Emek Gençliği MYK Üyesi Kalı: Gençliğin, Erdal gibi kararlı komünistlere ihtiyacı var
Emek Gençliği MYK Üyesi Ekin Yoldaş Kalı ile idamının 40. yılında Genç Komünist Erdal Eren'i, mücadelesini ve bugünün gençlik mücadelesini konuştuk.
Fotoğraf: AA
Damla KIRMIZITAŞ
Ankara
Genç Komünist Erdal Eren’in idamının üzerinden tam 40 yıl geçti. O dönem “Asmayalım da besleyelim mi?” diyen darbeci Kenan Evren bugün kimse tarafından anılmazken, Erdal Eren 40 yıldır gençlik mücadelesinin unutulmayan simgelerinden biri haline geldi. Erdal Eren’in mezarı başında yapılan anmanın ardından Emek Gençliği MYK Üyesi Ekin Yoldaş Kalı sorularımızı yanıtladı. Gençlerin bugünü ve geleceği için kendi mücadele örgütlerinde birleşmesi gerektiğini belirten Kalı, “Artan baskı ve saldırılar, yasaklar, tutuklamalar vb. gençlerin geri çekilmesine neden olabiliyor. Erdal Eren, koşullar ne olursa olsun örgütlü olmaktan taviz vermeyen komünist bir genç. Gençlik mücadelesinin de bugün Erdal gibi kararlı, olumsuzluklarla uzlaşmayan, çalışkan komünistlere ihtiyacı var” dedi.
Erdal Eren’in darbeciler tarafından idam edilmesine giden süreçteki politik atmosfer neydi?
Ülkenin genelinde özellikle de her kesimden gençlik yığınları içerisinde bir değişim rüzgarının estiğinden söz edebiliriz. 1974-1977 arasında özellikle metal işçilerinin MESS karşısında yaygın ve kitlesel eylemleri var. Bu eylem ve direnişler farklı iş kollarına ve başka kesimlere de sıçrıyor. Grev yasaklarına ve patron örgütlerinin çeşitli hamlelerine rağmen özellikle ’77’de işçi eylemleri keskinleşiyor. İşçi eylemlerinde genç işçilerin en ön saflarda yer aldığı bir durum var. Öğrenci gençler ise hem kendi talepleri etrafında hem de emekçi halkın sorunlarıyla birleşerek örgütleniyor. Üniversitelerde özerk ve demokratik üniversite mücadelesinin, liselerde eşit ve parasız eğitim hakkı mücadelesinin öne çıktığı bir süreç var. Birçok okul kendi yerel örgütlenmelerine sahip ve ülkede baskı, sömürü ,yasaklar ve kısıtlamalar karşısında mücadeleyi de büyütüp genişletiyor. ODTÜ Öğrencisi Sinan Suner MHP’li bakanın koruması tarafından vurularak öldürülüyor. Sinan’ın ölümünü protesto etmek için düzenlenen gösteride çıkan bir çatışmada Erdal Eren yakalanıyor ve bir eri öldürmekle suçlanıyor. Herhangi bir delil bulunmamasına rağmen Erdal idama mahkum ediliyor. Erdal’ın şahsında halka, gençlere korku yaymak isteniyor. İdam kararını protesto için pankart asan Ercan Koca, gözaltına alınarak işkencede katlediliyor. Bu üç yoldaş, faşist darbenin yarattığı yıkıma karşı yürütülen mücadelede birleşiyor.
ERDAL’IN DENİZLERDEN FARKI KOMÜNİST BİR PARTİDE ÖRGÜTLÜ OLMASI
Emek Gençliği, Erdal Eren’i anarken Denizlerden farklı olarak onun bir partisi olduğu vurgusu yapıyor. Bu gençlik hareketi ve onun önderleri açsından neyi ifade ediyor? Erdal’ı ’68 kuşağı önderlerinden ayıran şey nedir?
Denizlerin mücadele koşulları ile Erdal Eren’in dönemi arasında az bir zaman varmış gibi görünse de önemli farklılıklar mevcut. İkinci emperyalist savaştan sonra sosyalizmin zaferi ve tüm dünyada artan ulusal kurtuluş hareketleri, işçi eylemleri sosyalizme yönelimi ve ilgiyi artırıyor. Denizlerde kesin bir kararlılık, sosyalizm ve devrim fikri var, ancak nasıl gerçekleşeceği noktasında sınırlılıklar mevcut. ’68 dönemi ciddi kitlesellikte çeşitli örgütler mevcut ama hareketin yönünün belirlenmesi ve yönetilmesi noktasında bir parti söz konusu değil. Bir komünist parti olmadan egemen sınıfın partileri, sendikaları, devlet aygıtları vb. karşısında işçi sınıfı önderliğinde bir mücadeleyi örmek mümkün değil. Elbette bu Denizlerin şahsından değil dönemin çizdiği sınırlılıklardan kaynaklı. Marksist-Leninist kaynaklara ulaşmak ve komünist hareketin birikiminden yararlanmak çok güç bu dönemde. Erdal Eren ise başta dönemin kitlesel gençlik örgütlerinden Yurtsever Devrimci Gençlik Derneğinde (YDGD) mücadele etmiş, sonra bir komünist parti üyesi olarak farklılaşıyor Denizlerden. İşte bu Erdal’ın idama giderken dahi kesin bir bilince ve kararlığa sahip olmasını sağlayan şeydir. Erdal, parti saflarında, insanlığın ortak fikir birikimiyle ve eylem zenginliğiyle buluşabilen, yaşamını içinden geldiği işçiler ve emekçiler ile birleştirebilen ve kendisinden önce ve kendisinden sonra bu safları oluşturan binlerden biri olmuştur.
‘ERDAL, ZOR KOŞULLARDA ÖRGÜTLÜ OLMAKTAN GERİ DURMADI’
Peki Erdal Eren bugün gençlik mücadelesi açısından nasıl bir anlam taşıyor?
Bugün neredeyse her kesimden genç gidişatın kendi yararına olmadığının farkında. Ancak kurtulmanın yolunu hâlâ büyük ölçüde bireysel mücadelede görüyor. Örgütlenme, talepleri için mücadele etme, siyasete dahil olma fikirlerine mesafeli ve güvensiz yaklaşıyor. Bunun nedeni burjuvazinin her aracı kullanarak gençliği örgütlenmekten, birlikte mücadele etmekten uzak tutmaya çalışması. Artan baskı ve saldırılar, yasaklar, tutuklamalar vb. gençlerin geri çekilmesine neden olabiliyor. Öte yandan bireysel mücadele yollarının giderek tıkanmasıyla gençler içerisinde umutsuzluk ve karamsarlık derinleşiyor. Birikmekte olan bir öfke ve mücadele isteği de var. Bunu pandemi sürecinde liselilerin ve üniversitelilerin protestolarında ve talep mücadelelerinde de gördük. Ancak gençlerin bugünü ve geleceği için kendi mücadele örgütlerinde birleşmelerine ve kararlı, istikrarlı, olumsuzlukları da olanağa dönüştüren bir çalışmaya ihtiyaç var. Bunu başarabilecek olan tek güç Emek Gençliğidir. Erdal Eren, koşullar ne olursa olsun örgütlü olmaktan taviz vermeyen komünist bir genç. Ölüm karşısında dahi, kalan son vaktini mücadeleyi ilerletmek için harcıyor. Yaşam ve mücadele özlemiyle ama korkmadan karşılıyor ölümü. Gençlik mücadelesinin de bugün Erdal gibi kararlı, olumsuzluklarla uzlaşmayan, çalışkan komünistlere ihtiyacı var. Ve belki en önemlisi de örgütlü olmanın önemini kavrayabilmek. Koşullar nasıl olursa olsun, güçlü örgütlenmeler gerçekleşebildiği sürece gidişata ve koşullara yön vermenin olanakları da ortaya çıkıyor. Gençlerin örgütlenmekten geri durmaması hayati önem taşıyor.
‘BU SIKIŞMIŞLIKTAN ÇIKIŞ İÇİN GENÇLİĞİN TEK YOLU ÖRGÜTLENMEK’
Bugün askeri darbe koşulları olmasa da gençlik tek adam rejiminin baskısını üzerinde hissediyor. Buna salgınla birlikte ağırlaşan geleceksizlik de eklendi. Sizce gençliğin bu sıkışmışlıktan çıkması için mücadele olanakları nelerdir?
Tek adam iktidarının uygulamaları darbe koşullarını aratmayan cinsten. En temel haklar için mücadelelere dahi saldırılıyor. Pandemi ve krizin tüm yükü başta gençlik olmak üzere halka yıkılmış durumda. Genç işsizlik yüzde 25’i aştı. Milyonlarca üniversiteli daha mezun olmadan KYK borçlusu. Nitelikli eğitim almayı bırakalım bugün herhangi bir eğitime ulaşmak bir ayrıcalık haline geldi. Öğrenci gençliğin büyük oranı okuyabilmek için esnek ve güvencesiz işlerde çalışıyor. İşçi, meslek liseli gençler dizginsiz bir sömürüyle karşı karşıya. İktidar bir yandan gençliği burjuvazinin çıkarları için geleceksizliğe mahkum ederken bir yandan da baskıyı artırıyor. Gençliğin artık geriye doğru atacak tek bir adımı dahi kalmadı. Bu saydıklarımızın her biri en acil talepler için mücadelenin olanaklarını oluşturuyor.
Tüm bu yaşananlar iktidarın ve sistemin maskesini de düşürüyor diyebiliriz. İktidarın kapitalistlerin bir parçası ve temsilcisi olduğu bu politikalarla açığa çıkıyor. Bu kötü gidişat yalnızca iktidarla ilgili değil, kapitalist sistem nedenli olduğunu gösteren örneklerin sayısı her geçen gün artıyor. Kriz ile birleşen pandemi ve iktidarın politikaları bugün kapitalizme karşı mücadelenin olanaklarını da oluşturuyor.
Ayrıca gençler teknolojinin ve tekniğin olanaklarına da sahip. Fiziksel sınırlılıklara rağmen bir araya gelme ve örgütlenme deneyleri var. Bu sıkışmışlıktan çıkış için gençliğin tek yolu bugünü ve geleceği için işçi sınıfının safında mücadeleye atılmak, örgütlenmek. Özellikle bugün ertelenemez talepler ve ihtiyaçlar için mücadele etmek büyük önem taşıyor. Ancak bu mücadeleler, örgütlü ve kararlı olmalı ve kapitalizme karşı birleşmeli. Öteki türlü sürekli ve köklü olması mümkün değil. İşte bunu başarabilmek için Türkiye gençliğinin en önemli olanağı da Erdal’dan mücadele mirasını ve örgütlü olma bilincini devralan Emek Gençliğidir.