12 Aralık 2020 01:37
Son Güncellenme Tarihi: 12 Aralık 2020 12:45

Borç kuyruklarındaki yurttaşlar: Haciz gelsin, zaten alabileceği bir şeyim yok

Taksit yapılandırma kuyruklarındaki yurttaşlar Evrensel'e konuştu: "Ömür borç ödemekle geçiyor işte. Geçinemiyoruz, sadece hayatta kalıyoruz.”

Fotoğraf: Meltem Akyol/Evrensel

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Çiftçi, esnaf, işçi, öğrenci… Türkiye’de milyonlar borçlu. Üstelik gedik her geçen gün büyüyor. Pandemide devlet desteğinden yoksun bırakılanlar, çareyi daha fazla borçlanmakta buluyor. Rakamlar büyük ama bir de yaşamlar var… Onlardan biri Beste, diğeri Emrullah. Pandemi ile birlikte kapıya dayanan alacaklı bankalar, öde öde bitmez borçlar… Emrullah bir yandan KYK borcunu yapılandırıyor, bir yandan diğer kredi taksitlerine yetişmeye çalışıyorken arada soluklanıp anlatıyor: “Ömür borç ödemekle geçiyor işte. Geçinemiyoruz, sadece hayatta kalıyoruz.” Annesini koronavirüs nedeniyle kaybeden Beste ise 5 yıldır işlettiği mantıcıyı kapatmaya hazırlanıyor. Yaşadıklarını anlatırken bankadan ‘Hacizdeki dosyanızla ilgili aranıyorsunuz lütfen telefonunuzu açın’ mesajı geliyor, yanıtını bana veriyor: “Bizi birilerinin vicdanına terk ettiler, hacizse gelsin, zaten alacağı bir şeyim de yok.”

YAPILANDIRMA KUYRUĞUNDA ONLINE DERS…

Sabah saat 8.40. Fatih Vergi Dairesi önü. Üniversiteden kalan harç kredimin son parçasını yapılandırıp ödemek niyetindeyim. Vergi Dairesinin açılmasına 1 saatten fazla var ama kuyruk almış başını gitmiş. Sıradakilerin çoğu borç yapılandırmak için bekliyor. Kimi trafik cezasını, kimi vergi borcunu, kimi ise benim gibi KYK borcunu yapılandırmak istiyor. Aslında yapılandırma işlemleri online yapılabiliyor ama site o kadar yoğun ki. Yani sırada yapılandırma için bekleyenler ya siteye erişmekte zorlananlar ya da işin içinden çıkamayanlar… Kuyruk uzadıkça herkes ‘Doğru yerde mi bekliyorum’ diye birbirine soruyor: “Siz vergi miydi, siz kredi mi, trafik için ayrı sıra var mı?​”

Hemen arkamda bekleyen kadın öğretmen, “Atama geç gelince borç da kaldı. Şimdi yapılandırıp kurtulsam” diyor. Yanında kitapları da var, hatta az sonra köşede derse girip online ders anlatıyor: “Ne yapayım, gelmişken bekleyeyim de bitsin, yoksa yarın yine gelmek zorunda kalacağım.”

Bir başkası trafik cezası borcunu yapılandırmak için bekliyor, daha arkadaki amca vergi borcu için. Kuyruk uzamaya devam ediyor. Saat 10.00 olup da mesai başlayınca içeri girenler bir bir ‘borçlarına’ göre alanlara yönlendiriliyor.

PANDEMİYİ DAHA FAZLA BORÇLANARAK ATLATMAYA ÇALIŞIYORLAR

Dönüş yolunda Türkiye’deki borçluluk rakamlarına bakıyorum. Vergi dairesi önündeki kuyruk ne ki! Rakamlar milyonların pandemide yaşadığı ekonomik bunalımı daha da borçlanarak atlatmaya çalıştığını gösteriyor. Birkaçını paylaşırsak: Bankalara borcu bulunan vatandaş sayısı son bir yılda 2 milyon 268 bin kişi artarak 33 milyon 643 bin oldu. Son beş yılda kredi veya kredi kartı borcunu ödeyemediği için haciz konulan kişi sayısı ekim ayı itibarıyla 3 milyon 485 bin. Ekim ayı kredi kartları harcamalarını detaylı şekilde inceleyen Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu’nun saptamaları borçlanmanın devam ettiğinin bir başka örneği. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerini detaylı şekilde inceleyen Uzunoğlu, analizinde kredi kartı harcamalarında ekim ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 21’lik bir artış olduğunu ortaya koyuyor. Çarpıcı bir başka veri ise taksitli kredi kartı alışverişlerindeki artış.

Uzunoğlu, ekim ayında alışverişin taksitli kısmının bir yıl öncesine göre yüzde 31, yılbaşına göre yüzde 22 oranında artış gösterdiğini ortaya koyuyor.

