14 Aralık 2020 12:17

CHP Milletvekili Emecan: Yarattığınız kamu zararı yüce divanda soruşturulacak

CHP Milletvekili Emine Gülizar Emecan Meclis Genel Kurulu’nda 2021 yılı bütçesi üzerine konuştu, bütçenin şeffaflıktan ve hesap verilebilirlikten çok uzak olduğunu vurguladı.

Emine Gülizar Emecan | Fotoğraf: CHP

Paylaş

CHP İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan TBMM Genel Kurulu’nda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2021 yılı bütçesi üzerine konuştu.

Bütçenin şeffaflıktan ve hesap verilebilirlikten çok uzak olduğunu vurgulayan CHP İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan, “Karşımızda, saraya, saltanata daha fazla bütçe ayıran, bunun yanında esnafa krediyi ve borç ertelemeyi destek zanneden, çalışan işçisine günde 39 lirayı reva gören, bir de üstüne vatandaşa iban veren bir anlayış var” dedi.

"ARTIK BİR BORÇ DEVLETİYİZ"

CHP’li Emecan konuşmasına şöyle devam etti:

“2021 bütçesi pandemi gölgesinde görüşülen bir bütçedir. Ama iktidarın yanlış ülke yönetimi politikaları nedeniyle bütçe pandemi koşullarına çok daha önce girdi. Cumhurbaşkanlığı sisteminin, son 2 yılında milli gelirimiz 145 milyar dolar azaldı. Kişi başı milli gelirimiz 10 bin dolarlardan 8 bin 908 dolara düştü. Son 2 yılda devletin borcu 700 milyar tl artışla 1.8 katrilyon liraya, şirketlerin borçları 2.8 katrilyona, vatandaşların borçları ise 700 milyar liraya ulaştı. Yüzde 60’ın üzerine çıkan bir dış borçla artık bir borç devletiyiz. Gerçek işsiz sayısı 10 milyonu aştı. Son 2 yılda 2 milyondan fazla kişi işini kaybetti. İşsizlik alarm veriyor!”

"SON 16 YILDA ÖRTÜLÜ ÖDENEK 17,5 KAT ARTTI"

Konuşmasında iktidarın 16 yıl boyunca örtülü ödenek harcamasının 17,5 kat arttığını vurgulayan CHP’li Emecan, “Varlık fonu altında birçok kurum Sayıştay denetiminden kaçırıldı, özellikle KÖİ borçları gibi bazı harcamaları toplumdan gizlemek için bütçe sistemi ve bütçe sınıflandırması bu süreçte değiştirildi. Bütçe zamanında sunulmadı ve sahipsiz bırakıldı. Tüm bunlar iktidar tarafından parlamentonun ve aslında bizi buraya getiren milletin iradesinin hiçe sayıldığının göstergesidir” dedi.

"İHALELER HEP AYNI MÜTEAHHİTLERE GİDİYOR"

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın bir yatırım bakanlığı olduğunu ve ulaşım hizmetlerinin bir  ülkenin uygarlık ve gelişmişlik düzeyini belirleyici hizmetlerden olduğunu belirten CHP’li Emecan, “CHP asla sizlerin sürekli iddia ettiğiniz gibi bu anlamda yapılan ulaşım yatırımlarına karşı olmamıştır. Bizim itirazımız kullanılan yanlış yöntemlere ve bu yatırımların devleti zarara uğratılarak yapılmasınadır. Ulaştırma sektöründeki yatırım tercihlerinin; ülkenin gereksinimlerinden çok, iktidara yakın müteahhitlik firmaları ve yatırımcıların gereksinimlerine göre yapıldığını görüyoruz. Öyle bir sistem getirdiler ki kamunun ihtiyacı olmayan ne kadar “mega proje” varsa, otoyollar, tüneller köprüler, ihaleleri kamu ihale kanununun 21/b maddesiyle şeffaflıktan uzak, pazarlık usulüyle yapılıyor ve ödemeler kamunun yani vatandaşın cebinden, hep aynı 5-10 yandaş müteahhite gidiyor. Yöntem olarak kullanılan Kamu Özel İşbirliği de kamuya çok yüksek maliyetler yüklüyor ve kamuyu zarara uğratıyor.  Ülkemizde yapılan ve toplam yatırım tutarı 77,3 milyar dolar olan KÖİ projelerinin, 46,3 milyar doları ulaştırma sektöründe. Tek kuruş ödemiyoruz diyerek, büyük şovlarla, büyük açılışlarla yapılan projelerin altında devletin ve vatandaşın sırtına binen milyarlarca dolarlık yük var” dedi.

"MASKE BİLE DAĞITAMAYAN BİR İKTİDAR MİLYARLARCA DOLAR BORCA GİRİYOR"

CHP’li Emecan konuşmasına şöyle devam etti:

“2012 yılından bu yana 7 ulaştırma projesi için kullanılan 17,2 milyarlık dolarlık borç şirketlerin geri ödemesini yapamaması halinde Hazine tarafından üstlenilecektir. KÖİ projeleri, dolar ve Euro üzerinden trafik ve yolcu garantisi verilerek yapılıyor. Bu modelle yaptırılan köprü, otoyol ve havaalanı gibi alt yapı projeleri işletmeye alındıktan sonra yıllarca başlangıçta öngörülen, trafik ve yolcu sayılarına ulaşamıyor.  Devletin gelecek yıllara yönelik olarak ne kadar bir yükümlülük altına girdiği, tam olarak bilinmemekle birlikte, verilen gelir garantisi 37 milyar dolar (Yaklaşık 290 milyar lira) olarak hesaplanmaktadır. Buna bir de döviz kurunun yüzde 5 artması halinde gelen 35 milyar TL’lik ek yükü ekleyin. Tüm bu milyarlarca dolar da bütçe açığını büyüteceği için, dolaylı olarak bu açıklar da Hazine borçlanmasıyla finanse edilecektir.

Vatandaşına ücretsiz maske bile dağıtamayan bir iktidarın vatandaşını böylesine büyük bir borç yükü altına sokması hangi yatırım anlayışına hangi vicdana sığar? Anlaşılır gibi değil!

Türkiye sizin çiftliğiniz değil. Türkiye sizin eşinizin, arkadaşınızın, akrabanızın şirketlerini zengin etme, yandaşa kaynak aktarma aracı da değil.  Bunların hesabını yakın bir gelecekte bu millet size soracak. Uğranılan kamu zararı ileride yüce divan soruşturmalarına konu olacaktır.”

"KANAL İSTANBUL BİR KÖTÜLÜK PROJESİDİR"

Kanal İstanbul’un bu ülke için büyük bir kötülük projesi olduğunu vurgulayan CHP’li Emecan şunları söyledi:

“Tarihte Osmanlı da dahil birçok imparatorluk ve krallığın yöneticilerinin gerileme dönemlerinde büyük eserler bırakma davranışına girdiklerini görürüz. Türkiye’ de de yaşanan maalesef bu. Bir ulaşım projesi değil bir emlak ve rant projesi olan Kanal İstanbul aynı zamanda tek adamın giderayak gerçekleştirmek istediği bir prestij projesidir.  Roma’yı yakan Neron’un yaptığı gibi bir kötülük projesidir. Cumhurbaşkanını bu sevdadan vazgeçirin, bu ülkeye bu kötülüğü yapmasına engel olun.”

"EĞİTİM YATIRIMLARINA AYRILAN PAY YÜZDE 17,18’DEN 4,65’E GERİLEDİ"

Milli Eğitim Bakanlığı’nın her Bakan değişiminde yapboz tahtasına döndüğünün altını çizen CHP’li Emecan, konuşmasına şöyle devam etti:

“İktidar için eğitim sistemi bir deney alanı, çocuklar da adeta denek haline gelmişlerdir. MEB bütçesi de sürekli gerilemiştir. AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17,18 iken bu oran şu an yüzde 4,65’e gerilemiştir. Ulaşımın aksine eğitimde yatırıma ayrılan pay düzenli olarak düşme eğilimindedir.

Ülkemizde yıllar içerisinde eğitimde fırsat eşitsizlikleri giderek arttı, eğitimin kalitesi düştü, çocukları geleceğe taşıyacak teknoloji odaklı bilimsel eğitim, yerini Cumhurbaşkanı’nın dindar nesil yetiştirme hayalleri ile ideolojik eğitime bıraktı. Siz değerler eğitimi, daha çok imam hatip okulu derken çocuklar nitelikli eğitimden, gençler dinden, toplum da ahlaki değerlerden daha da uzaklaştı.

"AKP İKTİDARA GELDİĞİNDEN BU YANA 17 BİN KÖY OKULUNU KAPATTI"

Eğitim bütçesinin samimi olmadığını ve eğitimde fırsat eşitsizliğinin her geçen gün arttığını belirten CHP’li Emecan konuşmasını şöyle sürdürdü:

“En zengin yüzde 20’lik dilim ile en yoksul %20’lik dilimde bulunan ailelerin eğitime ayırdıkları paylar arasında TÜİK verilerine göre 20,5 kat fark oluşmuş. Çünkü yoksul aileler gıda ve barınma gibi ihtiyaçlara daha fazla pay ayırmak zorunda kalıyorlar.

4+4+4 eğitim sistemi geldiğinden bu yana okullaşma oranı düşmüştür. İlköğretimde 600 bine yakın çocuk okul dışında kalmıştır. Yine bu sistem geldikten sonra özel okulda okuyan öğrenci sayısı yüzde 174 artmıştır.  Eşitsizlik daha da artmıştır.

İktidarın bir taşımalı eğitim sevdası var, AKP iktidara geldiğinden bugüne tam 17 bin köy okulunu kapattı. Bugün eğitim için toplam 1 milyon 218 bin 581 öğrenci taşınmaktadır.  Eğitimde fırsat eşitsizliği yaratan ve Öğrenciler için tam bir eziyet olan bu uygulama, 21. yüzyıl Türkiye’si için de utanç verici bir tablodur. Bu uygulama özellikle yoksul aile çocuklarının denetlenmeyen vakıf, dernek, cemaat ve tarikat yurtlarına ve okullarına teslim edilmelerine neden olmuştur. Aladağ’da tarikat yurdunda yanarak ölen küçücük kız çocuklarımızı unutmadık. Covid-19 Salgını Sürecinde de Eğitimde fırsat eşitsizliklerinin artığını görüyoruz. Uzaktan eğitim projesinde 3 milyon 37 bin öğrencinin internet, 759 bin 493 öğrencinin televizyon ihtiyacı karşılanmamıştır.”

ÖNCEKİ HABER

Belçika'da 2020, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra en fazla ölüm kaydedilen yıl oldu

SONRAKİ HABER

"Çarklar dönmeye devam etsin diye işçiler kaderlerine terk edildi"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa