13 Aralık 2020 23:44

Metal işçisi yazdı: TÜİK alışverişe nereye gidiyorsa biz de gidelim

"Salgın, kriz ve yoksullukla boğuşan işçiler olarak her türlü vergi talanı ile sömürenlere karşı mücadele etmeli ve acı reçeteyi kabul etmemeliyiz."

ARŞİV | Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Pınarbaşı’dan metal işçisi
İzmir

TÜİK’in açıklamış olduğu “sanal enflasyon” verilerine göre bir önceki aya göre enflasyon yüzde 2.3 artarken, yıllık bazda yüzde 14.03 oldu. Bu verilere göre yüz binlerce metal işçisini ilgilendiren üçüncü altı aylık zam ilk üç ayda yüzde 5.30 oldu. Mart ayında saat ücretlerine yansıtılacak olan zam oranının belirlenmesi için önümüzde üç aylık enflasyon rakamını bekleyeceğiz. Fakat eylül-ekim-kasım ayında açıklanan enflasyon verileri toplamı 5.30 TÜİK’in kendi enflasyonu. Bu enflasyon ne işçiyi ne emekçiyi, yani sokağı yansıtıyor.

Eğitim ve sağlık harcamalarını enflasyon hesabına katmayan TÜİK, gıda enflasyonunun yüzde 21’e dayandığı gerçeğini görmezden geliyor. Domates, kabak, yumurta, ekmek, ayçiçeği yağı, peynir ve süt ürünleri gibi temel tüketime yansıyan artışı, bu verileri açıklayan yetkililer görmezden geliyor. TÜİK yetkililerine seslenmek istiyorum; alışverişe nereye gidiyorsanız, sepetinizi nereden dolduruyorsanız söyleyin biz işçilere biz de gidelim oradan alışveriş yapalım. Bırakın sepeti doldurmayı marketten alacağımız iki poşetlik ihtiyacın maliyeti 150-200 lirayı buluyor. Tüm bunların üstüne gelen elektrik ve su zammı bizlerin hayatlarını daha da çıkmaza sokuyor. Kullandığımız elektrik ve su bedellerinin neredeyse iki katı fatura ödüyoruz. Kışın gelmesi ve soğukların başlaması ile yakıt maliyetlerini düşünemiyoruz bile. Doğal gaza zam beklenirken, aynı zamanda kömür ve oduna gelen zam hatta soba fiyatlarının artması bu kışın işçiler, emekçiler için çok zorlu geçeceğinin göstergesi.

İŞÇİLER BORÇLU KREDİYE BAĞIMLI

Hayat pahalılığı ve zamlar cenderesinde boğuşan biz işçiler tüm bunlar yetmezmiş gibi adaletsiz vergilendirilme uygulamasına maruz kalıyoruz. Yıl sonu olmasıyla ücretlerden kesilen yüzde 27’lik kesinti brüt ücretlerde 1100-1400 TL arasında değişirken nette bu rakam 800-1000 TL arasında kesiliyor. Çalıştığımız fabrikada vergi kesintilerinden memnun ya da adil olduğunu düşünen işçiye rastlamadım. Aksine vergide adalet, az kazanandan az çok kazanandan çok vurgusu ön plana çıkıyor. Sadece Cengiz Holdingin 422 milyon liralık, Sabancı Holding, Akbank ve Turkcell gibi şirketlerin devlete olan borcunun neredeyse tamamını silen hükümet, tek bir işçinin borcunun silmedi. Ya borçlar faizlendi ya da yapılandırılarak işçilerin önlerine kondu. Patronların temsilcisi Hisarcıklıoğlu’nun her isteğini uygulayan iktidar milyonlarca işçiye emekçiye sırtını dönmüş ve temsilcisi olduğu sınıfın yanında yer almıştır.

Fabrikada neredeyse iki işçiden birinin bankalara kredi borcu var ve bu borçlar lüks ya da keyfi harcamalar üzerinden kullanılan krediler değil. Borcu borçla kapatmaya çalışan, kredi kartını kapatmaya çalışan ya da temel ihtiyaçları almak zorunda kaldığı için çekilen krediler. Yani işçiler borçlu, krediye bağımlı ve gelecekten endişeli. Bizlerden alınan dolaylı dolaysız tüm vergileri patronlara peşkeş çekerken biz işçilere emekçilere gelince çok uzağa gitmeye gerek yok, asgari ücret görüşmelerinin sürdüğü bugünlerde kuruşlar neredeyse hesaplanır oldu. İşçilere, emekçilere acı reçete sunanlar patronlara takviyeci vitaminler vererek servetlerine servet katmasına yardımcı oluyorlar.

Salgın, kriz ve yoksullukla boğuşan işçiler olarak her türlü vergi talanı ile sömürenlere karşı mücadele etmeli ve acı reçeteyi kabul etmemeliyiz. Bu reçete sadece işçiye, emekçiye, halka acı gelecek; patronlara ve onların temsilcilerine bal gibi tatlı gelecek.

ÖNCEKİ HABER

Milli Piyango’nun vergisi sıfırlanıyor, asgari ücretten niye vergi alınıyor?

SONRAKİ HABER

Ayaz, bakanlığın kayyum raporuna cevap verdi: Bizim hizmetlerimiz kayyuma mal edilmiş

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa