15 Aralık 2020 09:41
Son Güncellenme Tarihi: 15 Aralık 2020 20:23

Emek Partisi insanca yaşanacak asgari ücret için pek çok ilde mücadele çağrısı yaptı

Emek Partisi (EMEP) illerde düzenlediği basın açıklamaları ile insanca yaşanacak asgari ücret için işçilere ve sendikalara mücadele çağrısı yaptı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Emek Partisi (EMEP) illerde düzenlediği basın açıklamaları ile insanca yaşanacak asgari ücret için işçilere ve sendikalara birlik olma ve mücadele etme çağrısı yaptı.

Adana'da Emek Partisi üyeleri bugün ikincisi gerçekleştirilecek Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısı öncesi yaptıkları açıklamada işçileri, emekçileri, işçi sendikalarını, fabrikalarda, atölyelerde, hastanelerde, işyerlerinde birlik olmaya çağırdı, “Asgari değil insan onuruna yakışır bir ücret için birleşelim” dedi. Atatürk Parkı'nda yapılan açıklamada konuşan EMEP Adana İl Başkanı Sevil Aracı, asgari ücretin insanca yaşanacak bir seviyeye çıkarılmasını ve vergiden muaf tutulmasını istedi.

“HÜKÜMET ZENGİNE DESTEK OLUYOR, İNSANLAR GEÇİM SIKINTISINDAN İNTİHAR EDİYOR”

Asgari ücret belirleme çalışmalarının devam ettiği bu süreçte Samsun’da bir yurttaşın eline “iş ve aş” yazıp intihar etmesini hatırlatan Aracı, “Daha önce de geçim sıkıntıları nedeni ile canına kıyan vatandaşlarımız olmuştu. İnsanlar geçim sıkıntıları nedeni ile intihara dahi başvuracak duruma gelmişken, Hükümet yoksula değil, zengine destek olmaya devam ediyor. Bu süreçte 425 milyon borcu silinen Cengiz Holdingin sahibi Mehmet Cengiz, 47 milyon dolara özel jet aldı. Buna karşın işçilerin, emekçilerin yaşama koşulları günden güne zorlaşıyor. Son altı ay içinde bebeği olan bir işçinin masrafları %61, mutfak masrafları yüzde 47 arttı. 2020 yılında elektriğe yüzde 35 zam geldi. Hali hazırda açlık sınırı 2 bin 447 TL. iken mevcut asgari ücret 2.324 TL” dedi.

“ASGARİ ÜCRET MİLYONLARIN TOPLU SÖZLEŞMESİDİR”

Türkiye’de 20 milyon çalışanın 8 milyon kadarı, yani yüzde 40’ının asgari ücret aldığını ifade eden Aracı, asgari ücret seviyesindeki artışın, tüm ücret artışlarını da etkilediği göz önüne alındığında asgari ücretin Türkiye’nin en büyük toplu iş sözleşmesi olduğunu söyledi. Aracı, bin 168 TL ödenekle zorunlu ücretsiz izne çıkarılan veya kısa çalışma ödeneğinden faydalandırılan 2 milyon kadar işçinin Covid bahaneesi ile asgari ücretin yarısı kadar bir gelirle yaşamaya zorlandığına da dikkat çekti.

“Zam oranını asgari ücret tespit komisyonundaki 15 kişi mi, yoksa milyonlarca çalışan mı belirleyecek? Önemli olan budur” diyen Aracı,  

“Emek Partisi olarak işçileri, emekçileri, işçi sendikalarını, fabrikalarda,  atölyelerde, hastanelerde, işyerlerinde birlik olmaya, Asgari Ücret Tespit Komisyonunda olan işçi sendikasını, patronları ve hükümeti insanca yaşanacak bir ücret belirlenmesi için zorlamaya çağırıyoruz. Haydi hep birlikte, birliğimizden gelen gücümüzü ortaya çıkaralım” şeklinde konuştu. (Adana/EVRENSEL)


"ANTEP’TE İŞSİZLİK, YOKSULLUK VE SÖMÜRÜ ARTIYOR"

Emek Partisi Antep İl Örgütü de parti il binasında yapılan açıklamada mücadele çağrısında bulundu.

EMEP Antep İl Başkanı Halil Sayın, asgari ücretin sefalet ücreti olmasını engellemek, vergide adaleti sağlayabilmek, iş cinayetlerini durdurabilmek, salgında ölümle burun buruna çalışmaya zorlanmanın önüne geçebilmek, zorunlu pazar mesailerini ortadan kaldırabilmek, işten atmalar ve ücretsiz izinlerin yasaklanmasını sağlayabilmek için işçileri bir araya gelmeye ve mücadeleye çağırdı.

Antep’te son bir yılda banka kredisini ödeyemediği, geçinemediği veya işsiz kaldığı için intihar girişiminde bulunan, intihar eden yurttaşların olduğunu belirten Sayın, “Özellikle işçilerin, emekçilerin yoğun yaşadığı Düztepe, Perilikaya, Cinderesi, Çıksorut gibi birçok mahallede dağıtılan cüzi miktarda sosyal yardımı alabilmek için PTT önlerinde oluşan kuyruklar her geçen gün biraz daha uzamaktadır” diyerek artan yoksulluğa dikkat çekti. Bu yılın Kasım ayında, 2019 yılı Kasım ayına göre ihracatta yüzde 8,1’lik bir artış olduğuna dikkat çeken Sayın, “Antepli patronlar ihracat rekorları kırarken; bazı fabrikalarda işçilerin ikramiye hakları gasp edilmiş, erzak yardımları kaldırılmıştır. Sadece pandemi sürecinde yüzlerce işçi ücretsiz izne çıkarılmış, günlük 39 lirayla yaşamaya, ailesini geçindirmeye mecbur bırakılmıştır. Ücretsiz izne çıkarılmayan işçiler ise işsizlik korkusuyla kendilerinin ve ailelerinin hayatı pahasına ağır çalışma koşullarında düşük ücret ve ağır çalışma koşullarında çalışmak zorunda bırakılmış, yasal olmamasına rağmen tek tatil günü olan Pazar günlerinde de zorunlu mesai şartı ile karşı karşıya kalmıştır. Üstelik hafta içi 8 saat olan çalışma saati Pazar günleri 12 saate kadar uzatılmış, bazı fabrikalarda bu mesai ücretleri hiç ödenmemiş, bazılarında ise eksik ödenmiştir” dedi.

“ANTEPLİ PATRONLARIN ARADIĞI İŞÇİ DEĞİL TABİRİ CAİZSE KÖLEDİR”

Geçtiğimiz günlerde Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’e patronların söylediği “işçi bulamıyoruz” sözlerinin gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Sayın, “aksine yukarıda belirttiğimiz koşulları kabul etmeyen, yani patronların dayattığı ağır çalışma koşullarına karşı çıkan yüzlerce işçi haklarından mahrum edilerek işten atılmış, işsiz kalmıştır. Dolayısıyla Antepli patronların aradığı işçi değil tabiri caizse köledir” ifadelerini kullandı.

“ASGARİ ÜCRET VERGİDEN MUAF, İNSANCA YAŞANACAK BİR ÜCRET OLMALIDIR”

Bu tablonun Gaziantep’te binlerce insanın açlık sınırının altında ücrete mahkûm, binlerce insanın işsiz, binlerce işçinin de kayıt dışı çalıştığını belirten Sayın, “Yoksulluk, işsizlik, güvencesizlik kader değildir! Asgari ücret, açlık ve sefalet ücreti olmaktan çıkarılmalı, insanca yaşanacak bir seviyeye çekilmelidir. Milyonlarca işçi ve emekçinin talebi budur! Bunun için öncelikle asgari ücretin belirlenmesinde işçiler söz sahibi olmalıdır. Çoğunluğunu patronlar ve sermayeye hizmette sınır tanımayan hükümet temsilcilerinin oluşturduğu Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun, yoksul emekçilerin halinden anlaması beklenemez! İkincisi asgari ücret vergiden muaf tutulmalıdır. Türkiye’de tüm vergi gelirlerinin dörtte üçü işçi ve emekçilerden toplanmaktadır. Brüt asgari ücretin yüzde 33,4’ü (983 TL) dolaylı-dolaysız vergiler ile kesintilere gidiyor. Yani asgari ücretli bir işçi 365 günün 122 günü vergi ve kesintiler için çalışmaktadır. Bütçenin kaymağını yiyenler, hazineyi hortumlayanlar, teşviklere doymayanlar neredeyse vergi vermemektedir. Vergide adalet sağlanmalı; asgari ücretten vergi kesintilerine son verilmeli, tüm dolaylı vergiler kaldırılmalı, özel ve tüzel kişilerden artan oranlı gelir, miras ve servet vergisi alınmalıdır” dedi.

Antepli işçi ve emekçilere çağrı yapan Sayın şu ifadeleri kullandı: “Gaziantep’te yaşayan tüm işçi ve emekçilere çağrımızdır: Asgari ücretin sefalet ücreti olmasını engellemenin, vergide adaletin, iş cinayetlerini durdurmanın, pandemide ölümle burun buruna çalışmaya zorlanmamanın, zorunlu Pazar mesailerini ortadan kaldırabilmenin, işten atmalar ve ücretsiz izinlerin yasaklanmasının tek yolu vardır; bir araya gelmek ve mücadele etmek! İşçi ve emekçiler, insanca yaşayacak bir ücret ve çalışma koşulları için işyerlerinde kendi birliklerini kurmalı, harekete geçmelidir.” (Antep/EVRENSEL)


“İŞSİZLİĞİN EN FAZLA OLDUĞU VE EMEKÇİLER İÇİN EN PAHALI KENT İZMİR”

Emek Partisi İzmir İl Örgütü, 50 bin işçinin asgari ücretle ve büyük oranda örgütsüz olarak çalıştığı Çiğli Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı. “Asgari değil insanca yaşanacak, vergiden muaf asgari ücret” diyen EMEP İzmir İl Örgütü tüm işçilere mücadele çağrısı yaptı. “Patronlara değil işçilere bütçe”, “Sefalet ücreti istemiyoruz”, “İş, ekmek, özgürlük”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek” sloganlarının atıldığı açıklamada basın metnini EMEP İzmir İl Başkanı Emine Uyar okudu.

İzmir’de tekstil, metal, petro-kimya, gıda, otomotiv, baskı ambalaj, liman, depo, kargo, ticaret, tarım ve inşaat gibi sektörlerde çalışan milyonlarca işçi ve emekçinin yarattıkları bunca değere ve zenginliğe karşın açlık ve yoklukla boğulmakta olduğunu ifade eden Uyar, “İzmir işsizlik oranında Türkiye ortalamasının yüzde 5,6 üstünde. İzmir’de çalışanların yüzde 30,13’ü sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı değil. Nisan 2020 dönemi açlık ve yoksulluk sınırı verilerine göre İzmir’de açlık sınırı 2 bin 655 TL olarak belirlendi. İstanbul’da 2 bin 576 TL, Ankara’da ise açlık sınırı 2 bin 349 TL olarak tespit edildi. Görüldüğü gibi en pahalı kent İzmir olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu. İzmir’de işçi ve emekçilerin haklarına yönelik saldırıların da artarak devam ettiğini söyleyen Uyar, esnek çalışmaya karşı eylem yaparak haklarını kazanan TÜPRAŞ işçilerinin mücadelesini örnek gösterdi.

“ASGARİ ÜCRETTEN VERGİ ALINMAMALIDIR”

"Türkiye’de tüm vergi gelirlerinin dörtte üçü işçi ve emekçilerden toplanmaktadır. Brüt asgari ücretin yüzde 33,4’ü (983 TL) dolaylı-dolaysız vergiler ile kesintilere gidiyor. Yani asgari ücretli bir işçi 365 günün 122 günü vergi ve kesintiler için çalışmaktadır” diyen Uyar, asgari ücretten vergi alınmamasını talep etti.

“SALGIN KAYIPLARI DİKKATE ALINMALIDIR”

“Çiğli Organize Sanayide, Gaziemir Serbest Bölgede, Torbalı, Pınarbaşı’nda, Kemalpaşa Sanayi Bölgesinde, Bakırçay’da Demir-Çelik petrokimya fabrikalarında, hastanelerde sağlık çalışanları, kargo işçileri ‘Çalışırken ölmek istemiyoruz’ diye haykırırken, iktidar bu taleplere kulak tıkamaktadır” diye konuşan Uyar, 2021 asgari ücretinin salgının yol açtığı gelir kaybı dikkate alınarak hesaplanması gerektiğini söyledi. Asgari ücrete ve hak gasplarına karşı ortak mücadele çağrısı yapan Uyar, “Asgari ücretin sefalet ücreti olmasını engellemenin, vergide adaletin, iş cinayetlerini durdurmanın, pandemide ölümle burun buruna zorbalıkla çalışmaya zorlanmamanın, işten atmalar ve ücretsiz izinlerin yasaklanmasının tek yolu vardır; bir araya gelmek ve mücadele etmek” dedi. (İzmir/EVRENSEL)


MERSİN | YURTTAŞA ASGARİ ÜCRETİN BİLE ALTINDA YAŞAM DAYATILIYOR

EMEP Mersin İl Örgütünün açıklamasında da İl Başkanı Yusuf Kaya, elektrikten suya, sebzeden meyveye her şeyin fiyatının katlandığını belirterek yurttaşlara asgari ücretin bile altında yaşamın dayatıldığını söyledi.

İl Başkanı Kaya, Mersin Serbest Bölgedeki pek çok iş yerinde Kovid-19 vakalarına rağmen işçilerin canları pahasına çalıştırıldığını vurguladı.

Kaya, "İşçi ve emekçilere 'acı reçeteyi ödemeye hazır olun' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan patronlara teşvik üzerine teşvik veriyor. Bu da yetmezmiş gibi bir yandan yandaş şirketlerin vergi borcunu silerken diğer yandan da 156 ülkeye yardım etmekle övünüyor. Bu düzen değişmeli. Sendikalı işçilerin de asgari ücret mücadelesine omuz vermesi gerek. Fabrikalarda, işyerlerinde, mahallelerde bize reva görülen bu ‘acı reçeteyi’ ödememek için sesimizi yükseltelim” ifadelerini kullandıç. (Mersin/EVRENSEL)


DERSİM | ASGARİ ÜCRETTEN DEĞİL SERVETTEN VERGİ

Emek Partisi Dersim İl Örgütünün basın açıklamasında konuşan İl Başkanı Ergin Tekin, “Milyonlarca çalışanın gözü bu görüşmelerde! Peki, çoğunluğunu patronlar ve onların hükümetinin temsilcilerinin oluşturduğu bu komisyon işçinin, emekçinin, esnafın halinden anlar mı? Tabi ki anlamaz!” dedi. Tekin, talepleri kazanmanın tek yolunun örgütlü mücadeleden geçtiğinin altını çizerek “Tüm işçi ve emekçiler insanca çalışma koşulları ve insanca yaşanacak bir asgari ücret için mücadele birliklerini oluşturmalıdır.” dedi.

Verilen ücret zamlarının ekonomik kriz koşullarında artan hayat pahalılığı yüzünden eriyip gittiğini belirten Tekin “İşçiler bir de vergi kesintileriyle aldıkları ücret ile ay sonunu getiremiyor! Asgari ücretten vergi alınmasın, servetten vergi alınsın seslerine kulak tıkanıyor patronların milyarca liralık vergi borçları siliniyor. Salgında bile AKP, hazineden patronlara oluk oluk para akıttı. Yetmemiş olacak ki tüm işverenlere en az yüzde 50 vergi indirimi, gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, sigorta pirimi yardımı yapıldı. Ülkede para var, ama mesele bu paranın hükümet tarafından kime harcandığıdır… Öyle öldük, bittik diyen, işçileri ücretsiz izne çıkaranlar kâr rekorları kırıyor. Misal işçileri virüslü halde çalıştıran Dardanel patronu yüzde 9000 kâr edebiliyor.” diye belirtti.  

NÜFUSUN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU AÇLIKLA BOĞUŞUYOR

Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un ‘Yoksulluk, özellikle aşırı yoksulluk uluslararası dokümanlarda da ifade edildiği gibi artık Türkiye için bir sorun olmaktan çıktı’ söylemini hatırlatan Tekin “Milyonlarca insan aç kalmamak için açlık sınırı altında ücretle çalışmak zorunda kalıyor. Türkiye nüfusunun büyük çoğunluğunun açlıkla boğuştuğu ve ekonomik krizin pandemi süreciyle birlikte işsizlik ve yoksulluğu katmerleştirdiği bu süreçte, yoksulluk kalmamıştır deniliyorsa, bakanın ucuz ekmek kuyruklarının ne kadar uzadığından ve % 14’e varan resmi işsizlik rakamından bi’ haber olduğunu söylemek abartı olmaz.” dedi.

BİRLİK MÜCADELE VE DAYANIŞMAYI BÜYÜTMENİN TAM ZAMANIDIR

Talepleri kazanmanın tek yolunun örgütlü mücadeleden geçtiğinin altını çizen Tekin insanca yaşam için çağrıda bulunarak şu talepleri sıraladı:

• İşten atmalar gerçekten yasaklanmalı ve ücretsiz izinler durdurulmalıdır. Tüm emekçilere, iş güvencesi sağlanmalıdır.
• Asgari ücret, insanca yaşanacak bir düzeyde olmalı, asgari ücret vergi dışı bırakılmalıdır!
• Artan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında eriyen tüm ücretler iyileştirilmeli ve maaşlara ek zam yapılmalıdır.
• Temel tüketim maddelerine yapılan zamlar geri alınmalı ve fiyatlar dondurulmalıdır.
• Ağırlaşan ve kötüleşen çalışma koşulları nedeniyle her geçen gün hızla artan iş cinayetlerine ve iş kazalarına karşı, işçi sağlığı iş güvenliği için gerekli tedbirler alınmalıdır.
• Herhangi bir gelir ve ücret kaybına izin verilmeden çalışma saatleri düşürülmelidir.
• Vergi tabana değil tavana yayılmalı ve az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır.
• “Yap işlet devret” modeliyle yaptırılan ve kamudan sürekli patronlara kaynak aktarılan sözleşmeler iptal edilmeli ve Varlık Fonu lağvedilmelidir. (Dersim/EVRENSEL)


ELAZIĞ | "YARATTIKLARI BUNCA ZENGİNLİĞE KARŞIN EMEKÇİLER AÇLIKLA BOĞUŞMAKTA"

Elâzığ Emek Partisi İl Başkanı Murat Zülfikar, “Acı reçete değil vergiden muaf, insanca yaşanabilecek asgari ücret" başlığı altında basın açıklaması yaptı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 4 Aralık’ta ilk toplantısını yaptığını belirten Zülfikar, “Cumhurbaşkanı’nın 'Gerekirse acı ilacı içeceğiz' diyerek yaptığı 'fedakârlık' çağrısının gölgesinde, 4 Aralık’ta ilk toplantı yapıldı. Nitekim daha ilk toplantıda patron sendikası TİSK, kriz ve salgın sopasını göstererek tehditlerine başladı. Oysa Avrupa’nın neredeyse en düşük asgari ücreti Türkiye’de ve salgın günlerinde alım gücü daha da düştü” dedi.

İşçi ve emekçilerin haklarına yönelik saldırıların arttığını söyleyen Zülfikar, "İşsizlik ve yoksulluk çığ gibi büyüyor, hayat pahalılığı katlanıyor. Yoksulluğun ağır yaşandığı iller arasında yer alan Elâzığ, Türkiye’deki başta tekstil ve gıda olmak üzere birçok sektörde üretimin hızla geliştiği illerden biri durumunda. Yarattıkları bunca değere ve zenginliğe karşın Elazığ’da yaşayan on binlerce işçi ve emekçi ise açlık ve yoklukla boğuşmakta” diye ekledi. (Elazığ/EVRENSEL)


KAYSERİ | VERGİDEN MUAF, İNSANCA YAŞANACAK ASGARİ ÜCRET!

Emek Partisi Kayseri İl Örgütü, “Vergiden muaf, insanca yaşanacak asgari ücret” talebiyle Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamaya Emek Partisi üyelerinin yanı sıra DİSK Kayseri Bölge Temsilcisi Cumali Sağlam, Eğitim Sen Kayseri Şube Başkanı Uğur Sedat Ünsal ve yöneticileri, Sol Parti Kayseri Temsilcisi Selami Bilgili, Tüm Bel Sen Kayseri Temsilcisi İbrahim Çelik, Eğit Der Kayseri Şube Başkanı Abidin Beyazıt destek verdi. Tüm Emekli Sen Kayseri Temsiliği açıklamaya pankartıyla katılım sağladı. “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “emekçiye değil, sermayeye vergi” sloganları atıldı.  

“AÇLIK SINIRI ALTINDA ÜCRET İSTEMİYORUZ”

Açıklamayı okuyan EMEP Kayseri İl Başkanı Ahmet Akarsu, “İçinde bulunduğumuz salgın ve kriz döneminde işçilerin ve emekçilerin yaşadığı onca sıkıntı karşısında belirlenecek ücretin önemi büyüktür. Asgari ücrete gerçek enflasyon oranı doğrultusunda vergiden muaf, insanca yaşanacak bir ücret belirlenmelidir” dedi.

Salgın ile birlikte katmerlenen ekonomik kriz koşullarında işçiler ve emekçiler canı pahasına işini kaybetmemek için 12 saat çalıştığına dikkat çeken Akarsu, “Bu sistem emekçilerden canları pahasına çalışmayı talep ediyor. İşçilere reva görülen düşük ücretler devam ettikçe patronlar servetlerine servet katmaya devam ediyorlar. Salgın sürecinde yaklaşık 10 ay içerisinde milyoner sayısı 96 bin 784 kişi artmış durumdayken, işçiler ise açlık ve yoksulluk ile boğuşmaya devam ettiriliyor. 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 8 bin 85 TL olduğunu açıklandı. Yine 4 kişilik bir ailenin ‘açlık sınırı’, yani sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için gereken aylık gıda harcaması 2 bin 516 TL. Ülkemizde halen geçerli olan asgari ücret açlık sınırının bile altındadır!” diye konuştu.

“ASGARİ ÜCRETLİ VERGİDEN MUAF OLSUN, PATRONLARDAN SERVET VERGİSİ ALINSIN”

Akarsu, “Salgın başladığından bu yana “çarklar dönecek, üretim sürecek” diyen tek adam hükümeti ise sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda paketler açıklamaya, patronların yanında hareket etmeye devam ediyor. İşçi ve emekçilerin sağlıklarının ve yaşamlarının garanti altına alınması şöyle dursun, açıklanan önlemlere baktığımızda sermayedarlar için geri ödemesiz  milyonlarca liralık destekler veriliyor. İşsizlik fonu yağmalanıyor. Patronlara vergi affı getirilirken, Türkiye’de tüm vergi gelirlerinin dörtte üçü işçi ve emekçilerden toplanıyor. Rakamlara bakıldığında yılın 122 gününü işçiler dolaylı-dolaysız vergilere çalışıyor. Vergide önlem alınacaksa asgari ücretliden vergi alınmasın, patronlara servet vergisi getirilsin diyoruz” ifadelerini kullandı.  

“ASGARİ ÜCRETİ İŞÇİLER BELİRLEMELİDİR”

“Karnı tok, sırtı pek” kişiler asgari ücret belirleyemez diyen Akarsu şöyle devam etti: “Açıklanan paketlerden işçi ve emekçilerin payına açlık ve yoksulluk düşüyor. “İşten atmalar yasaklandı” deniliyor fakat OSB’lerde binlerce işçi ücretsiz izne gönderiliyor. Yasaklara rağmen patronlar onlarca işçiyi işinden ediyor. Kısa çalışma ödeneği ile işçilere bu darboğazda “günlük sadece 39 TL ücret” ile geçinin deniliyor. Buradan bir kez daha söylüyoruz günlük 39 lira ile ya da asgari ücret ile gelin siz geçinin de görelim? Asgari ücreti belirleyenler, asgari ücretlinin halinden anlayanlar değildir. “Karnı tok, sırtı pek” kişiler asgari ücret belirleyemez. Asgari ücreti, asgari ücretle geçinen işçiler belirlemelidir”

"İNTİHARLARIN SORUMLUSU HÜKÜMET"

Kayseri’de ve Türkiye’de önlemler işçilerden yana alınmıyor diyen Akarsu, “ İşçiler adeta sıranın kendisine ne zaman geleceğini düşünerek kısıtlamalarda bile özel izinlerle çalışmaya devam ettiriliyor. Bunun neresi önlemdir? Kaç işçi, sağlık emekçisi yaşamını kaybetmiştir. Sermayedarların kar hırsı gözlerini bürümüş durumdadır. Alınmayan önlemler sonucunda can kaybı giderek artmıştır. Öte yandan ilimiz Kayseri’de geçim derdi yüzünden, kredi borcu ve işsizlik sebebiyle intihar sayıları son iki-üç ayda tavan yapmıştır. 20-29 yaş aralığında gencecik yurttaşlar daha yaşamlarının baharında intiharla yüz yüze bırakılmıştır. Ekonomik krizde ve salgında işçilere, sağlık emekçilerine, küçük esnafa, emekliye, kısacası halka göz boyamanın dışında hiçbir şey vermeyen yetkililerin sebep olduğunu söylemek hiç de yanlış olmayacaktır. Asgari ücret zammı gelmeden doğalgaza, elektriğe, temel tüketim ürünlerine zamlar gelmiştir. İlimiz Kayseri’de ekmeğe de zam yapılmıştır. İşte asgari ücret böylesi bir dönemde belirlenecektir. Asgari ücret bu zamana kadar bizlere sadece “asgari” bir yaşam sunmuştur. Bizler “asgari bir yaşam değil insanca bir yaşam istiyoruz. Çünkü işçi ve emekçilere reva görülen asgari ücret ile ancak ev kirası, faturalar ancak ödenebiliyor.” İfadelerini kullandı.  

“ÇÖZÜM ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYLE MÜMKÜN”

Çözüm örgütlü mücadeleyle mümkün olduğuna vurgu yapan Akarsu, “Asgari ücretin sefalet ücreti olmasını engellemenin, vergide adaletin, iş cinayetlerini durdurmanın, pandemide ölümle burun buruna çalışmaya zorlanmamanın, işten atmalar ve ücretsiz izinlerin yasaklanmasının tek yolu vardır; bir araya gelmek ve mücadele etmektir! İşçi ve emekçiler, sendikalarını, kendi keyfi koltuğu olarak kullanan, işçinin haklarını koruyacağı yerde işçinin tepesine çöreklenen sendika bürokratlarından arındırmalı, asgari ücret konusunda etkin mücadeleye çağırmalı, insanca yaşayacak bir ücret ve çalışma koşulları için işyerlerinde kendi birliklerini kurmalı, harekete geçmelidir. Emek Partisi Kayseri İl Örgütü olarak tüm işçi ve emekçileri insanca çalışma koşulları ve vergiden muaf, insanca yaşayacak bir asgari ücret için mücadele etmeye çağırıyoruz. Çünkü çözüm ancak ve ancak işçi ve emekçilerin örgütlü mücadelesiyle mümkündür!” diye konuştu. (Kayseri/EVRENSEL)


MALATYA | ASGARİ ÜCRET SEFALET ÜCRETİ OLMASIN!

