"Çoklu baro" itirazını reddeden AYM, başkanın şerh düştüğü gerekçeli kararı açıkladı
Anayasa Mahkemesi "çoklu baro" düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı olmadığı yönündeki kararının gerekçesini açıkladı. Gerekçeli kararda AYM Başkanı Zühtü Arslan'ın karşı oyunun gerekçeleri de yer aldı.
Fotoğraf: Mehmet Kaman/AA
Anayasa Mahkemesi beş binden fazla avukat bulunan illerde asgari iki bin avukatla baro kurulmasının önünü açan ve baroların karşı çıktığı "çoklu baro" düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına dair kararına ilişkin gerekçeli kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. AYM, "kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının aynı bölgede birden fazla olamayacağı yönünde getirilmiş anayasal bir sınırlama bulunmadığını", "aynı ilde birden fazla baronun kurulmasına anayasal açıdan herhangi bir engel olmadığını" ve "kuralın kamu yararı dışında başka bir amaç güttüğü söylenemediğini" savundu.
Anayasa Mahkemesine verilen dava dilekçesinde "Anayasa’nın 135. maddesinin bir bölgede aynı işi yapmak üzere birden fazla kamu tüzel kişiliğinin kurulmasına izin verecek şekilde yorumlanmasının mümkün olmadığı; Anayasa’da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kanunla kurulması gerektiğinin ifade edilmesine karşın, dava konusu kurallarla baro kurmanın tamamen avukatların iradesine bırakıldığı, bu sistemin meslek kuruluşlarının kanunla kurulması ilkesine aykırı olduğu; birden fazla baronun kurulması hâlinde siyasal iktidara yakın olan barolara mensup avukatların yargı karşısında avantajlı olacağı yönünde bir algının yargının tarafsızlığını zedeleyeceği belirtilerek kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu" ifade edilmişti.
Anayasa Mahkemesi ise kuralların Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal taleplerinin reddine karar vermişti.
AYM BAŞKANI ARSLAN'DAN KARŞI OY
AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın karşı oyu da gerekçeli kararda yer aldı. Başkan Arslan, söz konusu düzenlemenin, baroların kanunla kurulması şartını sağlamadığını vurguladı. Tüm baroların eşit sayıda delege ile temsil edilmesinin de dengeli temsil sağlamadığı için Anayasa’ya aykırı olduğunu belirten Arslan, TTB Genel Kurulu’nun olağanüstü toplantıda seçim yapamayacağına dair ve genel kurulların ertelenmesine dair kuralların da iptal edilmesi gerektiğini belirtti. Arslan’ın yanı sıra AYM Başkanvekili Hasan Tahsin Gökcan, AYM Üyeleri Engin Yıldırım, Celal Mümtaz Akıncı, Emin Kuz ve Yusuf Şevki Hakyemez de gerekçeli karara şerh düştü.
GEREKÇELİ KARAR
Bugün Resmi Gazete'de yayımlanan AYM'nin gerekçeli kararında gerekçeler şöyle sıralandı:
"Anayasa Mahkemesinin daha önceki bir kararında da (E.2012/95) ifade edildiği üzere kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının aynı bölgede birden fazla olamayacağı yönünde getirilmiş anayasal bir sınırlama bulunmamaktadır. Bu nedenle aynı ilde birden fazla baronun kurulmasına anayasal açıdan herhangi bir engel yoktur.
Dava konusu kurallarda, aynı ilde birden fazla baronun kurulabilmesi için gerekli olan avukat sayısı belirlenmiş, baronun kuruluşuna yönelik usul ve esaslar ayrıntılı bir şekilde düzenlenerek bu duruma ilişkin temel hususlar kanunla belirlenmiştir. Dolayısıyla aynı ilde birden fazla baro ancak Kanun’da belirtilen koşulların gerçekleşmesi durumunda mümkün olup baroların kuruluşunun avukatların iradesine bırakılması söz konusu değildir. Bu nedenle ilgili düzenlemelerin, meslek kuruluşlarının kanunla kurulacağına yönelik anayasal ilkeye aykırı olduğu değerlendirilemez.
Hukuk devleti ilkesi gereğince kanunların kamu yararı amacını gerçekleştirmek amacıyla yapılması gerekir. Anayasa Mahkemesi kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlı bir inceleme yapmıştır.
"KAMU YARARI DIŞINDA BİR AMAÇ GÜTTÜĞÜ SÖYLENEMEZ"
Kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için veya sadece belli kişilerin yararına olarak kanun hükmü konulamaz. Böyle bir durumun açık bir biçimde ve kesin olarak saptanması hâlinde söz konusu kanun hükmü Anayasa’nın 2. maddesine aykırı düşer. Açıklanan istisnai hâl dışında bir kanun hükmünün gereksinimlere uygun olup olmadığı, hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının sağlanabileceği kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz.
Kuralların yer aldığı Kanun’a konu teklifin komisyon görüşmeleri sırasında dile getirilen görüşlerde; büyük şehirlerde barolara kayıtlı avukat sayısının çok fazla olmasından kaynaklı sorunların çözülmesi, avukatlık hukukuna ilişkin iş ve işlemlerin yürütülmesinde yaşanan gecikmelerin ortadan kaldırılması ve baro hizmetlerinin daha sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi gibi amaçlarla yeni bir baronun kurulabilmesine imkân tanındığı ifade edilmiştir. Bu yönüyle kuralın kamu yararı dışında başka bir amaç güttüğü söylenemez.
"ANAYASAL DENETİMİN KONUSU DIŞINDA KALIYOR"
Aynı ilde birden fazla baronun kurulmasının; baroların ideolojik, etnik ve siyasi temelli ayrışmalarına neden olacağı, bu durumun farklı çatışmalara zemin hazırlayabileceği, baroların hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını koruma görevini işlevsiz hâle getireceği ileri sürülmekte ise de belirtilen hususlar yerindelik kapsamında olup anayasal denetimin konusu dışında kalmaktadır.
Avukatlar hakkında uygulanacak disiplin işlem ve cezaları 1136 sayılı Kanun’un 134. ila 162. maddelerinde düzenlenmekte olup anılan maddeler avukat hakkında yapılacak disiplin işlemlerinde tüm barolar tarafından uygulanması zorunlu olan ortak hükümler niteliğindedir. Kanun’un 157. maddesinde disiplin kurulu kararlarına karşı, Cumhuriyet Savcısı ve ilgililere, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kuruluna (Kurul) itiraz edebilme imkânı da tanınmıştır. Dolayısıyla avukatlar hakkında uygulanacak disiplin cezaları bakımından nihai karar merci Kuruldur. Bu nedenle aynı ilde birden fazla baronun kurulmasının meslek disiplini bakımından farklı uygulamalara sebebiyet vermesi söz konusu değildir.
Kurallarda, sadece birden fazla baronun kurulması öngörülmekte olup baroların siyasi faaliyette bulunabileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Baroların tamamı Anayasa’da ve 1136 sayılı Kanun’da yer alan hak ve yükümlülüklere tabidir. Dolayısıyla baroların Anayasa ve Kanun’da belirtilen amaçları dışında faaliyette bulunmalarını engelleyecek hukuki tedbirlere yer verilmiştir. Bir ya da birden çok baronun kurulmuş olması bu durumu değiştirmemektedir. Kuralların savunma mesleğini siyasallaştıracağı yönündeki iddia ise uygulamaya yönelik bir sorun olup anayasallık denetiminin kapsamı dışında kalmaktadır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan nedenlerle kuralların Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal taleplerinin reddine karar vermiştir." (HABER MERKEZİ)