Gazeteci Yazar Timur Soykan yeni kitabı Baronlar Savaşı'nı anlattı
Gazeteci Yazar Timur Soykan, yeni kitabı Baronlar Savaşı'nı Gündem Özel'de anlattı: "Adalet mülkün temelidir" yazar ama o temel artık çürümüş, çökmüş.
Gazeteci Yazar Timur Soykan, yeni kitabı Baronlar Savaşı'nı Zeliş Irmak'ın sunumuyla Gündem Özel'de anlattı.
Timur Soykan'ın anlatımdan öne çıkanlar şöyle:
Noor 1 gemisiyle 2.1 ton uyuşturucu taşıyorlar. Büyük uyuşturucu sevkiyatlarında ortaklı çalışıyorlar. Bir gemiyi organize eden kişi var. Yola çıkarken o gemiye ortak olmak isteyenlere duyuruluyor. Ortak olanlar da o ‘mal’a ortak oluyor. 2014 haziran ayında da Yunanistan’a geliyor Noor 1’deki uyuşturucu. Ayrıca Noor 1 her zamanki güzergahların dışında bir güzergâh. Normalde en çok Afganistan, İran, Türkiye ve Balkanlar üzerinden taşınırken, burada deniz yolu Akdeniz kullanılarak götürülüyor. Uyuşturucunun sahipleri iddiaya göre Türkiye merkezli çalışanlar. Bu 2.1 tonluk uyuşturucu yakalandıktan sonra uluslararası polis teşkilatları raporlarına göre uyuşturucunun bir kısmı Zindaşti’ye ait. Zindaşti İranlı bir uyuşturucu baronu. Ve 25 yıldır Türkiye’de yaşıyor. Diğer ortaklardan bir tanesi (raporlara göre) Türkiye vatandaşı olan ama Türkiye’de hakkında arama kararı olduğu için Hollanda ve Belçika’da yaşayan Orhan Ünğan’a ait olduğu iddia ediliyor. Başka biri de ağırlıklı büyük pay sahibi olduğu söylenen, Çetin Koç. O da aslen İran asıllı Hacı Parviz, Dubai’de yaşıyor.
Bu uyuşturucu yakalandıktan sonra iddiaya göre, gemideki uyuşturucuda payı olanlar Zindaşti’yi ihbar etmekle suçluyorlar. Bu nedenle çok büyük bir baronlar savaşı başlıyor. Çok sayıda cinayet işleniyor. İstanbul’da, Tahran’da, Dubai’de, Kanada’da… Bu cinayetler ve çatışma nedeniyle bu baronlar savaşırken bir yandan da davalık oluyorlar. Bu davalar sayesinde bu belgelere ulaşıyoruz. Aslında yeraltı dünyasının çok karanlık bir noktası burası, hiç öğrenilemeyecek bilgileri elde etmiş oluyoruz. Hatta polisle, emniyetle, bürokrasiyle, yargıyla ve siyasetle ilişkilerine dair çok çarpıcı bilgiler edinmemizi bu süreç sağlıyor.
KAPSAMLI BİR ÇALIŞMA GÖRMÜYORUZ
Noor 1 ile taşınan uyuşturucu Yunanistan’da yakalandığı için orada bir dava süreci var. Oradaki dava sürecine baktığımızda onlar uyuşturucunun sahiplerinden ziyade orada yakaladıkları kişilerle ilgileniyorlar. Türkiye merkezli olduğu iddia edilen sahiplerine çok fazla yönelmiyorlar. Yunanistan, merkezi Türkiye’de diyerek, Türkiye, Yunanistan’da yakalandı bu iş orada diyor bir nevi. Ama baktığımızda bir adli yardımlaşma, bir olayı birlikte çözme, bütün unsurlarıyla ortaya koyma konusunda çok kapsamlı bir çalışma görmüyoruz.
KORUMA KALKANI GÖRÜNÜYOR
Orhan Ünğan’ın tespit edilebilen 5 ayrı kimliği bulunuyor. Hollanda polisi onun gerçek kimliğini tespit edemediği için ona ‘hayalet’ lakabını takıyor. Yunan pasaportu var, sahte Hollanda var, Belçika var, Sırbistan vatandaşlığı almış. Her olayda her gittiği yerde farklı bir kimlik kullanıyor. Zaten Amerika’nın uyuşturucuyla mücadele biriminin raporlarında da ‘kimliğini belirlememiz için geliştirdikleri özel bir yöntemdi, bu nedenle suçlarda sorumlulukları almıyorlar’ diye anlatılıyordu. Zindaşti’ye bakınca, onun da bir o kadar sahte kimliği var. Türk vatandaşı olamıyor bir türlü ama çok sayıda Türk vatandaşı kimliği ortaya çıkıyor. Hatta uçak yolculukları yapıyor, yurt dışına seyahatler yapıyor sahte pasaportlarla sürekli. Çetin Koç Türk vatandaşı oluyor. Bir uyuşturucu baronu, uyuşturucu ticaretiyle anılan bir isim, hakkında arama kararları olan, daha önce bu suçla ilgili hakkında kayıtları olan bir kişi nasıl Türk vatandaşı olabiliyor? Bununla ilgili bir soruşturma var mı onu bile bilmiyoruz. Bunun dışında, sahte kimlikle Zindaşti yıllarca yargılanıyor. Yargılanırken o kimliğin sahte olduğu ortaya çıkıyor, sahte kimlikle tahliye ediliyor. Hatta yurt dışına çıkış yasağı da sahte kimliğe konuluyor.
Orhan Ünğan’ın kardeşi İhan Ünğan’ın kardeşi 7 Nisan 2019’da İstanbul Bağdat caddesinde öldürüldü. Onun hakkında 2 cinayetten arama kararı var. İki tane ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor. 5 ayrı suçtan da arama kararı var. İstanbul’da elini kolunu sallayarak geziyor, popüler mekanlarda yemek yiyor, zırhlı aracıyla her tarafta görünüyor. Kimse ona dokunmuyor. Bir tweet attınız diye Cumhurbaşkanına hakaretten sizi tak diye bulan devlet onu bulmuyor. Hatta bazı polis müdürlerinin ona selam gönderdiği yönünde ifade veren başka sanıklar var. Buradaki koruma kalkanını görebiliyoruz.
ZİNDAŞTİ SAHTE KİMLİKLE TAHLİYE EDİLİYOR
Zindaşti 2007 yılında bir uyuşturucu operasyonunda yakalanıyor. Büyükçekmece’de 150 kilo bir eroin yakalanması olayı var. Onunla ilgili hapse atılıyor. Zindaşti bu olayda hapse atıldıktan sonra kendisinin aslında bu uyuşturucuyu ihbar ettiğini ona rağmen kendisine rakip kişilerin ihbarıyla hapse atıldığını iddia ediyor. Hatta o ortaklardan uzman çavuşların rüşvet aldığını ve kendisinin ihbarların böyle yok edildiğini iddia ediyor. Daha sonra bir avukata mektup yazıyor. Avukata, İstanbul Adliyesinde çok etkili bir hakim var Erkan Çanak. Onun uyuşturucu davalarından rüşvet aldığına dair ihbar yapacağım diyor. O sırada da Zekeriya Öz Ergenekon operasyonlarını yaparken o avukatın ofisi basılıyor ve orada mektubu buluyor. iddiaya göre Zindaşti’ye gidip diyor ki ‘sen gizli tanık ol ve bunlar hakkındaki iddiaları d,le getir, bu hakimler yargılansın.’ Zindaşti hiçbir zaman gizli tanık olduğunu kabul etmiyor. Tam bu süreçte Erkan Çanak Ergenekon davalarına bakacak mahlemenin başında. Kısa süre sonra hakkında soruşturma açılıyor Çanak’a ve görevden alınıyor. Hem Ergenekon davasına bakacak hem Balyoz davasına bakacak hakimler böylece gitmiş oluyor. Onların yerlerine bugün FETÖ suçlamışıyla yargılanan ve çok meşhur olan Ömer Diken atanıyor. Aslında bir şekilde Zekeriya Öz Zindaşti’yi, bu isimleri tasfiye etmek için kullandığı iddia ediliyor. Zindaşti ‘Zekeriya Öz o zaman başbakanlık tarafından zırhlı araç verilen bir savcıydı. Ben onu 5 dakika görüştüm, onunla görüştükten sonra da hayatım karardı’ diyor. FETÖ’cülükle de suçlandığı için Zindaşti. Tam da bu ifadeler öncesinde Erkan Çanak görevden alınmadan önce 3 yıl tutuklu kalıyor, Zindaşti. Ve sahte kimlikle tahliye ediliyor.
HİÇBİRİMİZ GÜVENDE DEĞİLİZ
Zindaşti hakkındaki iddianamede 5 polis sanık olarak yer alıyor. 3 tane polis Zindaşti’ye yer alıyor, 3 tane polis Zindaşti’ye yardım edip ondan menfaat bekleyip Orhan Ünğan hakkındaki soruşturmayı yürütüyor. İlhan Ünğan öldüğünde onun telefonundan da iki tane polis çıkıyor, bir tanesi Zindaşti hakkındaki soruşturmayı yürüten polis. Diğeri de emniyetin kapalı sistemlerinden İlhan Ünğan’a bilgi aktaran polis. Emniyetin sistemlerinden bilgiler satılıyor. Bu çok korkunç bir tabloyu ortaya çıkartıyor, hiçbirimiz güvende değiliz.
BURHAN KUZU İLİŞKİLERİN MERKEZİNDE
Burhan Kuzu bu ilişkilerin merkezinde duruyor. Burhan Kuzu Zindaşti’nin vatandaşlık alabilmesi için uğraşıyor. Asıl olay Zindaşti’nin 2018’de gözaltına alınmasıyla başlıyor. 20 gün sonra tutuklanıyor ama 6 ay sonra bırakılıyor. Burhan Kuzu önce yalanladı ama sonra fotoğrafları çıktı. Burhan Kuzu verdiği ifadede ‘arkadaki olaylar daha büyük, benim ismim kullanılıyor’ diyor. Belki de konuşabileceğini ifade ediyordu, ölmeseydi. Orhan Ünğan ‘Burhan Kuzu yalnız değil. İstanbul Grubu diye bir grup var yargıda, bunlar bir çete, bunlar rüşvet alıyorlar, karşılığında 4 yıl tutuklanmama sebep oluyor’ diyor.
İLHAN ÜNĞAN CİNAYETİ İKİNCİ SUSURLUK
İlhan Ünğan cinayeti ikinci Susurluk. Bu olayda mafyayı görüyoruz, devleti görüyoruz ve siyaseti görüyoruz.
Bütün bu çerçeve bize şunu gösteriyor: Adalet mülkün temelidir, yazıları vardır ya adliyelerde. O temel artık çürümüş, çökmüş. Bu ülkeyi bu bataklıktan çıkaracak bir temiz ellere ihtiyaç var. Bataklığı kurutacak, ülkede adaleti yeniden tesis edecek, yargıya yönelik güvensizliği bitirmeye ihtiyaç var. Bir ayrıma geldi Türkiye. Bunu yapmazsa sonu kötü olacak. Bir sistem sorunu var. Tek adam sisteminde hukukun üstünlüğünün yerlere serilmesi, yargının sopaya dönüştürülmesi aslında bütün sistemin genel problemi bu çürümeyi hızlandırmış ve artırmış vaziyette.
'YAZMASAK ÇATLARIZ'
Şu an bu konuyla ilgili doğrudan bir tehdit almıyorum. Korku belki biraz var ama işimiz bu, Sait Faik’in dediği gibi yazmasak çatlarız. (Evrensel WebTV)