Dr. Arzu Yılmaz: Irak Başbakanı Kazımi’nin ziyareti Türkiye’den ABD’ye mesaj
Kürt sorunu üzerine çalışmaları ile tanınan ve Irak’ta da görev yapan Hamburg Üniversitesi Misafir Öğretim Görevlisi Dr. Arzu Yılmaz ile Irak Başbakanı Kazımi’nin ziyaretini konuştuk.
Dr. Arzu Yılmaz | Fotoğraf: MA
Şerif KARATAŞ
İstanbul
Irak Başbakanı Mustafa Kazımi, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine bugün Ankara’ya geliyor. Kazımi ziyaretini üst düzey bir heyetle birlikte yapacak. Kürt sorunu üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan ve Irak’ta da görev yapan Hamburg Üniversitesi Misafir Öğretim Görevlisi Dr. Arzu Yılmaz ile Kazımi’nin ziyaretini konuştuk. Kazımi başbakanlığı döneminde iki ülke ilişkilerinde gerginliğin daha düşük seyrettiğini hatırlatan Yılmaz, “Bu ziyaretin Türkiye’nin davetiyle gerçekleşecek olmasını göz önüne alacak olursak, Türkiye’nin aynı zamanda ABD’ye de mesaj gönderdiğini söyleyebiliriz” dedi.
Irak Başbakanı Mustafa Kazımi Ankara’yı ziyaret edecek. Ziyaretin Irak merkezi hükümeti ile Ankara arasındaki gerilimli olan ilişkilere yansımasına ilişkin neler söyleyebilirsiniz?
Her şeyden önce Mustafa Kazımi’nin başbakanlığı döneminde, Haydar al Abadi ve Abdul Mehdi dönemleriyle karşılaştırıldığında, Irak-Türkiye arasında yapılan karşılıklı açıklamalar üzerinden süren gerginliğin daha düşük seyrettiğini not düşmek gerekir. Bu aslında Türkiye’nin artan askeri operasyonları bağlamında bir çelişkiye işaret ediyordu. Fakat IŞİD sonrası Bağdat’ın yeniden merkezi bir güç olarak Irak’ın tamamına hakim egemen bir güç olarak yapılandırılması misyonuyla ve bu bağlamda hem İran hem de ABD desteğiyle göreve gelen Kazımi açısından Türkiye’nin operasyonları, söz konusu misyonun özellikle Kürdistan bölgesini de içine alacak biçimde yürütülmesinde eşsiz bir fırsat yarattı. Zira Türkiye’nin son operasyonları yalnızca PKK’yi değil, Kürdistan Bölgesel Yönetimini de oldukça zayıflattı. Bu süreçte, 1990’dan bu yana ilk kez bir Irak Başbakanı, Kazımi İbrahim Halil’e gitti. Bağdat’a bağlı güçler İbrahim Halil’e ve bazı sınır bölgelerine yerleştirildi. Kazımi onlarca yıl sonra Erbil, Duhok sokaklarında Irak Başbakanı olarak halkın arasına karıştı. Bu arada, ABD bu saldırılara sessiz kalırken, Türkiye-Iran arasında Irak Kürdistanı’nda ‘ortak operasyon’ anlaşması yapıldı. Bu arka plan üzerinden baktığınızda, bu ziyaretin aslında açıkça dile getirilmeyen ve fakat tarafların karşılıklı yarar sağladığı bir sürecin vardığı aşama olarak okunabilir. Zaten uzun süredir tartışılıyordu, tıpkı 2008’deki gibi bir ‘Üçlü Güvenlik Antlaşması’ Irak ve Türkiye arasında yeniden canlandırılabilir mi diye. Bu anlaşmanın bir tarafı da ABD’ydi. Dolayısıyla, henüz Türkiye ve ABD arasında ciddi sorunların sürdüğü bir durumda Kazımi’nin ziyaretini böyle bir anlaşmanın bir aşaması olarak yorumlamak için erken. Fakat bu ziyaretin Türkiye’nin davetiyle gerçekleşecek olmasını göz önüne alacak olursak, Türkiye’nin aynı zamanda ABD’ye de mesaj gönderdiğini söyleyebiliriz. Sonuçta, Bağdat heyetinde askeri yetkililerin sayısının diplomatlardan daha çok olduğuna bakılırsa, henüz bir ‘üçlü güvenlik anlaşması’ için erken de olsa, o yola girildiğinin işaretleri veriliyor. Tabii bu arada 2008’de bu anlaşmanın önemli bir tarafı olan Kürdistan Bölgesel Yönetiminin aynı etkinlikte ve güçte bu denkleme dahil olamayacağını da söylemek yerinde olur
"TEMCİT PİLAVI" SOFRASI
TSK’nin Irak Kürdistan Bölgesinde sınır ötesi operasyon yaptığı bir dönemde Şengal Anlaşmasıyla Irak Federal Kürdistan Bölgesinde PKK ve KDP güçleri karşı karşıya geldi. Sürecin buraya gelmesinde gerek küresel güçlerin gerekse bölgesel güçlerin etkisi hakkında neler belirtebilirsiniz?
