Tuzlalı işçiler: Asgari ücret tespit komisyonunun yapısı değişmeli
İstanbul Tuzla'da görüştüğümüz işçiler asgari ücretin geçim ücreti olmasını istiyor.
Fotoğraf: Freepik
Nevruz MERSİN
İstanbul
Tuzla, sanayi bölgeleri ve tersaneleriyle bir işçi semti. Kiraların 1000 liranın altında olmadığı ilçede ana gündemlerden biri de asgari ücret. Zira, işçilerin pandemiyle birlikte temel derdi artan geçim sıkıntısı. Kime sorsak, “Geçinemiyoruz” diye başlıyor söze. Geçinecek bir ücret isteyen, sendikaları üzerine düşeni yapmadıkları için eleştiren işçiler, “Birlik olmalıyız” diyor.
Deri yan sanayide çalışan bir işçiyle konuşuyoruz. En düşük ücretin 3 bin 500 lira olması gerektiğini söylüyor. Oturduğu mahallede en düşük kiranın 1200 lira olduğunu dile getiren işçi, şunları dile getirdi: “Pandemi sürecinde birçok insan işsizlik maaşıyla yaşamaya mahkum edildi. Kendimizi kredi kartıyla döndürmeye çalışırken borçlarımız gitgide katlandı.” Patronlara verilen teşviklere dikkat çekerek asgari ücret tespit komisyonundakilerin tarafının belli olduğunu anlatan işçi, işçi sendikalarının üzerine düşeni yapmadığını, bu nedenle işçilerin sendikacılardan beklentiye girmeden harekete geçmesi gerektiğini söyledi. İşçi, komisyonunun en düşük ücreti alıp en zor koşullarda geçinen işçilerden oluşması gerektiğini ifade etti.
"KENDİLERİNE VAR, İŞÇİYE YOK!"
Stajyer olarak çalışan bir kadın işçi de komisyondan çok beklentisinin olmadığını söyledi: “Şu anki rakamdan pek farklı bir rakam çıkacağını sanmıyorum. En fazla 2 bin 700 lira olabilir. 3 bin lirayla bile bugün tek başına yaşayan biri zor geçinebiliyorken, dört kişilik bir ailenin geçimi bu rakamlarla oldukça zor. Biz evde beş kişiyiz, annem ve babamın aldığı maaş ortalaması 3 bin lirayı geçmiyor ve fazladan çalışmak zorunda kalıyorlar.”
Başka bir deri işçisi de komisyondan bekledikleri rakamın çıkmayacağını ancak rakamın en az 4 bin lira olması gerektiğini dile getirdi. Komisyondan en fazla 2 bin 500 lira gibi bir rakamın çıkacağını söyleyen işçi, patronlara verilen teşvikler için ise “Kendilerine var ama işçiye vermezler, sebebi ise ülkede demokrasinin olmayışı” dedi. Görüştüğümüz bir esnaf da komisyondan çıkacak ücretin kimseyi tatmin etmeyeceğini belirterek “Ülkede yapılan haksızlıklar böyle gelmiş böyle devam edecek. Asgari Ücret Belirleme Komisyonunda işçiler adına tek başına Türk-İş değil, Hak-İş, DİSK… Bütün sendikalar olmalı” diye konuştu.
"OLMAYAN PARAYLA BİR DE VERGİ ÖDÜYORUZ"
Tuzla Organize Sanayi Bölgesinde testere atölyesinde çalışan bir işçi rakamın en az 3 bin 500 lira olması gerektiğini söyledi. Bu rakamın çok altında ücretle geçinmeye çalıştıklarını dile getiren işçi, şunları söyledi: “Alışverişimizi kredi kartıyla yapıp her ay daha fazla borçlanıyoruz. Bir dahaki aya borcumuz iki katına çıkarken ay ortasına gelmeden maaşımız bitiyor. Benim esas isteğim ise zaten kıt kanaat bir rakamla geçinirken asgari ücretten alınan verginin kaldırılıp, halktan alınan vergilerin düşürülmesi. Zaten yok, olmayan parayla bir de vergi ödemek zorunda kalıyoruz. Bugün her ne kadar işçiler adına komisyonda sendika olsa da işçiler o komisyonda da fabrikada da yalnız ve her yerde yalnız bırakılıyor. İşin özü sistem bozuk ve kimse bizlere söz söyleme hakkı vermiyor. Tabii beklediğimiz gibi 3 bin 500 lira asgari ücreti de hiç vermiyorlar.”
Emekli olduğu halde deride çalışmaya devam eden bir başka işçi de “İşçinin hakkını vermiyorlar. Ben emekliyim diye asgari ücret bile alamıyorum. Maaşımdan yapılan kesintiler daha fazla. Asgari ücret en az 5 bin lira olmalı, aynı zamanda vergi alınmamalı. Vergiler zenginlerden alınmıyor, asgari ücretlilerden alınıyor. Ancak birlik olarak bu durumu değiştirebilir istediğimizi yaptırabiliriz. Yoksa alacağımız yüzde 3’le yaşamaya devam ederiz” dedi.
"DAHA ÇOK İSTEYİP DAHA ÇOK DİRENMELİYİZ"
Sohbet ettiğimiz bir tersane işçisi, devletin patronların istediği rakamı verdiğini dile getirerek şunları söyledi: “Devlet sendikalardan, işçilerden değil, patronlardan yana. En fazla 300 lira verecekler, ondan da vergi kesecekler. Eve bir ekmek daha fazla alabilmek için ücretimizin en kötü 3 bin lira olması gerekiyor. Ben kiracıyım. Asgari ücretin çok az üzerinde bir ücret alıyorum. 1000 lira kira veriyorum, mutfak masrafım da 1000 lirayı geçiyor. Faturalar ve çocukların masrafı derken ay başına cebimde 1 ya da 2 lira para kalıyor. Zor yetiştiriyor, geçinemiyoruz. Bu durumu değiştirmek için biz işçiler daha fazla isteyip, daha fazla direnmeliyiz.”