19 Aralık 2020 09:01
Son Güncellenme Tarihi: 19 Aralık 2020 16:50

Kimyasal silah düzenlemesi, muhalefetin itirazlarına rağmen komisyondan geçti

Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin 43 maddelik kanun teklifi TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi.

Fotoğraf: MA

Paylaş

AKP milletvekilleri tarafından Meclis'e sunulan “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi”, Meclis’e sunulduktan bir gün sonra Adalet Komisyonu’na geldi. TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi.

Gazete Duvar'dan Müzeyyen Yüce'nin haberine göre, Adalet Komisyonu Başkanı Yılmaz Tunç başkanlığında toplanan komisyonda, teklif sahibi AKP İstanbul Milletvekili Abdullah Güler, teklifin amacını, “Terör örgütleri ve terörizmin farklı biçimleri ile yıllardır mücadele ediyoruz. Uzun yıllardır yaptığımız mücadeleden çıkardığımız ise uluslararası iş birliği olmadan terörizmle mücadele olmayacağıdır. Uluslararası standartlarda tespitlerin yapılması ile ilgili önemli organlarından biri de FATF. FAFT, kuruluş amacı doğrultusunda ülkeleri incelemektedir. Alınan rapor kapsamında ülkemizce gerekli düzenlemelerin yapılması önerilmiştir” şeklinde açıkladı.

CHP'Lİ EMRE: BURASI TUĞLA FABRİKASI DEĞİL, HIZLI DEĞİL KALİTELİ ÜRETİM YAPILMALI

CHP İstanbul Milletvekili ve Adalet Komisyonu üyesi Zeynel Emre, söz konusu kanun değişikliği teklifinin sıkıştırılmış bir zamanda görüşülmesinin yanlış olduğunu söyledi. Mali Eylem Görev Gücü’nün 40 tavsiye kararından uyumsuz bulunanlar için Türkiye’ye süre verildiği, iktidarın gri listeye girme endişesi ile de bu teklifin hemen Meclise getirdiğini belirten Emre, “Burası tuğla fabrikası değil, hızlı değil kaliteli üretim yapılmalı. Türkiye’nin eksik olduğu kısımlar, 2019 Aralık ayında uyarılmış. Mali Eylem Görev Gücü’nün 40 tavsiye kararı var, uygulamadaki etkinliği görebilmek için 11 kriter belirlenmiş. Bu süre zarfında aralıksız sizin iktidarınız var, son 24 saate nasıl sıkıştırıldığını birinin izah etmesi lazım. Bu yasa teklifi yumurta kapıya gelince ‘aman gri listeye gireceğiz’ diye getiriliyor. Kaliteli yasama istenmiyor ve ‘muhalefet bizim yanlışımızı ifşa etmesin’ deniliyor” dedi.

'TÜRKİYE’NİN GRİ LİSTEYE GİRME İHTİMALİ, YASA ÇIKSA DA DEVAM EDECEK'

"Türkiye’deki yargıya güvenin bu kadar düşük olduğu bir ortamda, komisyonun görevinin yargıya güveni artırmak olması gerektiğini" söyleyen Emre, Anayasa Mahkemesi seçimlerinde İrfan Fidan’ın en yüksek oyu alarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önüne ilk sırada gitmesini de, “yargının içinde bulunduğu ibretlik durum” olarak değerlendirdi. Emre, Mali Eylem Görev Gücü’nün tavsiye kararları arasında siyasi nüfuzlu kişilere ilişkin denetimin olduğunu belirterek, “Tavsiyeye uyum sağlanmamış olması ülkemizde siyasi nüfuz sahibi kişiler ve bunlarla bağlantılı kimselerin dâhil olduğu yolsuzluk olaylarının ortaya çıkarılmasını zorlaştırıyor ve yolsuzluk kaynaklı fonların ekonomik sistem içerisinde aklanmasını da kolaylaştırıyor. Düzenleme 12 no'lu tavsiye kararında herhangi bir değişiklik içermediğinden Türkiye'nin gri listeye girme ihtimali devam edecek” ifadelerine yer verdi.

HDP: KANUN TEKLİFİ POLİTİK ÇIKARLAR EKSENİNDE GETİRİLDİ

Söz konusu kanun teklifinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Türkiye'ye dayatması sonucunda getirildiğini ifade eden komisyon üyesi HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç ise, şöyle konuştu: “Bu teklif BMGK’nin Türkiye’ye dayatmasıyla getirildi. Türkiye’ye ilişkin uluslararası hukuktan dayalı birden fazla talepleri var. BM, insan hakları ve temel özgürlüklerinin korunması yönünde uyarı yapıyor. Birleşmiş Milletler'in Türkiye'ye tavsiye kararı olarak sunmuş olduğu, insanların zorla kaybettirilmesi olayları hâlâ devam ediyor. Batman’dan İstanbul’a gelerek hapishanedeki oğlunu ziyaret eden Mehmet Bal’dan 24 Ocaktan bu yana haber alınamıyor, nerede olduğuna ilişkin hiçbir haber yok. 500 gündür Yusuf Bilge Tunç da kaybedilen insanlardan birisi. Bu kanun teklifinin Türkiye demokrasisine fayda sağlayabilecek bir kanuni düzenleme olmaktan öte Türk Ceza Kanunu’nu, Terörle Mücadele Yasası’nı da içerecek şekilde politik çıkarlar ekseninde getirilen bir kanun teklifi olduğunu görüyoruz.”

‘KİTLE İMHA SİLAHLARI İLE İLGİLİ TEK MADDE YOK’

Komisyon Üyesi ve HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki de, “Bunu götürelim, birinin eline verelim. İçinde kitle imha silahlarının finansmanının önlenmesine ilişkin tek somut madde görürse alkışlayalım” eleştirisi yaptı.

CHP'Lİ BÜLBÜL: KANUN, ANAYASAYI 14 KEZ İHLAL EDİYOR

Dernekler kanununda yapılan düzenlemeyle yargı kararı olmaksızın İçişleri Bakanının keyfiyle, geçici olarak dernek görevlileri hakkında görevden uzaklaştırma kararı verilebileceğini belirten CHP Aydın Milletvekili ve Adalet Komisyonu üyesi Süleyman Bülbül, ‘terör faaliyeti’ adı altında her derneğin faaliyetlerinin keyfi olarak durdurulacağına, dernek yöneticilerinin görevden alınıp derneklere kayyum atanacağına işaret etti.

15 Temmuz darbe girişimin ardından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameleri (KHK) örnek gösteren Bülbül, “‘FETÖ'yle mücadele ediyoruz’ diyerek muhalif tüm derneklerin kapatılması gibi KHK'yle değerli akademisyenlerin görevlerden alınması gibi işlemler yapılacak. İktidarın yanında olmayanları, muhalif olanları ‘terörist’ ilan etmek en ufak eleştiriye ya da fikir beyanına ‘terör propagandası’ demek, ne yazık ki iktidarın son on sekiz yıldan beri yaptıkları en önemli işlerden biri hâline geldi. Bu kanun teklifi, bu işleri daha da meşru kılmanın bir kılıfı olarak getirilmiş” dedi.

CHP’Lİ YEŞİL:  “SON GÜN ÖDEV YAPAN ÖĞRENCİ GİBİ KANUN YAPIYORLAR”

Görüşmeler sırasında söz alan CHP Ankara Milletvekili Nihat Yeşil, “Ben de aynı zamanda komisyon üyesiyim ve komisyon üyesi olmamıza rağmen, bırakın bilgi vermeyi, en ufak bir haberimiz bile olmadan tali komisyon olarak bizi alıyorsunuz. Tabii ki doğru olan, ülkemiz için geçerli olan bir kanun varsa biz bunu canı gönülden destekleriz, bu ülke hepimizin, biz asla bundan geri kalmayız. Ama sadece günü kurtarmak veya Anayasa'ya bir şekilde uydurmak için böyle bir şey yapıyorsa bu tutum doğru değil." dedi.

KİŞİŞEL VERİLERİMİZ TEHLİKE ALTINDA

Nihat Yeşil konuşmasına şöyle devam etti: “Yardım Toplama Kanunu'nun faaliyetlerinin denetimini düzenleyen 16'ncı maddenin üçüncü fıkrasında değişiklik yapılıyor. Buna göre: "Denetim ile görevlendirilenler ve izin vermeye yetkili makamlar, yardım toplama faaliyetiyle ilgili olanlar ile kamu kurum ve kuruluşlarından, bankalar dahil gerçek ve tüzel kişilerden denetim görevi kapsamına giren hususla sınırlı olarak ilgili bilgi ve belgeyi isteme yetkisine sahiptir. Talepte bulunulanlar özel kanunlarda yazılı hükümleri ileri sürerek bilgi ve belge vermekten kaçınamazlar." Yürürlükteki mevzuata göre sadece denetçiler bilgi ve belge isteyebilecekken teklifle izin verilmeyen yetkili makamlar da isteyebilecek. Bu durum, kişisel verilere daha fazla kişinin erişmesine sebep olacak niteliktedir. Bu talep, sadece denetim görevi kapsamına giren hususlarla sınırlandırılmamıştır. Bu bilgi ve belgelerden nüsha alınıp alınmayacağı, alınacaksa ne kadar süre içinde yok edilebileceği ve benzeri koşullar da kayıtlanmamıştır.”

“Anayasa Madde 20'nin kapsamında kalan kişisel verilerin korunması hakkında açık ihlal oluşturacaktır. Gerçekten de 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu'nun 16'ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklik yardım toplama faaliyetleriyle ilgili, denetimle ilgili olarak bilgi ve belge isteme yetkisini denetçilerden, denetimle görevlendirilen ve izin vermeye yetkili makamlara doğru genişletmektedir. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir. Oysa teklif edilen düzenlemeyle, bir yandan kişisel verilere ulaşabileceklerin sayısını arttırılırken, öte yandan kişisel verilerin toplanma, işlenme, saklanma, imha edilme usulleriyle bunlara yönelik itirazlarla ilgili olarak hiçbir güvence öngörülmemektedir. Teklif metni bu itibarla Anayasa'nın 20'nci maddesinin üçüncü fıkrasıyla bağdaşmamaktadır.”

MUHALİF STK’LARA TERÖR YAFTASININ YOLU AÇILACAK

Yeşil, “Yardım Toplama Kanunu'nun cezaları düzenleyen 29'uncu Maddesi değiştiriliyor. İdari para cezaları, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerinin aklanması ve terörizmin finansmanıyla etkin mücadele etme iddiasıyla ciddi oranda artırılıyor. Bu aykırı davranışlar sonucu izinsiz toplanan mal ve paralara el konularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilecek. İdari yaptırımlara karar verme ve toplama izni veren makam yetkili olacak. İzinsiz yardım toplayanlara idari yaptırımı vali verecek ancak vali bu yetkisini vali yardımcısına ve de kaymakamlara devredebilecek. Bu durum cezalarda orantılılık ilkesi ve belirlilik ilkeleri bakımından ileride sorun yaratabilir. Valilere geniş yetki verilmesi ve mülkiyet hakkına kadar dokunan cezaların yargı kararı olmadan verilmesi, sorunludur. Muhalif birçok sivil toplum örgütü, topladığı yardımlardan "terörizmin finansmanı" bahanesiyle müdahaleye açık olabilecektir.” şeklinde konuştu.

BAKAN YARDIMCISI DİNÇBAŞ'TAN PANDEMİ SAVUNMASI

Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Dinçbaş ise kanun teklifine ilişkin çalışmalara uzun zamandır devam ettiklerini ifade ederek, geç kalınmasına sebep olarak pandemiyi gösterdi. Dinçbaş, “Mart 2019’da FATF denetim ekibi Türkiye'de fiilî olarak incelemelere başladı, raporlarını hazırladılar. Ağustos ayında benim başkanlığımda MASAK ekibi, İçişleri, Adalet Bakanlığında hâkimlerimiz ve polislerimiz bizle beraber OECD’deki FATF merkezinde denetim raporunda karşı çıktığımız noktaları anlattık. Hazine ve Maliye Bakanımızın imzasıyla G20’deki bütün hazine ve maliye bakanlarına isim vererek, bu kadar emin olduğumuz için FATF’i resmen şikâyet ettik, FATF tarihinde bu ilk defa oldu. Yani bizim ülkemize yönelik olarak kasıtlı bir tavır olduğunu, 2 kuzey Amerika kökenli denetçinin hangi konularda kasıt gösterdiğini dokümante ederek yazı yazdık. Bu bayağı rahatsızlık yarattı, onu söyleyebilirim ama bir şey değişmedi. Bizim planımız çok daha önce bunu bitirmekti ama pandemiye yakalandık” dedi.

MAL VARLIĞINI DONDURMAYA FETÖ GEREKÇESİ

Mal varlığının dondurulmasıyla ilgili olarak da Dinçbaş, “Şu anda sadece Cumhurbaşkanımıza yurt dışından gelen belli talepler doğrultusunda mal varlığı dondurma yetkisi var. Ama TC vatandaşlarına yönelik bizim kendi idari iç karar mekanizmamız yok ve şu anda Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleri dâhil, hepsinde idari kararla anında mal varlığı dondurma süreçleri var. MASAK benzeri kurumlar bunu yapıyorlar, bu bağlamda bir tek Türkiye dâhil değil bu gruba; zaten FATF’nin bir eleştirisi o idi. Türkiye’den Almanya’ya kayıtlı bir terörist gitti. Almanya’da mal varlığı var, Almanya Hükûmetine 'Bunu dondur' dediğimiz zaman 'Sizde bu kanun yok, nasıl dondurabiliriz?' diyorlar. Benzer şekilde bu FETÖ konusunda tabii, ona da ayrıntılı girdiler. Orada ilk sordukları soru şu idi: 'FETÖ’den bu kadar çekmişsiniz, niye bu mal varlığı dondurmayı getirmediniz?' Bunun da cevabını tabii veremedik” açıklamasında bulundu.

Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin 43 maddelik kanun teklifi TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Boyalı taşlardan elektronik tuşlara: Oyun

SONRAKİ HABER

Çıplak aramayı reddeden tutuklunun darbedildiği belirtildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa