Asgari ücretle çalışan işçiler: Kuru ekmek yiye yiye hasta olduk
Esenyurt'ta görüştüğümüz asgari ücretle çalışan işçiler geçim derdi olmadan bir yaşam sürmenin birlikte mücadeleden geçtiğini söylüyor.
Fotoğraf: Evrensel
Berivan BALKAY
İstanbul
Asgari ücret görüşmeleri sürerken işçiler belirlenecek ücretin hiçbir koşulda kendi geçimlerine yetmeyeceğini, bunun yanı sıra bekledikleri ücretin de verilmeyeceğini düşünüyor. Ancak bu umutsuzlukla birleşen bir diğer duygu ise öfke. İşçi ve emekçiler verilmeyen haklarından, ödeyemedikleri faturalarından, kiralarından, sağlıklı beslenememelerinden, artan yoksulluklarından hükümeti sorumlu tutuyor. İşçiler bir yandan da istediklerini alabilmelerinin yolunun birlik olduğunu ifade ediyor.
İstanbul Esenyurt’ta görüştüğümüz 4 çocuklu bir kadın işçi, “Valla asgari ücret şu ana bakılırsa en az 3 bin 800, 4 bin olması lazım. Yetmez ama en azı bu olmalı. Geçen sene aldıklarımızla bu sene aldıklarımıza baksanıza. Şimdi aldığımız parayı elektriğe mi vereceğiz, doğal gaza mı vereceğiz, yemek mi alacağız, çocukların masrafına mı vereceğiz? İyi beslenmek lazım diyorlar da nasıl besleneceğiz? Demek ki biz insan değiliz, bizi insan yerine koymuyorlar. Ben o insanlara soruyorum şimdi, gelsinler bizim aldığımız parayla 1 ay geçinmeye çalışsınlar bakalım, hele bir yer değiştirelim. Biz onların maaşıyla, onlar da bizim maaşımızla bir geçinsinler bakalım yoksulluk var mıymış yok muymuş? Böyle olmaz, gitmez. Bunun değişmesi için işçilerin ayağa kalkması lazım valla başka türlü değişmez” diyor.
"ÇOCUĞUMU TEK BAŞINA BIRAKIP İŞE GİDİYORUM"
Ali Özkoç isimli başka bir işçi de şunları söylüyor: “Asgari ücreti belirlemek için 1 ay içinde 4 tane toplantı yapıyorlar ama kendilerine gelince 1 haftada çözüyorlar her şeyi. Bu kapitalist sistem böyle devam ediyor. Asgari ücret 3 bin 500’ün altında olmamalı. Ben 60 yaşındayım ama hâlâ çalışıyorum. E kiralar 1000 liradan aşağı değil. Elektrik, su doğal gaz artıyor. Bu insanlar dini kullanarak insanları kandırıyorlar. Asgari ücreti arttırmak değil esas mesele, insanların refah içinde yaşamasını sağlamaktır. Esenyurt’a baksan en az kira 800 lira. Aldığımız asgari ücret kurtarmıyor. 3 bin 500 olsa iyi olur ama yapmazlar.
Yevmiyeci olarak çalışan kadınlarla konuşuyoruz. Kadınlar “Asgari ücret en az 3 bin 500 lira olmalı. Geçinemiyoruz ki, faturalar, çocukların ihtiyaçları... Bak ben sabahın 6’sında 8 yaşında çocuğumu evde tek başına bırakıyorum, işe gidiyorum. Eşim de çalışıyor. Başka türlü nasıl yapacağız?” diyor.
"BİRLİK OLMAZSA BÖYLE SÜRER"
Bir kargo işçisi pandemi süreciyle beraber çalışma koşullarının daha da ağırlaştığını anlatıyor. İşçi şöyle devam ediyor: “Asgari ücret en az 3 bin olmalı. Yeterli olmaz ama 3 bin olacağını da sanmıyorum. En fazla 2 bin 700 filan olur. Zaten nereden bakarsan 1000 TL’ye yakın vergi kesiliyor. Bu yüzden işimiz zor. Asgari ücrete zam yapılıyor ama faturalara da yapılıyor. E böyle olunca 4 bin olsa da yetmeyecek. İşçiler haklarını savunmazsa, birlik olmazsa bu böyle sürer gider.”
Asgari ücret beklentisinin en az 3 bin 500 lira olduğunu ifade eden bir temizlik işçisi ise “Aldığımız ücret yetmiyor. Hiçbir şeyin yanına varılmıyor. Dün hanım manava gitmiş, 69 lira harcamış. Ispanak istemiştim, onu bile alamamış. 2 bin 300 lira veriyorlar, kendileri geçinsinler 2 bin 300 lirayla. Eskiden Amerikan filmlerini izlerdik, kölelik mi var derdik, şimdi biz o hale geldik. 18 senedir Türkiye’yi yönetiyorlar, kimse de demiyor ki benim hakkımı niye vermiyorlar? Bir grev yapmıyorlar, bir direniş yapmıyorlar. Bazı sendikalar patron sendikası olmuş, sarı sendika. Hak-İş, Türk-İş... Arkada anlaşıyorlar” diyor.
"EŞİM 1800 LİRAYA ÇALIŞIYOR"
Başka bir işçi de kuru ekmek meselesine getiriyor sözü: “Bize yazık günah değil mi ya? Kendileri yağlı ballı şeyler yiyorlar, 15-20 milyar maaş alıyorlar. Denizli milletvekili de kalkmış diyor kuru ekmek yiyorlar. Kuru ekmek yiye yiye hasta oldu bu insanlar, kanser oldu. Kendileri yesin kuru ekmeği. Sen benim maaşımla geçin, ben de senin maaşınla geçineyim, bakalım kimin daha çok masrafı var? Milyonlarca işçi var, bir de kayıtsız çalışanlar var. Benim hanım 1800 liraya çalışıyor yemekhanede. Akşama kadar eli suda, koca koca tencereler yıkıyor. Asgari ücretin altında çalışıyor, onun gibi çalışan bir sürü insan var. Yazık günah değil mi onlara? Çok iş, az para. Patronlar diyormuş ki asgari ücretin yükselmesi için işçi çıkarmamız gerekir. Böyle bir şey var mı? Önceden kazandığımız paranın bir kıymeti vardı. İşçiler baş kaldıracak artık, başka yol yok. Onların hepsi gidecek, yüce divanda yargılanacaklar, hesap verecekler.”