19 Aralık 2020 23:46

Büyük kapanma yalanı

Almanya'da 25 günlük "büyük kapanma" başladı ama milyarlarca avro yardım alan büyük işletmelere dokunulmadı. Fransa'da gazeteci örgütleri hükümetteki "otoriter sapma"ya dikkat çeken bildiri yayımladı.

Fotoğraf: Abdulhamid Hoşbaş/AA

Paylaş

Almanya şimdilik 10 Ocak 2021’e kadar “büyük kapanma”ya girdi. Amaç virüsün yaygınlaşmasını kontrol altında tutmak ve kontrollü şekilde bağışıklığı artırmak. Okullar kapandı, hayati önem taşıyanlar dışında dükkan ve mağazalar kapandı ama fabrikalarda üretim devam ediyor, evden çalışanlar çocuk bakımını da üstlenmek zorundalar. Yoksulların ayın sonunu getirmesini sağlayan ek işler yok. Ama büyük şirketlere ise devlet yardımı milyarlık ve anında... Junge Welt’teki makalede halkın aldatıldığı ve sorunun kökünden çözülmesi gerektiği belirtilerek, “Yeni önlemlerin çoğu küçük işletmeleri ve özel yaşamdaki davranışları hedefliyor. Daha büyük şirketler söz konusu olduğunda patronlar sağlıklı kalıyor ama çalışanlar işten atılıyor. ‘Büyük kilitlenme’ bir yalan. Yıllardır hiçbir şeyin yapılmadığını gizlemeyi hedefleyen telaş yaşanıyor” yorumu yapıldı.
Fransa’da başını gazeteci ve insan hakları örgütlerinin çektiği kolektifler “Global Güvenlik” Yasa Tasarısı’na karşı mücadeleye devam ediyorlar. Meclisin onayladığı yasa tasarısı ocak ayında Senatonun gündemine gelecek, fakat bu arada hükümet yasa tasarısının kimi maddelerini tekrar kaleme alacağını açıkladı, bu ise var olan tepkileri dindiremedi. Onlarca örgüt Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve hükümetinin otoriter sapmasından bahsediyor.

KORONA, KRİZ, SERMAYE: PANDEMİYE KARŞI ÖNLEMLER

Patrik KÖBELE*
Junge Welt

Yöneticilerin kriz ve salgınla başa çıkma şekli ve şu andaki “büyük kapanma” yalanlar, aldatma ve çelişkilerle karakterizedir. Sosyal etkileri hakkında da yalan söyleniyor. İşsizliğin çok az arttığı iddia ediliyor. Kaybolan yüz binlerce mini iş hesaba katılmıyor. İflas etmek üzere olan veya zaten iflas etmiş serbest meslek sahipleri ve küçük işletmeler hesaba katılmıyor. Büyük şirketlerin kurtarma paketlerinin aksine, aldıkları devlet yardımı okyanusta bir damla ve oldukça geç geliyor. Öğrenciler, ALG II (Uzun süreli işsizlere verilen sosyal yardım) alıcıları, bekar ebeveynler, emekliler (ek) kazançlarını kaybetti. Yoksulluk çekiyorlar ve kiralarını ödeyemedikleri için evlerini kaybedebilirler.

Lufthansa gibi büyük şirketler, rekabetlerini sürdürebilmek ve aynı zamanda on binlerce çalışanı sokağa atmak için milyarlık yardımlar aldığında insanlar aldatılıyor. Devlet yardımı esas olarak büyük bankalara ve şirketlere yarar sağladığında insanlar aldatılıyor, ancak faturayı kimin ödeyeceği çoktan belli. SPD, Yeşiller, CDU, FDP ve AfD, halkın ödemesini isteyeceklerini şimdiden duyuruyorlar. Bu amaçla “borç freni”nin yeniden yürürlüğe konulmasını talep ediyorlar.

Yeni önlemlerin çoğu, kapatılması gereken küçük işletmeleri ve özel yaşamdaki davranışları hedefliyor. Baharda Karstadt Alışveriş Merkezinde olduğu gibi daha büyük şirketler söz konusu olduğunda patronlar sağlıklı kalıyor ama çalışanlar işten atılıyor. “Büyük kilitlenme” bir yalan. Yıllardır hiçbir şeyin yapılmadığını gizlemeyi hedefleyen telaş yaşanıyor. 2012 yılından bu yana, bir virüs salgını durumunda ne yapılması gerektiği konusunda uzmanlardan kesin tavsiyeler alınmıştı. İlkbahardaki ilk dalgadan sonra bile hiçbir etkili işlem yapılmadı. Hiçbir şey hazırlanmadı. Aksine. Son yıllarda ülke çapında hastane bakım garantisi sağlamak yerine hastaneler sıra sıra kapatıldı veya özelleştirildi.

Pandemi gerçek bir tehdit. Tehlikesi; korona, kapitalizm ve krizdeki kapitalizm etkileşimiyle artıyor. Bu aynı zamanda Küba, Çin Halk Cumhuriyeti ve Vietnam gibi hastalığı kontrol altına almış birkaç olumlu devlet örneğinde de ortaya çıkıyor. Orada, tüm alanlardaki müdahalelerin bir kombinasyonuna, hızlı kitle testlere, tüm enfekte kişilerin tutarlı izolasyonuna ve sağlık bakımına güvenmeye dayanıldı. Alman hükümeti ise büyük şirketlerin pandemiden yararlanmaya ve daha güçlü bir şekilde varlığına devam etmesi için bağışıklığın  yavaş yavaş yaygınlaşmasına güveniyor. Her durumda, yeterli para var! Şüphesiz: en büyük tehlike virüs ve kâr sisteminin birleşimidir, bu yüzden sistem içi ehvenişer mantığıyla değil radikal bir şekilde düşünmek önemlidir: Sorunun kökenine inmek isteyen herkes kapitalizmi sorgulamalıdır.

*Patrik Köbele, Alman Komünist Partisi (DKP) Başkanı

(Çeviren: Semra Çelik)

GLOBAL GÜVENLİK: ÖZGÜRLÜKLERİ KISITLAYAN YASAYA HAYIR

Liberation*

Sayın Cumhurbaşkanı, 8 Kasım’dan bu yana, yüz binlerce insan Ulusal Meclis tarafından ilk oturumda onaylanan ve bilgi ve haber alma hakkını ve daha genel olarak temel özgürlükleri tehdit eden “Global Güvenlik” Yasası’na karşı mücadele ediyor.

Bugün gazetecileri, basın ve görüntü alanında çalışanları temsil eden yüze yakın örgüt, avukatları, sulh hakimleri, kamu özgürlükleri ve hukuk devleti savunucuları ya da polis şiddeti mağdurları bu mücadelenin koordinasyona katıldılar. Açık ve kesin bir talep etrafında bir araya geliryorlar: önerilen yasa tasarısının 21, 22 ve 24. maddelerinin yanı sıra yeni Ulusal Asayişi Sağlama Planı’nın (SNMO) geri çekilmesi.

Polis güçlerinin eylemlerinin görüntüsünü çeken herkesi potansiyel suçlu yaparak, bu hükümler vatandaşın polis eylemini kontrol etme yeteneğini engelliyor. Oysaki Haklar Savunucusunun 3 Kasım tarihli görüşünde hatırlattığı gibi bu hak demokratik işleyiş için bir gerekliliktir. Ayrıca bu önlemler polis şiddeti için açık bir çek teşkil ediyorlar.

Buna ek olarak, neredeyse tüm koşullarda insansız hava araçlarının kullanılmasından, polislerin yaya kameralarının kullanımının genişletilmesine, ve bu görüntülerinin herhangi bir yüz tanıma programları tarafından kullanılmamasının garantisi olmaksızın, yerel polis ve özel güvenlik şirketlerinin yetkilerini güçlendirilmesine kadar, bu yasasının maddeleri, nüfusun genelleştirilmiş gözetim kapasitesini arttırıyor:

Birleşmiş Milletler uzmanları, bu uygulamaların uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve özel yaşam hakkını, ifade özgürlüğünü ve gösteri özgürlüğünü orantısız bir şekilde ihlal ettiğini hatırlatıyorlar.

Sayın Başkan, Brut basın organıyla yaptığınız röportajınızda, kamu özgürlüklerine bir kısıtlama getirildiğini belirtenlerin Fransa’yı “Karikatürize ettiğini” ve hatta “Yalan söylediğini” belirttiniz. Ancak, bu bir gerçeklik ve talep en büyük şehirlerden en küçük yerleşim yerlerine kadar kitlesel gösterilerin gerçekleşmesine neden oldu. Her yerde “Global Güvenlik” Yasa Tasarısı’nın geri çekilmesini talep eden ve daha genel olarak ifade özgürlüğünü kısıtlayan ve güvenlik sürekliliğini oluşturan bir dizi önleme karşı inisiyatifler artıyor.

Sağlık riskleri nedeniyle kısıtlamalara tabi olan toplumun toplanması, taleplerini haykırması veya gösteri yapması da yasaklandı. Ve üstelik bu, hükümetinizin özgürlükleri kısıtlamaları arttırdığı koşullarda gerçekleşiyor. Ve toplum buna rağmen sokaklara indiğinde, özellikle Paris’te, şiddeti körükleyen polisin asayişi sağlama stratejileriyle karşı karşıya kalıyor.

Hayır Sayın Cumhurbaşkanı, Brut basın organındaki röportajınızda söylediğiniz gibi, polis şiddeti ne bir “slogan” ne de bir “militan söylemidir”. Michel Zecler’in dövülmesi ve polis operasyonları nedeniyle yaralanan (hatta hayatını kaybeden) insan sayısındaki patlama bunun en iyi tanığıdır.

OTORİTER SAPMA

Bu önlemler, güvenlikçi bir dizi metinle görünen otoriter sapmanın bir parçasıdır: 2 Aralık tarihli siyasi veya sendika görüşlerinin fişlenmesini öngören kararnameler, üniversite kampüslerinde protestoların bastırılmasına izin veren bilimsel araştırmanın programlanması yasası, sözde “Cumhuriyetçi değerleri güçlendirme” yasa tasarısı, diğer şeylerin yanı sıra bu ülkenin dernekleri üzerinde daha fazla denetimi sağlıyor.

Uluslararası sahnede olduğu gibi ülkemizde de bunu söyleyen veya düşünen sadece biz değiliz. Fransa’da, Haklar Savunucusu veya Ulusal İnsan Hakları Danışma Komisyonu (CNCDH), bilgi verme özgürlüğüne hakkında “Küresel Güvenlik” Tasarısı’nın kapsamına ilişkin endişelerini dile getirdiler. Uluslararası alanda, üç özel insan hakları raportörü, BM’nin beş bağımsız uzmanı, Avrupa Komisyonu ve Uluslararası Gazeteci Federasyonu kaygılarını dile getirdiler. Daha kısa bir zaman içinde BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, Fransız makamlarını “Grupları bir bütün olarak damgalamaya yol açan önlemler almaktan kaçınmaya” çağırdı.

Sayın Cumhurbaşkanı, yaygın olarak paylaşılan endişeleri hâlâ net bir şekilde cevap vermediniz. Yasa tasarının 24. maddesi, yeniden yazılmaya karar verilse de, hatta başka bir yasaya başka bir biçimde dair edilmiş olsa bile, hâlâ ortadadır. (…)

Anayasanın garantörü ve hakimi olarak temel özgürlüklere saygıyı sağlamalısınız. Bu anlamda, özgürlükleri kısıtlayan tasarılarınızdan vazgeçmenizi ve özellikle “Küresel Güvenlik” Yasa Tasarısı’nın 21, 22 ve 24. maddelerini ve SNMO tasarısını geri çekmenizi istiyoruz. Bu amaçla, ulusal koordinasyondan bir heyeti mümkün olan en kısa sürede kabul etmenizi ciddiyetle rica ediyoruz. #StopLoiSécuritéGlobale (Global Güvenlik Yasasını Durdur).

*İmzalayanlar:
Gazeteci Ulusal Sendika, Ulusal Gazeteciler Sendikası-CGT, CFDT Gazeteciler, FO, İnsan Hakları Ligası, Genel İş Konfederasyonu-CGT, Solidaires Sendikal Birlik, Attac, Hakimler Sendikası, Fransa Avukatlar Sendikası, Siyah Elbiseler Tugayı, Serbest Gazeteciler, Öfkeli Ggazeteciler, Mesleklerarası Basın, Medya, Kültür, Gösteri Sendikası-CNT, Fransa ve Fransızca konuşanların Basın Kulüpler Birliği, Mediapart Gazeteciler Topluluğu, Le Media Gazeteciler Topluluğu, France 3 Gazeteciler Topluluğ, La Quadrature du Net, La Vie Redaktörler Topluluğu, Film Yönetmenleri Topluluğu, Ortaklar Sinema Senaristleri, Bağımsız Sinema Dağıtımı Derneği (Acid), Belgeselci Sinemacılar Derneği (Addoc), Libération Gazetesi Gazeteciler ve Personel Topluluğu, Humanite Gazeteciler Topluluğu, Kelaouiñ Kolektifi, Politis Dergisi, Basta! Dergisi, Occitanie Bölgesi Basın Kulübü, Yazarlar Loncası, Röportaj ve Belgesel Yönetmenleri (Garrd).

(Çeviren: Deniz Uztopal)

ÖNCEKİ HABER

BES: Alacakların yapılandırması ertelensin, işyerlerinde önlemler alınsın

SONRAKİ HABER

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: "Acil Kullanım Onayı", ruhsat anlamına gelmemektedir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa