Gültepeli işçiler: İki kişi çalışsa bile ihtiyaçlar karşılanmıyor
İzmir Gültepe'de yaşayan işçiler asgari ücretin düşük olması sebebiyle temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadıklarını söylüyor.
Fotoğraf: Fırat Turgut/Evrensel
Tufan Can TEMEL
Baran KILIÇ
İzmir
İzmir’in Konak ilçesine bağlı, büyük oranda zorunlu göçle gelen yurttaşların oluşturduğu Gültepe aynı zamanda bir işçi semti. Yaşayanların büyük kısmının asgari ücret alarak geçinmeye çalıştığı Gültepe’de sabahın erken saatlerinde uğradığımız işçi duraklarında hareketlilik hakim. İşe yetişme telaşı işçilerin konuşacakları zamanın olmadığını dahi gösteriyor. Bu sebeple görüşmelerimiz çok kısa sürüyor.
En az 10 saat çalıştıklarını anlatan işçiler, günlük 2-3 saatin de yolda geçtiğini, bu yüzden mesainin aslında hiç bitmediğini söylüyor. Mahallede çoğu insanın asgari ücretle geçinmeye çalıştığını aktaran bir işçi, “İzmir’in en kenar mahallelerinden biri Gültepe. Burada bile kiralar 600 ila 900 TL arasında” diyor. Başka bir işçi de “Bir evden en az iki kişi çalışınca temel ihtiyaçları zor karşılayabiliyoruz. Tek maaş giren evler ise daha zor” diyor.
Kira ve faturalar derken ellerinde temel ihtiyaçlara bile ayıracak para kalmadığını söyleyen işçi, “Hayatımızın geri kalanından feragat ediyoruz. Yeterli beslenemiyor, ısınamıyoruz. Mahallenin büyük kısmı soba kullanıyor ama o bile masraflı. Her ay bir yerden açık var. Borçlar zaten bitmiyor” diye konuşuyor.
"İŞÇİLERİN YARARINA ÜCRET BELİRLEMEZLER"
Az ötede servis bekleyen başka bir işçi grubuna Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısını soruyoruz. Verilen cevaplar benzer: “Bu komisyon işçilerin yararına bir ücret belirlemez. Buna kesinlikle inanmıyoruz. Bunlar kendi aldıkları ücretlerle rahat yaşamlar sürüyor ve halkın ne durumda olduğunu bilmiyorlar. Tok açın halinden ne anlar?”
Bir işçi giriyor araya: “Makam araçlarında seyahat eden, bir eli yağda bir eli balda olan, hayatında ekonomik kaygılar yaşamayan insanlar bizi anlamaz. Bu kişilerin çoğu aynı zamanda patron. Yediğimiz kuru ekmeğe bile göz dikmişler. Kuru ekmekle karın doyduğunu söylüyor. Hiçbir babaya sordular mı? Evde ‘baba elma’, ‘baba çikolata’ diyen çocuğuna bunları alamamak nasıl bir duygu? Evet belki çocuğum o kuru ekmeği yiyor ama ben onun gözlerine bakarken yediğim kuru ekmek bile boğazımda düğümleniyor. Şimdi bizim karnımız tok mu?”
"4 ASGARİ ÜCRET YOKSULLUK SINIRINA DENK"
İşçiler yavaştan servislere binerek işe gitmeye başlıyor. Son olarak geçinebilmek için ücretin ne kadar olması gerektiğini sorduğumuzda işçiler, “Bir ümit belki verirler diye istediğimiz ücret 4 bin civarı. Ancak insanca yaşanacak değil sadece karnımızı doyuracak miktar bu. Bu ülkede 4 asgari ücret anca yoksulluk sınırına denk geliyor 3 bin 500-4 bin de yetmez ama bari az da olsa geçinebiliriz” diyor.