Aslında yukarıda ilk soruya verdiğim yanıt bunu açıklıyor. Daha önce de birçok defa söyledim. 2017 Kürdistan referandumundan bu yana Kürtler kontrol ettikleri alanlardan tek tek çıkarılıyor… 16 Ekim 2017’de tartışmalı alan, 2018’de Afrin, 2019’da Serekaniye ve Gri Spi. Şengal bu zincirin en önemli en stratejik halkası. Üstelik Suriye-Irak sınırında. Silahlı devlet-dışı aktörlerle mücadelede literatürde de sık sık yer verilen bir model uygulanıyor uzun zamandır aslında. Diplomatik ve askeri yöntemlerin her ikisinin de kullanıldığı zorlama (coercion), kontrol ve çevreleme (control and containment), marjinalize etmek ve izolasyon (marginalization and isolation) ve nihayet iç çekişmelerin tetiklenmesi yoluyla parçalama (enforcing splits and internal rivalry). 2017’den bu yana sırasıyla ve nihayet gelinen aşamada tüm bu yöntemler bir arada Kürtlere karşı hayata geçirilmiş durumda. Amaç, Kürtlerin politik sınırları aşan hareketliliği ve alan kontrolünü geri çevirerek, mevcut politik sınırların ve dolayısıyla örneğin Irak’ın teritoryal bütünlüğünü tehdit eden riskleri ortadan kaldırmak. İşin bu tarafında anlaşılmayacak bir şey yok. Anlaşılması zor olan Kürtlerin, daha doğrusu Kürt aktörlerin yüzyılı aşan bir tecrübeden sonra deyim yerindeyse yeniden kurulan bu ‘temcit pilavı’ sofrasında kendilerini bulması.
Bu çatışma durumunun dört farklı ülkedeki Kürtlere yansıması nasıl olur?
Bıkkınlık. Umutsuzluk. Kürt politik aktörlerin iddialarının çok gerisine düşmüş olmaları nedeniyle zaten zayıflayan taban ve yönetim arasındaki ilişkilerin daha çok zarar görmesi. Düşünün ki, çok yakın bir tarihte Irak Kürdistanı’nda yapılan bir alan çalışmasında en popüler politik liderler sıralamasında Irak Başbakanı Kazımi birinci sırada.
"NİYETLER BAĞLAMINDA BİR BELİRSİZLİK YOK"
Irak Başbakanı Kazımi’nin Ankara’ya ziyaretinin gerek TSK’nin Irak Kürdistan Bölgesindeki sınır ötesi operasyonu gerekse PKK-KDP arasındaki çatışmalara etkisine ilişkin neler ifade edebilirsiniz?
Halihazırda hem PKK hem KDP bir ‘hayatta kalma’ mücadelesi veriyor. Eğer Türkiye ve Irak arasında askeri bir işbirliği yapılırsa bu mücadele koşulları daha da ağırlaşacaktır. Fakat yukarıda da söylediğim gibi, hem ABD-Türkiye ilişkileri bağlamında hem ABD’nin Irak’taki geleceği bağlamında birçok belirsizlik var. Öte yandan, ne Kazımi’nin ne de Erdoğan’ın sağlam bir zeminde hareket eden aktörler olmadığı herkesin malumu. Ne olacağını bilmiyoruz. Ama yukarda da açıklamaya çalıştığım gibi niyetler bağlamında bir belirsizlik yok.
"ÊZİDÎLER ŞENGAL’DE POLİTİK ÖZNE OLMA FIRSATI VE TECRÜBESİNE KAVUŞTU"
Irak Kürdistan Bölgesel Hükümeti ile Irak hükümeti arasında imzalanan Şengal Anlaşması kapsamında Şengal’deki silahlı gruplar çıkartıldı. Erbil ile Bağdat arasında yapılan ve ABD ve BM’nin desteklediği bu anlaşmanın Êzidîler için ifadesi nedir?
Êzidîler IŞİD’le mücadele sürecinde Êzidî yurdu Şengal’de nihayet bir politik özne olarak tarih sahnesine çıkma fırsatı ve tecrübesine kavuştu. Bu antlaşmanın henüz başarıya ulaşıp ulaşmayacağını söylemek için erken. Fakat antlaşmanın bu haliyle devam etmesi durumunda, feminist teoriden alıntılayacak olursak, Êzidîler günün sonunda Ortadoğu’da en fazla ‘Kültürün otantik göstereni’ olarak yer bulabildiler diyebiliriz.