08 Aralık 2020 23:00

Pandemide bozulan psikolojiler

Yönetilemeyen bir pandemi süreci, aile baskısı, gelecek kaygısı… Gençliğin hayatını önemli ölçüde etkileyen faktörler.

Görsel: Pixabay

Paylaş

Baran KILIÇ

Gültepe/İzmir

Ülkemizde mart ayının başlarından günümüze kadar halen devam etmekte olan pandemi süreciyle birlikte hükümetin yürüttüğü yanlış salgın politikaları gençleri eve kapanmaya, psikolojilerini bozmaya devam ediyor. Liselerin ve üniversitelerin belirli bölümler ve sınıfları dışında online olmasıyla birlikte aile evine dönen ya da normal zamanda aileleriyle yaşayıp çalışan ama çalıştıkları iş yerlerinin kapanması ya da sınırlı saatlerde hizmet vermesinden dolayı evde kalmak zorunda olan gençler için yaşam alanları kısıtlanıyor ve evdeki baskılara katlanmak zorunda kalıyorlar. Çalışan arkadaşım Mert son yasaklara kadar garsonluk yapıyordu: “Pandemiyle birlikte iş yerim kapandı ve mecburen ben de evde zaman geçiriyorum. 19 yaşındayım, öyle canım istediğinde dışarı çıkamıyorum. Ailem bu süreçte beni inanılmaz yıprattı, bu ülkede yaşanan durumlar onları da etkiliyor ve içlerindeki hıncı bana ve kardeşime yansıtıyorlar. Duş aldığım saatten tut, yediğim lokmayı ne kadar çiğnediğime kadar karışıyorlar. Bu süreç biraz daha böyle devam ederse gözünün üzerinde neden kaş var diyecekler. Sürekli umutsuz ve sinirli bir ruh hali içindeyim. Ailemden uzak duruyor, odamda zaman geçiriyorum. Bağırmadan evde iletişim kuramaz hale geldik.”

AİLE EVİ GENÇ KADINLAR İÇİN DAHA DAR ZOR

Aile evinde kalmak, genç kadınlar için daha da zor bir durum. Örneğin bu durumu yaşayan Deniz sorunlarını şu şekilde belirtiyor: “En basit ve normal hareketleri yapmama rağmen ailem çeşitli tepkiler veriyor. ‘Neden sürekli makyaj yapıyorsun? Birine mi beğendireceksinkendini? Bu saatte yemek mi yenir?​’ diye her daim söyleniyor ve yaptıklarıma mani olmaya çalışıyorlar. Kendimi yalnız hissediyorum, daha çok içime kapanmış oluyorum. Aramızdaki iletişim kopukluğu yüzünden kendimi umutsuz bir halde buluyorum. Ailem ile aram önceden böyle değildi fakat şu an aldığım nefes rahatsız ediyor diyebilirim.” Damla ise ev içinde ailesi ile sürekli karşılaştığı bir durumu şöyle aktardı: “İlk başlarda ‘Gece yatmak bilmiyorsun sabah kalkmak bilmiyorsun’ diye söylenmeye başladılar. Umursamamaya çalışıyordum fakat nereye kadar bu şekilde devam edeceğini bilmediğim için olabildiğince onlarla daha az vakit geçirmeye başladım. Onlara karşı tahammülsüzleştikçe aramızdaki sevgi saygıda da azalma oluyordu. Bu durum biraz üzücü geliyor ve stres altında bırakıyor ve bu durum onları ne kadar sevsemde beni onlardan uzaklaştırıyor. Kendimi uzun süredir mutsuz ve depresif hissediyorum.”

GENÇLERİN ÜZERLERİNDEKİ BASKI ARTIYOR

İşçi gençler ise kazandıkları ekonomik özgürlüğü tekrar kaybediyor ve ailelerinde para istemeye utanıp çekindiği için en basit ihtiyaçlarını dahi göremez duruma geliyorlar. Uzun zamandan beri süren gelecek kaygısı yüzünden psikolojileri zaten yıpranmış gençler hem kaygılarında haklı olduklarını görmeleri hem de son zamanlarda üzerlerinde artan baskılarla birlikte dayanamaz duruma geldiler. Yakın çevremde gözlemlediğim, iletişime geçtiğim gençler bulundukları ev ortamından uzaklaşmak için evleniyor, “Okullar açılsın da kurtulalım, iş yerimiz açılsın da ölürsek ölelim” diyorlar. Gençler üzerinde baskı, gelecek kaygısı ve ailelerin ekonomik kaygıları ile birleşiyor ve daha girift bir hal alıyor. Hükümet aldığı kararlar, uyguladığı yanlış politikalar ile her geçen gün halkın sağlığı ile oynuyor. Hayatımızı çekilmez hale getiriyor. Bu süreçle birlikte birçok vatandaş ölüyor, işsiz kalıyor, psikolojisi bozuk ebeveynler psikolojisi bozuk gençler ve çocuklar yetiştiriyor.

ÖNCEKİ HABER

Yıldızları görmek için başımızı kaldırma zamanı

SONRAKİ HABER

Meslek liselilerin eğitim ve gelecek sıkıntısı derinleşiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa