CHP Milletvekili Utku Çakırözer: Göçmen emekçiler mağdur edilmesin
“Otomatik Bilgi Paylaşımı Anlaşması” nedeniyle göçmenlerin Türkiye’deki banka hesap bilgileri 31 Aralık’ta 54 ülkeyle paylaşılacak. Çakırözer, anlaşmanın ertelenmesi çağrısı yaptı.
Fotoğraf: Pixabay
Eylem NAZLIER
İstanbul
Yıllarca alın teriyle çalışmış, ilerisi için dişinden tırnağından artırarak birikim yapmış göçmen emekçilerin Türkiye’deki banka hesap bilgileri 31 Aralık’ta, aralarında İngiltere, İsveç, Danimarka, Finlandiya’nın olduğu 54 ülkeyle paylaşılmaya başlanacak. Otomatik bilgi paylaşımı anlaşması nedeniyle milyonlarca Türkiyeli göçmenin çalıştıkları ülkelerin vergi idareleriyle karşı karşıya kalmasına sayılı günler kaldı. Bu anlaşmadan en çok da sosyal yardım alan göçmenler etkilenecek. Çünkü, örneğin Danimarka’da sosyal yardım veya çocuk yardımı alan bir kişinin Türkiye’deki banka hesabı Danimarka vergi idaresine otomatik olarak bildirilecek. Danimarka vergi idaresi de bu kişiye, “Bu parayı nereden buldun?” diye soracak, yaptığı yardımları geriye dönük faiziyle isteyebilecek. Bu sıkıntıları yaşayacak binlerce Türkiyeli göçmen, bu salgın döneminde uçağa atlayıp Türkiye’ye gelip hesabını kapatıyor ya da birine devrediyor. Dahası, “İşinizi hallederim” diyen simsarlara binlerce avro kaptırıyor.
Otomatik Bilgi Paylaşımı Anlaşması’ndan dolayı endişeli olan göçmenlerin sorunlarını Meclise taşıyan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, hükümetin vatandaşları bilgilendirmediğini, vatandaşı kendi derdiyle baş başa bıraktığını söyledi. “Maliye, Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanına yurt dışında yaşayan 6.5 milyon vatandaşımız adına sesleniyorum” diyen Çakırözer, “Bu anlaşmadan kaçalım demiyoruz ama vatandaşlarımız bilgilenene kadar bu anlaşmanın uygulanmasının ertelenmesini istiyoruz” dedi. Çakırözer’in konuya dair Evrensel'e verdiği yanıtlar şöyle:
Nedir “Otomatik Paylaşım”?
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütünün (OECD) başını çektiği ülkeler vergi kaçakçılığını, kara para trafiğini, uyuşturucu ya da terörün finansmanını, yani yasa dışı finansman modellerini ortadan kaldırmak için kasım 2011’de ‘Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi’ imzaladı. 136 ülkenin taraf olduğu sistemi şu anda 107 ülke kullanıyor. Türkiye’nin de imzaladığı bu anlaşma TBMM tarafından kabul edilerek, 20 Mayıs 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı. 2019’da da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla yürürlüğe girdi.
İşin özü şu: Bir ülkede yaşayan insanların yurt dışında herhangi bir ülkedeki hesapları yaşadıkları ülkeye -burada ikamet önemli-, hangi ülkenin kanunlarına tabiyseler o ülkeye bildirilecek. Örneğin siz Almanya’da yaşıyorsanız, Türkiye’de ya da başka ülkelerde hesabınız varsa o hesap bilgileriniz Alman maliyesine, Türkiye maliyesi tarafından bildirilecek. Ya da ben Türkiye’de yaşıyorum ama hesaplarım Fransa’da, Hollanda’da. Onlar da Türkiye’ye bildirilecek.
Bu anlaşma göçmen işçileri neden ilgilendirsin ki? Kara para aklanması ya da vergi kaçakçılığıyla göçmen emekçilerin ne ilgisi var?
Özünde iyi bir anlaşma; ülkelerin şeffaflığı, hesap verebilirliği, vergi kaçakçılığının ve kara paranın engellenmesi gibi hedefleri var. Bildiğim kadarıyla Türkiye kadar yurt dışında vatandaşı olan çok az sayıda ülke var. Belki de hiç yok. 6.5 milyon Türk’ten bahsediyoruz. Özellikle Almanya’da. Yurt dışında bu kadar çok insanı olan bir ülke yönetiminin anlaşma konusunda vatandaşlarını bilgilendirmesi gerekirdi. Ama bugüne kadar bunlar yapılmadığı için şimdi bu anlaşma bir anda yürürlüğe girdiğinde bu insanlar doğal olarak bulundukları ülkenin maliyeleri ile yüz yüze kalacaklar. Almanya’daki vergi dairesi çağıracak “Gel bakalım Ayşe teyze, sen benden sosyal yardım, işsizlik parası almışsın, çocuk yardımı almışsın” diyecek. Ya da “Sen buradaki çalışmalarına yönelik bildirimlerde bulunmuşsun ama Türkiye’deki hesaplarını bildirmemişsin, bak çıktı ortaya. Sana ben ceza kesiyorum, yardımını kesiyorum, sana ben geriye dönük vergi soruşturması başlatıyorum” diyebilir. O yüzden hükümet, bilgilendirme yapmadan, bu anlaşmayı yürürlüğe koyarak vatandaşlarını büyük bir riske attı. Mesela bu yıl başında 54 ülkeye bilgi verecek Türkiye. Bunların arasında İngiltere, Danimarka, İsveç, Finlandiya, Rusya, Kanada var. Bu ülkelerde yaşayan çok sayıda Türk var. 54 ülkeye bilgi verecek ama bu ülkede yaşayan vatandaşlarının hiçbiri bilmiyor. O yüzden panik, o yüzden bu kadar kaygı var. İkinci olarak Almanya, Hollanda, Fransa, Belçika, Avusturya’ya bu yıl bilgi vermiyoruz dediler. Ne zaman vereceklerse onu söylemeleri gerekiyor. Ama açıklanmıyor. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız konsoloslukları arıyorlar. Hiçbir bilgi verilmiyor.Vatandaşlar ne yapacağını bilmiyor.
"6. MADDEYİ İŞLETİRLERSE, ERTELEYEBİLİRLER"
Bilgi sahibi olmadığı için paniğe kapılanlar, “Ben seni korurum, verileri verdirmem” diyerek bu durumu kullanan kişilere paralarını kaptırdı ve bunlar azımsanmayacak sayıda…
Bunun çaresi dolandırıcılar değil. Konsoloslukların, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresinin bilgilendirme yapması lazım. Şu ana kadar hiçbir şey yapılmamış. Ve şimdi yumurta kapıya dayanınca, vatandaş panik yapınca da “Ne yapsak” diye düşünüyorlar. Kimse bilgi vermiyor vatandaşa. Şu anda milyonlarca Türk korumasız bir şekilde vergi idareleriyle karşı karşıya kalacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzaladığı uygulama anlaşmasının 6. maddesine göre, anlaşmanın uygulanmasında zorlukla karşılaşılması halinde her ülkenin istişare isteme hakkı var. Örneğin Almanya ile konuşacaksınız ya da Fransa ile. Denecek ki, “Ben bilgileri şimdi veremem, üç yıl sonra vereyim” ya da “Sen hemen ver ben de hemen vereyim” bu sürecin işletilmesi lazım. Her ülkeyle bu erteleme süreçlerinin işletilmesi lazım. Neden ertelenmesi lazım çünkü vatandaşın bilgisi yok. Vatandaş hazır değil.
EN AZ BİR YIL ERTELENEBİLİR
Hükümet ne yapabilir?
Yapılması gerekenlerin şöyle sıralanması gerektiğini düşünüyorum:
1- Öncelikle bu yıl sonunda bilgi verecek olan 54 ülke için korona salgını gerekçe gösterilerek en azından bir yıl ertelenmesi lazım.
2- Bu yıl ertelenen ve gelecek yıl da erteleneceği söylenen, en fazla Türk’ün yaşadığı beş ülkeye dair (Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Avusturya) kademeli geçişin bir yıl ertelenmesi yeterli değil. Vatandaşlar bilgi sahibi olana kadar üç yıllık ya da beş yıllık bir erteleme istenmesi lazım. Genel ilke, kademeli geçiş olmalı. Az sayıda vatandaşımızın yaşadığı ülkelere hemen verelim ya da bu yıl verelim. Biraz daha çok vatandaşımızın yaşadığı ülkelere üç yıl sonra verelim. Çok fazla vatandaşımızın yaşadığı ülkelere 5 yıl sonra verelim gibi. Bunun diyaloğunun ülkelerle kurulması lazım.
3- Yurt dışında konsolosluklar, sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler aracılığı ile bilgilendirme kampanyası yapılmalı. 31 Aralık’tan önce bu yıl ne olacağına dair de “Ertelettik, erteletmedik” gibi bu basit bilginin verilmesi lazım. Sonra, vatandaş bulunduğu ülkede ne yapması lazım, geri bildirim yaparken ve hesabına ilişkin Türkiye’de ne yapması lazım bunlar konusunda bilgilendirilmesi gerekli.
DANİMARKA’DAKİNİN BİLGİSİ VERİLECEK ALMANYA’DAKİNİN BİLGİSİ VERİLMEYECEK
Otomatik bilgi paylaşımı anlaşmasıyla vatandaşların yaşadıkları ülkenin vergi idaresiyle karşı karşıya kalacağını söyleyen Utku Çakırözer, “Oysa, bu soruların yanıtını T.C.’nin veriyor olması lazım. Yurt dışından konsoloslukları arayan vatandaşlarımız bu sorulara yanıt alamıyor. Bir de şöyle bir durum var: Siz Danimarka’da yaşıyorsunuz diye sizin bilginiz 31 Aralık’ta verilecek ama ben Almanya’da yaşıyorum diye benim bilgim verilmeyecek. Bu büyük bir eşitsizlik ve ayrımcılık. Binlerce insan çaresiz.” dedi.