Hasan Ali Toptaş 'yargı'ya sığındı, kadınlardan yanıt geldi: Korkmuyoruz
Cinsel tacizlerinin ortaya çıkmasının ardından konuşan Hasan Ali Toptaş, tacizleri reddetti, ‘beni yargılamaya çalışanlar korksun yargılanmaktan’ dedi. Kadınlarsa, “korkmuyoruz” dedi.
ARŞİV | Fotoğraf: Evrensel
Sosyal medyada, Hasan Ali Toptaş’ın cinsel tacizlerinin ortaya çıkmasının ardından başlayan gelişmeler devam ediyor. Hasan Ali Toptaş tacizleri reddetti, konuyu yargıya taşıyacağını söyledi. Kadınlar ise Toptaş’a yanıt verdi: “Kanıtlar derimizin altında. Korkmuyoruz.”
Hasan Ali Toptaş, Milliyet’ten Seyhan Akıncı ve Ceyda Ulukaya’ya konuştu. Gazeteciler haberin girişine “Toptaş’ın ilk gün sonrası ‘eril faillik’ tanımını kullandığı özrünün aslında bir özür olmadığını öğrenmiş olduk bu söyleşiyle” notunu düştü. Toptaş aynı zamanda 9 Aralık'ta Twitter hesabından yaptığı 'özür' açıklamasını da sildi.
Toptaş özür metni için “İnsan bir insanı incittiğini, kırdığını, yaraladığını fark ettiğinde özür diler elbette. İstemeden de olsa birini kırmış olabileceğimi düşünerek bir özür metni yayımladım. O da yanlış anlaşıldı. İddiaları kesinlikle kabul etmiyorum. Vicdani hesaplaşma yapacağım bir durum yok, benim vicdanım rahat, çünkü kimseyi taciz etmedim ve iddia edildiği gibi kimseye cinsel saldırıda bulunmadım” dedi.
Pelin Buzluk’un açıklamalarının doğru olmadığını savunan Toptaş, “Bir gün Pelin Buzluk evime geldi, fakat onun anlattığı şeyler asla ve asla yaşanmadı. Ben saldırmışım da o banyoya kaçmış ve kapıyı kilitlemiş, tümüyle yalan. ‘Kolları Ölü Açıklığında’ adlı kitabındaki öykülerden birini bana niye ithaf ediyor? Neden öykünün başına ‘Hasan Ali Toptaş sevgisiyle’ ibaresini koyuyor? Taciz ettimse, cinsel saldırıda bulundumsa benden nefret etmesi gerekmez miydi?” ifadelerini kullandı.
Sosyal medyada birçok kadının yaşadığı ve anlattığı tacizlerin sorulması üzerine Toptaş, “Beni, edebiyatımı sosyal medya faşizmine kurban etmeye çalışan herkesle hukuk önünde hesaplaşacağız” dedi.
Kadınların anlatımlarının ‘organize bir şey’ olduğunu savunan Toptaş, “Bunun organize bir şey olduğunu düşünüyorum, tetikçileri bilemem tabii. Belki şu an aynı organizasyonun içinde yer alanlar bilmediğimiz bir isme saldırıyor. Belki yarın bir başkasına da saldıracaklar” ifadelerini kullandı.
Gazetecilerin, “Sizin de bildiğiniz gibi kadının beyanı esastır. Ortada çok sayıda beyan var” yorumu üzerine Toptaş, “Kadının beyanı esastır diye bir düstur olamaz, bu düsturun yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Kadın söylüyorsa doğrudur demek aklı, mantığı askıya almak olmaz mı?” dedi.
“BAHANELERİNE CEVAP VERMEK ZORUNDA KALDIĞIM İÇİN ÖFKELİYİM”
Toptaş’ın cinsel tacizine maruz kaldıklarını açıklayan kadınlar da röportaj üzerine açıklama yaptı.
