Prof. Dr. Bahtiyar: İsimsiz gönderilen hediyeler için yasal düzenleme yapılmalı
Prof. Dr. Mehmet Bahtiyar: Tehdit, şantaj ve taciz amaçlı da kullanılabiliyor böyle bir kargo gönderimi. Bu konuda bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Fotoğraf: Pixabay
Son yıllarda milyonlarca kişi yakınlarına hediye ve çiçek göndermek için e-ticaret şirketlerini tercih ediyor. Ancak bazı şirketler, isimsiz gönderi seçeneği de sunuyor. Bu durumda birçok kullanıcı, kimliğini açıklamadan notlu veya notsuz gönderi siparişi verebiliyor. Alıcı, ulaşan paketin kim tarafından gönderildiği belli olmadığından şirketi arayarak öğrenmeye çalışıyor ancak olumsuz bir yanıt alıyor. Çünkü sipariş, ‘gizli gönderi’ olarak kaydediliyor. Şirketin müşteri hizmetleri, göndericiden onay gelmediği müddetçe bilgi veremediğini ifade ediyor.
KAMUOYUNU MEŞGUL VE MAĞDUR EDEN BİR KONU
E-ticaret sitelerinden gönderilen isimsiz hediyelerin kamuoyunu meşgul eden bir konu olduğunu söyleyen Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Bahtiyar, “Son dönemde bu konuda, yazılı ve görsel medyada çok fazla şikayete tanık oluyoruz. İnsanların bilgisi ve arzusu dışında bu tür hediye ve paketlerin iletildiğini duyuyoruz. Tabii bu aile içinde, bazen, sorunlara da neden olabiliyor. Gönderici bunu bazen iyi niyetli bir şekilde, hediye veya bağış gibi, gönderebiliyor. Ancak bunun suistimal edilmesi de söz konusu. Çünkü tehdit, şantaj ve taciz amaçlı da kullanılabiliyor böyle bir kargo gönderimi. Burada sorun, kimlik bilgilerinin paylaşılmaması. Normal şartlarda bu işe aracılık eden şirketin, kimlik bilgilerini alıcıyla doğrudan paylaşmasını gerektiren bir mevzuat düzenlemesi yok” dedi.
Bu konuda sorunu bütün boyutlarıyla ele alan bir yasal düzenleme olmadığının altını çizen Prof. Dr. Bahtiyar, “Ama mevzuatımızda, konuya değinen çok farklı hükümler var. O açıdan baktığımızda, aracılık eden şirketin, mutlaka göndericinin kimliğini tespit etmesi ve bunu kendi uhdesinde bulundurması gerekir. Gönderilen paket, bir suç unsuru içeriyor ise alıcının şikayeti üzerine, savcılık talep ettiğinde mutlaka bu bilgilerin verilmesi ve gerekli cezai soruşturmanın yapılmasına yardımcı olunması gerekir. Burada iki tarafın da menfaatlerini ilgilendiren bir durum var. Gönderici farklı amaçlarla, kötü niyetle bu kargoyu göndermiş olabilir ve alıcı bu durumdan rahatsız olabilir. Dolayısıyla alıcının, bu kimliği öğrenmekte hukuki açıdan bir menfaati vardır. Aracı şirketin, kişisel verilerin korunması bakımından bir sorun yaşanmaması adına, göndericinin açık rızasını alarak alıcıyla bilgilerini paylaşması gerekir. Aksi takdirde alıcı şikayet edip, savcılık kanalıyla göndericinin bilgilerini elde edebilir.”
“KURUMUN DAVRANIŞI, CEZAİ BİR YAPTIRIM GEREKTİRMİYOR”
Prof. Dr. Bahtiyar, alışverişin yapıldığı kurumun davranışıyla ilgili bir cezai yaptırım gerekmediğini dile getirerek, “Ancak kurum, göndericinin bilgilerini tespit etmiyorsa veya savcılık talep etmesine rağmen, almadığı için ya da gizlemek için vermiyorsa burada bir suç söz konusudur. Örneğin alıcı, kendisine taciz amacıyla çok sayıda gönderilen ve aynı şekilde gönderilen paketlerden duyduğu rahatsızlığı şirkete bildirmesine rağmen bu eylem devam ediyorsa bu durumda belki şirketin hukuki ya da cezai sorumluluğu söz konusu olabilir. Yoksa kural olarak şirketin, firmanın bir sorumluluğunun söz konusu olmayacağını düşünüyorum” diye konuştu.
“DÜZENLEME YAPILMASINDA FAYDA VAR”
Alıcının, e-ticaret şirketinin sözleşmesinden ‘isimsiz hediye gönderimi’ne ilişkin maddenin kaldırılmasıyla ilgili dava açılması ve çıkabilecek karara ilişkin olarak Prof. Dr. Bahtiyar, “Böyle bir uygulamaya, açılmış bir dava örneğine rastlamadım. Yaptığım ön araştırmada da böyle bir karar tespit edemedim. Bu tip bir dava açıldığında, başarı şansının düşük olacağını zannediyorum. Çünkü bizim özel hukuk sistemimizde sözleşmelerde irade özgürlüğü ilkesi vardır. Yani iki kişi arasındaki sözleşmenin koşulları emredici hükümlere, kanuna, kamu düzenine, ahlaka aykırı olmadığı müddetçe dilendiği gibi kararlaştırılabilir. Dolayısıyla göndericinin kimliğinin gizlenmesi, onlar arasındaki bir işlem” dedi.
Prof. Dr. Bahtiyar, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu konuda bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyorum. En azından kişisel verileri koruma kurumumuz veya posta gönderimi konusunda yetkili makamların hiç olmazsa bir karar oluşturmasında fayda var. Kanun düzeyinde değilse de ikincil mevzuat düzeyinde bir düzenleme yapılmasında yarar olacaktır.” (İstanbul/DHA)