İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı: Sivil alan gittikçe daralıyor
İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı, kuruluşunun birinci yılında hak savunucularına yönelik artan baskılara ve sivil alanın gittikçe daralmasına dikkat çekti.
Görsel: İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı
İnsan Hakları alanında çalışan 22 örgütün oluşturduğu İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı, kuruluşunun birinci yılında hak savunucularının yaşadığı baskılara ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı tarafından Zoom üzerinden online gerçekleşen açıklamada, sivil alanın gittikçe daraldığına dikkat çekildi.
Raporda, yıl içinde yaşanan hak ihlalleri, 9 başlık altında toplandı. Raporun "Yargı süreçleri ile sivil topluma gözdağı" başlığı altında Büyükada davası, İnsan Hakları Derneği üyelerinin gözaltına alınması, Osman Kavala Davası’yla ilgili gelişmelere yer verildi.
"YARGI SÜREÇLERİYLE TOPLUMA GÖZDAĞI"
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği Eş Direktörü Barış Altıntaş, rapora ilişkin değerlendirmede bulundu. Altıntaş, yargı süreçleri ile topluma gözdağı verildiğine dikkat çekti. Altıntaş, eğitim çalıştayı için İstanbul Büyükada’da toplanan 10 insan hakları savunucusunun 5 Temmuz 2017’de düzenlenen polis baskınıyla gözaltına alınmasıyla başlayan sürecin, Türkiye’de faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri ve tüm hak savunucuları için bir gözdağı ve tehdide dönüştüğünü belirtti. Altıntaş, İnsan Hakları Derneği’nin çok sayıda yöneticisinin çeşitli tarihlerde hak savunuculuğu faaliyetlerinden ötürü gözaltına alındığını ve haklarında soruşturma ve davalar açıldığını hatırlattı.
Altıntaş, Göç İzleme Derneği’nin hazırladığı “sokağa çıkma yasakları ve zorunlu göç sürecinde kadınların yaşadıkları hak ihlalleri ve deneyimleri” raporu, “devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılamak” iddiasıyla soruşturma konusu olduğunu söyledi.
"KAVALA, HUKUKU AYKIRI VE POLİTİK AMAÇLA TUTUKLU"
Gezi Parkı Protestoları Davası’nın baş sanığı haline getirilen Osman Kavala'nın tahliye kararına rağmen başka bir soruşturma nedeniyle yeniden tutuklandığını aktaran Altıntaş, ”Oysaki Osman Kavala hakkında yeniden tutuklama kararı verilen 15 Temmuz 2016 darbe girişimine dahil olma iddiası nedeni ile daha önce tutuklanmış ve serbest bırakılmıştı. AİHM de verdiği 10 Aralık 2019 tarihli ihlal kararında bu tutukluluğun hukuka aykırı ve politik amaçla gerçekleştirildiğine karar vermişti. Bu karara rağmen Kavala serbest bırakılmadı” dedi.
"CEZASIZLIK POLİTİKASI DEVAM EDİYOR"
Cezasızlık politikalarının devam ettiğini belirten Altıntaş, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaparken öldürülmesi olayında, 5 yıla yakın zaman geçmesine rağmen aralarında 3 polis memurunun bulunduğu dört sanığın yargılanmasına Ekim 2020’de başlandığına dikkat çekti. Altıntaş, “Davada sanık polis memurları, işlenen suçun ağırlığı ile orantılı olmayan 'taksirle insan öldürme' suçlaması ile yargılandıkları davada yüz yüze dinlenmedi, SEGBİS yolu ile savunmaları alınmak istendi, Elçi ailesinin avukatlarının talepleri mahkemece dinlenmedi, sözleri kesildi, duruşmadan atılmak ile tehdit edildiler ve yargılamaya etkin bir şekilde katılma hakları engellendi. Bu nedenle Tahir Elçi ailesinin avukatları mahkeme heyetini reddetti. Duruşmadaki tutum, davranış ve kararları nedeni ile bağımsız ve tarafsızlığına dair ciddi endişelere yol açan mahkeme heyeti duruşmayı 3 Mart 2021’e erteledi” diye konuştu.
"CUMARTESİ ANNELERİ YARGILANIYOR"
Altıntaş, Türkiye’nin en köklü ve on yıllar öncesine dayanan hak mücadelelerinden birini veren Cumartesi Annelerinin 25 Ağustos 2018’deki 700. hafta buluşmasından bu yana kriminalize edildiğini söyledi. 700. haftaya yapılan polis müdahalesinde gözaltına alınan 46 kişi hakkında ise 18 Kasım 2020’de dava açıldığını belirten Altıntaş, “Yargılanması istenenlerin arasında kayıp yakınları, İHD yönetici ve üyeleri var. Haklarında 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet'ten 3 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Bu iddianame kapsamında yargılama 25 Mart 2021 tarihinde başlayacak” dedi.
"HEKİMLER HEDEFTE"
Altıntaş, COVID-19 pandemisiyle ilgili hükümet politikaları ve açıklamalarıyla uyuşmayan açıklamalar yapan, hükümetin salgınla mücadele politikasını eleştiren ve salgınla ilgili gerçek durum ve rakamları açıklayan çoğu Tabip Odaları üyesi veya yöneticisi çok sayıda hekimin gözaltına alındığını ve haklarında soruşturma açıldığını aktardı.
"SİVİL ALAN GİDEREK DARALTILDI"
“Sivil alan giderek daraldı” diyen Altıntaş, ”İçişleri Bakanlığı, COVID-19 salgını nedeniyle sivil toplum örgütlerinin genel kurul yapmama sürelerini önce 1 Aralık 2020’ye ardından bir kez daha uzatarak 28 Şubat 2021 tarihine kadar erteledi. Genel kurulların dernek faaliyeti açısından temel bir çalışma olması ve pandemi koşullarında gerekli önlemler alınarak gerçekleşmesi bazı alternatif düzenlemeler ile mümkün olabilecekken bir bütün olarak yasaklanması sivil toplum faaliyetlerine dönük bir başka müdahale halini aldı ve faaliyetlere engelleme teşkil edecek bir boyuta geldi” dedi.
"BASKILAR GİDEREK ARTTI"
Altıntaş, barolara ve avukatlara yönelik baskı politikaları arttığına dikkat çekti. Altıntaş, sendikaların da engellendiğini belirtti. Altıntaş, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmasının kadın ve LGBTİ hareketi üzerindeki polis baskısını artırmasına neden olduğunu vurguladı. (İstanbul/EVRENSEL)