“47 BİN LİRALIK KYK BORCUMU YAPILANDIRDIM: 38 BİN LİRA 18 TAKSİT…”

Emrullah Çetin’in 20 bin lirası ana para, 27 bin lirası faiz olmak üzere 47 bin liralık KYK borcu var. ‘Borçlanma bizim işimiz’ şeklinde yaptığı paylaşım üzerine iletişime geçiyoruz. Esenyurt’ta yaşıyor, su ürünleri yüksek mühendisi, ama özel bir firmada ısıtma sistemleri satışı yapıyor. Eşi ataması yapılmayan öğretmen, özel okulda çalışıyor o da. Bir de çocukları var. 47 bin liranın hikayesini bir çırpıda anlatıyor: “Üniversite bitince hemen ardından yüksek lisans ve doktora yaptım, bu arada kredimin geri ödeme sürecini başlatmışlar, 2011’de. Ben bunu 2015’te doktorayı bitirip, evlenip, işe girdikten sonra öğreniyorum. Nasıl öğrendiğim de başka bir hikaye. Para lazım oldu, öğrencilikte kredi kartlarını patlattığım için kredi çekemiyordum. Bir tanıdığımızın yazlık evini satın alıyormuş gibi kredi çektik, ev benim üzerime geçince eve haciz geldi, hesaplarım bloke oldu. Öğrendim ki KYK borcumdanmış. Yapılandırdım, biraz ödedim ama sonra kira, fatura, diğer krediler… Ödeyemedim. 7-8 ay önce vergi dairesi ile görüşmüştüm, o zaman faiz 22 bin liraydı” diyor.

“YAŞAMIYORUZ, SADECE HAYATTA KALIYORUZ”

Şimdi yine yapılandırmaya başvurduğunu anlatıyor, 18 taksitte ödeyecek, 38 bin liraya düşen borcunu. “Sadece kredi borcu olsa iyi. Banka kredilerini, döndüre döndüre ödeyebildiğimiz faturaları saymıyorum bile” diyor. Başka ne borcu olduğunu soruyorum, meğer KYK borcu yalnızca buz dağının görünen yüzüymüş. Şöyle sıralıyor: “42 bin lira tanıdığın evi üzerinden çektiğim kredinin kalan borcu, 30 bin lira ihtiyaç kredisi çektik. Bir de elden yaklaşık 40 bin liralık altın aldım. Altın malum… Sadece ben değil ama, herkes böyle. Etrafımızda borcu olmayan yok. Anlayacağınız ömür borç ödemekle geçiyor. Geçinemiyoruz, yaşayamıyoruz, sadece hayatta kalıyoruz.”

130 BİN KREDİ, 20 BİN LİRA VERGİ BORCU VAR: BİZİ BİRİLERİNİN VİCDANINA TERK ETTİLER

Beste ise Beşiktaş’ta yaşıyor. 5 yıldır Beşiktaş’ta annesi ile birlikte işlettiği mantıcıyı kapatmak üzere. Pandemiden hemen önce komaya giren annesi, hastanede koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Bu süreçte hem annesinin acısı hem de pandemi döneminin zorlukları iç içe geçti onun için. 8.5 yaşında oğlunun okulu da kapanınca işler içinden çıkılamaz hale geldi. Eşi inşaat sektöründe Beste’nin, “Onunki de parlak değil ama en azından devam ediyor. Öyle olunca çocuk bakımı da bana kaldı. Bakıcı ile anlaşmaya kalksan 3-4 bin lira. Ben aylık o kadar kazanmıyorum ki şimdi bakıcıya vereyim” diyor. Ne yazık ki yalnız değil Beste, “Çocuklar okula gidemezken, her gün evde online derse girmek zorundayken kadınlar nasıl çalışacaklar?​” diye soruyor.

Şu anda 2 bankaya borcu var, toplam yaklaşık 80 bin lira. Banka kredilerinden biri hacizli, biz konuşurken bankadan gelen ‘Hacizdeki dosyanızla ilgili aranıyorsunuz lütfen telefonunuzu açın’ mesajını okuyor. Bunun dışında eşinin adına da yaklaşık 50 bin lira kredi borcu var. Ev kira, dükkan kira, “İki kira 4 bin 500. Faturalar, giderler vs. Ancak bugüne kadar idare edebildim. Abim bir yer açıyordu, gıda üzerine, onunla biraz paslaşırız diyordum, o da kaldı. Tek çare kapatmak kaldı. Yanımdaki iki kişiyi mecbur işten çıkardım. Yani esnaf çok kötü gerçekten” diyor.

“3 YIL ÖNCE DE YAPILANDIRDIM ZATEN…”

Bir de 20 bin lira civarında vergi borcu var. Onun için yapılandırmayı deneyecek. Deneyecek ama sorunun yapılandırma ile çözülemeyeceğinin altını çiziyor: “Ben zaten 3 yıl önceki borcumu yapılandırmıştım, ödeyemedim işte. Şimdi bu halde nasıl ödeyeceğim. Sadece ben değil Beşiktaş’ta çok fazla esnaf arkadaşım var, kimsenin yapılandırmayı dahi ödeyecek durumu yok.”

Meselenin sadece esnaflar olmadığının da altını çiziyor Beste, yanında çalışan 2 kişiyi işten çıkarmak zorunda kaldığını hatırlatarak: “Buralarda çalışan insanlar da artık işsizler. Esnaflar bekliyor ki dükkan sahipleri kirada biraz rahatlama yapsın, bizi birilerinin vicdanına terk ettiler.” Bundan sonra ne yapacaksın sorusunun yanıtı ise belirsiz: “Bu işin içinden nasıl çıkacağım bilmiyorum. Oluruna bıraktım artık, hacizse gelsin, zaten alacağı bir şeyim de yok.”

ÖNCEKİ HABER

İzmirli sanatçılarla dayanışma sürüyor

SONRAKİ HABER

Doç. Dr. Özlem Kaygusuz: AB içindeki farklılık Türkiye’nin kazanımı değil

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa