19 Aralık 2020 22:08
/
Güncelleme: 20 Aralık 2020 15:50

’90’larda sokak oyunları: Sokaklar bizim evde ne işimiz var ki…

Gözde TÜZER

Evde kalıyoruz hep beraber… Çoluk çocuk, ana baba, maaile evdeyiz. +65 yaş 10-13 saatleri arası, -20 yaş 13-16 saatleri arası çıkabiliyor. (Torunlarına bakanlar ne zaman çıkıyor bilemiyorum) Şimdiye kadar çocuklara “Kapat o bilgisayarı, tableti, telefonu. Ders çalış derken” şimdilerde “Aç bakayım bilgisayarını dersin başlayacak” diyoruz.

Çocukla evde olmanın onlarca, yüzlerce hatta binlerce dezavantajı var elbette. Bütün hayat ister istemez onun etrafında dönerken (6 yaş altından bahsediyorum) nasıl çalışacak ki anne, babalar… Bir yanda yemeği, bir yanda dersi, bir yanda oyunu… Evdeki oyunlar bir yana (Ev oyuncağa boğulmuş olabilir) bir de online oyunlar oynuyorlar tabii.

Oysa sokaklar ne güzeldi… İstedikleri gibi oynadıkları, birbirlerine sarılabildikleri ya da istedikleri gibi küsebildikleri zamanlar. (Küsmeleri bile kısacık sürer ya çocukların…) Tabii bizim çocukluğumuzun oyunları çok da ilgilerini çekmiyor sanki. Nostalji yapacak değilim ama ’90’ların çocukları olarak sanki biz daha çok eğleniyorduk sokaklarda… Sokaklar bizimdi o zamanlar, arabalar daha azdı ya da yavaş giderdi sokak aralarında, eve girmemek için binbir takla atar ama annemiz seslendi mi de, oyun oynamaktan pancar gibi olan suratlarımızla giderdik evlerimize… Neler neler oynamazdık ki?

YAKAN TOP YA DA ORTADA SIÇAN

Mahallede sınırlı sayıda çocukta bulunurdu top. O yüzden topla oynanan oyunlar revaçta olurdu. En sevileni elbette yakan top ya da diğer adıyla ortada sıçandı. Çocuklar ikiye bölünürdü ve bir grup karşı karşıya geçerdi. Diğer grup da ortaya. Ortadaki grup topla vurulmaya çalışılırdı. Ah o çarpan toplar yüzünden kaç yerimizde çürükler oluştu acaba.

İSTOP VE RENKLİ İSTOP

Top oyunlarından bir diğeri de istop ya da renkli istoptu. Topu tutan oyunculardan birinin adını söyler, o kişi de havada yakalamaya çalışırdı. Yakalarsa ne ala, yakalayamazsa herkes kaçar, ismi söylenen istop der ve bir renk söylerdi. O renklerde neler neler yoktu ki. Yavruağzından, nar çiçeğine, nil yeşilinden, katran siyahına kadar bütün renkler vardı o oyunlarda. Bugünün grafikçileri işte buralarda yetişti.

9 TAŞ

Topla oynanan en sevilen oyunlardan biri. 9 tane taş üst üst konur. En önemlisi de bu. O 9 taş yassı olmalı ki düşmesin, devrilmesin… Yani ustalık gerekir o taşları dizmek. Sonra iki gruba ayrılır çocuklar. Taşları topla düşüren gruptan bir kişi taşları yeniden toplarken, diğeri topla diğer çocukları vurmaya çalışır.

BEŞ TAŞ

Bu oyun dikkat ister, ince motor beceresi ve el göz koordinasyonu ister… Aslında jonglörlüğün küçük versiyonu diyebiliriz. Boyutları birbirine benzeyen 5 taş bulunur. Ve yere atılıp tek tek toplanmaya çalışılır. Ama nasıl… Hepsinin farklı kombinasyonları vardır. Birler, ikiler, üçler, dörtler ve beşler diye gider oyun. 

ÇELİK ÇOMAK

Öncelikle yine iki grup oluyor çocuklar. Kalabalık oynamak ne eğlenceliydi. Çok da büyük olmayan bir sopayı, daha küçük olan dalı kaldırıp en uzağa atmaya çalışırdık. Kafamız mı yarılmadı, kolumuz mu çizilmedi bu oyunlarda…

MENDİL KAPMACA

Bu da sevdiğimiz oyunlardandı. Hatta öyle ki okulda boş derslerde öğretmen gözetiminde oynanırdı çoğu zaman. Bir kişi elinde mendille ortada bekler. İki gruba ayrılmış çocuklar da aynı uzaklıktan koşup o mendili kapmaya çalışırdı.

Bunlarla sınırlı değildi elbette sokak oyunlarımız. Ama çocuklar hala seksek, saklambaç, futbol ve daha bir sürü oyun oynuyorlar. Daha da oynayacaklar tabii ki… Koronavirüs bitecek, çocuklar çıkacak sokaklara, parklara… Yine sarılacaklar birbirlerine o küçük kalpleriyle… 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et