Emek Partisi Malatya İl Örgütü adına basın açıklamasını yapan Malatya İl Başkanı Şerif Demirel "Bir yandan elektriğe, doğalgaza, temel tüketim maddelerine gelen zamlar, emekçilerin belini bükerken, diğer yandan da salgın ve ölüm korkusuyla çalışmaya giden işçiler; ay sonunu nasıl getireceğini düşünüyor. Ayrıca dolaylı ve dolaysız olarak kesilen vergiler, yılın başında alınan ücret zamlarını yok ederek asgari ücretin alım gücünü düşürmekte. Bu nedenle 2021 yılının ilk büyük toplu iş sözleşmesi anlamını taşıyan asgari ücret zammı ücret alan herkesi ilgilendiriyor" dedi.

Geçen ay için Türk-İş’in belirlediği 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 8 bin 85 TL, açlık sınırının ise 2 bin 516 TL olduğunu belirten Demirel, asgari ücretin açlık sınırının da altında olduğunu ve işçilerden ’’acı reçete’’ kullanmaları ve ’’fedakarlık’’ beklendiğini dile getirdi..

Demirel, "İşçilerin çeşitli hakları yok edilirken hayatları ise salgından ölmek yada açlıktan ölmek gibi bir tercih ile kaşı karşıya bırakılıyor. Her gün haberlerde artık çuvala sığmayan mızrak gibi açığa çıkan salgının tırmanışını, hastanelerin kapasitesinin yetmediğini, doktorların, sağlık çalışanlarının feryadını görüyoruz. İşçiler, sağlık çalışanlar, PTT ve kargo çalışanları 'Çalışırken ölmek istemiyoruz' diye haykırırken iktidar ise bu çığlıklara kulak tıkamıştır. Buna rağmen açıklanan hiçbir önlem işçileri, emekçileri kapsamıyor. 'Ölen ölür kalan sağlarla her koşulda üretime devam ederiz' diyerek bu çığlıklar görülmek istenmiyor" diye belirtti.

“BİR ARAYA GELİP MÜCADELE ETMELİYİZ”

Demirel açıklamayı "Bu sermaye düzeni değişmedikçe ve patron partileri iktidar olduğu sürece cefayı işçi sınıfı ve halk çekecek, sefayı ise sermaye ve patronlar sürecektir. Bu bütçedeki kaynakları lehimize kullanabilmenin tek tolu vardır; bir araya gelmek ve mücadele etmektir.” diyerek sonlandırdı. (Malatya/EVRENSEL)


GEBZE | "ASGARİ ÜCRET VERGİ DIŞI BIRAKILMALI"

Emek Partisi Gebze İlçe Örgütü, kent meydanında basın açıklaması gerçekleştirdi. Petrol-İş ve Birleşik Metal-İş sendikasına bağlı işyerlerinden işçi temsilcilerinin de katıldığı açıklamaya, EYT Gebze Derneği, Eğitim Sen, DİSK Gıda İş, HDP, Sol Parti de destek verdi.

Ülkemizde binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan pandemi koşullarında, işçi ve emekçilere yönelik siyasal, ekonomik ve sosyal saldırılar, hızını arttırarak devam ediyor diyen  Emek Partisi Gebze İlçe Başkanı Yusuf Akar, “Ülkemiz kriz sürecindeyken ortaya çıkan salgın, patronlar ve hükümeti tarafından ‘krizi fırsata çevirme’ süresini hızlandırdı. ‘Çarkların dönmesini’ esas alan iktidar, binlerce işçi ve emekçiyi gözünü kırpmadan ölüme sürükledi. Patronlar ise Tüpraş örneğinde olduğu gibi toplu iş sözleşmelerinde uzun yıllardır dayattıkları, esnek çalışma gibi uygulamaları, “fırsat bu fırsat” diyerek hayata geçirmek üzere adımlar attı. Bu koşullarda iktidar ise işçi ve emekçilere “acı reçete”nin düşeceğini söyledi” dedi.

Pandemi süreciyle birlikte açlığın ve yoksulluğun artması, esnek çalışma, artan iş yükü, zorunlu mesai uygulamaları, kuralsız ve güvencesiz çalışmanın alabildiğine genişletilmesi, sağlık ve eğitim gibi en temel haklarda dahi yaşanan yoksunluk işçi ve emekçilerin gündelik yaşantısında daha hissedilir boyutlara ulaştı diyen Akar şunları söyledi: “Gebze’nin dört bir tarafı fabrikalar olmasına rağmen işsizlik rakamları, Gebze’de de her geçen gün artıyor. İşçiler ve emekçiler salgınla, açlıkla boğuşurken zenginlerin vergilerini sıfırlayan iktidar ise emekçilerin vergilerinden oluşan 2021 bütçesini, faiz ödemelerine, savaşçı politikaların gereği olarak silah harcamalarına ve örtülü ve açık ödenekler olarak sarayın ihtiyacına tahsis etti.”

Türkiye’de tüm vergi gelirlerinin dörtte üçü işçi ve emekçilerden toplandığını ifade eden Akar, “Brüt asgari ücretin yüzde 33.4’ü (983 TL) dolaylı-dolaysız vergiler ile kesintilere gidiyor. Yani asgari ücretli bir işçi 365 günün 122 günü vergi ve kesintiler için çalışmaktadır. Bütçenin kaymağını yiyenler, hazineyi hortumlayanlar, teşviklere doymayanlar neredeyse vergi vermemektedir. Asgari ücrette en çok ısrar edilmesi gereken, asgari ücretin vergi dışı bırakılmasıdır. Vergide adalet sağlanmalı; asgari ücretten vergi kesintilerine son verilmeli, tüm dolaylı vergiler kaldırılmalı, özel ve tüzel kişilerden artan oranlı gelir, miras ve servet vergisi alınmalıdır” dedi.

Tüm Gebze bölgesinde yaşayan işçi ve emekçilere çağrı yapan Yusuf Akar, “Asgari ücretin sefalet ücreti olmasını engellemenin, vergide adaletin, iş cinayetlerini durdurmanın, pandemide ölümle burun buruna çalışmaya zorlanmamanın, işten atmalar ve ücretsiz izinlerin yasaklanmasının tek yolu vardır; bir araya gelmek ve mücadele etmek! İşçi ve emekçiler, sendikalarını asgari ücret konusunda etkin mücadeleye çağırmalı, insanca yaşayacak bir ücret ve çalışma koşulları için işyerlerinde kendi birliklerini kurmalı, harekete geçmelidir” diyerek açıklamayı sonlandırdı. (Gebze/EVRENSEL)


BURSA | “PATRONLARIN SALDIRILARINI BİRLEŞİK BİR MÜCADELE İLE GERİ PÜSKÜRTEBİLİRİZ”

Emek Partisi Bursa İl Örgütü Kent Meydanı’nda asgari ücret ile ilgili bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Kent Meydanında yapılan açıklamada konuşan Emek Partisi Bursa İl Başkanı Hasan Özaydın, “İnsanca yaşanacak asgari ücret için işçilere ve sendikalara mücadele çağrısı yaptı.”İktidar sermayeden yana tutum alırsa sefalet ücretine devam edilecek diyen Emek Partisi Bursa İl Başkanı Hasan Özaydın, “işçiden yana tutum alırsa yoksulluk altında ezilen emekçilerin kısmen nefes alması gündeme gelebilecektir. Kısaca belirlenen her ücrette iktidarın sorumluluğu esastır. Ancak, işçileri daha az ücretle nasıl daha çok çalıştıracağından başka kaygısı olmayan patronların, patronları nasıl daha çok ihya ederim diyen hükümetin karnelerine baktığımızda asgari ücretin bırakalım yoksulluk sınırını açlık sınırını dahi aşamayacağının emarelerini görebiliyoruz” dedi.

ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞANLARIN SAYISI DEVASA BOYUTLARDA

Asgari ücret ülkemizde yapılan en büyük toplu sözleşmedir diyen Özaydın, “OECD ülkeleri ortalamasına göre her on çalışandan sadece birisi asgari ücretle çalışıyorken, Türkiye’de ücretlilerin neredeyse yarısı yani % 43’ü asgari ücret karşılığında çalışmaya mecbur bırakılmıştır. Asgari ücretle çalışanların sayısının devasa boyutlarda olması, emeklilerimizin maaşlarının da asgari ücrete bağlı olarak artırıldığı düşünüldüğünde en büyük toplu sözleşme görüşmesi olduğu daha net anlaşılabilir” diye konuştu.

Özaydın, “Dünyayı ve ülkemizi sarsan pandemi ile işsizliğin, yoksulluğun gittikçe daha fazla derinleştiği günümüz koşullarında;  alınan her önlemde- kısıtlamada kapsam dışı bırakılarak sağlığı ile ekmek parası arasını sıkıştırılan, günlük 39 TL ile yetinmesi beklenen milyonlar için insanca yaşamaya yetecek bir asgari ücret çok daha önemli hale gelmiştir” dedi.

“ACI REÇETE DEYİNCE HEPİMİZİN AKLINA, YENİ VERGİLER GELİYOR”

“Ekonomide yarattığı enkazı işçi ve emekçilerin başına yıkmakta kararlı olan AKP iktidarı, sermaye için kıyak üstüne kıyak paketleri açıklarken; kirasını, kredisini, faturalarını ödemekte zorlanan, asgari ücretle çalışan, ücretsiz izine çıkarılıp ayda 1135 TL ile yaşamak zorunda kalan işçi ve emekçiye, milyonlarca işsize “acı reçete” içmekten bahsediyor” diyen Özaydın şunları ifade etti: “Acı reçete deyince hepimizin aklına, yeni vergiler, başta faturalar olmak üzere her şeye gelen zamlar, eğitim ve sağlık hizmetleri için daha çok katkı payı, emekliye, kamu emekçisine düşük zam geliyor. Bu acı reçetenin ilk acı hapının ise asgari ücrete düşük zam olacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Salgın ve ölüm korkusuyla çalışırken bir yandan da ay sonunu nasıl getireceğini düşünen, artan hayat pahalılığı karşısında beli bükülen işçi ve emekçilerin artık fedakârlık yapacak hali kalmamıştır. Eğer bir fedakârlık yapılacaksa, şimdiye kadar ihalelerle milyar dolar kazanan yandaş müteahhitler, her yıl kârları artan patronlar, para ile para kazanan faizciler, rantiyeciler yapmalıdır.”

TALEPLER

Özaydın, adil ve insanca yaşamaya yetecek bir asgari ücret için Emek Partisinin taleplerini sıraladı:

  • Ülkemizin de imzaladığı uluslararası sözleşmeler gereği asgari ücret hesabında, işçinin ailesi temel alınmalıdır.
  • Asgari ücret tümüyle vergi dışı bırakılmalı, yıllardır milli gelirden pay verilmeyen asgari ücretlilerin yaşadığı kayıplar karşılanmalıdır.
  • Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısı değiştirilerek en az % 50 oranında işçi temsiliyeti sağlanmalı ve uyuşmazlık durumunda grev hakkını da içermelidir.
  • Pandemi koşullarında işsizlik sigortasından işçilere yapılan ödemelerin (kısa çalışma ödeneği, nakdi gelir desteği ve işsizlik sigortası) alt sınırı asgari ücret olmalıdır.
  • Pandemide iş ve gelir kaybı olan işçilere asgari ücret düzeyinden az olmayan bir nakdi gelir desteği verilmelidir. Bu destek kayıtsız çalışan işçiler için bütçeden karşılanmalıdır.
  • Kurumlar vergisi artırılıp zenginlerden servet vergisi alınmalıdır.

(Bursa/EVRENSEL)


KOCAELİ |  İNSANCA YAŞANACAK ASGARİ ÜCRET!

Emek Partisi (EMEP) Kocaeli İl Örgütü, İzmit Belediye İşhanı önünde yaptığı eylemde insanca yaşanacak asgari ücret için mücadele çağrısı yaptı. "İnsanca bir yaşam istiyoruz", "Vergide adalet istiyoruz" ve "İşçilerin birliği sermayeyi yenecek" sloganlarının atıldığı eyleme CHP, HDP, Sol Parti, SYKP, DİSK, KESK ve MMO temsilcileri de destek verdi.

Asgari Ücret Tespit Komisyonunun ikinci toplantısını yaptını hatırlatan EMEP İl Başkanı Arzu Erkan, "Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 'Gerekirse acı ilacı içeceğiz' diyerek yaptığı 'fedakârlık` çağrısının gölgesinde, bugün ikinci toplantısını gerçekleştirdi. Komisyonun daha ilk toplantısında Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) genel sekreteri Akansel Koç, ekonomik kriz ve salgın sopasını kullanarak işçileri tehdit etmekten geri durmadı. Patronların sözcüsüne göre; enflasyon üzerinde belirlenecek bir zam istihdam üzerinde olumsuz etkiler yaratacağı gibi kayıt dışılığı da artıracakmış! Biliyoruz ki; patron temsilcilerinin bu sözleri yeni değil. Hemen her yıl komisyonda benzer sözleri nakarat gibi tekrarlıyorlar. Lakin pandemi koşullarında, üstelik de pandemi ile mücadele kapsamında çıkarılan tüm ekonomik paketlerden patronlara teşvikler yağarken, işsizlik sigortası fonu tümüyle patronların yağmasına açılmışken, hatta ve hatta çıkarılan mini istihdam paketi ile kayıt dışı işçi çalıştıran patronlar bile af edilip, üstüne ödüllendirilirken hala bu sözleri sarf ediyor olmak en hafif ifade ile pişkinliktir. Üstelik utanmadan aynı görüşmede 5 yıldır patronlara verilen asgari ücret desteğinin bu yıl da verilmesini talep edebilmişlerdir! El insaf!" dedi..

"İNSAFA GELMELERİNİ BEKLEMEYECEĞİZ"

Hükümetin tutumunun da patronlardan geri kalmadığını söyleyen Erkan, "Örneğin bu ülkede 'Evime ekmek götüremiyorum' diyene 'Abartıyorsun' yanıtı verilebiliyor. Yetmiyor, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri sürerken AKP Denizli milletvekili Şahin Tin, CHP’li Engin Altay’ın 'Millet aç, milletin midesine kuru ekmek giriyor' sözlerine 'O zaman aç değiller' yanıtı verebiliyor! Bu ülkenin emekçilerine bir kuru ekmeği reva görenler, emekçilerin bir kuru ekmekle doymasını bekleyenler, bu ülkede asgari ücretle çalışan 7 milyon işçiye insanca yaşayabilecekleri bir zammı da yapmayacaklardır. Onların insafa gelmesini beklemeyeceğiz. Biliyoruz ki; insanca yaşayabilecek bir asgari ücret ancak ve ancak işçi ve emekçilerin birlikte mücadelesiyle mümkün olacaktır" ifadelerini kullandı.

EMEK KENTİNDE EMEKÇİLERİN YOKSULLUĞU...

Kocaeli’nin emek kenti olduğunu hatırlatan Erkan, "Bu ilin imalat sanayine sağladığı katkı yüzde 13. Türkiye araç üretiminin yüzde 39’u bu kentten karşılanıyor. Kimya sanayi içerisindeki payı yüzde 27, metal sanayi içerisindeki payı yüzde 19. Bu kadar değer üreten bir kentte, bu değeri üreten işçilerse hak ettikleri ücreti almadıkları gibi yeniden tırmanışa geçen salgına rağmen 'hastalık mı, açlık mı' ikilemi arasında çalışmaya zorlanıyor! Fabrikalar adeta yangın yeridir! Neredeyse virüsün görülmediği fabrika kalmamıştır. Testi pozitif olan ya da pozitifle temaslı işçiler karantinaya alınırken, kalan işçilerse eksik eleman nedeniyle çok daha yoğun bir tempo ile üstelik de fazla mesailer yaptırılarak çalıştırılmaktadır. Haftalık çalışma süresinin 60 saati bulduğu işyerleri ve işkolları vardır. İşçiler, üstelik de pandemi koşullarında bağışıklığı artırmak için dinlenmenin ne kadar önemli olduğunun sık sık vurgulandığı şartlarda adeta posaları çıkana kadar çalıştırılmaktadır" diye konuştu.

"İŞÇİLER KURU EKMEĞE MUHTAÇ EDİLDİ"

Pandemi sürecince Kocaeli'de gerek imalat sanayi gerekse de hizmet sektöründe faaliyet sürdüren yüzlerce işyerinin kısa çalışma ödeneğinden yaralandığını söyleyen Erkan, "Bugün gerçekleştirilen ikinci görüşmede patron temsilcisi diyor ki 'Zorunlu olarak başvurduğumuz kısa çalışma uygulamasında dahi çalışanlarımızın gelir kaybı olmaması için işverenlerimizi destekledik ve teşvik ettik.' Bu denilenler işçilerin sendikalı olduğu işyerleri için geçerli olabilir ama biliyoruz ki sendikasız işyerlerinde kısa çalışma uygulaması nedeniyle gelir kaybı yaşayan binlerce işçi oldu. Asgari ücretle çalışan ve işyeri kısa çalışma ödeneğinden yararlanan işçiler bu dönem boyunca ayda 1700 lira ile yaşamaya mahkûm edildi. Üstelik kısa çalışmanın süresi 1 Aralık itibariyle 3 ay daha uzatıldı. Yine bu dönem patronlara hizmette sınır tanımayan hükümet ücretsiz izinde işçinin onayını kaldırırken patronların istedikleri sayıda işçiyi ücretsiz izne çıkarmasının da önünü açtı. İşte Dilovası’nda Systemair HSK örneği. Ücretsiz izni hak arayan işçileri cezalandırmanın aracı haline getiren patron sendikaya üye olduğu için 46 işçiyi ücretsiz izne çıkardı. HSK gibi onlarca işyeri var. Bu ülkede 1 milyonu aşkın işçi ücretsiz izne çıkarılarak günlük 39 lira ile yaşamaya mahkûm edildi. Yani bırakınız asgari ücreti, pandemi dönemi milyonlarca işçi asgari ücretin yarısı ve yarısının da altında bir ücretle yaşamak zorunda bırakıldı. Yani bir kuru ekmeğe muhtaç edildi!" dedi.

Asgari ücretlinin borç içinde olduğunu söyleyen Erkan, "Bugün net asgari ücret 2 bin 324 lira 70 kuruştur. Birleşik Metal-iş Sendikası Araştırma Merkezi’nin yaptığı Kasım 2020 açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasına göre; Kocaeli’de dört kişilik bir ailenin aç kalmamak için yapması gereken gıda harcaması tutarı 2 bin 533 liradır. Yani asgari ücretten 209 lira daha fazladır. Bu sadece gıda harcaması tutarıdır. Kira, giyim, yakacak, ulaşım, eğitim ve sağlık masrafları bu hesaplamaya dahil edilmemiştir. Yani bu araştırmaya göre; günlük beslenme maliyeti 81 liradır ve asgari ücretli bir aylık maaşı ile sadece 8 gün geçinebilmektedir. O nedenle asgari ücretli borç içinde yüzmektedir. Borcu borçla kapatmak, ay sonunu kapatmak için kredi kartlarına yüklenmek asgari ücretlinin yaşamının özetidir" diye konuştu.

"ASGARİ ÜCRETTEN VERGİ ALINMAMALIDIR"

Yoksulluk, işsizlik ve güvencesizliğin kader olmadığını söyleyen Erkan, "Asgari ücret, açlık ve sefalet ücreti olmaktan çıkarılmalı, insanca yaşanacak bir seviyeye çekilmelidir. Milyonlarca işçi ve emekçinin talebi budur! Bunun için öncelikle asgari ücretin belirlenmesinde işçiler söz sahibi olmalıdır. Çoğunluğunu patronlar ve sermayeye hizmette sınır tanımayan hükümet temsilcilerinin oluşturduğu Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun, yoksul emekçilerin halinden anlaması beklenemez! İkincisi asgari ücret vergiden muaf tutulmalıdır. Türkiye’de tüm vergi gelirlerinin dörtte üçü işçi ve emekçilerden toplanmaktadır. Brüt asgari ücretin yüzde 33,4’ü (983 TL) dolaylı-dolaysız vergiler ile kesintilere gidiyor. Yani asgari ücretli bir işçi 365 günün 122 günü vergi ve kesintiler için çalışmaktadır. Bütçenin kaymağını yiyenler, hazineyi hortumlayanlar, teşviklere doymayanlar neredeyse vergi vermemektedir. Vergide adalet sağlanmalı; asgari ücretten vergi kesintilerine son verilmeli, tüm dolaylı vergiler kaldırılmalı, özel ve tüzel kişilerden artan oranlı gelir, miras ve servet vergisi alınmalıdır" diye konuştu.

Emek Partisi olarak Kocaeli’de yaşayan tüm işçi ve emekçilere çağrıda bulunan Erkan son olarak şunları söyledi: "Asgari ücretin sefalet ücreti olmasını engellemenin, vergide adaletin, iş cinayetlerini durdurmanın, pandemide ölümle burun buruna çalışmaya zorlanmamanın, işten atmalar ve ücretsiz izinlerin yasaklanmasının tek yolu vardır; bir araya gelmek ve mücadele etmek! İşçi ve emekçiler, sendikalarını asgari ücret konusunda etkin mücadeleye çağırmalı, insanca yaşayacak bir ücret ve çalışma koşulları için işyerlerinde kendi birliklerini kurmalı, harekete geçmelidir." (Kocaeli/EVRENSEL)


DENİZLİ |  HALKA KURU EKMEĞİ REVA GÖRENLER İŞ CİNAYETLERİNİN HESABINI VERMELİDİR

EMEP Denizli İl Örgütü, Denizli'de Sevindik ve Karaman mahallelerinde işçi duraklarında 'Asgari ücret sefalet ücreti olmasın' başlıklı bildirileri dağıtarak, halkçı bütçe için mücadele çağrısı yaptı.

Konuyla ilgili açıklama yapan EMEP Denizli İl Başkanı Mehmet Kırgız, "Salgında bir kez daha görüldü ve kabul edildi ki; işçilerin, emekçilerin emeği olmadan çarklar dönmez, hayat sürdürülemez, sistem devam ettirilemez. Öyleyse bizi ezen bu sistemi durdurmak işçilerin emekçilerin elinde. Bu gidişata 'dur' diyebilecek güç işçi sınıfı ve emekçilerdir. Geleceği bütün insanlık için aydınlık kılacak politika ve program; işçi sınıfının programı ve politikalarıdır" ifadelerini kullandı.

"MÜCADELE OLMAZSA ASGARİ ÜCRET YİNE AÇLIK ÜCRETİ OLACAKTIR"

Mecliste yaşanan ‘kuru ekmek’ tartışmalarını da değerlendiren Kırgız, “Mecliste bu tartışmaların sürdürüldüğü gün Denizli'de iş cinayeti yaşandı. 4 işçi foseptik çukurunda zehirlenerek yaşamını yitirdi. Kasım ayında en az 294 işçi iş cinayetinde yaşamını yitirdi. Halka kuru ekmeği reva görenler, iş cinayetlerinin hesabını vermelidir” diye konuştu.

Mücadele edilmediği takdirde açıklanacak asgari ücretin yine 'açlık ücreti' olarak kalacağı uyarısında bulunan Kırgız "Eğer işçilerin sesi fabrikalardan, meydanlardan yükselerek o masada yankılanmazsa asgari ücret yine açlık ücreti olacaktır" dedi. (Denizli/EVRENSEL)


ORDU |  "GÜCÜMÜZ BİRLİĞİMİZDİR!"

Emek Partisi Ordu İl Örgütünün önünde yapılan açıklamada konuşan İl Başkanı Hikmet Poyraz "Asgari ücretin belirlenmesinde işçiler söz sahibi olmalıdır. Çoğunluğunu patronlar ve sermayeye hizmette sınır tanımayan hükümet temsilcilerinin oluşturduğu Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun, yoksul emekçilerin halinden anlaması beklenemez! İkincisi asgari ücret vergiden muaf tutulmalıdır. Türkiye’de tüm vergi gelirlerinin dörtte üçü işçi ve emekçilerden toplanmaktadır. Vergide adalet sağlanmalı; asgari ücretten vergi kesintilerine son verilmeli, tüm dolaylı vergiler kaldırılmalı, özel ve tüzel kişilerden artan oranlı gelir, miras ve servet vergisi alınmalıdır” dedi.

"SALGIN KAYIPLARI DİKKATE ALINMALIDIR"

Açıklamasında salgına da değinen Poyraz, “Patronlar karlarından zarar etmesin diye işçiler ölümüne çalışmaya zorlanmaktadır. Pandemi koşulları işçilerin temel haklarını gasp etmenin fırsatına çevrilmiştir. Salgında ücretsiz izne çıkarılanlar 1.168 TL gibi asgari ücretin yarısı düzeyinde bir gelirle yaşamaya mahkûm edilmiştir. Kısa çalışma, patronların itiraz eden işçiyi cezalandırma aracına dönerken, esnek çalışma uygulamaları ile işçilerin birçok kazanılmış hakkı fiilen gasp edilmiştir. Organize sanayiler, gıda fabrikaları, sağlık çalışanları, kargo işçileri “Çalışırken ölmek istemiyoruz” diye haykırırken, iktidar bu taleplere kulak tıkamaktadır. 2021 asgari ücreti, salgının yol açtığı gelir kaybı ve sağlık, eğitim, gıda, barınma, faturalarda artan giderler dikkate alınarak hesaplanmalıdır.” vurgusu yaptı.

İşçi ve emekçilere de seslenen Poyraz, “Emek Partisi olarak Ordu’da yaşayan tüm işçi ve emekçilere çağrımızdır: Asgari ücretin sefalet ücreti olmasını engellemenin, vergide adaletin, iş cinayetlerini durdurmanın, pandemide ölümle burun buruna çalışmaya zorlanmamanın, işten atmalar ve ücretsiz izinlerin yasaklanmasının tek yolu vardır; bir araya gelmek ve mücadele etmek! İşçi ve emekçiler, sendikalarını asgari ücret konusunda etkin mücadeleye çağırmalı, insanca yaşayacak bir ücret ve çalışma koşulları için işyerlerinde kendi birliklerini kurmalı, harekete geçmelidir” dedi.


BOLU |  İNSANCA YAŞANACAK BİR ASGARİ ÜCRET 

Asgari ücret talebine dair yazılı açıklama yapan Emek Partisi (EMEP) Bolu Merkez İlçe Başkanı Soykan Çelikbaş Bolulu işçi ve emekçileri insanca yaşanacak bir ücret için mücadeleye çağırdı. Çelikbaş, "Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2021 yılında geçerli olacak asgari ücret için ikinci toplantısını önceki gün gerçekleştirdi. Yapılan görüşmelerden çıkan sonuç tüm işçi ve emekçilerin lehine olmalıdır. Her türlü vergiden muaf ve açlık sınırının üzerinde bir asgari ücret belirlenmelidir. Pandemi süreci zaten binbir zorlukla ilerlerken esnek çalışma ve kısa çalışma gibi geçici çözümler ile ölümü göze alarak çalıştırılmak zorunda kalan işçi ve emekçiler karantina sürecinin kısaltılması bir yana bir de pozitif vakaların artış göstermesine rağmen çalışmak zorunda bırakılırken kısa çalışma programı ile ayda 10 gün sigorta primi ödemesi yapılıp emeklilik daha da hayal olmaya başlamışken, biz Emek Partisi olarak tüm Bolu halkını, işçi ve emekçileri mücadeleye çağırıyoruz" dedi. (Bolu/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

İstanbulkart'ta HES kodu eşleştirmesi için bugün son gün | Eşleştirme nasıl yapılır?

SONRAKİ HABER

AİHM'den ilk OHAL ihraç kararı: Adil yargılanma hakkı ihlal edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa