Muğla Çiçekbaba Dağına maden kuşatması
Çiçekbaba Dağı günümüzde ülkemizdeki binlerce dağın kaderini paylaşıyor. Çiçekbaba da Kazdağları, Bolkarlar, Istrancalar, Madra dağı, Cerattepe gibi madencilik faaliyetlerinin tehdidi altında.
Fotoğraf: Eşref Atabey
Özer AKDEMİR
Muğla Köyceğiz'de, Yayla ve Çamobası köyleri arasında kalan Çiçekbaba Dağı 2295 metre yüksekliği ile Batı Akdeniz Bölgesi’nin en yüksek dağlarından birisi. Eteklerinde Türkiye’nin en yaşlı anıt karaçam ağaçlarının, endemik bitki ve çiçek türlerinin bulunduğu dağ, buzul gölü ve su kaynaklarıyla çevresindeki Köyceğiz, Ortaca, Dalaman, Beyağaç ilçelerini besliyor. Çiçekbaba yöre folklorunun, kültürünün ve inançlarının da odağında olan bir konumda. Her yıl ağustos ayı son haftasında dağda kurgan geleneği eren şenlikleri yapılıyor. Diğer adı Sandras olan Çiçekbaba Dağı günümüzde ülkemizdeki binlerce dağın kaderini paylaşıyor. Çiçekbaba da Kazdağları, Bolkarlar, Istrancalar, Madra dağı, Cerattepe gibi madencilik faaliyetlerinin tehdidi altında.
DAĞDA ŞU AN 10 MADEN RUHSATI VAR
Özellikle Tıbbı Jeoloji alanında yazdığı kitaplar, yaptığı araştırmalarla tanınan Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey'le Çiçekbaba dağını tehdit eden madencilik faaliyetlerini konuştuk. Atabey'in verdiği bilgilere göre Çiçekbaba Dağı'nda işletme izni alan 3 adet olivin madeni, ihale aşaması tamamlanmış 4 adet dördüncü grup maden, 1 adet krom madeni, 2 adet mermer olmak üzere 10 adet maden ruhsatı var. Yayla köyü yakınlarındaki Alfa Olivin şirketine ait 1902,43 hektar büyüklüğündeki sahanın, 20,49 hektarında maden işletme izni için de madene "ÇED Gerekli Değildir Belgesi" kararı verilmiş. Yine Yayla köyü sınırları içindeki Egamin Olivin şirketine ait krom-olivin ocağının da toplam 20,25 hektarlık ruh at alanları var. Çamobası köyü yakınındaki Efes Olivin şirketine ait olivin ocağının da ÇED alanının yaklaşık 24,55 hektarlık kısmında IV. Grup Olivin Ocağı İşletmeciliği gerçekleştirilmesi planlanıyor.
"ÜÇ ŞİRKETİN DE RUHSATLARI GEÇERSİZ"
Eşref Atabey bu üç şirketin de ruhsatlarının geçersiz olduğu görüşünde: "Alfa ve Egamin şirketleri ruhsatlarının hangi alt grup maden için alındığı belirtilmediğinden verilen işletme ruhsatı geçerli olmamalıdır. Efes Olivin ruhsatı da ruhsat krom cevherine ait olmalıdır. Dolayısıyla bir endüstriyel hammadde olan olivin için geçerli olmamalıdır". Atabey, ruhsat alanları ve işletme alanları göz önünde alındığında şirketlerin çok daha büyük ruhsat alanına sahip olmalarına rağmen ÇED’den muaf olma amacıyla ruhsat alanının küçük bir parçası için ÇED Gerekli değildir kararlarını alma yoluna gittiklerini dile getiriyor. Atabey ayrıca projelerde, ruhsat alanlarının tümü üzerinde değil, 25 hektar altındaki alanlar için ÇED süreci işletilerek projenin yol açacağı çevresel zararların kümülatif etkisi de göz ardı edilmeye çalışıldığına dikkat çekiyor.
"YOKSUL HALK HANGİ BİRİNE DAVA AÇSIN?"
Atabey'in bu noktada altını çizdiği bir başka konu daha var; "Maden ruhsat sahası her seferinde 25 hektarın altında kalacak ÇED alanları ile işlem tesis edilecek, parçalı her ÇED süreci karşısında da ilgililerin yeni bir dava açması sonucunu doğuracak. Bu durum maden şirketleri nezdinde son derece küçük bütçelere sahip bireyleri maliyetli davalarla karşı karşıya bırakmakta, mali nedenlerle çok kez dava açmaktan kaçınılmaktadır. Bu halkın hak arama özgürlüklerini kısıtlamaktadır".
SİLİKOZİS VE KANSER HASTALIĞI UYARISI
Türkiye’nin en aktif deprem bölgesinde yer alan proje alanlarının depremselliği hakkında bilgilerin yetersiz olduğunu kaydeden Atabey, bölgede yapılacak madenciliğin erozyonu da arttıracağı uyarısında bulunuyor, "Kayaların sökülmesi, yerlerinden kaldırılmasıyla yamaç duraylığının zayıflayacağı ve heyelanlara-göçmelere yol açacağı bilinmelidir. Bu durum Çiçekbaba Dağı’ndan gelen suların yer altına sızması yerine akıp gitmesine neden olacaktır."
Madencilik sırasında yapılacak olan patlatmaların yörede yaşayan insanlara ve diğer canlılara etkileri, bunun ocak çevresindeki kızılçam ve karaçam ağaçlarına vereceği zarar, faaliyetlerle çevreye yayılan tozun, hem bitkiler, hem yüzey ve yer altı sularına, hem de insan sağlığına zararlı etkileri gibi bir dizi farklı riske de işaret eden Atabey, olivin tozunun silikozis hastalığı yapma riskinin de olduğunun altını çiziyor. Atabey'in sağlıkla ilgili yaptığı bir başka uyarı ise maden sahasında havaya yayılan toz içindeki asbest liflerini soluyanlarda ileriki zamanlarda akciğer kanseri olma riski.
SADECE BİR MADEN İÇİN 36 BİN AĞAÇ KESİLECEK!
Çiçekbaba Dağı çevresinde %50’si endemik, 58 türün tespit edildiğini belirten Atabey, flora fauna konusunda şunları söylüyor; "Alan flora açısından önemlidir. Alandan tespit edilen 28 endemik bitki türünün önemli bir kesimi Çiçekbaba’dadır. Yaban hayvanlarının yoğun popülasyonlarına beslenme, barınma ve üreme alanı oluşturmasından dolayı tipiktir. Madencilik faaliyeti sonucunda tüm bu hayvanlar ve kuşlar zarar görecektir". Madencilik faaliyetlerinin ormanlara zararının da son derece yüksek olacağını ileri süren Atabey, "Alfa Olivin ocağının ormanı yok ederek, tahribata yol açtığı görülmektedir. ÇED alanları mescere haritasına göre toplam 35.935 adet kızılçam ağaç kesimi yapılabileceği belirtilmektedir. Ayrıca ÇED alanı ve ruhsat alanında Karaçam ormanı kesimi yapılacaktır" diyor. Madenciliğin bölgedeki yeraltı yerüstü su kaynaklarına olumsuz etki edeceğini dile getiren Atabey, "Patlatmalarla yer altı suyu dengesi bozulacaktır. Madencilik faaliyetleri alt havzadaki su kalitesini ve korunan eko sistemi olumsuz etkileyecektir" diyor.
ALAN DÜNYA ÇAPINDA ÖNEME SAHİP
Çiçekbaba Dağı’nın yüksek kesimleri ve bir buzul göl olan Kartal Gölü çevresinin Türkiye’nin en yaşlı anıt karaçam ağaçlarını barındırmasından dolayı koruma altında olduğunu kaydeden Atabey, "Muğla İli Doğal Sit Alanlarının Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesinde alan hakkındaki bilimsel görüşler, alanın bilimsel açıdan dünya çapında öneme sahip olduğu yönündedir. Kartal Gölü civarı doğal sit alanının kesin korunacak hassas alan olarak belirlenmesi ve sınırlarının genişletilmesi de ekolojik önemi vurgulamaktadır" dedi. Atabey, çevreye, ormana, su kaynaklarına zara verdiği açıkça görünen bu maden faaliyetlerinin durdurulması çağrısında bulunuyor.
BİR MADEN İÇİN DAVA AÇILDI
Öte yandan., geçtiğimiz günlerde Efes Endüstri Min. San. Ve Tic A.Ş. tarafından yapılması planlanan olivin ocağı ve kırma eleme tesisi için verilen 'ÇED Gerekli Değildir' kararının yürütmesinin durdurulması ve yargılama sürecinin sonunda iptali istemiyle Muğla İdare mahkemesine dava açıldı. Bölgedeki diğer madenler için de yöre halkının hukuki süreç başlatma çalışmaları sürüyor.