Sağlık işçileri: Ek iş yaparak ailemizi geçindirmeye çalışıyoruz
KHK ile "kadroya" geçirildikten sonra ücretlerinde ciddi kayıplar yaşayan sağlık işçileri, asgari ücretin geçinebilecek düzeye yükseltilmesini istiyor.
Fotoğraf: Evrensel
Fırat TURGUT
Sinan CEVİZ
İstanbul
Sağlık iş kolunda çalışan işçiler de 696 sayılı KHK ile “kadroya” geçirildi. Ancak kadrolu işçilerin haklarından faydalanamayan işçiler Yüksek Hakem Kurulu tarafından yüzde 4’lük zamma mahkum edildi. Taşerondayken daha fazla ücret aldıklarını belirten işçiler şimdi asgari ücret düzeyinde ücret alıyor. Aldıkları 2 bin 400-2 bin 600 liralık ücretlerin yetmediğini ve ek iş yaparak ailelerinin geçimlerini sağladıklarını ifade eden işçiler, asgari ücretin ise bir ailenin geçimini sağlayacak düzeye çekilmesini talep ediyor.
Sağlık Bakanlığı bünyesindeki bir hastanede çalışan İdris Kılıç “Bizleri yüzde 5’lere yüzde 10’lara mahkum ediyorlar. Söze geldiği zaman başka ülkelere yardım ediyoruz ama işçiye memura geldiği zaman neden yüzde 5’lerde yüzde 10’larda kalıyoruz. Türkiye’de iş yükü işçilerin ve memurların üzerinde, vergilere baktığımızda onlar da bizim üzerimizde. Benim 3 bin 200 lira brüt ücretim var. Aylık kesintim ise 1000 lira” diyor. Sağlık işçilerinin izin günlerinde ek iş yaptığını belirten Kılıç şunları anlatıyor: “İzinli olduğumuz günlerde ek iş yaparak ailemizi geçindirmeye çalışıyoruz. Tekstilde, temizlikte çalışan, ayakkabı boyacılığı yapan, simit, selpak satarak ailesini geçindiren bir sürü arkadaşımız var.”
Kılıç asgari ücret tespitinde ise devlete bağlı kurumların açıklamalarına dikkat çekiyor: “Diyanetin 2020 yılında açıkladığı günlük fitre parasını bile hesaplarsak asgari ücret aylık 3 bin 200 liraya denk geliyor. Elhamdülillah hepimiz Müslüman’ız ama yöneticiliğe gelince bu geçerli olmuyor mu?”
BÜTÜN İŞÇİLERİ İLGİLENDİRİYOR
Bir kamu hastanesinde çalışan Rıza Baytekin de kadın işçilerin haftalık izinlerinde ev işlerine gittiğini, erkek işçilerin ise mesaisi bittiğinde sabaha kadar özel hasta beklediklerini söylüyor: “Sabahında tekrar işbaşı yapıyoruz. Geçimimizi öyle sürdürüyoruz. Bu maaşla yaşamak imkansız.”
Emekçilerin yaşamlarını sürdürebilecek bir ücret alması gerektiğini ifade eden Baytekin, “İnsanlar mutfağına bir şey alabilsin, çocuğuna harçlık verebilsin. Yetkililer bunu duysun ki bunun ilerisi de var. 2 bin 500 lira bu zamanda hiçbir şey. 1500 lira kiraya verilince geriye 1000 lira kalıyor. 1000 lirayla ne yapılabilir? İşçi çocuk mu okutmasın, ekmek mi almasın, fatura mı ödemesin? En az 3 bin 500 olması gerekiyor ki insan yaşamaya çalışsın. Asgari ücret bütün işçileri ilgilendiriyor. Ama sendikalar birbirine yaklaşmıyor. bütün sendikaların hep birlikte hareket etmesi gerekiyor. Birlik sağlanırsa çok iyi şeyler olur” diyor.
Özel hastanede çalışan bir kadın işçi de “Bu ücretlerle hiçbir sağlık işçisi geçinemez ki. Geçinmek için yoğun olarak yapılan fazla mesaiye kalmak. Çocuğuna ailesine ayıracağı vakitten feragat etmek. Evde hasta bakımına, temizliğe gidenler var. Fazla mesaiye kalmayıp da tek bir işte çalışan kimseye rastlamadım” diyor.
ÖRGÜTLÜ BİR İŞÇİ SINIFI MÜDAHALE EDEBİLİR
Sağlık işçileri arasında ek işin yaygın olduğunu dile getiren Türkiye Sağlık-İş Sendikası İstanbul Şube Başkanı Nedime Yıldırım, ayrıca hemşire, doktor ve laborantların da özel hastanelerde ek işe gittiğini söylüyor. Yıldırım işçilerin durumunu şöyle özetliyor: “Yardımcı sağlık personeli dediğimiz kadın arkadaşlar tekstil atölyelerine, temizliğe gidiyor. Erkek arkadaşlar da pazarda limon satmak da dahil aynı sürecin içerisindeler. Bulundukları hastanelerde mesai yapabiliyorlarsa mesai yapıyorlar. Bir işçi çalıştığı işyerinde yemekte verilen portakalı ya da ekmek arası köfteyi çocuğuna vermek için evine götürüyorsa orada ciddi bir sorun var demektir. Maalesef bu haldeyiz.”
Asgari ücret belirlenirken bugüne kadar resmi yıllık enflasyonun baz alındığını hatırlatan Yıldırım, “Ama geldiğimiz nokta belli, elimize geçen ücret 2 bin 300 lira. Ev kiralarının 1500 liranın aşağısında olmadığı İstanbul şartlarında bir emekçi için ne kadar geçinilebilir bir rakam? 2021 yılı asgari ücret için yüzde 13 bile uygulansa elimize geçecek ücret 2 bin 600 civarında olur. Bunlar hakikaten çok komik rakamlar. Geçim için bir kere 4 bin liradan aşağısı olmaması lazım. Bu ülkede emekçilerin en iyi koşullarda yaşaması gerekirken ama görünen o ki yine komik rakamlarla asgari ücreti bitireceklermiş gibi duruyor” diyor.
BİRLİK OLMAYINCA KAZANIM DA OLMUYOR
Yıldırım, asgari ücretin insanca yaşanabilecek bir seviyeye yükseltilmesinin emekçilerin birlikte mücadelesinden geçtiğini belirtiyor:
“Örgütlü bir işçi sınıfı olması gerekir ki bu konuya müdahale edebilsin. Sendikalaşma durumuna baktığımızda bile ne kadar cılız olduğumuz ortaya çıkıyor. Maalesef işçi sınıfının örgütlülüğü bakımından en kötü süreci yaşıyoruz. Bir yandan sahada sürekli iktidar yanlısı sendikalar pompalanıyor. Bir taraftan sarı sendika olarak ifade edilen, bir taraftan DİSK’e bağlı sendikalar; adı ne olursa olsun aktif olmayan sendikacılık süreci yaşanıyor. Siz işçiyi harekete geçiremiyorsunuz. Var olan hareketler de çeşitli engellerle karşılaşıyor. Grev hakkımız elimizden alınmış bir durumda. Kısa basın açıklamalarından öteye gidemiyoruz. Hal böyle olunca kendi sorunlarımızı aktarmakta bile etkili olamıyoruz. Sonuç olarak işçi sınıfının birleşik mücadelesi olmayınca hak kazanımlarında da başarılı olamayız.”