EMEP'ten asgari ücret açıklaması: İnsanca bir yaşam için birlikte harekete geçilmeli
Emek Partisi İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, İstanbul’daki tüm işçi ve emekçileri insanca çalışma koşulları ve insanca yaşanacak bir asgari ücret için mücadeleye çağırdı.
Fotoğraf: Evrensel
Emek Partisi (EMEP) İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, İstanbul’da çalışan tüm işçi ve emekçileri insanca çalışma koşulları ve insanca yaşanacak bir asgari ücret için işyerlerinde kendi birliklerini kurarak harekete geçmeye ve mücadele etmeye çağırdı.
Asgari Ücret Tespit Komisyonunun ikinci toplantısı öncesi yazılı açıklama yapan Sema Barbaros İstanbul’da milyonların açlık sınırının altında ücrete mahkum edildiğini, milyonlarca insanın işsiz olduğunu, milyonlarca kişinin de kayıt dışı ve güvencesiz çalışmak zorunda olduğunu söyledi. Asgari ücretin, açlık ve sefalet ücreti olmaktan çıkarılarak insanca yaşanacak bir seviyeye çekilmesi gerektiğini ifade eden Barbaros, “Bunun için öncelikle asgari ücretin belirlenmesinde işçiler söz sahibi olmalıdır. Çoğunluğunu patronlar ve sermayeye hizmette sınır tanımayan hükümet temsilcilerinin oluşturduğu Asgari Ücret Tespit Komisyonunun, yoksul emekçilerin halinden anlaması beklenemez” dedi.
"ASGARİ ÜCRET VERGİ DIŞI BIRAKILMALI"
Asgari ücretin vergiden muaf tutulmasını isteyen Barbaros, şunları ifade etti: “Türkiye’de tüm vergi gelirlerinin dörtte üçü işçi ve emekçilerden toplanmaktadır. Brüt asgari ücretin yüzde 33.4’ü (983 TL) dolaylı-dolaysız vergiler ile kesintilere gidiyor. Yani asgari ücretli bir işçi 365 günün 122 günü vergi ve kesintiler için çalışmaktadır. Bütçenin kaymağını yiyenler, hazineyi hortumlayanlar, teşviklere doymayanlar neredeyse vergi vermemektedir. Vergide adalet sağlanmalı; asgari ücretten vergi kesintilerine son verilmeli, tüm dolaylı vergiler kaldırılmalı, özel ve tüzel kişilerden artan oranlı gelir, miras ve servet vergisi alınmalıdır.”
"SALGIN KAYIPLARI DİKKATE ALINMALI"
Sermaye ve hükümetin işçi ve emekçilerin haklarını ve ücretlerini ‘en asgaride’ tutmak için el ele çalıştığına dikkat çeken Barbaros, “Patronlar kârlarından zarar etmesin diye işçiler ölümüne çalışmaya zorlanmaktadır. Pandemi koşulları işçilerin temel haklarını gasbetmenin fırsatına çevrilmiştir. Salgında ücretsiz izne çıkarılanlar 1168 TL gibi asgari ücretin yarısı düzeyinde bir gelirle yaşamaya mahkum edilmiştir. Kısa çalışma, patronların itiraz eden işçiyi cezalandırma aracına dönerken, esnek çalışma uygulamaları ile işçilerin birçok kazanılmış hakkı fiilen gasbedilmiştir. Tuzla tersanelerinde, Ambarlı Limanında, İMES organize sanayide, gıda fabrikalarında çalışan işçiler, sağlık çalışanları, kargo işçileri ‘Çalışırken ölmek istemiyoruz’ diye haykırırken, iktidar bu taleplere kulak tıkamaktadır” dedi. Ultra lüks yaşamlara sahip olanların ise pandemiyi gerekçe gösterip “Batarız, işsizlik yükselir, kayıt dışı artar” gibi tehditlerle asgari ücreti düşük tutmak istediğini vurgulayan Barbaros, 2021 asgari ücretinin, salgının yol açtığı gelir kaybı ve sağlık, eğitim, gıda, barınma, faturalarda artan giderler dikkate alınarak hesaplanmasını istedi.
"GÜCÜMÜZ BİRLİĞİMİZDİR!"
Cumhurbaşkanının ‘Gerekirse acı ilacı içeceğiz’ diyerek yaptığı ‘fedakarlık’ çağrısının gölgesinde, 4 Aralık’ta yapılan ilk toplantıda patron sendikası TİSK’in, kriz ve salgını göstererek tehditlerine başladığını ifade eden Barbaros, “Elbette yoksul emekçilerin eve ekmek götürebilme isteğine ‘Abartıyorsun’ yanıtı verenlerin insafa gelmesini beklemeyeceğiz. Az çok insanca yaşanabilir bir ücret bile ancak işçi ve emekçilerin mücadelesiyle söz konusu olabilir” dedi.
Barbaros, İstanbul’da yaşayan tüm işçi ve emekçilere şu çağrıyı yaptı: “Asgari ücretin sefalet ücreti olmasını engellemenin, vergide adaletin, iş cinayetlerini durdurmanın, pandemide ölümle burun buruna çalışmaya zorlanmamanın, işten atmalar ve ücretsiz izinlerin yasaklanmasının tek yolu vardır; bir araya gelmek ve mücadele etmek! İşçi ve emekçiler, sendikalarını asgari ücret konusunda etkin mücadeleye çağırmalı, insanca yaşayacak bir ücret ve çalışma koşulları için işyerlerinde kendi birliklerini kurmalı, harekete geçmelidir.”
MEGA KENTİN MEGA YOKSULLUĞU
Türkiye'deki ücretlilerin büyük kısmının çalıştığı İstanbul’un gerek ham madde gerek tekstil, metal, gıda, kimya, taşıma, sağlık sektörlerinde üretimin ana merkezi durumunda olduğunu, yaratılan bunca değere karşın 20 milyon nüfusuyla İstanbul’un yoksulluğun en ağır yaşandığı illerin başında geldiğini kaydetti. Barbaros, İstanbul’la ilgili şu verileri paylaştı:
- Türk-İş geçen ay 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırını 8 bin 85 TL, ‘açlık sınırını’ 2 bin 516 TL olarak açıkladı. Şu anki asgari ücret açlık sınırının bile altında.
- İstanbul’da sadece gıda ve barınma için ayda en az 4 bin 640 TL gerekli. Yani İstanbul’da bırakalım geçinmeyi aç ve açıkta kalmamak için bile iki asgari ücret yetmiyor.
- İstanbul’da 5 milyon 531 bin kayıtlı çalışan var. 2019 verilerine göre kayıt dışı çalışan işçilerin oranı yüzde 22.19; geniş tanımlı işsiz sayısı ise 1milyon 203 bin.
- Son 9 ayda İstanbul’da 333 bin kişi işsizlik ödeneğine başvurdu. Üstelik başvuranların tamamı işsizlik ödeneğinden yararlanamadı.
- İstanbul da hanelerin yüzde 44’ü ısınma sorunu yaşıyor; yüzde 16.6’sı soba kullanıyor.
- Son 1 yıl içerisinde konut giderleri yüzde 10; elektrik yüzde 5.75; doğal gaz yüzde 2.3, ulaşım ise yüzde 25 zamlandı.
- İstanbul’da 15-25 yaş arası 579 bin genç, ne eğitimde ne de istihdamda yer alıyor. Genç nüfusun dörtte biri işsiz.
- Kadınlarda ise işsizlik oranı yüzde 18.9. Araştırmalar kadınların asgari ücrete bile erişemediklerini ortaya koyuyor. Kadınların neredeyse yarısı asgari ücret ve daha düşük ücretlerle çalışıyor.
- Esenyurt, Bağcılar, Tuzla, Pendik gibi işçilerin yoğun yaşadığı ilçeler başta olmak üzere İstanbul’da ‘sosyal hayat’ iyice lüks haline geldi. Her 7 haneden 1’i İstanbul Büyükşehir Belediyesine yardım talebinde bulundu.
(İstanbul/EVRENSEL)