ediyor. Çünkü evde sadece ben değil başkaları da yaşıyor. Her an biri odama gelebilir, evde bir sorun çıkabilir. Aynı zamanda evim/odam benim özel alanım.
Bu durumda özgüvensizliğin ve kaygıların üstüne gitmek ne gibi sonuçlar doğurur?
Bu her öğrencide ama özellikle özgüven ve performans kaygısı taşıyan öğrencilerde çok daha fazla olumsuz etki yaratıyor. Bunları pek tasvip etmiyorum. Çünkü kaygı oluşturmaktan başka pek bir katkısının olduğunu düşünmüyorum. Bilgisayar, internet, mikrofon, kamera gibi araçları alamayacak çok fazla öğrenci var, bunlara erişemeyen öğrenciler üzerinde oldukça büyük bir baskı ve kaygı oluyor.
Öğrencilerin bu taleplere karşılık verirken baskı altında hissetmelerinin en olası sonuç olduğunu da göz önünde bulundurursak, sosyal anlamda bunun yansımaları hakkında ne düşünüyorsun?
Kendilerini sosyal bir ortamda ifade etmekte zorluk çeken insanlar, uzaktan eğitimin bu yönü nedeniyle daha fazla içlerine kapanıyorlar. Bu depresyon, anksiyete vb. hastalıkları tetikliyor. Bu süreçte birçok arkadaşım ve ben bu tarz sorunlar yüzünden maalesef psikiyatrik ilaçlara ya da online terapilere ihtiyaç duyduk. Çünkü kendimizi ifade edemedikçe kaygılarımız daha da arttı. Bir de böyle bir süreci evin içinde akranlardan uzak izole bir ortamda yaşamak oldukça zorlayıcı. Performans ve işlevsellik bakımından her öğrenci için oldukça kaygılı ve zor bir dönemden geçiyoruz. Zaten pandemi dönemiyle üzerimizde bir baskı var; baskı da genelde performansı kitleyen bir etken… Üzerine eğitim noktasında bu güvenliği sağlamak için yapılan yanlış uygulamalarda öğrencinin hem akademik performansını hem de sosyal yaşamını ciddi manada zorlaştırıyor. Öğrencilerle iletişim halinde ve onların isteklerine sorunlarına duyarlı olarak güvenilir bir not sistemi oluşturmanın çok da zor olmadığını düşünüyorum. Umarım bu konuda akademisyenler ve okul yönetimi bir şeyleri değiştirir.
PSİKOLOJİK SORUNLARIN TOHUMU EKİLİYOR
Psikoloji bölümden mezun olduktan sonra süreç nasıl işledi? İş bulma, mesleğini istediğin gibi icra etme vs.
Psikoloji Bölümünden yeni mezun olan Nazife Nur AYRANCI:
Mezuniyetin karantina sürecine denk geliyor olması elbette herkes kadar beni de etkiledi. Son sene iş olanaklarının ve kariyer hedeflerinin yapılması için kritik bir dönemdir ve somut adımlar atılmaya başlanır, alan ile ilgili iseniz mutlaka önünüze fırsatlar çıkar. Ancak evde olmak profesyonel ağ kurmayı ve irtibatları zora soktu, aktif bir akademik yaşam sürememek ileriye dönük belirsizlik hedeflerin birçoğunu da geçersiz kıldı ya da erteletti. Bizim alanımız için konuşacak olursak iş bulma süreçlerinin ve iş olanaklarının sınırları az çok bellidir. Uzun süredir faaliyet gösterilen bir alan, iş spektrumu çok geniş ancak olanaklar herkesi tatmin etmeyebiliyor. Başlarken asgari ücretlere yakın tutarlar belirlenir, kabaca işin piyasası dediğimiz durum... Şu an alan profesyonelleri olarak seçmekten çok seçilen konumundayız diyebiliriz.
Pandeminin bir getirisi olarak sosyal ortamlardan uzak kaldığımız, bir çoğumuzun aile evine döndüğü bir süreç içerisindeyiz. Bu durumların gençlik acısından ne gibi sonuçları oluyor/ olacaktır?
Pandemi sürecinde yaşamak, aile evinde yaşamak ve aile evine geri dönmek farklı şeyler olarak çıktı karşımıza. Maddi zorlukları bir kenara ayırırsak ortak noktaları ise rutinlerin bozulması ve güvenli ortamın kaybı oldu sanırım, sonuncusunu pandemi sürecini yaşamak ile ilgili söylemek daha doğru olacaktır ama kimin için hangi ortamın daha güvenli olduğunu bilemeyiz. Fiziksel birlikteliklerden bahsediyorsak eğer evet “dışarıdaki sosyal ortamdan” uzak kalmışlık var ancak entelektüel boşluğu sosyal ağlar ile çok kolay telafi edebildik ama yeterli gelmedi birçoğumuza. Çok kişisel görüşlerim olacağını belirterek söylemek isterim, buradaki asıl yetersizliğin sebebinin gitgide ihtiyaçlarımızı farkında olmadan aile yerine dışarıdaki nesneler ve kaynaklarla gidermeye çalışmaya başlamamız ve aileye dönüşte ihtiyaç kaynaklarının ulaşılamaz olması olabilir. Psikolojik sonuçları olduğu çok açık ama buna bu süreçte toplumsal açıdan bakmak daha sağlıklı olacaktır.
Derslerden sosyal paylaşımlara kadar hayatlarımızın sanal bir düzlemde devam etmesi durumuna karşın psikolojik nasıl bir değerlendirme yapmak mümkün olur?
Tüm alanlarda bir dijitalleşme beklemek teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin ya da maddi imkanlar ve alt yapılar sağlanırsa sağlansın mümkün görünmüyor. Bu büyük bir kaygı yaratır. Gelir adaletsizliğinden kaynaklanan sorunları görmeye başladık, ailelerde görmediklerimiz ileriye dönük psikolojik ve kitlesel sorunlara yol açacaktır.