OSTİM’li genç işçiler asgari ücrete dair ne diyor?
İşçiler çıkacak ben çalışmıyorum hodri meydan diyecek o zaman ne yapacaklar. Bizi dinlemek zorunda kalırlar.
Fotoğraf: MA
Uğur DÜZGÜN
OSTİM/Ankara
OSTİM’li genç işçiler, dergide çıkan birçok mektup veya haberde belirli noktalarıyla genç işçilerin gündeminden, sorunlarından bahsetmiştir diyebiliriz. Birçok genç kendi koşullarına göre görüş belirtse de sorunların devamı ücret tartışması ile sürüyor. Temele indirgeyerek ekonomik sorunlar, çalışma koşulları ve iş yükü üzerinden açılan bir tartışmada denge tahtasında sömürünün “ağırlığı” yere yakınlığını korurken, ücret karşısında havada asılı kalır gibi bir benzetme yersiz olmaz. Aynı zamanda artan işsizlik, daralan ekonomi gibi OSTİM’li gençlerin gündeminde karşılığı olan sorunların beraberinde çalışabilmek; aylık bir maaşın bugünü kurtardığını, kimisine göre de şanslı olunduğu fikrini de karşımıza çıkarıyor. Bunlarla birlikte açtığımız bir asgari ücret tartışmasında da patron ve işçi arasındaki sınıf farkının ilk elden aylık kazanç kıyasıyla ortaya çıktığına birçok kez tanık olmuşuzdur.
En basitinden işverenin konumu ya da araç ve atölyenin mülkiyetinin sahibi olması; patronu, işçiye yardım eden, iş sağlayan olarak görülmesine vesile oluyor. Ücretsiz izine ayrılmak, karantinada on dört gün geçirmek birçok gencin yarından öteye hesabını yapamadığı bir birikim, işverene veya dışarıya borçlanma gibi sebeplerle aksamadan çalışmanın gerekliliğini gösteren bir ifade.
ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA MAAŞLAR
20 yaş altını kapsayan yasakların ardından izin belgesi ile çalışan Samet, evde oturmaktansa para kazanabildiği için şanslı olduğunu söylüyor. Çubuk ilçesinden OSTİM’e gidiş ve dönüşünü de eklediğinde günlük 14 saatini iş için geçirdiğini hesaplıyoruz. Saatlik ücretinin 4 TL civarında bir karşılığı var. “Benim maaşım asgari ücretin altında. Asgari ücret zamlansa da zaten bize karşılığı daha az olacak” gibi bir ifade hatırı sayılır oranda geçerli. Birçok genç işçi için asgari ücret, tecrübe kazandıkça ulaşacağın bir ücret şeklinde tarif ediliyor. Çalıştığı atölyede toplu şekilde pozitif olduklarını söyleyen genç bir işçi “On aydır bu atölyede çalışıyorum. Her şeye rağmen hiçbir ürünü aksatmadık. Ancak 1500 lira maşım var benim. Elde birkaç gün sonra bir şey kalmıyor zaten. Bugün abim olmasaydı, karantinada ne halde olurdum bilmiyorum” diyor.
“HÜKÜMET SANA BANA DEĞİL, PATRONA SORAR”
Ucuz iş gücünün devamlılığı, önümüzdeki dönem esas. Üretimdeki karı azaltmamak, korona virüs ile atölyelerde belki de en önemli kurallardan biri. Bunun yasal zemininden biri de hala üretime devam eden çıraklık öğrencileri. Belirli bir yaşa kadar asgari ücret konusunu açmamak da diğer kurallardan. Genç işçi için de asgari ücretin artması demek kendi maaşının da bir miktar yükseleceğini gösteriyor. Savunma sanayiye parça üreten bir atölyede çalışan 14 yaşındaki bir çıraklık öğrencisi “1000 liraya yakın bir ödemem var. Ben de diğerleri gibi, aynı saatlerde çalışıyorum. Ben iki parça kırsam maaş elden gider. Çalıştığımızla aldığımız bir mi? Asgari ücret artarsa bizde bir şey değişir mi bilmiyorum. En azından artarsa bize de 100- 200 lira yansır” diyor. Uzun yıllardır OSTİM’de çalışan, asgari ücretin üzerinde maaş alan bir genç içinde durum farksız. “Önce sigortasız, 1000 lira civarında çalışacaksın. Dayanabilirsen, işi öğrenirsen artar” şeklinde açıklıyor. Birçok gencin gelecekte kurduğu sigorta ve iyi bir ücret beklentisine dayanak oluşturan bir ifade olmuştur. Ancak bugüne kadar herhangi bir birikiminin olmadığını, yaş ilerledikçe de artan giderleri karşılayamadığını da söylüyor. “Hükümet sana bana değil, patrona sorar” ifadesi ona göre, tecrübe ile sabit bir ifade.
KENDİMİZİ HATIRLATMAMIZ LAZIM
Genç işçilerin daha iyi bir ücretle daha iyi koşullarda yaşama umudunu törpülemek gibi bir niyetimiz yok. Hatta sigortasız, düşük ücretli ve yoğun bir çalışmanın geçerliliği karşısında en haklı taleplerden biridir dersek yanlış olmaz. Bununla birlikte genele dair yaptığımız birçok sohbet ve görüşmede patronun kârı ve elde olan kaynaklarla kıyaslanmayacak bir ücret tanımına varabileceğini söylemek mümkün. Hükümet ve patronların belirlediği ücretin hiçbir aşamasında genç işçilerin var olmadığı sonucunu çıkardık diyebiliriz. Asgari ücretin dağılımı ve karşılığı önümüzdeki süreçte tartışmayı gerektiren bir konu olacak. Belki de tartışmanın girişini OSTİM’den genç bir işçi Emre yapıyor:
“Yetmiyor. Yoksulluk sınırı 8 bin TL iken aldığımız ücret bize nasıl yetsin? Bir de ben asgari ücretin yarısını alıyorum. Asgari ücretin nasıl belirlendiği, neye göre hesap yapıldığını bilmiyorum. Herkesin ekonomik çıkarı gözetilmeli. En düşük kira 500 TL olmuş. İnsanların yaşantısına bakılmalı. Asgari ücret hesaplanırken işçiye sorulması gerek. Örneğin milletvekilleri aldıkları para ile rahat geçiniyor. Biz yaşıyoruz bu parayla, bizim bu konuda söz sahibi olmamız gerekir. Ama nerede? Kendimizi hatırlatmamız lazım. Sizi biz çıkardık biz indiririz. Asgari ücret hesaplanırken vergilerin göz önüne alınması gerekir. İşçiler çıkacak ben çalışmıyorum hodri meydan diyecek o zaman ne yapacaklar. Bizi dinlemek zorunda kalırlar.”