Kürtçe'ye "Bilinmeyen dil" denen tutananaklar için TBMM başkanlığına dava açıldı
Kürt Dil Hareketi (HEZKURD) Sözcüsü Avukat Suphi Özgen, Meclis tutanaklarında Kürtçe konuşmaların "Bilinmeyen dil" şeklinde kaydedilmesi ile ilgili Danıştaya başvurdu.
TBMM fotoğrafı: Volkan Furuncu/AA, Suphi Özgen fotoğrafı: Kişisel arşivinden
Roni NASIRKAYA
İstanbul
Kürt Dil Hareketi (HEZKURD) Sözcüsü Avukat Suphi Özgen, Meclis tutanaklarında Kürtçe için “Bilinmeyen dil”, “Anlaşılmayan dil” şeklindeki ifadeler için TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a söz konusu ayrımcılığın kaldırılması için bir dilekçeyle başvurdu. Kendisine herhangi bir cevap verilmemesi üzerine Avukat Özgen bu sefer de Danıştaya başvurarak Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı hakkında dava dilekçesini sundu.
Avukat Özgen, Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un adına 23 Nisan 2020 tarihinde bir dilekçe yolladı. Özgen dilekçesinde Meclis kürsüsünde Kürtçe yapılan konuşmaların tutanağa, “Anlaşılmayan bir dil” veya “Bilinmeyen bir dil” ibareleriyle geçildiğini belirtti. Kürtçe cümlelerin Türkçesinin de yazılmadığını belirten Özgen, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk Mecliste, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden “Kürdistan” diye söz ettiğini ve Meclis kayıtlarda ve kitaplarda bu bilgileri okuduklarını hatırlattı. 1876’da Osmanlı’nın ilk meşruti yasama organı olan Meclis-i Mebusan’a Kürdistan’dan seçilen milletvekillerine de Kürdistan Mebusu dendiğini de hatırlatan Özgen Kürtçeye ilişkin ayrımcı ve incitici ifadelerin kullanılmasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu ifade ederek, ayrımcılığa son verilmesini istedi.
DİLLERLE İLGİLİ AYRIMCILIĞA SON VERİLSİN
Suphi Özgen TBMM Başkanına yazdığı dilekçeye herhangi bir cevap almaması üzerine bu seferde Danıştay Başkanlığına başvurdu. 7 Aralık’ta Danıştaya başvuran Özgen, TRT Kurdî televizyon kanalı, üniversitelerde Kürtçe bölümlerin açıldığı, okullarda Kürtçe seçmeli dersin müfredata konulduğunu hatırlattı. Buna karşın milletin temsil yeri yani en üst meclisi olan TBMM gibi bir kurumun resmi tutanaklarına “Kürtçe için incitici ifadelerin yazılmasının haklı, hukuki, meşru açıklaması olabilir mi?” diye soran Özgen, Kürtçeye yönelik ayrımcılığa son verilerek eşitliğin sağlanmasını ve incitici ifadelerin tutanaklardan çıkarılmasını talep etti.
"KIRICI İFADELER HERKESİ RAHATSIZ ETMEKTEDİR"
Avukat Suphi Özgen, Evrensel gazetesine yaptığı açıklamada “Anne-baba ve atalarımın ve bu toprakların kadim diline yapılan bu muamele kabul edilemez. Tutanaklarda kullanılan ibareler inciticidir. TBMM tutanaklarına dilimiz için yazılan o kırıcı ifadeleri bilen, gören çevremizdeki duyarlı her insan rahatsız olmaktadırlar” dedi. Danıştaydan olumlu sonuç almaması durumunda idari yargı süreci tamamlanması için Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunacağını belirten Özgen, olumsuz yanıt gelmesi durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıyacağını söyledi. Özgen konuyu Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletlerin gündemine de taşıyacağını belirtti.
SİYASETÇİLERE ÇAĞRI
Siyasetçilere çağrı yapan Özgen, “Siyaset kurumu çözüm üretme kurumudur. İktidar partisi dahil Mecliste temsil edilen veya edilmeyen tüm siyasi partilerin bu ayrımcı, insan haklarına aykırı uygulamanın son bulması için duyarlı olmalarını ve fiilen girişimde bulunmalarını isterim. Kürtçe için anayasal anlamda eşitliğin sağlanması, nihayetinde siyasi partilerin Mecliste yapacakları düzenlemeler ile olacaktır” ifadelerini kullandı.