Pelin Buzluk şunları söyledi: “Bana cinsel saldırıda bulunmasını 2011 yılı olarak hatırlıyorum. Cinsel saldırısından sonra kendisini hiç görmedim. Ancak o, saldırıdan hemen sonra yaşananları normalleştirmeye çalışarak benimle iletişim kurmaya çalıştı. Üzgün ya da pişman değildi. Bir süre sonra ben kendisinin iki Facebook hesabını, telefonunu engelledim. Tacizci ve saldırgan olduğunu bilmeden önce benim gözümde saygın bir yazardı, bu nedenle kendisine bir öykü ithaf etmiştim. Zaten o da insanların kendisine duyduğu saygıyı, itibarını ve edebi kimliğini kötüye kullanarak tacize, saldırıya yeltenmiyor mu? Ne tuhaf ki itibarına, edebiyat piyasasındaki gücüne güvenerek gerçekleştirdiği taciz ve saldırıları haklı çıkarmak için de yine bir zamanlar o insanların gözünde saygın biri olmasını kullanıyor şu an. Hiç anılmayan bir nokta daha var: Saldırıdan sonraki ilk dizgide bu ithafı kaldırdım. Şunu da söylemeliyim: Cinsel saldırıya uğramış bir kadın olarak, failin kendini kurtarmak için ürettiği bahanelere cevap vermek zorunda kaldığım için öfkeliyim. Adımın onunla yan yana yazılması, fotoğraflarımızın yan yana konması midemi bulandırıyor. Bu olayın tarafları Hasan Ali Toptaş ve Pelin Buzluk’tan ibaret değil. Toptaş’ın cinsel tacizine, saldırısına uğramış birçok kadın var ve her biri için böyle bahaneler üretebilecek mi, merak ediyorum. Toptaş kendini kurtarmaya çalıştıkça batacak. Çünkü ifşa edilme süreci bitmedi.”
December 13, 2020
“GERÇEKLE YÜZLEŞİLMELİ”
2007 yılında Hasan Ali Toptaş’ın tacizine maruz kaldığını açıklayan Amy Marie Spangler, “Şu an bir ağ kurmak çabasındayız ki bu harekete zarar verecek adımlar atılmasın. Kadınların başlarına gelenleri anlatabilecekleri bir mecraya ihtiyaçları varmış. Bize yapılanların ne olduğuna, bunları yaşayanların ne yapması gerektiğine dair eğitilmesi gereken bir dönemden geçiyoruz. İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girmediği için ‘Kadın beyanı esastır’ konusunda önümüzde engeller var. Diğer yandan doğru mekanizmaların kurulması gerektiğini düşünüyorum, ille de her şey mahkemede bitecek diye bir şey yok. Kadınlar taciz gerçeğiyle yüzleşilmesini ve bunların önlenmesini istiyor. Bunları engelleyebilecek mekanizmalar nelerse bunları kurmaya çalışacağız. ‘Erkektir yapar’ toplumsal bir normdur. Bu gibi toplumsal normların değişmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu uzun soluklu, köklü bir mücadele” dedi.
“KANITLAR DERİMİN ALTINDA”
Nazlı Karabıyıkoğlu yaşadıklarını şöyle anlattı: “12 yılda Toptaş’ın eylemlerinin taciz olarak adlandırabilmem uzun zamanımı aldı. Biz Toptaş’ın bizlere yaptıklarının taciz olduğunu anlayıp kendimize bile söyleyemedik; söylediğimizde gecelerce uyuyamadık. Toptaş yaptıklarını çok iyi biliyor. ‘Kanıt göster!’ diye bağıran güruha söyleyebileceğim tek şey kanıtların derimin altında olduğu. Hukuksal süreçleri başlatabilirsiniz beyler, buyurun başlatın. Hatta lütfen başlatın. Korkmuyorum. Korkmuyoruz.”
Öte yandan sosyal medyada taciz faillerini teşhir eden kadınlarla dayanışmak için ortak metin yayımlayan 62 kadın örgütü, cinsel şiddete karşı birlikte mücadele vurgusu yaptı. (HABER MERKEZİ)