Depo işçileri: Ücretlerimizden vergi kesintisi yapılmasın
İstanbul'da asgari ücretle çalışan depo işçileri asgari ücretteki vergi kesintilerine tepkili.
Fotoğraf: Pixabay
Bir depo işçisi
İstanbul
Asgari ücret görüşmeleri devam ederken biz de çalıştığımız depodaki arkadaşlarımıza yaşamlarını ve beklentilerini sorduk. Tüm arkadaşlarımızın dikkat çektiği nokta her geçen gün ücretlerin daha fazla eridiği ve geçimin daha da zorlaştığı. Üstelik asgari ücretten yapılan kesintiler de cabası. İşçiler asgari ücretin vergiden muaf tutulmasını istiyor.
Yapılacak zammın işçilerin hayatını değiştirmeyeceğini dile getiren Aslı, “Hepimiz ya ek iş yapıyoruz ya da fazla mesaiye kalıyoruz. Devlet zaten her yerden fazlasıyla alıyor. Yediğimiz ekmekten kullandığımız beze kadar vergiler ile çevrili dört bir yanımız. Bu sene asgari ücrete zam yapmak yerine asgari ücretten alınan vergiyi kaldırsın devlet. Damga vergisi, gelir vergisi diyerek yaklaşık 1000 lira vergi kesiyor. Maaşımız daha bizim cebimize girmeden vergi yoluyla onların eline gidiyor. Bence bir kere de bizi vergiden muaf tutsun, bir kere de biz çocuğumuza bir şey alırken aklımız diğer bir ihtiyacımızda kalmasın” dedi.
"İKİ ZEYTİN ÜÇ DOMATES ALINCA BİTİYOR"
Yaklaşık 4 yıldır aynı firmada çalıştığını belirten Ezgi, “Depomuz oldukça kalabalık, aynı evim gibi. Biz evde 3 kişi çalışıyoruz. Ama yetiyor mu diye soracak olursak yetmiyor. Tek başına çalışanlar nasıl yapıyor, bu şartlar altında nasıl delirmiyor bilemiyorum. Her şey o kadar pahalı ki eve 2 zeytin 3 domates alınca maaş bitiyor. Şimdi kış geldi, bir bot bakayım dedim 150 lira olmuş. Benim günlüğüm 70 lira zaten. Hep bir şeylerden kısıyoruz” diye konuştu.
"BEŞ AYDIR BİR ÇEYREK PARASI BİRİKMEDİ"
Depo işçisi Gamze kuzeninin yıllardır iple çektiği düğünü için aylardır bir çeyrek parası biriktirmeye çalıştığını söylüyor. Gamze, “Yaklaşık 5 aydır kenara para atıyorum, ben attıkça çeyrek fiyatı daha da yükseliyor. Tabii düğün zamanı geldi, ben de kredi kartından aldım çeyreği taksitle ödemeye çalışacağım. Bir yılda bir çeyrek altın alabilecek gücümüz bile yok dedirtiyor bu şartlar. Asgari ücretin, doğru vicdanlı bir şekilde hesaplanmasını tartıştığımız zaman bazı arkadaşlar buna da şükür ya ekmek de alamasaydık diyor. Anlamıyorum, adam yeni bir villa alırken ben neden hep şükreden tarafta kalıyorum” diyor.
"ÇOCUK BENİ TANIYAMADAN BÜYÜYOR"
İşçilerden Yeliz de şunları söylüyor: “Mesela diyorum asgari ücrete 600 lira zam gelse 600 lira da kocama gelecek ve ben borçlarımı 4 yıl içinde bitirmiş olacağım. 1200 lira zam iyi olur bence. Hem kızım için güzel bir şeyler düşünürüm. Gerçekten çocuk büyütmek çok zor, onun ihtiyaçları bitmiyor. Bezi, maması... Çalıştığım için tuvalete de alıştıramadım daha, tabii kimse de yapmıyor bunu, kaynanan da olsa annen de olsa... Biz yorulduk artık, yaşlandık deyip duruyorlar. Haklılar da ama bitmiyor ki borçlar, borç bitse ihtiyaç bitmiyor. Böylece benim çocuğum beni tam anlamıyla tanıyamadan büyümüş oluyor.”
"BİRLİĞİ SAĞLAMALIYIZ"
Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısını eleştiren Kadir de şunları söylüyor: “Bu toplantılardan hiçbir zaman bizim yaşayabileceğimiz düzeyde bir rakam çıkmadı. Geçen sene Türk-İş imza atmadı, masayı terk etti ama sonra ne oldu? Zaten masaya bizim için oturmadığı da ortada. Yoksa bir kere de bizim yararımıza bir karar çıkar o masadan. Ama tabii bu durumun bizi yıldırmaması lazım. Bizler bağlı olduğumuz sendikalara bu asgari ücretle daha fazla yaşayamadığımızı söylemeliyiz. Sendikasız olan işçiler ise birlik içinde yaşanabilecek bir asgari ücret isteyecek. Mesela sinema bileti almayı da o asgari ücret hesaplamalarına dahil etmeliyiz.”