18 Aralık 2020 01:20

İşçilerden 'asgari ücret' mektupları: Taze ekmek yemek ya da kuru ekmek yemek…

Kocaeli'de asgari ücretle çalışan işçiler yazdı: Doğal gazı hâlâ yakmadım. Eşim de asgari ücret alıyor. Aldığımız maaş borçlarımıza gidiyor.

Fotoğraflar: AA | Kolaj: Evrensel

Paylaş

Genç bir işçi
Kocaeli

Öncelikle herkese merhaba.

Evrensel okuyucuları hepinize bu zor günlerde bolca sağlık ve sabır diliyorum.Bir öğrenci ve genç bir işçi olarak iktidar sahibi partinin Denizli Milletvekili Şahin Tin’in, “Kuru ekmek yiyorlarsa aç değillerdir” sözü milletimizle dalga geçilmesinden başka bir şey değildir. Çünkü bana kalırsa taze ekmek yiyip doymakla kuru ekmek yiyip doymak arasında insanın manevi değerlerine kadar uzanan bir yol var.

2021 yılı için belirlenecek asgari ücretin vergiden muaf tutulup insanın hayatta kalması için değil, yaşaması için gerekli düzeye getirilmesi en büyük isteğimdir. Ancak halkın refah seviyesinin, açlık durumunun bu denli umursanmaz olması ve göz ardı edilmesi bu isteğimin ve hatta isteğimizin hiç gerçek olmayacakmış gibi bir hissiyat uyandırmasına sebep oluyor. Bu durumdan yola çıkarak söyleyebilirim ki AKP’nin halkın sorunlarına bu denli kör kalması içler acısı bir durumdur. Ayrıca iktidarımızın patronların ve zenginlerin vergi borçlarını hiç yokmuşçasına silip, KYK borcuyla senelerden beri boğuşan işsiz üniversite mezunlarını duymaması yapılan en büyük haksızlıktır. 

Zaten halkın kuru ekmek yiyerek “karnının doyduğunu” düşünen bir kişi, halkla tamamen manevi bağlarını yitirmiş ve kendi bencilliği altında ezilmiş bir kişidir. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik duruma bakıldığında bu normal bir durum evet ancak kendi düşüncemi söyleyecek olursam bu durumla halkın büyük bir kısmının değil “herkesin” boğuşuyor olması benim için normal olurdu. Çok küçük bir kısmın bu durumdan ve hiçbir şeyden etkilenmiyor olması ülkemizin geldiği acı durumun en net ifadesidir.


Asgari ücretin altında bir yaşam sürüyoruz

Market işçisi
Kocaeli


Merhaba Evrensel okurları.
Hepimizin bildiği gibi her yıl sene sonuna doğru yeni yılın asgari ücret rakamı belirleniyor. Asgari ücret oransal olarak her seferinde artıyormuş gibi gözükse de geçinebileceğimiz bir düzeyde değil. Çünkü asgari ücretin altında bir yaşam sürüyoruz. Ben de asgari ücretle geçim sağlamaya çalışan bir market işçisiyim. Ay sonunu getiremiyorum, neden? Bu da soru mu şimdi... 

Hiçbirimiz yabancı değiliz aslında bu sorunun cevabına. Yine de cevaplayacağım. Bu ay 1000 lira vergiye kesildi. Konut kredisi ödüyorum. Elektrik ve suya 265 lira ödedim. Doğal gazı hâlâ yakmadım. Eşim de asgari ücret alıyor. Aldığımız maaş borçlarımıza gidiyor. Temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılamakta zorlanıyoruz. Bir çocuğum var ve onun geleceğini düşünmem gerekiyor. Her şeyden ödün verip çocuğumun geleceği için az da olsa birikim yapmaya çalışıyorum. Her şeyin en uygununu almaya çalışıyorum. Bir şey almak istediğimizde önce hesap yapıyoruz. En ucuz peyniri, en ucuz meyveyi, en ucuz sebzeyi... Saydığım şeyler gıda ürünleri. Bunların dışında çok şey içimizde kalıyor.Ne emeğimizin karşılığını alabiliyoruz ne de insanca yaşayabiliyoruz. Özellikle ülkemizde salgın ortaya çıktığından beri bu süreç çok daha zorladı bizi. Çalışma koşullarımız daha da ağırlaştı. Çalışma saatlerimiz uzadı. Sağlığımızdan önce müşteri memnuniyeti tabii. Kasa yanlarında en ucuzundan maske ve dezenfektan. Korona belirtilerin varsa önce bölge sorumlusuna bildirmen gerekiyor mesela, onaylarsa test yapabiliyorsun. Müşteri ile zaten iç içeyiz, çalışanlar olarak kendimizi koruyamıyoruz. Çalışmadan da eve ekmek götüremiyoruz. Çözümü yok mu. Elbette var. Vaka sayılarını en aza indirebilmek için yetkililerin 1 ay boyunca tam karantina sağlamasını, insanca yaşamak için de asgari ücretin 5 bin lira olmasını istiyorum. 

ÖNCEKİ HABER

Gaziemir Belediye Başkanı, Cumhurbaşkanı'na hakaret iddiasıyla hakim karşısına çıktı

SONRAKİ HABER

Mezopotamya Ajansı muhabiri Zeynep Durgut Cizre'de gözaltına alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa