13 Aralık 2020 23:31

Eğitimdeki sefalet ve özel okul öğretmenlerinin durumu

Özel sektör çalışanı öğretmenler oldukça kaygılı, işsiz kalma endişesinin de etkisi ile yüz yüze eğitimin bir an önce başlaması gerektiği konusunda ortak bir paydada birleşmiş gibiler.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Adana’dan etüt merkezinde çalışan bir öğretmen

Yazıya başlamadan önce kafamda belirlediğim konu eğitimde yaşanan problemler, online eğitim sürecinde yaşadıklarımız ve devlet politikalarının hatalarıydı fakat cümleler aktıkça zihnimde onlarca problem belirmeye başladı. Eğitimin nereden tutsan elinde kaldığını tekrar fark ettim. Nitelikten tutalım alınan tatmine kadar sorun olmayan hiçbir yer kalmamış eğitim sektöründe. Haksız rekabet, sigortasız çalıştırılan öğretmenler, online ders alma durumu olamayan milyonlarca öğrenci…

Özel okullar ve özel etüt merkezlerindeki online eğitimin ikinci haftası bitti. İki haftalık süreçte yüzlerce öğretmen, yüzlerce eğitim çalışanı tekrar işsiz kaldı. Sermayesi güçlü olan 30-60 bin TL fiyat bandında öğrenci alan kurumlar dışında etüt merkezleri, özel okullar ya öğretmenin ücretini düşürdü ya kuruma kilit vurdu. Öğrencilerini 60 bin TL fiyatla alan kurumlar tabii ki sadece sinek ısırığını hissetti o kadar. Ama yine de kurumlarında çalışan personel ve öğretmenlerinin iş yükünü arttırdı.

Bu dönem içerisinde bazı kurumlar 20 yaş altının sokağa çıkabildiği saatlerde öğrencilerini kurumlara çağırarak ders yapmaya başladı ve velilerden aidatları alabilmek için öğrencinin de öğretmenin de sağlığını hiçe sayarak eğitime gizli bir şekilde devam etti veya zorunda hissetti. Çünkü şunun farkındalar ki: Eğer online sistem devam ederse büyük zarara uğrayacaklar. Hal böyle olunca bu durum eğitime devam etme gücü, altyapısı olmayan diğer kurumlar tarafından öfkeyle karşılandı. Öğrencilerinin büyük bölümü ekonomik düzeyi kötü olan kurumlar gizli eğitime devam edenleri ihbar etmeye başladı ve kurumlar ya uyarı aldılar, ya para cezaları vs.

Şu anda bazı kurumlar mevcut konumlarının uzağında başka yerler kiralayarak (Merdiven altı diyebileceğimiz yerler) öğrencileri gizli bir şekilde oralara çekerek eğitime devam ediyor ki veliler paraları vermeyi aksatmasın veya öğrenci kayıpları yaşanmasın. Böyle bir dönemde suçlayacak bir taraf bile bulunmuyor. İhbar eden haklı, kurnazlık yapan haklı. Kurnazlık yapan eğitime devam etmezse öğrenci kaybedecek, ihbar eden zaten kurumunu kapatmış eğitimin yüz yüze yapılmasını bekliyor.

Özel eğitim sektöründe şu an mide bulandırıcı bir rekabet söz konusu ve bu sürecin görünen başlıca sorumlusu devlet ve uyguladığı eğitim politikaları. Bir eğitimcinin gizli kapaklı ders vermesi bir tek bana absürt gelmiyordur diye düşünüyorum.

Kurumların, öğrencilerin yaşadığı sıkıntıların çok büyük olduğu aşikar. Maddi durumu güçlü olan ailenin çocukları bir şekilde eğitime devam ediyor, peki diğerleri? Düzenli maaş alan öğretmen içinde bir nebze sıkıntı görünmüyor gibi -etüt merkezlerinin çoğunda öğretmenlerin sigortasız çalışmak zorunda kaldığını da göz önünde bulundurursak- peki işsiz kalan öğretmen bu süreçte ne yapacak? Online eğitimin yüz yüze olduğu gibi verimli geçmediği ortadayken birçok eğitim platformu gerekli önemlerin alınarak yüz yüze eğitime dönülmesi çağrısı yapıyor. Bu süreç böyle başıboş ve ciddiyetsiz devam ederse insanların mesleğinden soğuması ve farklı alanlarda hayatta kalma çabaları olacak gibi görünüyor. Belki belirli bir hayal ve idealle mesleklerini icra etmeye çalışan öğretmenler açlıkla yüz yüzeler. Son zamanlarda görüştüğüm öğretmenlerin hiçbiri mesleklerini severek yaptığını söylemiyor, mecburiyet taşıyor. Öğretmenlerin bu soğukluğu yaşaması kesinlikle öğretmenin bireysel suçu değil. Devletin öğretmeni bu kadar umursamaması, ne halin varsa gör politikası insanları meslek sevgisinden uzaklaştırıyor.

Bakan Selçuk son açıklamasında eğitimin ocak ayında açılma durumunun “İyimser bir tahmin olduğunu” ifade etti. Lakin okulların açılması daha ileri bir tarihe ertelenirse ne ayakta kalmayı başaracak etüt merkezi özel okul vs. ne de ücretini zamanında ve tam alan özel sektör çalışanı öğretmen kalacak. Her gün ‘Ücretimi alabilecek miyim?​’ kaygısı yaşayan öğretmenin, bu açıklamalarla mevcut durumunu daha çok panik haline getiren MEB’in gerekli önlemleri alıp yüz yüze eğitime bir an önce başlaması gerekiyor.

Son olarak toparlamak gerekirse, özel sektör çalışanı öğretmenler oldukça kaygılı, işsiz kalma endişesinin de etkisi ile yüz yüze eğitimin bir an önce başlaması gerektiği konusunda ortak bir paydada birleşmiş gibiler. Ya devletin bu süreçte öğretmenlere evde kaldıkları süreçte destek sağlaması gerekiyor ya da bunu beceremiyorsa yüz yüze eğitime dönme sürecini hızlandırması gerekiyor... Ayrıca merdiven altı bir şekilde eğitime devam eden kurumların piyasadaki rekabeti mide bulandırıcı bir hale getirdiği de aşikar. Yineleyerek söylüyorum, bir an önce bu mide bulandırıcı sürecin bitmesi ve akla, mantığa uygun politikalarla eğitim sektöründeki mağduriyetin giderilmesi için çaba gösterilmeli, adımlar atılmalıdır.

ÖNCEKİ HABER

Stuttgart’ta kısa çalışma ödeneğiyle geçinemeyen emekçiler eylem yaptı

SONRAKİ HABER

Brezilya’da nüfusun sadece dörtte biri aşılanacak!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa