12 Aralık 2020 22:06

Anason kokusu, 3 ‘M’ ve yasak

“Memleketin anason kokan şarkıları"nı ve onların hikayelerini anlatan Murat Meriç, Dünya Rakı Günü vesilesiyle hem sofraları, hem müziği hem de içki yasaklarını Evrensel Pazar'a yazdı.

Fotoğraf: Gözde Tüzer

Paylaş

Murat MERİÇ

Rakıyı tamamlayan 3 “m” var: Meze, muhabbet, müzik. Bunların yanına meyhaneyi de ekleyebiliriz ama şart değil. Rakı, evde ya da başka mekanlarda içilebilir ama muhabbetsiz olmaz, mezesiz gitmez, müziksiz tadı çıkmaz. Yakın dönemde, Pandemi kısıtlamaları çerçevesinde, rakı içebileceğimiz mekanlar kapatıldı. Öncesinde daha saçma bir şey yapıldı: Müzik susturuldu. Belli bir saatten sonra, bilhassa alkollü mekanlarda müziğin sesinin kısılması ya da kapatılmasının salgınla pek alakası yok gibi. İktidar, fırsatı ele geçirdiğinde, arasının hoş olmadığı şeyleri öncelikli olarak değerlendiriyor ve yok etmeye çalışıyor. Müzik, burada başrolde. Mezeyle bir sıkıntıları yok muhtemelen ama muhabbeti de sevmiyorlar. Rakıyı, bu yüzden, daha da sevmiyorlar.

HER TÜR MÜZİK DİNLENİR

Yasak bahsine birazdan geleceğim ama öncesinde rakı-müzik ilişkisi üzerine birkaç kelam edeyim... Rakı muhabbet sever ama bu demek değil ki, tek başına içilmez. Ben sevmem ama seveni çok, bilirim. Tek başınıza içerken müzik size yoldaş olur, çalacaklarınızı o anki ruh durumuna göre belirlersiniz. “Muhabbetsiz olmaz” diyene aldırmayın, tek başınıza içerken kendinizle muhabbet edersiniz. Rakı bu anlamda şahane bir eşlikçi.

Müzik, muhabbet ortamında rakının yanına ilişen, onu bastırmayan, baltalamayan, yeri geldiğinde çoğaltan bir unsur olmalı. Her şeyin önüne geçiyorsa, olmaz. En azından ben, kendi adıma, bunu tercih etmem. Şüphesiz masada hep birlikte şarkılar söylenebilir, güzel de olur ama abartmamakta fayda var.

“Çilingir sofrasında alaturka dinlenir” gibi bir algı oluşmuş, yılların geleneği bugüne böyle aktarılmış. Doğrudur, alaturka rakıyla güzel gider ama tek değildir, olamaz. Rakı içerken her tür müzik dinlenir. Sadece alaturkacılar rakı içmez elbette, müziğin her türüne gönül vermiş pek çok insanla çilingir sofrasına oturabilirsiniz. Hınzır bir rap şarkısının içinde, en sert rock şarkısında, ana arterde dolanan bir pop şarkısının nakaratında rakıya rastlıyorsak, bu yüzden. Rap’in genç isimlerinden Kamufle, Ankaralı kardeşi Aga B’ye selam çakarken “Keke n’aber, başkentim nasıl?​” diye seslenir, Aga B’den “Ey, ney nasıl Keke” cevabını aldıktan sonra şu cümleyi kurar: “Keke boşver, çek bir duble rakı!” Ankaralı topluluk Dr. Skull, yaptıkları tek Türkçe albümün bir şarkısında “Güneş rakı burcunda / biz rock’n’roll burcunda” der. Sezen Aksu’dan Sıla’ya pek çok pop şarkısında rakı bahsi geçer; Barış Manço’dan Cem Karaca’ya üstatlar şarkılarında çilingir sofralarına selam çakar. Tanju Okan, Müslüm Gürses, Neşet Ertaş, Müzeyyen Senar gibi isimler rakı bahsinde mutlak surette anılması gerekenler. Onlar olmazsa olmaz. Zeki Müren’siz bir rakı masası hele hiç düşünülemez.

HER YER AÇIK, MEYHANE KAPALI

Oradan oraya atlıyor gibi görünüyorum ama aslında anlattıklarım birbirleriyle bağlantılı. Şimdi yine başka bir yere, yasak bahsine geçeceğim -ki bana bu yazıyı yazdıran- biraz da bu. Hafta içinde yeni bir kısıtlama geldi: Sokağa çıkma yasağının olduğu günlerde marketlerde alkollü içki satışı yapılmayacak. Bunu anlamak mümkün değil. “Haksız rekabet” deniyor ama sakızdan gazoza, bardaktan havluya marketten alabileceğiniz her şeyi bu kapsamda değerlendirmek mümkün. Akla elbette başka şeyler geliyor: İnsanların yakın temasta olduğu, kalabalık halde bulunduğu berberlerin/kuaförlerin, AVM’lerin ve camilerin açık olduğu bir dönemde barların, pubların, meyhanelerin kapalı oluşu pek hayra alamet değil. Şüphesiz Pandemi yasakları kapsamında değerlendirdiğimizde doğru bir hamle olabilir ama sadece bu mekanların kapalı oluşu, biraz da iktidarla alakalı. Meyhanede yayılan virüsün camide yayılmayacağına inanmak tuhaf.

YASAK DEĞİL AMA ‘YASAK’

Az önce rakıyla alakalı şarkı yapan kimi isimler saydım. Baktığınızda, eski isimler bunlar. Yeniler rakılı şarkılar yapmıyor, yapamıyor. Bunu söylerken, rakıyı şarkılarının başköşesine yerleştiren, anason kokusunu şarkılarına sirayet ettiren, sahnede rakısını kaldırarak “şerefe” diyen Gaye Su Akyol’u, Jehan Barbur’u, Birsen Tezer’i, Sıla’yı, Aylin Aslım’ı, Can Bonomo’yu, Melek Mosso’yu ya da “Rakılı Live” başlığıyla Gülce Duru’lu şarkılar yapan OzBi’yi unutmuyorum elbette. İsimler artırılabilir ama yapamayanlar tarafına geçeyim çünkü yapmama sebepleri, iktidarın ve onun dümen suyuna girmiş medyanın tutumu. Eskiden, denetimin en sert olduğu dönemde, TRT’de bile böylesi şarkılar söylenirken artık içinde mey, meyhane, sarhoş, ayyaş gibi “sakıncalı” sözcükler geçen şarkılara pek çok kanalda yer verilmiyor. Yasak değil ama “yasak”. İktidara yakın duranlar zaten yapmıyor, durmayanlar da kendilerini törpülüyor.

‘RAKI DEMESEK NE GÜZEL OLUR’

“Memleketin anason kokan şarkıları”nı ve onların hikayelerini anlattığım son kitabım “Hayat Dudaklarda Mey”in yayımlanışını müteakip katıldığım programların bir kısmında baştan uyarıldım: “Rakı demesek ne güzel olur…” Böylesi programlara gitmeme kararı almama rağmen en olmadık yerlerde bu uyarının beni bulması, hoş değil. Verdiğim cevap belli: Güzel olmaz çünkü kitap tamamen bu muhabbet üzerine. Yasal zorunluluk anlaşılır bir şey ama keyfi “yasak”, sansüre giriyor. Daha kötüsü, bunlardan yola çıkarak insanın kendini dizginlemesi yani otosansür. 12 Eylül sonrasında artmıştı, bu dönemde daha da arttı. İnsanlar rakı içmelerine rağmen bunu şarkılarında dillendirmiyorlarsa, gidişin pek de hoş bir gidiş olduğunu iddia edemeyiz. Bu, yukarıda saydığım ya da saymadığım isimlerin inatla rakılı şarkı yapıyor oluşunu daha da değerli kılıyor. Rakı içmenin bir tercihten öte siyasi bir duruşa evrildiği bir dönemin içindeyiz. Otosansür bir bela ama bir başka bela var: Kendilerine vazife çıkararak iktidara yaranmak için bu tip hareketleri ihbar edenler yani eskilerin deyişiyle “sayın muhbir vatandaş”lar. Bu ara onlar da arttı.

Önümüz yılbaşı. Bu yasaklar belli ki o gün ve civarında da sürecek. Kimileri “Olsun, önceden stok yaparız” diyor ama niye bunu yapmak zorunda kalalım? Yasağı meşrulaştırmak, ona alışmak en fenası. Bu, yeni yasakların önünü açıyor.

Rakı müzikle güzel. Rakılı şarkıların korkmadan yapılacağı günlere ulaşmak istiyorsak yasaklara karşı çıkmak boynumuzun borcu. Ses çıkartmak iyi, müzik sesi artırdığı için daha da iyi. Rakı derseniz, müzikle güzel. O halde, sağlığınıza!

ÖNCEKİ HABER

Avcılar tetikte

SONRAKİ HABER

Arkeolog olmak isteyen 7.5 yaşındaki Güneş, evlerinin bahçesinde sikke buldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa